Gönderen Konu: Attila İlhan  (Okunma sayısı 2521 defa)

Attila İlhan
« : 07 Ağustos 2006 - 11:51:05 »

Çevrimdışı ben_melih

  • Aktif Üye
  • ****
  • İleti: 402
  • Cinsiyet: Bay
kitap diyince türkiyenin en iyi yazarlarından birisi olan atilla ilhanı unutmamak gerek bençe şiir bakımından süper bir şekilde kendisini yetiştirmiş nadir sanat cılardan birisi o Attilâ İlhan
Vikipedi, özgür ansiklopedi
(Atilla İlhan sayfasından yönlendirildi)
Jump to: navigation, search
Attilâ İlhan
 
Doğum tarihi 15 Haziran 1925
Ölüm tarihi 11 Ekim 2005
Doğum yeri Türkiye / İzmir
Mesleği Şair, Romancı, Denemeci, Gazeteci, Eleştirmen
Attilâ İlhan (1925-2005) Türk şair, romancı, denemeci, gazeteci ve eleştirmen.

Konu başlıkları [gizle]
1 Biyografi
1.1 İlk Gençlik Yılları
1.2 Paris Yılları
1.3 İstanbul - Paris - İzmir Üçgeni
1.4 Sanatta Çok Yönlülük
1.5 İstanbul'a Dönüş
1.6 Hazırlık ve Arayış Dönemi
1.7 Olgunluk Dönemi
1.8 Politik Araştırma ve Düşünceleri
1.9 Ölümü
2 Tüm Eserleri
2.1 Şiir kitapları
2.2 Romanları
2.3 Öykü
2.4 Deneme-Anı
2.5 Anılar ve Acılar
2.6 Cumhuriyet Söyleşileri
2.7 Eserlerinden Bazı Alıntılar
2.8 Şiirinden Örnek: an gelir
3 Kaynakça
 



Biyografi [değiştir]

İlk Gençlik Yılları [değiştir]
15 Haziran 1925'te Menemen'de doğdu. İlk ve orta eğitiminin büyük bir bölümünü İzmir'de, kalanını ise babasının mesleği dolayısıyla gittikleri farklı bölgelerde tamamladı. İzmir Atatürk Lisesi birinci sınıfındayken mektuplaştığı bir kıza yazdığı Nazım Hikmet şiirleriyle yakalanmasıyla 1941 Şubat'ında, 16 yaşındayken tutuklandı ve okuldan uzaklaştırıldı. Üç hafta gözaltında kaldı. İki ay hapiste yattı. Türkiye'nin hiçbir yerinde okuyamayacağına dair bir belge verilince, eğitim hayatına ara vermek zorunda kaldı. Danıştay kararıyla, 1944 yılında okuma hakkını tekrar kazandı ve İstanbul Işık Lisesi'ne yazıldı. Lise son sınıftayken amcasının kendisinden habersiz katıldığı CHP Şiir Armağanı'nda Cebbaroğlu Mehemmed şiiriyle pek çok ünlü şairi geride bırakarak ikincilik ödülünü aldı. 1946'ta mezun oldu. İstanbul Hukuk Fakültesi'ne kaydoldu. Üniversite hayatının başarılı geçen yıllarında Yığın ve Gün gibi dergilerde ilk şiirleri yayımlanmaya başladı. Hukuk Fakültesi’ndeki yüksek öğrenimini yarıda bıraktı. 1948'de ilk şiir kitabı Duvar'ı kendi imkânlarıyla yayımladı.


