Anket

en beğendiğiniz ya da size yakın olan karakter hangisi?

aslı
burhan
yaprak
fatoş
tanrıverdi
şahika
dilber hala
makbule
volkan
diğer

Gönderen Konu: (Dizi) Avrupa Yakası  (Okunma sayısı 22110 defa)

Ynt: (Dizi) Avrupa Yakası Karakter
« Yanıtla #45 : 20 Nisan 2008 - 00:29:33 »

Çevrimdışı gümüş

  • Bizden Biri
  • *****
  • İleti: 1093
  • Cinsiyet: Bayan
hiç izleyemediğim için oy veremiyorum bizde malesef atv de çekmiyo
BENİM GÜZEL HATALARIM VAR

Özlem Tekin

Ynt: (Dizi) Avrupa Yakası Karakter
« Yanıtla #45 : 20 Nisan 2008 - 00:29:33 »

Ynt: (Dizi) Avrupa Yakası Karakter
« Yanıtla #46 : 26 Nisan 2008 - 17:35:27 »

Çevrimdışı seytannikahi

  • Gold Üye
  • *****
  • İleti: 5898
  • Cinsiyet: Bayan
  • Benim Adım : Seksi
    • Follow Me
Bugün sabah tekrarı vardı 157. bölümün(son yayınlanan bölüm)

çok güzel bi bölümlü yine ağırlıklı olarak Burhan revaçtaydı..Sacit'e daa fazla ağırlık verse keşke Gülse..mesela evlendirse Sacit'le Şahika'yı..sezonu öyle kapatsa mesela..
Önümüzdeki sezonda Şahika'yla Sacit'in evdeki geimsizlikleri,kavgaları falan olsa ne güzel olur...

aklımdaki ?

Önümüzdeki sezon diziden kim ayrılacak,yerine kim gelecek?
"Sen,her zaman NY'dan daa güzeldin" de."Seni hiç kırmadım ki" de."Kim uydurdu bu yalanı"

http://seytannikahi.blogspot.com/

Ynt: (Dizi) Avrupa Yakası Karakter
« Yanıtla #47 : 26 Nisan 2008 - 18:09:28 »

Çevrimdışı drown

  • Cool
  • *****
  • İleti: 3851
  • Cinsiyet: Bay
Ratingler ne alemde acaba pek içaçıcı olmadığını duymuştum umarım bitmez 

Her ne kadar bazen baysa da dizi ben izlemessem bi eksiklik hissediyorum :D
I like to remember things my own way. How I remembered them. Not necessarily the way they happened.

Ynt: (Dizi) Avrupa Yakası Karakter
« Yanıtla #48 : 26 Nisan 2008 - 18:18:36 »

Çevrimdışı seytannikahi

  • Gold Üye
  • *****
  • İleti: 5898
  • Cinsiyet: Bayan
  • Benim Adım : Seksi
    • Follow Me
Dizinin biteceği yok drown'cum..

önceki konularda dizinin önümüzdeki sezon 45. dk oynayacağı yazıyordu.Burdan da anlaşıldığı gibi önümüzdeki sezonda (s)bizlerle..

Gerçi dizinin bitip bitmemesi üzerine basın mensupları her gün yeni bir fikir koyuyorlar ortaya..Ama devam eder ve bende etmesi taraftarıyım..


_______   _______   _______   ______   ______   ______

Avrupa Yakası'ndan neden ayrıldığını soran muhabire:

"Avrupa Yakası"ndan neden ayrıldınız?

- Ben seyircinin ağzına bir parmak bal çaldım ve sonra ayrıldım. Çünkü sıkılmalarını istemedim. "Vallahi artık yeter. Bu rol de kabak tadı verdi" demelerini beklemedim. "Hayatımda başka bir şey olmalı" diye düşündüm. Yeniliği severim.



___________________ ___________________ _________________

Burhan'la ilgili "keşke böyle olsaydı o zaman nasıl olurdu" kuramım var:

Dinleyin:
Aslında Gülse,Burhan'a 500.000 i kazandırsaydı,Burhan da zengin havası falan yapsaydı,tatile çıkmalar,etrafında kızlar,kıyafetler vs..Veya bunu hayal olarak da kullanabilirdi..
Hoş,güzel olurdu..
Ah Gülse Ah..
« Son Düzenleme: 27 Nisan 2008 - 23:13:15 Gönderen: seytan_nikahı »
"Sen,her zaman NY'dan daa güzeldin" de."Seni hiç kırmadım ki" de."Kim uydurdu bu yalanı"

http://seytannikahi.blogspot.com/

Ynt: (Dizi) Avrupa Yakası Karakter
« Yanıtla #49 : 27 Nisan 2008 - 23:19:06 »

Çevrimdışı seytannikahi

  • Gold Üye
  • *****
  • İleti: 5898
  • Cinsiyet: Bayan
  • Benim Adım : Seksi
    • Follow Me
Avrupa Yakası'nın Şahika'sı Binnur Kaya'nın hiç bilmediğiniz özellikleri...


