En Son İzlediğiniz Film

[_**_govou_**_]

Öldür.com

[seytannikahi]

The Blind Side

Aslında,ödül töreninden beri,izlemek istediğim,fakat bir şekilde ve Özlem faktörünü göz önünde bulunduraraktan izleyemedim,hatta,albümle ilgili bilgiler öğrendikçe,pek de başka şey yaptığım söylenemez,an be an takip etmem dışında forumu...

Ne yalan söyleyeyim,Precious'ı izledikten sonra,son dönemde bu kadar vurucu bir yapıt izleyebileceğimi hiç sanmıyordum.Filmle ilgili düşüncelerim bambaşkaydı.Hem konu itibariyle,hem de Sandra beni şaşırtmayı başardı.Her ne kadar sarı saçları kendisine hiç yakışmamış olsa da,muhteşem bir oyunculuk sergilemiş kendisi,ama hala ödülün Gabourey'in alması taraftarıydım,ama gene de seviniyorum şimdilerde...Aslında,Precious'tan da bahsediyorum ki,konuların birbirine ne kadar da yakın olduğunu vurgulamak amacıyla..Zira,hem Precious'ta,hem de The Blind Side'da acı bir hayat öyküsü var.Yalnız bu filmde,Michael'a sahip çıkan ve onu seven bir ailesi var ve bu açıdan değerlendirme yapıldığında,bu filmde eğlenceli sahneler daha fazla.

Çocukların Michael'i sevmeleri,ısınmaları ve ötekileştirmemeleri çok iyi olmuş ki,bu konu aksi olsaydı,konu sapabilirdi ve ortaya bambaşka bir hikaye çıkardı.Maç sahnesinde çok yerimde duramadım,o sahneler çok heyecanlıydı ve Sandra,çok eğlenceli olmuş bu filmde,ayrıca,filmin bitimine yakın,Sandra'nın bir gazetede okuduğu o haberde,neredeyse kalbim çıkacaktı yerinden ki,söylemiyeceğim o kısmı..Ayrıca,sahiplenmeleri ve onu gerçekten sevmeleri çok güzel ki,o konuda bir problem yaşamadılar neyse ki..

Ufaklık,çok afacandı,kızımız saf bir güzellikteydi.Yer yer,duygusal,yer yer tebessüm mevcut olan filmin,kurgusunu da çok iyi yapmışlar ki,gazete yazısı bölümü bile alkışa şayan..

[neden_sonuc]

:) bugun izleyeceğim film..dün çok yorgundum ve vavien i seyrettim..gerisini getiremedim.

[vegateryan]

festival özeti:
Eu cand vreau sa fluier, fluier / If I Want to Whistle, I Whistle
Pingpong / Pingpong
Gordos / Fat People
Le Concert / The Concert
Rapt
Svetat e golyam i spasenie debne otvsyakade / The World Is Big and Salvation Lurks around the Corner
El baile de la Victoria / The Dancer and the Thief
Le refuge / The Refuge
Selvi Boylum, Al Yazmalım
Hamesh Shaot me'Pariz / Five Hours From Paris
Perrier's Bounty
Einaym Phukot / Eyes Wide Open
Bunny and the Bull
Hadewijch
The Go-Between
Notihng Personal
Kynodontas / Dogtooth
Büyük Oyun
Acı
Lian / Face
Min Dit / Ben Gördüm
Kosmos
Wszytko, Co Kocham / All That I Love
Ses
Beş Şehir
Bal
Contracorriente / Undertow

[amanda]

The Blind Side

Aslında,ödül töreninden beri,izlemek istediğim,fakat bir şekilde ve Özlem faktörünü göz önünde bulunduraraktan izleyemedim,hatta,albümle ilgili bilgiler öğrendikçe,pek de başka şey yaptığım söylenemez,an be an takip etmem dışında forumu...

Ne yalan söyleyeyim,Precious'ı izledikten sonra,son dönemde bu kadar vurucu bir yapıt izleyebileceğimi hiç sanmıyordum.Filmle ilgili düşüncelerim bambaşkaydı.Hem konu itibariyle,hem de Sandra beni şaşırtmayı başardı.Her ne kadar sarı saçları kendisine hiç yakışmamış olsa da,muhteşem bir oyunculuk sergilemiş kendisi,ama hala ödülün Gabourey'in alması taraftarıydım,ama gene de seviniyorum şimdilerde...Aslında,Precious'tan da bahsediyorum ki,konuların birbirine ne kadar da yakın olduğunu vurgulamak amacıyla..Zira,hem Precious'ta,hem de The Blind Side'da acı bir hayat öyküsü var.Yalnız bu filmde,Michael'a sahip çıkan ve onu seven bir ailesi var ve bu açıdan değerlendirme yapıldığında,bu filmde eğlenceli sahneler daha fazla.

