Özlem Tekin
Konu Dışı => Diğer Başlıklar => Konuyu başlatan: kanatsız melek - 24 Ocak 2007 - 21:18:27
-
"Gelecekte enerji sıkıntısı çekeceğimiz muhakkak, petrolün 80 yıldan fazla ömrü yok.
Yani bu yüzyılda yine petrol ve türevleri için savaşacağız gibi gözüküyor:)
Ben asıl konuya girmek istiyorum,
Hidrojen şu anda yakıt kullanılıyor, General Motors, Renault, Mitsubishi vb. firmalar bu konuda epey ilerleme kaydettiler. Hala sorunları var, onu ayrıca irdeleriz.
Hidrojen evrende en bol bulunan element,
yani hidrojenden sağ salim enerji üretebilirsek gelecekte enerji yüzünden belkide savaşlar olmayacak.
Buraya kadar tamam,
Peki hidrojen bize gelecek vaad ediyor mu?
Küresel ısınma denen bir şey var, NTV'de ki programda bilimadamları bu ısınmaya en büyük sebebiyet veren şeyin su buharı olduğunu söylemişti. Etki gücü konusunda farklı bir takım görüşler vardı ama genel olarak su buharının etkisi hepsinin kabulüydü.
Hidrojen yakıt olarak kullanıldığında benzin gibi CO2 yerine havaya bilfiğimiz su buharı salacak.
Fosil yakıtlarının kısıtlı olduğu dönemde küremizi bu kadar ısıttıysak,
bol bulduğumuz hdrojeni hor kullanıp iki kat daha ısıtabiliriz.
O halde hidrojen bize gelecek vaad etmyor gibi gözüküyor.
Sizler ne düşünüyorsunuz?"
-
soğuk fizyonculuk mu...hidrojenden çıkan enerjiyi,nasıl bir teknoloji kullanarak depolayacaklar.....şimdiki imkanlarla,hiç sanmıyorum.........
-
Gençler Öyle yada Böyle insanlar savaşacak çok şey bulacak ve ömür biçiyorum son 100 yıl içinde (tabi Biz bunları Göremeyeceğiz)dünya puff. bu seneyle başlar susuzluk
-
Gençler Öyle yada Böyle insanlar savaşacak çok şey bulacak ve ömür biçiyorum son 100 yıl içinde (tabi Biz bunları Göremeyeceğiz)dünya puff. bu seneyle başlar susuzluk
vayy abi saol yaa(anladın sen)
susuzluk 15-20 yılsonra başlayacak bence o kadar çok kitep okudum ki bu konu hakkında...
-
vayy abi saol yaa(anladın sen)
susuzluk 15-20 yılsonra başlayacak bence o kadar çok kitep okudum ki bu konu hakkında...
Bence Bunlar Kitapların Ötesine Geçiyo,Gözle Görünen Şey Bu, Bu sene İzmire Sadece 1 veya 2 Kez Yagmur Yagdı,Buda Demek Oluyor ki Barajlar Boş Kalıyo e tabi biraz Daha Kurcalayınca Enerji Ve Su Tüketiminide Dikkate Aldığınızda Halimiz Gelecek Yıllarda Yaman Dedirtiyor.
-
Bence Bunlar Kitapların Ötesine Geçiyo,Gözle Görünen Şey Bu, Bu sene İzmire Sadece 1 veya 2 Kez Yagmur Yagdı,Buda Demek Oluyor ki Barajlar Boş Kalıyo e tabi biraz Daha Kurcalayınca Enerji Ve Su Tüketiminide Dikkate Aldığınızda Halimiz Gelecek Yıllarda Yaman Dedirtiyor.