* Sizi çok seviyoruz. Nasıl bir çocukluğunuz oldu, merak ediyoruz?
Ankara'da mutlu ve huzurlu bir çocukluk yaşadım. İlkokul 5. sınıfa kadar oldukça duygusal bir çocukluk dönemi geçirdim. Çünkü hep siyah-beyaz Türk filmleri izleyip ağlardım. Sebep bu mu bilmiyorum ama Türk filmlerinin etkisiyle çocukluğumun bir yarısı çok duygusal geçti. Ortaokuldan sonra dışa açılmaya başladım ve ondan sonrasını hep neşeli hatırlıyorum.

* Etkilendiğiniz bir kahraman var mıydı?
Benim kahramanım 'Heidi'ydi. Bir de 'Şeker Kız Candy' vardı. Dizi olarak da en çok 'Kaynanalar'ı severdim. Hatta İstanbul'a geldiğimde, ilk oynadığım dizi 'Kaynanalar' dı.

* Yaramaz mıydınız?
İlkokula başlayana kadar çok yaramazdım. Bir ablam olduğu için beni erkek bekliyorlarmış. Galiba onların psikolojisi bana geçmiş olacak ki, kimi zaman kendimi erkek gibi hissederdim. 'Erkeğim, ben de kavga edebilir ya da yaramazlık yapabilirim' diye düşünürdüm. Hep kısa saçlıydım. Sesim de kalındı. Annem 'Allah şu kadarcık et parçasını esirgemiş, yoksa erkek olacakmış' derdi. İlkokuldan sonra yaramazlığım pek kalmadı ama bu sefer de dağınıklığımla annemi çok yordum.

* Nasıl bir okul hayatınız oldu?
Duygusal olduğum bir dönemdi. Devlet okulunda okumama rağmen çok iyi bir ilkokul eğitimi aldım. Ortaokul ve lise yıllarım çok keyifliydi.

* Okul yıllarında, kızlar biraraya gelir ve bir şeyler yaparlar. Siz ne yapardınız?
Erkeklerin dedikodusunu yapardık. Hocalar hakkında konuşurduk. 'Sen kimden hoşlanıyorsun?' diye birbirimize sorardık. Dans ve şarkı söyleme yarışmaları düzenlerdik.

* Üniversite hazırlık süreci?
Çok gıcık bir süreçti. Arkadaşım Tuğba ile sınavlara son bir ay kala çalışırdık. Edebiyat mezunu olmam ve 'Okyanus Bilimi' okumak isteyişim işimi zorlaştırmıştı. Bu bölümü, denizi çok sevdiğim ve Kaptan Cousteau'nun yanında çalışmak için istemiştim.

* Üniversite yıllarınız nasıldı peki, hareketli miydi?
Bilkent Tiyatro bölümünde burslu okudum. Başak Köklükaya sınıf arkadaşımdı. Başak'la dersteyken her şeye gülerdik, çok ayıp bir şey ama, dersten atılırdık. Kapının önünde birbirimize bakıp, 'Lütfen, bak, bitti. Şimdi derse giriyoruz. Gülme ve kötü şeyler düşün' diye birbirimizi rahatlatmaya çalışırdık; fakat öyle yaptıkça daha çok gülerdik. Hiçbir zaman derse girecek kıvama gelemezdik.

* Ankara'dan sonra İstanbul macerası nasıl başladı?
Lisede okurken 'İstanbul'da yaşayacağım' derdim. İstanbul'a gelme amacım tamamen denizle alakalı. Kışın, denizi olan yerlere gitmeyi çok severim. Çünkü kışın kimse denize gitmez ve deniz de kendini kötü hisseder diye düşünürüm!

* 'Şahika' karakteri ile kendinizde benzer bulduğunuz taraflar var mı?
O kadar çok var ki... Ben de yemeğimi kimseyle paylaşmam. Herkese istediği her türlü yiyeceği alırım; ama kendime ne yemek söylediysem onu tek başıma yemek isterim. Sakınmak ya da esirgemek değil. Herkese istediği yiyeceği ısmarlayayım ama ben ne söylediysem onu tek başıma yiyeyim, kimse ucundan kıyısından almasın isterim. Onun dışında yemeye dayanamama durumlarımız benziyor. Sabrımın zorlandığı zamanlarda ben de Şahika kadar sinirlenebilirim.