Paris Yılları [değiştir]
1948 yılında, üniversite ikinci sınıftayken Nâzım Hikmet'i kurtarma hareketine katılmak üzere ilk kez Paris'e gitti. Bu harekette aktif rol oynadı. Fransız toplumu ve orada bulunduğu çevreye ilişkin gözlemleri daha sonraki eserlerinde yer alan bir çok karakter ve olaya temel oluşturmuştur. Türkiye'ye geri dönüşünde sıklıkla başı polisle derde girdi. Sansaryan Han'daki sorgulamalar ölüm, tehlike, gerilim temalarının işlendiği eserlerinde önemli rol oynamıştır. Bir kaç kez gözaltına alındı.Bu hapiste yattı. daha sonra hapisten çıkmıştır


İstanbul - Paris - İzmir Üçgeni [değiştir]
1951 yılında Gerçek gazetesinde bir yazısından dolayı kovuşturmaya uğrayınca Paris'e tekrar gitti. Fransa'daki bu dönem, Attilâ İlhan'ın Fransızcayı ve Marksizmi öğrendiği yıllardır. 1950'li yılları İstanbul - İzmir - Paris üçgeni içerisinde geçiren Attilâ İlhan, bu dönemde ismini yavaş yavaş Türkiye çapında duyurmaya başladı. Yurda döndükten sonra, Hukuk Fakültesi'ne devam etti. Ancak son sınıfta gazeteciliğe başlamasıyla beraber öğrenimini yarıda bıraktı. Sinemayla olan ilişkisi, yine bu dönemde, 1953'te Vatan gazetesinde sinema eleştirileri yazmasıyla başlar.


Sanatta Çok Yönlülük [değiştir]
1957'de gittiği Erzincan'da askerliğini yaptıktan sonra, tekrar İstanbul'a dönüş yapan Attilâ İlhan sinema çalışmalarına ağırlık verdi. Onbeşe yakın senaryoya Ali Kaptanoğlu adıyla imza attı. Sinemada aradığını bulamayınca, 1960'ta Paris'e geri döndü. Sosyalizmin geldiği aşamaları ve televizyonculuğu incelediği bu dönem, babasının ölmesiyle birlikte yazarın İzmir dönemini başlattı. Sekiz yıl İzmir'de kaldığı dönemde, Demokrat İzmir gazetesinin başyazarlığını ve genel yayın yönetmenliğini yürüttü. Aynı yıllarda, şiir kitabı olarak Yasak Sevişmek ve Aynanın İçindekiler dizisinden Bıçağın Ucu yayımlandı. 1968'de evlendi, 15 yıl evli kaldı.


İstanbul'a Dönüş [değiştir]
1973'te Bilgi Yayınevi'nin danışmanlığını üstlenerek Ankara'ya taşındı. Sırtlan Payı ve Yaraya Tuz Basmak'ı Ankara'da yazdı. 1981'e kadar Ankara'da kalan yazar Fena Halde Leman adlı romanını tamamladıktan sonra İstanbul'a yerleşti. İstanbul'da gazetecilik serüveni Milliyet (2 Mart 1982-15 Kasım 1987) ve Gelişim Yayınları ile devam etti. Bir süre Güneş gazetesinde yazan Attilâ İlhan, 1993-1996 yılları arasında Meydan gazetesinde yazmaya devam etti. 1996 yılından 2005 yılına kadar köşe yazılarını Cumhuriyet gazetesi'nde sürdürdü. 1970'lerde Türkiye'de televizyon yayınlarının başlaması ve geniş kitlelere ulaşmasıyla beraber Attilâ İlhan da senaryo yazmaya geri dönüş yaptı. Sekiz Sütuna Manşet, Kartallar Yüksek Uçar ve Yarın Artık Bugündür halk tarafından beğeniyle izlenilen diziler oldu.

İlk romanı Sokaktaki Adam yayınlandığında 10 roman yazmıştı. Bunlar hiç gün ışığına çıkmadı. Attilâ İlhan bunun sebebini bir söyleşide şöyle açıklıyor: "... bir çok roman yazdım daha önceden. Ama neden yayınlamadım? Çok akıllıca bir sebebi vardı. Çünkü biliyorum ki yazarlar ilk romanlarında kendilerini anlatırlar. O da romancılık değildir. Günlük tutmaktır." (Düşün, Haziran 1996).

