Büyüdükçe hayatı sorgulamamaya başlıyorsun veya belki de sadece bunun için uğraşıyorsun. Bir hayat işte,fazlasıyla ve eksiğiyle... ''Ne yaşarsan yaşa,maskeni tak ve mutlu görün'' fikri, seni fiziksel olarak büyüten her geçen gün zihnine biraz daha yerleşiyor. Evet, yaş ilerledikçe ergenlikteki o isyanı kaybediyor, varolan sistemin kıyısından köşesinden tutmak ve onun içine girmek için tüm gücünü harcıyorsun. İşte tüm bu durumlar seni zaten düşünmekten alıkıyoyuyor,seni kendine yabancılaştırıyor, benliğini ise ötekileştiriyor. Ve zaman oluyor ki, ''ne için yaşıyorum,yaşıyoruz biz?'' sorusu beliriyor zihninde. Cevabını bulamayacağını bildiğin bir sorunun seni ve tüm çabalarını bir anda durdurabilmesi ise olağandışı gözüküyor. Büyüdükçe edindiğin,edindirilen o gerçekcilik ve mantık olguları ''olağandışı'' durumları yok saymanı öğütlüyor(?) İşte tam bu ayırda vardığın dakikalarda sorunun sisteme ve ürettiğin o zırha karşı alıkoyamayıp eridiğini hissediyor ve sen derin bir nefes alıyorsun.
Şu dakikalarda o nefesi alamıyorum ben. Ondan haber gelene kadar da alamayacağım,evet. Sen hep bizimle ol,hep güzelliklerinle büyülemeye devam et etrafı,lütfen... Lütfen.
00.50