* Üniversite yıllarında bir dönem animatörlük yaptığınız doğru mu?
Evet, 1992 yılında Club Flipper'da animatörlük yapmıştım. Hatta o yıllarda yaşadığım bir olay var ki, Gülse (Birsel) ile bunu paylaşmıştım. Gülse de çok zeki bir şekilde 'Avrupa Yakası'nın senaryosuna ekledi. Ben lahmacunu çok severim. 'Avrupa Yakası'nın bir bölümünde lahmacunumu Sertaç'ın elinden alma mücadelem vardı ya, işte bu gerçek bir olaydan esinlenilerek senaryoya eklendi. Bir gün lahmacunumdan alıyorlar diye masayı devirmeye kadar giden bir durumum olmuştu. Artık daha az lahmacun yiyiyorum.


"Sen,her zaman NY'dan daa güzeldin" de."Seni hiç kırmadım ki" de."Kim uydurdu bu yalanı"

http://seytannikahi.blogspot.com/

Ynt: (Dizi) Avrupa Yakası Karakter
« Yanıtla #50 : 27 Nisan 2008 - 23:23:52 »

Çevrimdışı seytannikahi

  • Gold Üye
  • *****
  • İleti: 5898
  • Cinsiyet: Bayan
  • Benim Adım : Seksi
    • Follow Me
Kimin fikriydi hatırlamıyorum. Sanıyorum reji ekibinden biri gelip, Hızlı gidiyoruz, çekim tahmin ettiğimizden erken bitecek," gibi bir şey söylediğinde başladı her şey. Oyuncu odasında bir 'kurtlanma' hissettim. Gidip şunu mu yesek, bizde mi otursak derken, ünlülerin ve müzikseverlerin' pek sevdiği bir bar ismi geçmeye başladı. Haftalık programımı aşağı yukarı biliyorsunuz. 100 dakika yazıp, oynadıktan sonra kalan boş vakitlerimi genellikle uyuyup yemek yiyerek değerlendiriyorum. Fakat bir şekilde ikna edildim ve topluca Hayal Kahvesi'ne gitme kararı alındı. Bu esnada 160. bölümümüzü çekmek üzereyiz ve bir şekilde 'kendimizi tebrik etmek' istiyoruz, ancak sette pasta kesecek zaman bile yok. Hem bu vesileyle hem de eğlenmeyi hak ettiğimizi düşünerek atladık arabalara. 'Bar önü paparazzi' kültürüm pek yok.

 Zira her tür gece ve eğlence hayatından son yıllarda tamamen koptuğum için, 'Paparazzilerin ünlüleri bar çıkışı yakalayıp röportaj yapması' anlarını sizin gibi televizyondan takip ediyorum. Fakat bu durumun, sanatçıların tarafında yaşanan bir perde arkası varmış. Mekâna yaklaştıkça Engin Günaydın ve Binnur Kaya'nın telefon trafiği hızlanıyor.

Gelen ilk bilgi, kapıda gazetecilerin olduğu yönünde... Daha doğrusu rivayet muhtelif. Bir arka kapıdan bahsediliyor, ancak orada da birkaç fotoğrafçı durduğu söylentisi var! "Bence ön kapıdan girelim yine de," diyor birisi, basının arka kapıda konuşlandığını, böylece şaşırtmaca sözkonusu olacağını ortaya atarak... Nedense arabayla durup karar vermeye çalışıyoruz. Birisi "Boşverin, evlere dağılalım," diyor. Binnur Kaya, bir sürü arkadaşına orada buluşmak üzere söz vermiş, hayıflanıyor. Hasibe Eren, Hayal Kahvesi'nden arayıp, herkesin geldiğini, bizim niye geç kaldığımızı soruyor ve gazeteci görmediğini söylüyor. 'Bizim araba halkı' şu teoriyi ortaya atıyor: Kapının önüne bir 'casus' bırakılmış ve gazeteciler arka sokaktaki kafede bekliyorlar. Muhtemelen Hasibe Eren ve diğer arkadaşlarımız 'casus' tarafından görüldü ve biz gidince hemen 'avlanacağız'! Bense kararsızım. Arabada öyle duruyoruz. Sanki banka soyacağız. En sonunda bir suçumuz olmadığı, bu kadar çalıştıktan sonra gidip bir saat eğlenmeye hak kazandığımız konusunda fikir birliğine varıyoruz. Arabanın durabileceği yerden, mekâna yaklaşık 50 metrelik bir yürüyüş yolu var. O yolu atlattık mı, tamamdır. Sokağı kollayarak, gidip durup, hızlı adımlarla 50 metreyi aşıyoruz. Mekânın içindeyiz. Sürekli dışarıdan haber geliyor: "Gittiler,", "Kalabalıklaştılar,", "Arka tarafta bekliyorlar,", "Sizin için gelmemişler, yan barda bilmem kim varmış, onu çekip giderler,", "Tamamen sizin için gelmişler,", "Şu anda kapının tam önündeler!" Ne kadar rahat ve gönlümüzce eğlendik, tahmin edersiniz.