Çocukların Michael'i sevmeleri,ısınmaları ve ötekileştirmemeleri çok iyi olmuş ki,bu konu aksi olsaydı,konu sapabilirdi ve ortaya bambaşka bir hikaye çıkardı.Maç sahnesinde çok yerimde duramadım,o sahneler çok heyecanlıydı ve Sandra,çok eğlenceli olmuş bu filmde,ayrıca,filmin bitimine yakın,Sandra'nın bir gazetede okuduğu o haberde,neredeyse kalbim çıkacaktı yerinden ki,söylemiyeceğim o kısmı..Ayrıca,sahiplenmeleri ve onu gerçekten sevmeleri çok güzel ki,o konuda bir problem yaşamadılar neyse ki..

Ufaklık,çok afacandı,kızımız saf bir güzellikteydi.Yer yer,duygusal,yer yer tebessüm mevcut olan filmin,kurgusunu da çok iyi yapmışlar ki,gazete yazısı bölümü bile alkışa şayan..

Ne demek Sandra beni şaşırttı ya??!   Olay çıkar burada.. :)) Ya bu kadın cidden çok iyi oyuncu 1-2 bulamadığım filmi hariç hemen her oynadığı  filmi izledim.. İyi oyuncu ama oynadığı filmlerin yüzde kırkı kötü yapımlar olduğundan kendisi de ucuz aktris gibi gözüküyo..  Ama "madem iyi oyuncu neden sakil filmlerde de oynuyo" dersen "ne bileyim" derim :)) Ama bakarsan Özlem'de Fesuphannallah'ta ve Maçolar'da oynadı.. Arada bi basiretleri bağlanıyo bu hatunların sanırsam..

Neyse Ejder Kapanı'nı izledim az önce..  Sürpriz son olması gerekiyodu ama basitti.. Senaryo az biraz Fransız polisiyelerinden az biraz da Hollywood klişelerinden -esinlenilmiş- gibiydi ama sıkılmadan sonunu getiriyosun.  Mekan seçimlerini çok beğendim.. Uğur Yücel ve Kenan iyi Berrak gereksizdi..

[Hyper Sonic]

Başka Dilde Aşk... Biraz detaylı incelemesini yapacağım, o yüzden izlememiş olanlar okumasa daha iyi.

Öncelikle özellikle DVD'sini aldım ki İngilizce altyazısı olan bir film edinmem gerekiyordu yabancı bir arkadaşıma göndermek üzere. Arkadaşlarım hem filmin güzel olduğunu, hem de İngilizce altyazısı olduğunu söylediği için gidip aldım. Filmin altyazı senkronizasyonu ve filmde kullanılan İngilizce felaket ötesi! Yazılar o kadar hızlı geçiyor ki, okuyabilmek için adeta her konuşma olan sahnenin durdurulması gerekmekte! Ve konuşmaları o kadar direk çevirmişler ki adeta anadili İngilizce olan biri tarafından anlaşılamayacak ifadeler var. Bana "Arkadaşıma başka film alıp mı yollasam acaba?" diye düşündürtecek derecede kötü.

Dedikten sonra filmin arkaplan müziğini çok beğendiğimi söylemeliyim. Filmde çalan şarkılardan bahsetmiyorum. Onlar da güzeldi; ancak filmde sadece bir sahnede ve DVD seçenekleri menüsünde çalan müzik oldukça güzel. Daha fazla sahnede kullanılmalıydı bence.

Filmin teması gayet güzeldi ve bu tema da gayet güzel işlenmiş. Oyunculuk anlamında en iyi performansı sergileyen Emre Karayel'di bence. Yine beni hayal kırıklığına uğratmadı bu adam. Daha sonrasındaysa Tuğrul Tülek dikkatimi çekti. Geleceği parlak, karizmatik abilerimizden Saadet Işıl Aksoy'un performansını fazla beğendiğimi söyleyemeyeceğim; ama çok göze batan bir şey de yoktu ortada. Mert Fırat'ın performansı da orta karardı sanki.

Onur ve Zeynep’in televizyonda Onur’un doğum gününün kutlandığı videoyu izlerken Onur’un oradaki sözleri söylemeye çalıştığı sahne AĞLATTI! Onun dışında yine ikisinin yaptıkları ilk kavgadan, kendi yaşadığım bir kavgaya acayip benzettiğimden olsa gerek, son derece etkilendim. İyi kotarmışlar o sahneyi. Tek gereksiz ve itici bulduğum sahne de sokaktaki eylem sahnesiydi. Başka bir şey bulamadınız mı?

Sonuç itibariyle beklentilerimin üstünde bir film çıktı “Başka Dilde Aşk”. Yapmacık, sözde romantik birçok Amerikan filminden daha hissiyatlı buldum. İlla ki romantizm anlamında değil; ama bir aşkta yaşanabilecek dargınlıkların üstesinden gelmek, fedakârlıklar yapmak ve engelleri aşmak anlamında güzel bir yapım olmuş.

[teytey]

Kuzey Yamaci.
Klasik bir hikaye.Zirvesine erisilemeyen bir dag,ve bu potansiyele sahip dagcilarin bu tirmanisi gerceklestirirken ki zorluklar.Destur deyip filme dalmayi cok istedim fakat guzel goruntuler ve ortalama oyunculuklar disinde film beni itti.