haklısın aslında :pala
dedim ya bi kar yağdı hemen güneş açtı :cry1:off çok korkunç yaa :cry1:
susuz kalmak istemiyoruumm... :cry1: :s
-
Bırakın Allah ın işine karışmayın :dill :D :D :D Sonuçta herşeyi insanlık çizdi sonumuzu hazırladık... Durum o kadar vahimki şimdi hidrojeni civayı düşünür olduk hehe
-
bildiğim kadarıyla bu durum her sene giderek etkisini arttırsa da bunu belirgin bi şekilde periyodik aralarla gösteriyo..(sanırım 11 ya da 13 yıllık arayla tam emin değilim..)2007 yılı da o etkinin görüleceği yıl olarak öngörülüyo..hava sıcaklığının ortalama 0.5 derece artacağı ve bu artışın da son yıllarda görülen en yüksek miktar olduğu söyleniyo..artış her ne kadar küçük görünse de etkisi oldukça büyük ve zaman geçtikçe daha da tehlikeli hale gelebilir..bu duruma rağmen,enerji elde etmek için dünyamızı ısıtacak bi kaynak kullanmak -her ne kadar o kaynak kolay bulunabilir ve çok enerji sağlayan bi kaynak da olsa- kendimizi bildiğimiz sona daha da yaklaştırmak olacaktır..hiçbirimizin gelecek nesilleri,hatta belki de kendi neslimizi tehlikeye atma gibi bi lüksü yoktur..acilen önlem alınması ve düşünülmesi gereken bi konu..enerji için daha farklı kaynakların arayışına gidilmeli..hidrojen pek çok kimyasalla reaksiyona girdiği için (bu da çok miktarda ısı demek oluyo..) ve bol bulunduğu için bana kalırsa daha kullanılmadan vazgeçilmesi gereken bi kaynak..zaten gelecek belirsiz..daha da belirsiz hale getirmenin bi anlamı yok..artık kafaları daha fazla çalıştırma zamanı..
-
hala yağmur yağmadı !!!!!!!!!!!!!
-
evett yaaa:(((
-
DUYARSIZ KALMAYIN İMZA KAMPANYASINA KATILIN!
Türkiye Kyoto’yu İmzala, imza kampanyası başladı. Küresel ısınmaya daha fazla duyarsız kalamam diyenler http://www.kyotoyuimzala.com adresinden imza kampanyasına katılmalıdırlar!..
KÜRESEL ISINMA DÜNYANIN GELECEĞİNİ TEHDİT EDİYOR
Böyle giderse küresel ısınmadan kaynaklanan susuzluk, kuraklık, açlık, seller, kasırgalar, deniz seviyelerinin yükselmesi, iklim göçleri, hastalıkların yayılması ve daha birçok felaketle çocuklarımızın ve diğer canlıların üzerinde yaşayacağı bir gezegen kalmayacak. Bizler de önümüzdeki yılları, küresel ısınmanın bugünden görülen belirtilerini çok daha ağır yaşayarak zorluk içinde geçireceğiz.
Dünya bugün hemen sera gazı salımlarına dur demezse, 10 yıl sonra geri dönmek için çok geç olacağını önde gelen bilim insanları ısrarla vurguluyor.
Fosil yakıtların, yani petrol, kömür ve doğalgaz kullanımının bu hızda sürmesinin küresel ısınmanın en önemli sorumlusu olduğunu da herkes biliyor. Oysa dünya hükümetleri hala ciddi bir önlem almıyor.
Bizler, küresel ısınmayı durdurmak için herkesi; kendisinin, çocuklarının, dünyanın ve ülkesinin geleceğini düşünen herkesi elinden gelen herşeyi yapmak için duyarlı olmaya çağırıyoruz.
Kyoto Protokolü 1997 yılında imzalandı ve bundan tam 2 yıl önce, 16 Şubat 2005’de yürürlüğe girdi. Kyoto Protokolü, yükümlülük altına giren ülkelerin sera gazı salımlarını azaltmasını öngören uluslararası bağlayıcı bir antlaşma. Kyoto’nun öngördüğü hedefler çok kısıtlı ve yetersiz. Dünya ülkeleri küresel ısınmayı durdurmak için Kyoto Protokolü’nü kat kat aşan indirimler yapmak, önlemler almak zorunda.
Ancak Kyoto yine de küresel ısınmayı durdrumak için atılacak bir ilk adım. Ne var ki, bugün en fazla sera gazı üreten ülke olan ABD Kyoto Protokolünü imzalamaktan ve yükümlülük altına girmekten kaçıyor. Dünyanın geleceğini ipotek altına alıyor.
Türkiye, ileri derecede endüstrileşmiş ABD ve Batı Avrupa ülkeleri kadar çok sera gazı üretmiyor. Ancak Türkiye’de endüstrileşmekte olan ve petrol, kömür ve doğalgaza olan bağımlılığını hızla arttırmakta olan bir ülke.
Bu yüzden dünyada sera gazı salımlarını en hızlı arttıran ülke Türkiye. 1990-2004 yılları arasında sera gazı salımlarını 170 milyon tondan 357 milyon tona çıkaran, yani %110 artış gösteren Türkiye bir rekor kırdı.