SUÇUMUZ NE?
Sonunda, Binnur Kaya ile ben, geceyi bitirmeye karar veriyoruz. Diğerleri biraz daha kalacak. "Aman," diyorlar, "gitmeyin, hemen yakalanırsınız!" 'Yakalanmak' mı? Ne yaparken? Hangi suçla? Eeee ne yapacağız? "Bekleyeceksiniz!" Kaça kadar? "Bar kapansın, giderler!" Sabahtan akşama kadar çekim yapmışım, ertesi gün sonraki bölümünün senaryosuna başlayacağım! "Yok," diyorum, "kusura bakmayın, ben gidiyorum, isterlerse dizi röportaj yapsınlar!" Binnur Kaya ile çıkıyoruz ve gerçekten ışıklarını burnumuza burnumuza patlatan birkaç kamerayla karşılaşıyoruz. Bu karşılaştığımız arkadaşlar sağolsunlar, sadece işini yapan türden. Sanatçıya tinerci musallat edip haber yapmak, çekmek, itmek, özellikle sinirlendirmeye çalışıp tepkisini kaydetmek gibi durumlar yok. Zaten bu bahsettiğim olaylar yüzünden sanatçılar rahatsız ve tavırlı. İçin için gazeteci gibi hisseden bir sanatçı ya da sanatçı hisseden bir gazeteci olarak, problemin burada olduğu kanaatindeyim.


Soruyorlar işte, "Dizi seneye devam mı, sürprizler var mı?" filan. Siz paparazzi olsanız ne yaparsınız? "Avrupa Yakası'nın bütün oyuncu ekibi burada, ama ben en iyisi çekmeyeyim, şimdi ayıp olmasın adamlara," demezsiniz herhalde. Bir yandan yürüyüp, bir yandan sorulara cevap veriyoruz. Bir de antrenmanlılar ki! 50 metrede 10 soru filan geliyor, gayet seri. Arabaya vardığımızda artık diziyle ilgili sorular bitmiş, birisi başka bir konu açıyor hemen: "Arabanız çok mütevazı, ne diyeceksiniz?" Allah müstahakkınızı versin. Ne denir ki buna? "Param yok,", "Cimriyim,", "Araba görünüşte mütevazı, yoksa içini krokodil kaplattım,", "Başka bir tane daha var, o süper ama bu kolay park ediliyor diye aldık,", "Otomotiv hayatım konusundaki soruları cevaplamıyorum,", "Yorum yok..." Hiçbirini demiyorum, "İyi akşamlar!" dileyip, gülerek biniyoruz. Araba hareket ederken şöyle cümleler duyuyorum: "Bazı sanatçılar arabalara astronomik rakamlar verirken, siz..." filan. Bir polemik arayışı ama o kadar olacak... Geceyi zehir edecek kadar bir şey yokmuş yani. İyi niyet olsun, hayat bayram olsun, sanatçı kaçmasın, paparazzi kovalamasın! Ha, bir daha gider miyim? Zor!


Uçankuş

"Sen,her zaman NY'dan daa güzeldin" de."Seni hiç kırmadım ki" de."Kim uydurdu bu yalanı"

http://seytannikahi.blogspot.com/

Ynt: (Dizi) Avrupa Yakası Karakter
« Yanıtla #51 : 27 Nisan 2008 - 23:27:26 »

Çevrimdışı drown

  • Cool
  • *****
  • İleti: 3851
  • Cinsiyet: Bay

Gülse Birsel in bugün ki köşe yazısı bu :D






« Son Düzenleme: 28 Nisan 2008 - 19:52:00 Gönderen: Q_ZEN »
I like to remember things my own way. How I remembered them. Not necessarily the way they happened.