Roman serüvenine başladığında döneminin diğer yazarları daha çok yerel ve kırsal olayları, kişileri işlerken Attilâ İlhan şehir insanını Türkiye'nin yakın dönem tarihini siyasal, ekonomik ve sosyal yanlarıyla ele alan bir yapı içerisinde işliyordu. Sadece İstanbul, İzmir gibi Türkiye'nin büyük şehirlerini, işlediği dönemin yaşam tarzını, ekonomik ve sosyal sorunlarını kahramanlarının gözüyle yansıtmakla yetinmiyor; aynı zamanda, batı kültürünün Türkiye'ye ne şekilde yansıdığını, olumlu ve olumsuz etkilerini, çizdiği karakterlerle ve Avrupa'daki şehirlerle örtüşen bir yapı içerisinde irdeliyordu.




Romanın dilinin farklılığını ise yazıldığı dönem içerisinde yoğun Fransızca çalışmasına bağlayan yazar, bazı cümleleri Fransızca düşünüp Türkçe yazmıştır.


Olgunluk Dönemi [değiştir]
Yazarın "olgunluk dönemi" diye tanımlanabilecek edebiyat süreci Kurtlar Sofrası ile başlar. Sokaktaki Adam'da ne istediğini değil, ne istemediğini bilen biri anlatılırken; Zenciler Birbirine Benzemez'de Mehmed-Ali istedikleri ile istemedikleri arasında mütereddit bir karakteri yansıtmaktadır. Oysa Kurtlar Sofrası'nda Mahmud ne istediğini çok iyi bilen bir karakteri çizer. Bu üç romanıyla Attilâ İlhan Türk aydınına farklı açılardan bakar, fikirlerini diyalektik-materyalist bir sentez içinde derleyerek Türkiye için bir sentez önerir- ki sonradan yazdığı beş kitaplık Aynanın İçindekiler serisi de bu zemine oturmuştur-. Bıçağın Ucu, Sırtlan Payı, Yaraya Tuz Basmak, Dersaadet'te Sabah Ezanları ve O Karanlıkta Biz bu seriyi oluşturan romanlar. Her romanda yer alan karakterler, Türkiye'nin tarihinde köşebaşlarını oluşturmuş dönemlere ayna tutan aydınlardır. Tarihi olaylar, politik ve sosyal dengelerle ele alınır. Birbirleriyle bağlantısı olan karakterlerden herbiri bir romanda ön plana çıkar ve olaylar onun gözlemleriyle aktarılır. Bu serinin bütünü irdelendiğinde yine, yazarın Türk aydınına yakın tarihimize bir bakma şansı tanıdığını ve kendi toplumcu-gerçekçi bakış açısıyla önergeler sunduğu görülür.





Ölümü [değiştir]
Attilâ İlhan, 11 Ekim 2005'te İstanbul'daki evinde geçirdiği kalp krizi sonucu hayata veda ettiğinde 80 yaşındaydı.


Tüm Eserleri [değiştir]

Şiir kitapları [değiştir]
Duvar (1948)
Sisler Bulvarı (1954)
Yağmur Kaçağı (1955)
Ben Sana Mecburum (1960)
Bela Çiçeği (1961)
Yasak Sevişmek (1968)
Tutuklunun Günlüğü (1973)
Böyle Bir Sevmek (1977)
Elde Var Hüzün (1982)
Korkunun Krallığı (1987)
Ayrılık Sevdaya Dahil (1993)
Kimi Sevsem Sensin (2002)

Romanları [değiştir]
Sokaktaki Adam (1953)
Zenciler Birbirine Benzemez (1957)
Kurtlar Sofrası (1963)
Bıçağın Ucu (1973)
Sırtlan Payı (1974) Yunus Nadi Roman Armağanı
Yaraya Tuz Basmak (1978)
Dersaadet'te Sabah Ezanları (1981)
O Karanlıkta Biz (1988)
Fena Halde Leman (1980)
Haco Hanim Vay (1984)
Allah`ın Süngüleri-Reis Paşa (2002)
Allah`ın Süngüleri-Gazi Paşa (2006)