[Hyper Sonic]

City of Angels.

Haftalar sonra bitirebildiğim proje sonrası kendimi bu filmle ödüllendirmeye karar verdim. Beğendim. Mutsuz son bekliyordum; ama daha farklı bir mutsuz son... İnsanın sevdiği için yapabileceği fedakarlığın sınır tanımadığını gösteren bir yapım olmuş. Etklieyiciydi kısacası. Hem o ne güzel banyoydu öyle! Böyle camından dışarı baktın mı direk dağ, orman ve deniz görüyorsun! Tabii Türkiye'de öyle bir mimari zor gibi

Sırada Pan's Labyrinth, House of Sand and Fog ve Up var.

[teytey]

Memento (Akıl Defteri )
Siki bir gerilim,zeka ve sabir gerektiren sahne ve oyunculuklar.Bu filmi dikkatlice izleyn,gerekirse 2defa izleyin.Losttaki flashback leri sevmeyenler bu filme dokunmasin bile.

The Departed(Köstebek)
Martin Scorsese efsane ve tam bir dahi! Yeni prensi dicaprio ile mukemmel uyum icinde hepsi oscarlik filmler yapiyorlar.Film adi gbi farkli ekiplerdeki 2kostebegn hayatini anlatiyor.Leonardo muhtesem fakat Matt Damon bence isteneni verememis.

[drown]

A Nightmare On Elm Street 2010
 
Böyle bi filmle dönmeselermiş keşke.Tamam ii olacak diye bibeklentim yoktu ama Freddy Kruger ı resmen mahvetmişler.O eski filmlerdekiyle bunun uzaktan yakından alakası yok.Bildiğin embesil gibi geziyo ortalarda.Eski filmlerde mizah duygusu falan vardı bişekilde kurtarıyodu ama bu olmamış.Konu zaten kötü eski filmlerde de sürekli denedikleri bi yöntemle öldürmeye çalışıyolar Freddy yi burdan kaybediyo.Freddy nin makyajı ise gerçekten kabus çok kötü yahu.Filmin fanatikleri ağlıyodur muhtemelen bunu gördükleri için.Ayrıca devamı da gelecek sanırım.

[teytey]

Seven..
Beklentimin altinda senaryo,kurgu vs. brad pitt in oyunculugunu vasat bulurum bu filmde de beni sasirtmadi.Cidden 2saat copte su an.Zeka kokulu bir gerilim beklerken sonunun ilk 20 dakikada belli eden ortalama bir film.

[furkiii]

klimt..

nihayet izleyebildim bu filmi,gustav klimt beğendiğim bir ressam olduğu için merak ediyordum oldukça..erotizmi eserlerinde böylesine cesur yorumlayan,kadınların içerisinde bulundukları çelişkileri eserlerine oldukça iyi yansıtabilen önemli bir ressamdır benim gözümde..bence zaten sanat değeri olan kadın vücudu,içine böylesine aşktan beslenen erotizm ve görsellik girdiğinde daha anlamlı oluyor..son bölümü hariç filmden de istediğim keyfi alabildim diyebilirim,bunda gustav klimt'in hayat hikayesini önceden biliyor olmamın da etkisi olabilir tabii..john malkovich'in buradaki oyunculuğuna hayran kalmamak da mümkün değil..ayrıca savaş yıllarına dair göndermeler de açıkça olmasa da bir şekilde yapılmış..bir tarafta cepheden gelen haberleri, bir tarafta zevk için yaşayanları göstererek çelişkiler yansıtılmış..ilk 1 saatlik bölümü itibariyle daha çok çeken ama sonrasında biraz da sıkabilen bir film ama genel olarak sevdiğimi söylemeliyim..

[Sınır]

charlie chaplin.. altına hücum

Gülmek güzel Şarlo'yla =)

gerçi ''modern zamanlar' gibi sosyal içeriği olan filminden sonra bu filmi izlemek bana filmi düşündürmekten çok sadece anlık bir gülme verdi diyebilirim.

[Hyper Sonic]

House of Sand and Fog...

Bayağı sembolik bir yapımdı. Karakterler hayatın içindendi: Zevk, sefa, para için önce oğlunu, sonra karısı ve en nihayetinde de kendini kaybeden bir adam, aşık olduğu insan için bir sürü şeyden vazgeçip hapislere düşen genç bir erkek ve büyük bir yanlış anlaşılmanın kurbanı olup evinden edilen genç bir kadın. Materyalist adam oğlunun hayatı söz konusu olduğunda tüm yaptığı kötülükleri ve işlediği günahları geri almak için elinden geleni yapacağına dair dualar etse de sesi duyulmaz. Pişmanlık güçlü bir duygu, sadece zamanında hissedildiğinde işe yarayan...

[Sınır]

Fight Club

bu kaçıncı izleyişimdi hatırlamıyorum. artık diyologların çoğunu ezbere biliyorum. Adamım Tyler Durden!