Ynt: (Dizi) Avrupa Yakası Karakter
« Yanıtla #52 : 03 Mayıs 2008 - 17:52:35 »

Çevrimdışı ShiverVol2

  • Gold Üye
  • *****
  • İleti: 3206
  • /////////////////////
gelecek senede var avrupa yakası hemde bazı süprizlerle magazinde gördüm
Birilerinin arkasına yaslanıp müzik olmaz, her şey tek başına yaptığında kıymetlidir(ÖZLEM TEKİN,ŞF'a)

Ynt: (Dizi) Avrupa Yakası Karakter
« Yanıtla #53 : 04 Mayıs 2008 - 12:03:16 »

Çevrimdışı hiperaktif

  • Deneyimli Üye
  • ***
  • İleti: 104
  • Cinsiyet: Bayan
  • nasihat kesmez bizi,bize tecrübe gerek!
aslıyı çok seviyorum ben gülse birselin aslı karakteri olmasa bu dizi olmaz bnce
Beni Yakan Aşkın kurşun mu?
Denizde Yediğim vurgun mu?
Ben Aşık Olmazdım Ama Senin Aşkın Bir Başka...

Ynt: (Dizi) Avrupa Yakası Karakter
« Yanıtla #54 : 04 Mayıs 2008 - 13:12:11 »

Çevrimdışı seytannikahi

  • Gold Üye
  • *****
  • İleti: 5898
  • Cinsiyet: Bayan
  • Benim Adım : Seksi
    • Follow Me
Bu son haftalarda Aslının bir lafı vardı estetik üzerine çok hoşuma gitmişti.

-Doktora dedim;dudaklarımı şişir,burnumu kır,kaşlarımı kaldır dedim...

gibi bişeydi.. :D
"Sen,her zaman NY'dan daa güzeldin" de."Seni hiç kırmadım ki" de."Kim uydurdu bu yalanı"

http://seytannikahi.blogspot.com/

Ynt: (Dizi) Avrupa Yakası Karakter
« Yanıtla #55 : 04 Mayıs 2008 - 18:31:16 »

Çevrimdışı amanda

  • Özcü
  • *****
  • İleti: 902
  • Cinsiyet: Bayan
Alıntı
Soruyorlar işte, "Dizi seneye devam mı, sürprizler var mı?" filan. Siz paparazzi olsanız ne yaparsınız? "Avrupa Yakası'nın bütün oyuncu ekibi burada, ama ben en iyisi çekmeyeyim, şimdi ayıp olmasın adamlara," demezsiniz herhalde. Bir yandan yürüyüp, bir yandan sorulara cevap veriyoruz. Bir de antrenmanlılar ki! 50 metrede 10 soru filan geliyor, gayet seri. Arabaya vardığımızda artık diziyle ilgili sorular bitmiş, birisi başka bir konu açıyor hemen: "Arabanız çok mütevazı, ne diyeceksiniz?" Allah müstahakkınızı versin. Ne denir ki buna? "Param yok,", "Cimriyim,", "Araba görünüşte mütevazı, yoksa içini krokodil kaplattım,", "Başka bir tane daha var, o süper ama bu kolay park ediliyor diye aldık,", "Otomotiv hayatım konusundaki soruları cevaplamıyorum,", "Yorum yok..." Hiçbirini demiyorum, "İyi akşamlar!" dileyip, gülerek biniyoruz. Araba hareket ederken şöyle cümleler duyuyorum: "Bazı sanatçılar arabalara astronomik rakamlar verirken, siz..." filan. Bir polemik arayışı ama o kadar olacak... Geceyi zehir edecek kadar bir şey yokmuş yani. İyi niyet olsun, hayat bayram olsun, sanatçı kaçmasın, paparazzi kovalamasın! Ha, bir daha gider miyim? Zor!



:D :D

Komik kadın..

Dün akşam Hasibe Eren Anında Görüntü'deydi. Muhabbeti hoş..
Karakter deyince aklıma geldi :P

Ynt: (Dizi) Avrupa Yakası Karakter
« Yanıtla #56 : 09 Mayıs 2008 - 20:14:10 »

Çevrimdışı seytannikahi

  • Gold Üye
  • *****
  • İleti: 5898
  • Cinsiyet: Bayan
  • Benim Adım : Seksi
    • Follow Me
Geçen Hafta Aslı ve Osman'a koptum ya..O yoldaki hallerine..
"Sen,her zaman NY'dan daa güzeldin" de."Seni hiç kırmadım ki" de."Kim uydurdu bu yalanı"

http://seytannikahi.blogspot.com/

Ynt: (Dizi) Avrupa Yakası Karakter
« Yanıtla #57 : 12 Mayıs 2008 - 11:27:56 »

Çevrimdışı seytannikahi

  • Gold Üye
  • *****
  • İleti: 5898
  • Cinsiyet: Bayan
  • Benim Adım : Seksi
    • Follow Me
Demet AKBAğ'ın röportajında Engin GÜNAYDIN ile ilgili yorumları:


- "Bir Demet Tiyatro", yıllar sonra yeni bölümleriyle ekrana geldi ama iyi reyting alamayınca birkaç bölüm sonra yayından kaldırıldı. Acaba hiç başlamamalı, eski lezzetiyle mi kalmalıydı?