Öykü [değiştir]
Yengecin Kıskacı (1999)

Deneme-Anı [değiştir]
Abbas Yolcu (1957)
Yanlış Kadınlar Yanlış Erkekler (1985)

Anılar ve Acılar [değiştir]
Hangi Sol (1970)
Hangi Batı (1972)
Hangi Seks (1976)
Hangi Sağ (1980)
Hangi Atatürk (1981)
Hangi Edebiyat (1991)
Hangi Laiklik (1995)
Hangi Küreselleşme (1997)

Cumhuriyet Söyleşileri [değiştir]
Bir Sap Kırmızı Karanfil (1998)
Ufkun Arkasını Görebilmek (1999)
Sultan Galiyef - Avrasya`da Dolaşan Hayalet (2000)
Dönek Bereketi (2002)
Yıldız, Hilâl ve Kalpak (2004)
« Son Düzenleme: 16 Ağustos 2006 - 21:35:06 Gönderen: SeZzZ »
9999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999

Özlem Tekin

Attila İlhan
« : 07 Ağustos 2006 - 11:51:05 »

Ynt: atilla ilhan
« Yanıtla #1 : 07 Ağustos 2006 - 18:03:56 »

erkan8

  • Ziyaretçi
paylasımın ıcın tesekkerler melıhh..elıne saglık...saygıyla anıyoruız..

Ynt: atilla ilhan
« Yanıtla #2 : 07 Ağustos 2006 - 18:14:23 »

Çevrimdışı daydream

  • Üye
  • **
  • İleti: 65
  • Cinsiyet: Bay
Beni koyup gitme ne olursun
durduğun yerde dur
kendini mertılarla bir tutma
senin kanatların yok
düşersin yorulsun
beni koyup gitme ne olursun....

Ynt: atilla ilhan
« Yanıtla #3 : 08 Ağustos 2006 - 10:55:43 »

Çevrimdışı ben_melih

  • Aktif Üye
  • ****
  • İleti: 402
  • Cinsiyet: Bay
şairin en sevdigim şiirlerini saymakla bitmez benim ama en çok sisler bulverı emparyal oteli vede piya şiirlerini severim orsa şiirleri anlatım tadında mükemmellik abidesiydi bence işte o şiirlerinden birisi
   EMPERYAL OTELİ (6299 Hit)

ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var
sımsıcak bir merhaba diyecektim
başımı usulca dizine koyacaktım
dört gün dört gece susacaktım
yağmur sönecekti yanacaktı
sameland seferden dönecekti
duvardaki saat duracaktı
kalbim kendiliğinden duracaktı
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var
emperyal otelinde bu sonbahar
bu camların nokta nokta hüznü
bu bizim berheva olmuşluğumuz
bir nokta bir hat kalmışlığımız
bu rezil bu çarşamba günü
intihar etmiş kötümser yapraklar
öksürüklü aksırıklı bu takvim
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var
sesleri liman sislerinde boğulur
gemiler yorgun ve uykuludur
sabahtır saat beş buçuktur
sen kollarımın arasındasın
onlar gibi değilsin sen başkasın
bu senin gözlerin gibisi yoktur
adamın rüyasına rüyasına sokulur
aklının içinde siyah bir vapur
kıvranır insaf nedir bilmez
otelin penceresinde duracaktın
şehri karanlıkta görecektin
karanlıkta yağmuru görecektin
saçların ıslanacak ıslanacaktı
kış geceleri gibi uzun uzun
tek damla gözyaşı dökmeksizin
maria dolores ağlayacaktı
istanbul'u yağmur tutacaktı
bütün bir gün iş arayacaktım
sana bir türkü getirecektim
kulaklarımız çınlayacaktı
emperyal oteli'nin resmini çektim
akşam saçaklarından damlıyordu
kapısında durmanı söylemiştim
yüzün zambaklara benziyordu
cumhuriyet bahçesi'nde insanlar geziyordu
tepebaşı'ndaki küçük yahudiler
asmalımesçit'teki rum kemancı
böyle rüzgarsız kalmışlığımız
bu bizim çektiğimiz sancı
el ele tutuşmuş geziyordu
gazeteler cinayeti yazıyordu
haliç'e bir avuç kan dökülmüştü
emperyal oteli'nde üç gece kaldık
fazlasına paramız yetmiyordu
gözlerin gözlerimden gitmiyordu
dördüncü gece sokakta kaldık
karanlık bir türlü bitmiyordu
sirkeci garı'nda sabahladık
bilen bilmeyen bizi ayıpladı
halbuki kimlere kimlere başvurmadık
hiçbiri yüzümüze bakmıyordu
hiç kimse elimizden tutmuyordu
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun .... kanıma girdin ..... kabulümsün.

