deneme klavye kontrol 1,2,3 ok klavye tamam..bir hikayenin uç sınırlarına dayanmış bir gerilimin içinde yaşanan trajedinin mahkumu olmuş 2 kulaklı bir canlının barındırmış olduğu değerleri kendi hedefi uğruna ateş böcekleriyle çatışmaya giren birinin son verdiği nefesi arkasından duymak hiçte acı bir gerçek olmasa gerek..denildiğinde bir bakışın insan piskolojisini nekadar etkilesede, bakanın bakmayanlara karşı kendi bilinci altındaki vazifesini dile getirmek imkan,zaman vede sorgu biçimi olmakla kalmayıp bazılarının içinde barınan yavru kedi görünümüne girmiş ruhu ateşlere attığımızda parçalanmış bedeninin yanmış olan kısmına baktığımızda gerçekliğin ardında saklananın bir tür evrensel döngü olduğunu görebiliyoruz.. nitekim,fuzuli oksijen tüketimine yol açan insancıkları teker teker tespit edipte dünyanın çekirdeğine yakın bir yerde muhafaza ettiğimizi düşünürsek hepsinin canı cehenneme.. şeytanla birlikte kanka olup o insanlara acı çektirmek kimin aklına gelebilirdi ki..sadist bir farenin insan kulağını kemirmesinden daha yırtıcı ne olabilir ki...size sunulan bir ekolun hangi amaç uğruna yazıldığı kimin umrunda olabilirki tabikide kimsenin...yaşanan bir geçmişin untulmaz sahnelerini tekrar oynamak isteseydiniz..dün,ne tür yemek seçerdiniz...size büyük bir imkan verildiğinde dünya rejimini ne şeklide değiştirirdiniz..maksat doğadaki geyik çeşitlerini bir araya toplayıp münakaşaya girmek değildir..akışın yönünü değiştirdiğimiz felsefenin idolünü araştırmaktır..peki bunca geyik katliamına yol açan faktörleri nasıl belirleyebiliriz..y ada arka bahçede kendi egosunu tadmin etmek için kazı yapan adama nedemeli tabikide hiç bişey,kazın vefatından sonra oluşabilecek hadiseyi düşünemiyorum...neyse gelelim pilav üstü kurunun faydalarına..aslında saymakla bitmez ama..........soluğu tuvalette almak bir tür evrensel döngü haline gelmiş olsada yaşananlar klozet ve sifon arasında geçecek bir zaman dilimini gösterir..S*ÇTIM....
deneme:subjektif bakış açısıyla, yaşamla ilgili her konuda yazılabilen, yazarın süper rahat bi dille yazdığı, genelde bi oturuşta okunabilcek kısalığa sahip fikir yazısı türü. sanki fikirsiz yazı varmış gibi.argoo sen bizim sabrımızımızı deniyosun..yoksa bizi delirtmeyi mi deniyosun hani deneme yazıları ya bu başlık senin denediğin seyler de bunlar galiba...
exalans22 yazın gayet güzeldi... paylaşımın için teşekkür ederiz.
- Yaşam -Yeni bir gün daha başlıyordu benim ve boya sandığım için.Mutfaktan yarım ekmek alıp çıktım.Dışarıdaki rüzgar hakimiyetini kanıtlamak istercesine sert bir şekilde esiyordu.Bir an acaba bu gün işe çıkmasam mı?diye düşündüm.Ama benimle beraber kalkıp yan komşunun döktüğü küllerin arasından kızgın olanları ayıklamaya çalışan annemi görünce vazgeçtim.Üstelik kardeşim Umut’ta dünyaya gözlerini yeni açmıştı.Babamın da hali ortadaydı zavallı adam çalıştığı işyerinde geçirdiği o kazadan sonra sağ elindeki üç parmağını da kaybetmişti.Ağabeyimde çalıştığı işyerinin yanmasıyla işsiz kalmıştı.Tüm ailenin yükü üstümdeydi. Bugün her zaman oturduğum yerin biraz uzağına oturdum.Ama yine aynı kişiler ayakkabılarını boyatmaya geldiler.Kimi keyif için kimi ise mecburiyetten ayakkabılarını boyatıyorlardı.Her gün benim yanıma tezgahını kurup simitlerini satan Musa amcada ortalarda görünmüyordu.O da benim gibi tüm ailenin yükünü omuzlarında taşıyordu.Saatler ilerledikçe gün aydınlanıyor hava biraz ısınıyordu yada bana öyle geliyordu.Biri geldi yanıma hemen elimi fırçama uzattım “dur” dedi.”Ben ayakkabılarımı boyatmaya gelmedim.”Peki ne için geldiniz diye sordum “Konuşmak için,”dedi.Sivil zabıta görevlisi sandım önce,bir koluma sandığımın ipini sardım diğer elimle de üzerinde oturduğum tabureyi sımsıkı tutuyordum.Adımı sordu Kadir dedim.Nerede oturduğumuzu sordu ben daha cevap vermeden biri geldi yanımıza elinde iki tane çay vardı.Ben çayları almak için ayağı kalktım ama kalkmamla yere düşmem bir oldu.Birden gözlerim kararmıştı yüreğime bir acı saplandı.Gözümü açtığımda banimle konuşan amca elindeki suyu bana içirmek istiyordu.Bir bankta oturuyorduk aklıma hemen boya sandığım geldi ”Boya sandığım nerde…”dedim ayağa kalktım.”Otur” dedi amca “Yanında” Havada kararmıştı ama üşümüyordum,sonra üstümdeki paltoyu fark ettim.”Sizin mi?” diye sordum “Evet ama senin olabilir” dedi.Eve gitmem gerektiğini düşündüm “Gitmem gerek” dedim kalktım.O önce hiçbir şey demedi ama ben giderken arkamdan ”Hayat her zaman adil olmayabilir…” dedi.Bir yandan hızlı adımlarla yürüyor bir yandan da amcanın dediklerini düşünüyordum.Yüreğimdeki sızıda tekrar büyümeye başladı.Eve gelmeye bir köşe kalmıştı.Nihayet eve gelmiştim.Kapıdan girmeden önce durup geri döndüm.Komşunun sobasını küllerinin boşaltıp boşaltmadığına baktım.Boşaltmamışlardı.Çok üzüldüm.Umut bu akşamda soğukta uyuyacak dedim kendi kendime.Eve girdim.Babam başı önde Ağabeyim evde yoktu.Annem de Umut’a sımsıkı sarılmış yatıyorlardı.”Anne ne yapıyorsun Umut’u öldüreceksin.” Diye bağırdım.Yanına hızla yaklaşıp kendime döndürdüm.Annem ağlıyordu.Umut ise uyuyordu(?)Umut’u kucağıma aldım o an vücuduma soğuk bir rüzgar esti.Umut’a baktım sanki bana gülümsüyordu sonra o gülümsemenin yerini sonsuz bir durgunluk aldı.O an amcanın dediklerini anlamıştım “Hayat her zaman adil olmayabilir…”---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------Teşekkürler