Yapmasaymışız daha iyiymiş. Onun dönemi, o dönemmiş. Tuşlu telefon çıktıktan sonra biz biraz çevirmeli telefon gibi kaldık. Seyirci, kolaya alıştı. Esprinle milleti düşündür; bu çok zor... Tipoloji komiğine, tiplemeye alıştı seyirci. Zamanında biz de yaptık ama namusumuzla yaptık. O tipler, vatandaşın içinde rastlayabileceğiniz tiplerdi. "Böylede insan olur mu?" diyeceğimiz tipler değildi. Çok karikatür, çok abartı sanatı başımızın tacı oldu. Şu anda katıla katıla güldüğümüz dizilerin metni elimize geçse, kimlerin kimi oyanadığını bilmesek, bakalım kaçta kaçına güleriz. "Bir Demet Tiyatro" döneminde çekimler başlamadan önce teksti alır, dakikalarca güler, sonra çekime başlardık. Bizde boş yoktu. Zaten oynayan kimse de boş dönmedi. Dizideki herkes şöhret oldu. En küçük roldekiler bile.

- Mesela Engin Günaydın...

"Ben oyuncu olmayacağım, oyunculuk yapmayı düşünmüyorum, yazar olacağım. Oyunculukta yeteneksizim galiba" diyerek kendini eleştiren Engin Günaydın, bugün star. Engin, "Otogargara"dan "Ben sahnede oyuncu olarak mutlu değilim. Bu işi beceremiyorum" diye ayrıldı. Kendi aramızda çok güldüğümüz, sonra "Gel şurada minik bir zabıta rolü var, oynasana" diye oyunculuğa başlattığımız Engin, seyircilerin "Zabıta İrfan" diye kendini paraladığı bir kahraman oldu. Neden oldu? Çünkü o kadar doğru yazılıyordu ve o kadar iyi gözlemlenmiş tiplerdi ki, bu seyirciye de geçti.

- O zaman Engin Günaydın'ın şu an canlandırdığı "Burhan" tiplemesini çok abartılı buluyorsunuz?

Ben Engin'e çok gülüyorum. Ama Engin abarttıkça abarttı! Artık "lütfen" diyemiyor, "litfen" diyor. Engin bunu demese de ben ona gülüyorum. Çünkü komik bir adam. Onu kimse tanımazken de ben ona gülüyordum. Onun doğasında var bu... Çünkü Engin, yaptığı karakterle dalga geçmeyen, kendiyle dalga geçen bir adam. Zaten mizahtaki başarı da biraz burada saklıdır.

"Sen,her zaman NY'dan daa güzeldin" de."Seni hiç kırmadım ki" de."Kim uydurdu bu yalanı"

http://seytannikahi.blogspot.com/

Ynt: (Dizi) Avrupa Yakası Karakter
« Yanıtla #58 : 16 Mayıs 2008 - 12:32:25 »

Çevrimdışı seytannikahi

  • Gold Üye
  • *****
  • İleti: 5898
  • Cinsiyet: Bayan
  • Benim Adım : Seksi
    • Follow Me
Bir internet sitesinin düzenlediği 'Türkiye'nin en sempatik komik kadını kim?' anketini Avrupa Yakası dizisinin oyuncularından Binnur Kaya kazandı. 33 bin kişinin oy kullandığı ankette Binnur Kaya 11 bin 338 oy alırken, sunucu Esra Erol ise 11 bin 304 oyla ikinci oldu. Oyuncu Özgü Namal ise 3 bin 704 oyla üçüncü oldu. Ankette Gülse Birsel dördüncü, Hasibe Eren ise beşinci sırada yer aldı.

___________________ ___________________ ________

"Avrupa Yakası"nın Makbule'si Hasibe Eren, 30'lu yaşların kendisini çok zorladığını itiraf etti.


"Avrupa Yakası"nın Makbule'si Hasibe Eren, 30'lu yaşların kendisini çok zorladığını itiraf etti: "Haziran’da 33 yaşıma giriyorum. Eskiden 'Ha 29 ha 30, ne fark eder' diyordum. Ama gayet güzel vurdu. Artık geriye dönüşün başladığını hissediyorsun. 30'unda artık vücut kendini bırakmaya başlıyor, çevreden yetişkin insan muamelesi görüyorsun. Teyze oluyorsun arkadaşlarının çocuklarına. Zormuş ya!"
Beş kadın yazarın İstanbul öykülerinden uyarlanan "Yedi Tepeli Aşk" oyunu, tiyatroseverlerle buluştu. Bu yeni oyunda Esin Umulu, Sema Keçik, Nur Saçbüker, Özge O’neill ve Selin Türkmen ile birlikte rol alan Hasibe Eren’i provalarda yakaladık. "Avrupa Yakası"nın setinden çıkıp, Makbule kimliğinden sıyrılıp sahneye koşan Eren ile tiyatrodan aşka her şeyi konuştuk.

