Öncelikle başlık güzel. Bunun için teşekkür ederim Sercan. Ama sonuç olarak herkesin yazacağı şey aşağı yukarı aynı çıkacaktır gibime geliyor. O yüzden izninle ben hangi şarkının psikolojimi hangi şekilde etkilediğini yazacağım. Konuyu saptırmış sayılmam umarım. Öyle olursa sileriz mesajı hemen.
Beni en çok duygularımla yüzleştiren şarkıdan en az yüzleştirene doğru ilk on şarkıyı yazayım madem:
Bahar: Bir defa bana bir duyguyu en koyu haliyle hissettiren Özlem Tekin şarkısı bu şarkı. O duygu da, gariptir ki, nefretten ziyade moral bozukluğu oluyor. Yani moralim bozulunca, atıyorum, "Yazmamışlar" dinleyip efkarıma efkar katmaktansa "Bahar" dinleyip üzüntümü "kanatmayı" tercih ediyorum.
Belki: Cefakarlık, fedakarlık, çaresizlik. İçine doğru düştüğüm karanlık bir kuyu bu şarkı. Tam olarak benim aşk anlayışımı anlatıyor dersem de yalan söylemiş olmam. Sevdim mi böyle seviyorum. Tüm olumsuzlar benim, tüm olumlular onun olsun (ama benim acı çektiğimi de görsün). Sevginin boyutu o kadar büyük olunca evi yakasım da gelebilir, elini tutasım da sımsıkı. Karşı tarafın da zayıf olmaması gerekiyor dolayısıyla.
Aşinayım Firara: Bu da Özlem'in bende çok karanlık hisler uyandıran şarkılarından. Özellikle şarkının ikinci kısmındaki "Gün be gün sana..." kısmı ufak bir "beyin boşalması" yaşatıyor bana. Hani bir yabancı dikkatinizi çeker ve hoşunuza gider ya... (Bana göre en tatlı anlarıdır bir ilişkinin. Gerisi gelsin, gelmesin...)
Oof: Bu şarkı adama koyar, koyar... Oof... Müziğin şarkının sözleriyle dalga geçmesinden midir, sözlerin gerçekten çok uyaklı ve anlamlı olmasından mıdır, Özlem'in güzel yorumundan mıdır, yoksa hepsinin bir araya gelmesinden midir, bilemem ama bu şarkı fena çarpıyor beni. "Dönersin bi' gün geri, yar etmem sana beni! Yastayım günlerden beri..." kısmıyla "Hem isterim, hem istemem." der, hoş bir yaşanmışlık uyandırır bende.
Adresler Karıştı: Yurtdışında bilmediğim sokaklarda dolaşırken avare avare, bu şarkıyı söylerdim bağıra bağıra. Cep telefonundan da açardım sonuna kadar... Vurdumduymazlığın dibine vuruyorum bu şarkıyla anlayacağınız. Aynısını buralarda yapsam "kirocan" ilan edilirim gerçi...
Niye Bana Bu Ceza: Sonundaki "Nanananananana..." meditasyon yapmışım gibi hissettiriyor bana. Öylesine rahatlatıcı, öylesine huzur dolu. Bu şarkıda da bir "Sen gittin ama ben senin için bunları yapmıştım! Pişman da değilim!" havası var. En azından ben öyle algılıyorum. Bu anlamda yine kendimden bir şeyler bulduğum bir şarkı.
Sil Baştan: Bir gün önce ilişkim bitmiş, okula gitmek için otobüs bekliyorum, kulağımda kulaklık. Bir anda insanların ve motorlu taşıtların gürültüsünü değil de denizin sesini duyuyorum. Görsel dünyamı hareketlendiriyor şarkı direk: Denize doğru yalnız başıma oturuyorum, güneş batmak üzere ve "Sil gözünü yaştan, ekmeğini taştan, hiç korkma, sil baştan!" sözleriyle yavaş yavaş ayağa kalkıyorum. Biraz hüzünlü, biraz kırgın ama yine de ayakta. "Boyut (süre) değil, işlev!" tezini de doğrulayan parçalardan.
Bu Kalp: Geçmiş. Ama çok geçmiş. Çocukluğuma uzanan geçmiş. Az sözle çok iş başaran şarkılardan. Masumiyet, saflık ve çocukluğu anımsatıyor bana. Biliyorum, pek bunlarla alakalı söz yok içerisinde ama nerede dinleyip nereyle özdeşleştirdiğinle alakalı olsa gerek. Ağlatmıştır bu şarkı beni.
Aşka Dair: İkinci kısmın nakarat öncesindeki bölümü garip duygular hissetmemi sağlar. Üzülüyor muyum, seviniyor muyum, anlayamam ama hislerimle temas halinde olduğum kesin. Temiz bir gülüş görüntüsünün önüne çekilen setler...
Biberi Bol: "Sevilecek en son insansın ama yine de seviyorum seni be!" ruh haline sevk eden şarkı. Hardal gibi şarkı yani!