 ATTİLA İLHAN
« Son Düzenleme: 08 Ağustos 2006 - 11:27:38 Gönderen: ben_melih »
9999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999

Ynt: Atilla İlhan
« Yanıtla #4 : 16 Ağustos 2006 - 21:34:46 »

Çevrimdışı SeZzZ

  • Yönetici
  • ******
  • İleti: 1062
  • Cinsiyet: Bay
  • Delicious Demon!
cok begenirim kendisini

işte benim favori edindiğim şiiri de şudur:

 

Aysel Git Başımdan

aysel git başımdan ben sana göre değilim
ölümüm birden olacak seziyorum
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
aysel git başımdan istemiyorum
benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
dağıtır gecelerim sarışınlığını
uykularımı uyusan nasıl korkarsın
hiçbir dakikamı yaşayamazsın
aysel git başımdan ben sana göre değilim
benim için kirletme aydınlığını
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

Islığımı denesen hemen düşürürsün
gözlerim hızlandırır tenhalığını
yanlış şehirlere götürür trenlerim
ya ölmek ustalığını kazanırsın
ya korku biriktirmek yetisini
acılarım iyice bol gelir sana
sevincim bir türlü tutmaz sevincini
aysel git başımdan ben sana göre değilim
ümitsizliğimi olsun anlasana
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

sevindiğim anda sen üzülürsün
sonbahar uğultusu duymamışsın ki
içinden bir gemi kalkıp gitmemiş
uzak yalnızlık limanlarına
aykırı bir yolcuyum dünya geniş
büyük bir kulak çınlıyor içimdeki
çetrefil yolculuğum kesinleşmiş
sakın başka bir şey getirme aklına
aysel git başımdan ben sana göre değilim
ölümüm birden olacak seziyorum
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
aysel git başımdan seni seviyorum

 
10...     9...     8...     7...     6...     5...     4...     3...     2...     1...     0...    BOO!! :çiçeeK:    :dans:    :yeehu     

Ynt: Attila İlhan
« Yanıtla #5 : 16 Ağustos 2006 - 22:54:37 »

Çevrimdışı gothic_angel

  • Üye
  • **
  • İleti: 54
  • Cinsiyet: Bayan
en en en sevdiğim şiiri

AYAK ÜSTÜ İNTİHAR
 korkunun bırraktığı yerdeki kız
ölümünü o dakika tanıyor
bir muamma intihar nedeni
oysa genç az bulunur bir ağız
teni hiç kullanılmamış elleri yeni

korkunun bırraktığı yerdeki kız
yasaklarınımı aşıyor
bir başkasımı olmak istediği
yoksa kendinemi ulasamıyor
yokmu bir yürekten seveni

korkunun bırraktığı yerdeki kız
hızla karanlığa azalıyor
çizgilerinden çıktı bedeni
ortada kan kokusu kalıyor
ne geleni var ne gideni
Yolum Uzun Gör Güzelim
Vakit Doldu Ben Gideyim
 Küçük Yasta Ağlar Oldum
Fırtınamsın Benim
 Sen Estikçe Ben Titrerim