Ben tiyatro ve televizyon sorularından önce adınızdan başlamak istiyorum. Adınızı kim koydu, bir öyküsü var mı?
- Ben doğmadan bir yıl önce vefat eden anneannemin adıymış. Bana onun adını vermişler ama söyleyememişler hiç. Anneannem bir yıl önce vefat ettiği için kendilerini kötü hissediyorlarmış. Sonra 3 haftalıkken Özlem demişler bana... Almanya’da çıkan doğum belgesinde Hasibe Eren diye geçiyor ama hálá annem ve akrabalarım Özlem diyor. Böyle saçma bir durum var yani...


Peki provalara dönelim yeniden... Siz aslında Şehir Tiyatroları oyuncususunuz değil mi?
- Evet, aynı zamanda çocuk-genç eğitim biriminde eğitmenim. Şu an "Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz" oyununda sezonu kapatıyoruz. Daha önce yardımcı yönetmen olarak çalıştığım Ersin Umulu arkadaşımızın teklifi üzerine onun yönettiği ve oyunlaştırdığı bu oyunun kadrosuna dahil oldum. 6 kadınız oyunda... Ersin’in rejisi çok disiplinli, tek başına götürüyor işi ve kadınları, ruh halimizi çok iyi anlıyor. Çok iyi motive ediyor bizi.

Peki, kaç yıldır Şehir Tiyatroları’ndasınız?
- 1996’dan beri... İşçi kadrosundayım ama... İşçi ailenin işçi kızıyım yani...

Ne iş yapıyor aileniz?
- Babam şimdi ticaretle uğraşıyor ama Almanya’da işçiydi.

Almanya’dan mı geldiniz?
- Evet, 9 yaşıma kadar oradaydık. Sonra 2000 yılında burs aldım ve doğduğum yerleri tekrar gördüm. Acayip bir histi... Çok garip ama Almanya’yı memleketim gibi hissediyorum.

Hangi alanda eğitim almıştınız siz?
- Reklamcılık ve onun üzerine dramaturji tiyatro ve eleştirmenliğini bitirdim. Şimdi ileri oyunculuk master’ı yapıyorum. Türkiye’de eleştirmenlik, dedikodu ve çıkar ilişkilerinin döndüğü, değerlendirmelerin kişisel kıstaslarla yapıldığı, oyunların derinlemesine incelenmediği bir alana dönüştü ne yazık ki...

"Yedi Tepeli Aşk"taki rolünüz, daha önce canlandırdıklarınızdan çok farklı...
- Evet, ne istediğini bilen, uğradığı haksızlıkların hesabını soran, entelektüel, üniversite mezunu, yurtdışı görmüş bir kadını oynuyorum. İlk kez ayağımdaki terliklerden kurtulup şık bir pantolon ve ayakkabı giyiyorum.

Oyunda altı farklı kadın hikayesi var. Sizinki nasıl bir hikaye?
- Evet, her biri İstanbul temalı kadın hikayeleri. Hepsi aşk barındırıyor, hepsi karşı çıkış barındırıyor. Kimi ekmeğini nasıl kazandığını anlatıyor İstanbul’da, kimi aşkı nasıl yaşadığını, kimi neden terk etmek zorunda kaldığını... Benim öykümü Evrim Yağbasan kaleme aldı. Bu öyküde İstanbul bir erkek yerine konulmuş. Acımasız, hırçın, nereden eseceği belli olmayan, rüzgárıyla savurup duran, martılarla işbirliği yapıp insanı kürek mahkûmuna çeviren bir İstanbul... Ve ben, onunla bir aşk yaşamış, yurtdışına gidip bu yedi tepeli şehri özlediği için geri dönmüş bir kadını oynuyorum. Geri dönüşünde o deneyimi tekrar yaşıyor, eski kırgınlıkları affediyor ama yine olmuyor...

Oyunun müzikleri de çok başarılı... Sanırım Cem Adrian’ın parçalarını kullanmışsınız.
- Evet, gerçekten çok keyifli bir çalışma oluyor. Bu projede yer almaktan mutluyum.

