Karanlık her zaman olduğu gibi bitmedi,Aydınlanmadı önü,ardı.Ayrılık hep unutulur denirdi,Ağır geldi bu sefer acısı.İğneyi bana değil kendine batırdı,Bağırdı çıkıncaya kadar avazı.Sustu ve beni dinlemedi gözleri,Yaptığı sadece beni ve yaptıklarımı suçlamaktı.Sonra karanlık hala aynıydı.Aydınlanmadı önü,arkası.Aydınlanmadı ileriye bakan düşlerim,Kapamdım içime kapattım kendimi herkese.Bu sefer ben sustum.Aynılarını söylemesin diye sustum.Yine incitmesin diye sustum ve sustum.Ve hala susuyorum.Hala kapatıyorum kendimi.Ve hala susuyorum.Susuyorum...
Kopup gelmişti uzaklardan.Tanınmayan,aranmayan ve bilinmeyen bir rüzgar.Ellerime vurup kaçan,aratan bir sis ve ardından gelen ses.Gözleriydi aslında baktığı anda şekkimi değiştiren,aklımı şaşırtan,duygularımı yeniden var eden. Koştum ardından siyah ve yalnız gecede,dar sokaklarda adını ağzıma dolamış,pis pis gülerken.Yalan söyledim ona.Kendimi yanlış hissettirdim ve yanlış anladı beni.Neden bağlayamaz ağzını neden? Sakızını şişirdi ve bana döndü.Alay etti ve koştu yeniden.Küçük bir çocuktan bahsetmiyorum.Yönümü değiştiren ve fikrimi avuçlarında sıkıca tutandı aslında o.İsmi veya şekli önemli değil. Unutmak için gülmedim somurttum,koşmadım geri döndüm,konuşmadım ağzımı açmaya gücüm yoktu zaten.Gözlerimi yumdum ve dedim ki "Artık yoksun".Güldü küçük çocuk,Alay etti yine.Aldandım,Her yer karanlıktı ondandır belki,Anladım,Olanları geç ve yanlış bir zamanda anlattı gözleri.