Ancak bu övünülecek bir rekor değil. Türkiye’nin ne kadar yanlış enerji, sanayi, ulaşım ve tarım politikalarına sahip olduğunu gösteriyor. Türkiye bu rekorla dünyanın tüm sera gazı salımlarının %1,3’ünü yaparak, küresel ısınmaya en çok neden olan ülkeler sıralamasında 13. sıraya yükseldi.
Ne yazık ki Türkiye küresel ısınmadaki bu artan payına rağmen sera gazı salımlarına herhangi bir indirim hedefi koymayı ve Kyoto Protokolü’nü imzalamayı reddediyor. Türkiye Kyoto Protokolü’nü imzalaması gerekip de imzalamayan az sayıda ülke arasında ABD ve Avustralya ile birlikte durmaya devam ediyor.
Hükümet Kyoto ile ilgili çelişkili açıklamalar yaparken, Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe açıkça Türkiye’nin Kyoto’yu imzalamayacağını söylüyor.
Hükümet Kyoto’yu imzlamama gerekçesi olarak Türkiye’nin kalkınmasını ortaya sürüyor. Bu, Türkiye’nin kirletme ve dünyayı yoketme hakkını savunmaktır. Yokolan bir dünyada, geleceği olmayan bir kalkınma için mücadele verilemez.
Bizler Türkiye’nin bir an önce Kyoto Protokolü’nü imzalamasını istiyoruz.
Böylece Türkiye küresel ısınmayı inkar politikasını terketmiş olacaktır.
Böylece Türkiye küresel ısınmada Türkiye’nin payını inkar etme politikasını terketmiş olacaktır.
Böylece Türkiye önüne gerçekçi bir sera gazı salımı ündirim hedefi koymak zorunda kalacaktır.
Böylece Türkiye yanlış ve kirletici enerji, sanayi, ulaşım ve tarım politikalarını terk etmek, temiz enerjiye, toplu ulaşıma, ekolojik tarıma yönelmek zorunda kalacaktır.
Böylece Türkiye belki de ilk kez dünyanın geleceğinde kendisinin de sorumluluk sahibi olduğunu hatırlamış olacaktır.
Böylece Türkiye küresel ısınmayı çözme sorumluluğunun düdüklü tencere kullanmasını önerdiği Ayşe Teyze’de değil, politikaları uygulayan hükümette, yasaları yapan Meclis’te olduğunu kabul etmiş olacaktır.
Bu imza kampanyasıyla bir kez daha duyuruyoruz:
Türkiye en kısa zamanda Kyoto Protokolü’nü imzalamalıdır.
16.02.2007
Dr. Ümit Şahin
Yeşiller İklim Değişikliği Sözcüsü
http://www.kyotoyuimzala.com
-
EYLEM!!!
bugün saat 19:55 ve 20:00 arası....
evde işte yolda heryerde...nerde olursan ol...
hayatındaki elektronik herşeyi 5 dakikalığınıa DURDUR!!
yoldaysan arabanı kenara çek...
Tehlikenin Farkına Var...!!!!
-
Sonumuzu seyretmeye çok meraklıyız insan ırkı çok garip bi ırk... neyin ne olduğunu biliyoruz düşünüyoruz ve sadece seyrediyoruz.. Yakın gelecekte bu iş için çaba sarfedenlerle etmeyenler arasında yani suları bolca kullananlar veya elektriği gereksiz yere harcıyo olanlar arasında ciddi ciddi kan dökülecek hala oturalım mı bi şeyin ucundan tutalımmı... Lütfen duyarlı olalım artık...
-
hadi o zaman site olarak bişeyler yapalım.bi sürü yetenekli arkadaş var...özlem afişi posteri yapana kadar artık biraz da tehlikeyi,kaybedeceklerimizi,korumamız gerkenleri,yapılması gerekenleri simgeleyeceğimiz afşler yapalım...bi yerlere yollar birlerinin gözüne sokarız yaptıklarımızı...
varsanız böyle bişeye ilk yapan açsın yaptığını koyarak bi başlık...sonra şekillendiririz projeyi..
ben saat 19:55-20:00 arasını magara adamı gibi geçirmektense bu teknolojiyle haarcadığımız saatlerin daha yararlı hale getirilmesi taraftarıyım..
-
evett...lütfen uyanın artık...
herşey laylaylom değil...
neden inanmıyorsunuzz bazı şeylere yaa...
o önemsemesin..bu boşversin...şu sallasın...oldu artık...
hiçbişey yapmicak mıyız biz yaa..
tehlikedeyizz..farkına varın!!