İzlediğim kadarıyla oyun, günümüz kadınlarının aşk dünyasını da irdeliyor. Mesela bir öyküde genç kız, Müjde Ar olmak ile Türkan Şoray gibi davranmak arasında gidip geliyor. Gerçekten iki arada kalıyor muyuz dersiniz? Onların filmlerdeki kimliklerini uyarlayarak mı yaşamaya çalışıyoruz acaba?
- Evet, "Yedi Tepeli Aşk" günümüz genç kadınının İstanbul’da yaşadığı sorunları anlatıyor. Bir yandan tuttuğumuzu koparabilmek istiyoruz, bir yandan da "hak ettiğimiz değeri erkekler versin" diyoruz. Evet herkesin içinde ufak bir Müjde Ar ve ufak bir Türkan Şoray vardır.

Sizin hikayenizin de dramatik bir karakteri var...
- Doğru, bu deneyimi ilk kez yaşayacağım. Nur Saçbüker’in ya da Esin Umulu’nun öyküsünü çok daha rahat kotarırdım, takır takır oynardım. Hem benim hem de izleyicinin alışık olduğu komik rollerdi bunlar çünkü... Ama ben farklı bir karakterde olmak istedim.

"Avrupa Yakası" devam ediyor...
- Evet...

Dizinin bu sezon biteceğini söylüyorlar. Doğru mu?
- Hayır, yeni sezonda da devam edeceğiz.


Makbule olarak yıldızınız parladı. Hatta bu karakter, Hasibe Eren’in bile önüne geçti.
- Ne yazık ki...

Bu durumdan rahatsız görünüyorsunuz. Makbule karakterinin üzerinize yapıştığını mı düşünüyorsunuz yoksa?
- Yoo, sıkılmıyorum Makbule’den... Çünkü etkileşim içindeyiz yazarımızla. Onun bizimle oluşu, mizahi anlayışımızın çok örtüşmesi, her hafta başka şeylerle karşımıza çıkması, oyuncu olarak beni yükseltiyor. Uzuyor olmasına rağmen Makbule’nin özel hali var hep benim için.

Böyle bir karakter gerçek hayatta var mıdır?
- Gözlemlediğim kadarıyla, hayata karşı çok aymaz olan, kendini güzel olmadığı halde güzel ve akıllı olmadığı hale akıllı bulan çok insan var.

30’lu yaşlar bir vurdu ki sormayın

Kaç yaşındasınız?
- Haziran’da 33 yaşıma giriyorum.

İncelmiş gördüm sizi?
- Biraz... 4 kilo verdim.

30’lu yaşlar nasıl geldi size?
- Ben bunu şehir efsanesi gibi algılıyordum. Ha 29 ha 30, ne fark eder diyordum. Yoo, gayet güzel vurdu. Artık geriye dönüşün başladığını hissediyorsun. Hep büyüyorum gibi hissediyorsun 20’lerinde. Ama 30’unda artık vücut kendini bırakmaya başlıyor, çevreden yetişkin insan muamelesi görüyorsun, verdiğin kararlar sorgulanıyor... Zormuş ya! Teyze oluyorsun arkadaşlarının çocuklarına.

Hürriyet
« Son Düzenleme: 16 Mayıs 2008 - 12:33:33 Gönderen: seytan_nikahı »
"Sen,her zaman NY'dan daa güzeldin" de."Seni hiç kırmadım ki" de."Kim uydurdu bu yalanı"

http://seytannikahi.blogspot.com/

Ynt: (Dizi) Avrupa Yakası Karakter
« Yanıtla #59 : 21 Mayıs 2008 - 16:10:52 »

Çevrimdışı seytannikahi

  • Gold Üye
  • *****
  • İleti: 5898
  • Cinsiyet: Bayan
  • Benim Adım : Seksi
    • Follow Me
Atv'de yayınlanan 'Avrupa Yakası' dizisindeki 'Tanrıverdi' karakteriyle yıldızı parlayan Sarp Apak oyunculuk kariyerinde hızla yükseliyor. Apak, Mahsun Kırmızıgül'le birlikte oynadığı 'Beyaz Melek' filmindeki Doğulu karakterden sonra 'Plajda' filminde kadın kılığına girmişti. Genç oyuncu son olarak Sırrı Süreyya Önder'in yazdığı 'O... Çocukları' filminde kamera karşısına geçti.

İŞ BİTİRİCİ BİRİ
Filmdeki rolünü, 'O... çocukları arasında büyümüş, onlardan biri. O evde yaşayan tüm kadınların güvendiği tek erkek. Sigara ve silah kaçakçılığı yapmış olmasına rağmen, dürüst ve cesur. En çok iş bitirici yönünü sevdim' diye anlatan Apak, inandığı her rolün altından başarıyla kalkabileceğini söyledi
"Sen,her zaman NY'dan daa güzeldin" de."Seni hiç kırmadım ki" de."Kim uydurdu bu yalanı"

http://seytannikahi.blogspot.com/