Ynt: Attila İlhan
« Yanıtla #6 : 17 Ağustos 2006 - 03:41:52 »

m_akin_e

  • Ziyaretçi
aysel git başımdan çok çirkinim,, ve bir o kadar da karanlık ,,

Ynt: Attila İlhan
« Yanıtla #7 : 20 Ağustos 2006 - 10:38:39 »

Çevrimdışı ben_melih

  • Aktif Üye
  • ****
  • İleti: 402
  • Cinsiyet: Bay
 SİSLER BULVARI (8837 Hit)

elinin arkasında güneş duruyordu
aylardan kasımdı üşüyorduk
ağacın biri bulvarda ölüyordu
şehrin camları kaygısız gülüyordu
her köşe başında öpüşüyorduk

sisler bulvarı'na akşam çökmüştü
omuzlarımıza çoktan çökmüştü
kesik birer kol gibi yalnızdık
dağlarda ateşler yanmıyordu
deniz fenerleri sönmüştü
birbirimizin gözlerini arıyorduk

sisler bulvarı'nda seni kaybettim
sokak lambaları öksürüyordu
yukarda bulutlar yürüyordu

terkedilmiş bir çocuk gibiydim
dokunsanız ağlayacaktım
yenikapı'da bir tren vardı

sisler bulvarı'nda öleceğim
sol kasığımdan vuracaklar
bulvar durağında düşeceğim
gözlüklerim kırılacaklar
sen rüyasını göreceksin
çığlık çığlığa uyanacaksın
sabah kapını çalacaklar
elinden tutup getirecekler
beni görünce taş kesileceksin
ağlamayacaksın! ağlamayacaksın!

sisler bulvarı'ndan geçtim sırılsıklamdı
ıslak kaldırımlar parlıyordu
durup dururken gözlerim dalıyordu
bir bardak şarapta kayboluyordum
gece bekçilerine saati soruyordum
evime gitmekten korkuyordum
sisler boğazıma sarılmışlardı

bir gemi beni afrika'ya götürecek
ismi bilmiyorum ne olacak
kazablanka'da bir gün kalacağım
sisler bulvarı'nı hatırlayacağım
kırmızı melek şarkısından bir satır
lodos'tan bir satır yağmur'dan iki
senin kirpiklerinden bir satır hatırlayacağım
seni hatırlatanın çenesini kıracağım
limanda vapurlar uğuldayacak

sisler bulvarı bir gece haykırmıştı
ağaçları yatıyordu yoksuldu
bütün yaprakları sararmıştı
bütün bir sonbahar ağlamıştı
ağlayan sanki istanbul'du
öl desen belki ölecektim
içimde biber gibi bir kahır
bütün şiirlerimi yakacaktım
yalnızlık bana dokunuyordu

eğer sisler bulvarı olmasa
eğer bu şehirde bu bulvar olmasa
sabah ezanında yağmur yağmasa
şüphesiz bir delilik yapardım
hiç kimse beni anlıyamazdı
on beş sene hüküm giyerdim

dördüncü yılında kaçardım
belki kaçarken vururlardı

sisler bulvarı'ndan geçmediğin gün
sisler bulvarı öksüz ben öksüzüm
yağmurun altında yalnızım
ağzım elim yüzüm ıslanıyor
tren düdükleri iç içe giriyorlar
aklımı fikrimi çeliyorlar
aksaray'da ışıklar yanıyor
sisler bulvarı ayaklanıyor
artık kalbimi susturamıyorum

 ATTİLA İLHAN
9999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999

Ynt: Attila İlhan
« Yanıtla #8 : 12 Aralık 2009 - 06:10:17 »

Çevrimdışı seytannikahi

  • Gold Üye
  • *****
  • İleti: 5898
  • Cinsiyet: Bayan
  • Benim Adım : Seksi
    • Follow Me
Benim favorim ise:

Müjgan'a Aşk Şarkıları

1
dinlerdim telâşlı kanûnlardan sarışın türkçeyi
nasıl da sevdim ne iştir bilmeden sevmeyi
ürkek bir çilenti usulca yoklardı bahçeyi
nerde tâvus kuşları nerde müjgân'ın gençliği
nasıl da sevdim ne iştir bilmeden sevmeyi

okşamak kumrallığını içimden uysal lambaların
beyhude ıslıklarını yakınlaşan sonbaharın
akşam tenhalığında birlikte duygulanmaların
saklı mutluluğuyla dalgından çok daha fazla dalgın
nasıl da sevdim ne iştir bilmeden sevmeyi

bir parça son yalnızlığa öncekiler hazırlıktır
insan bırakmaz sevdiğini sevmek insanı bırakır
kalırsa gözlerinin elinde yaldızı belki kalır
ney üşür kanûn pırıldar udlar oldukça karanlıktır
nasıl da sevdim ne iştir bilmeden sevmeyi


2

o akşam da lambamızı söndürmüştük nedîm ile
nedîm'den bile kıskandığım sevdiğim ile
son şarkılar dağılmıştı mevsim ile
yalnız çamlıca'da bir ud yankılanırdı

dünyayı tumturaklı bir yalan sayanlar
yalanın dehşetini yaşlandıkça anlar
nâzım'ın pirâye'yi sevdiği zamanlar
ölse ölümünden ne suçlar çıkarılırdı

boğucu bir sessizlikte ateşten goncalardır
o demirden şiirler ki sanki tabancalardır
umutsuz hangi gününde el atsan ateşe hazır
nâzım onları yazarken duvarlar çatırdardı

gördün sessizce buluştuğunu nâzım'la nedîm'in
lâcivert ıssızlığında yıldızlı bir serviliğin
birinin elinde vâridât'ı simavnalı bedreddin'in
birinin ağzında gül elinde mey kâsesi vardı

3

istanbul puslu karaltıyla müstef'ilün bir gemi
duyulur padişah saltanatıyla bulutlara demirlediği
soğuk akşamlar çalar saatlar kadife konakta
ben uyansam da ayışığından müjgân uyumakta

o soyut kuşlar su aydınlığında atlas yorganların
yüz yıllık hüznüyle yüklü osmanlı zindanlarının
pul pul dağılırlar tasalı bol yansımalı boşlukta
ben uyansam da ayışığından müjgân uyumakta

gece hattât yesârî'nin süzüldükçe vav kayıkları
işlenir yeni baştan bütün sevmek yanlışlıkları
bilmem tamamlanır mıydık bir başka yaşamakta
ben uyansam da ayışığından müjgân uyumakta

o şarkı söylese çalgıların korkup bıraktıklarından
büyülü tamburların kendi başlarına çaldıklarından
ulaşır hâfız post'a sesi yankılarla sonsuzlukta
ben uyansam da ayışığından müjgân uyumakta

4

akşam kılıçlar düşürdüğü ayın ışığından boğaz'da
müjgân mıdır bir uzak gülümsemek midir sazda
ferahnâk'ta iyimser kötümser çarçabuk hicâz'da
müjgân mıdır sevilmek yanlış anlaşılmak mı biraz da

üretir sessizliği erguvanlar düşler sevdayı tamamlar
suları yansıtır camlar cıvalı bir beyazda
müjgân mıdır yoksa sabahlamak mı hâfız'la şirâz'da
divanlardan gül çığlıkları horasanlı papağanlar
şehzâde çılgınlıkları o unutulmaz yazda

müjgân mıdır sevilmek yanlış anlaşılmak mı biraz da
"Sen,her zaman NY'dan daa güzeldin" de."Seni hiç kırmadım ki" de."Kim uydurdu bu yalanı"

http://seytannikahi.blogspot.com/