-
bu etkinliği duyunca birden aklıma sürekli aydınlık için bir dakika karanlık eylemi geldi. . .
gerçekten neredeyse tüm Türkiye tek yürek olmuştu. . .
bizde tek yürek olalım. . . tehlike çok uzak değil. . . 10 yıl kaldı. . .
-
evet...
eylem bitti...
ama ben,uşcuk,bedri abi devam edicez çalışmalara...
ciddiyetin farkında olan herkesede söylüyorum...ipin ucunu bırakmayın...
bu hepimiz için!!
-
Dünyaya neler oluyor?
Amerikan, İngiliz ve Avustralyalı bilimadamları ortak bir raporla dünyanın 10 yıl sonra çevre felaketleri açısından geri dönülemez noktaya geleceğini duyurdu. Çünkü dünya ısınıyor.
Karbondioksit oranı artıyor, okyanuslar ısınıyor, buzullar eriyor, deniz seviyesi yükseliyor, orman yangınları artıyor, buzul tabakaları parçalanıyor, göller küçülüyor, kurak dönemler uzuyor, ırmaklar kuruyor
Kış sıcaklıkları artıyor, ilkbahar erken geliyor, sonhabar gecikiyor, bitkiler erken çiçek açıyor, göç dönemleri değişiyor, yaşama alanları farklılaşıyor,
kıyı şeritleri erozyona uğruyor, mercan resifleri ağarıyor, kar yığınları azalıyor, bulut ormanları kuruyor, hastalıklar yayılıyor, yüksek enlemlerde sıcaklık artıyor, dünyaya neler oluyor?
Rapora göre 1960'lardaki kirlenme buzulların yüzde 20'sini eritti. 300 bilimadamının yürüttüğü araştırma sonuçlarına göre, Kuzey Kutbu'ndaki ısınma dünyanın geri kalanından iki kat daha hızlı. Bugünkü ise 2070'te dünyayı buzulsuz bırakacak, küresel çölleşme olacak, denizler yükselecek.
Dünya küresel ısınma yüzünden 10 yıl içinde geri dönülmez bir noktaya gelecek. Ormanların yok olması sonucu çölleşme yaşanacak, bu tarıma da yansıyacak, deniz seviyesi yükselecek ve dünya salgın hastalıkların pençesine düşecek. Bu felaket senaryoları "korkutucu" fakat "gerçek."
Ankara'daki arkadaşlar!
yenimahalle belediyesi KÜRESEL ISINMAYA KARŞI AĞAÇLANDIRMA kampanyasıyla yola çıkmış.19-23 mart saat 12.30 da koru mah.586.sok.ÇAYYOLU (Çelikkent sitesi yanı devlet ormanı) nda toplanılacak..ilgilenecek olanlara şimdiden teşekkür ettim..
ve..
28Nisan'da İstanbul'da Küresel Isınma karşıtı bi eylem olcak..
-
Dünya ısındı kış gribi bahara kaydı
Çevre felaketlerine neden olmasından korkulan küresel ısınma, gribe de mevsim atlattı. Kış hastalığı olan ve ekim ile ocak aylarında etkili olan kış gribi bu yıl mart ayında Türkiye'yi yatağa düşürdü. Hastalıktan korunmanın en etkili yolu ise aşı olmak ve hijyene dikkat etmek.
Küresel ısınma nedeniyle bu yıl gripte mevsim kayması gözlendiğini açıklayan İstanbul Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selim Badur, "Mutlaka grip aşısı olun" diyor. Yaz aylarında da parazitlerden kaynaklanan salgınların yaşanabileceği uyarısında bulunan Badur, küresel ısınma ile tetiklenen diğer enfeksiyon hastalıklarıyla ilgili sorularımızı yanıtladı:
* Grip salgını bekleniyor mu?
Küresel ısınmayla birlikte bizim çalışmalarımızda da zaman kaymaları yaşandı. Biz aralık ayı başında başladığımız grip virüsünü izole etme (etkeni saptayabilme) çalışmasını şubat sonu ve mart başı gerçekleştirebildik. Çünkü bu kış doğru düzgün soğuk yaşanmadı ve beklenen salgınlar gözlenmedi. Bu nedenle mart sonunda grip salgını yaşanabilir.
* Salgından etkilenmemek için neler yapılmalı?
Bugüne kadar 'ekim-aralık aylarında grip aşısı olunacak' şeklinde bir ifade artık tabuya dönüştü. Ama gerçekten de gripten korunmak için aşı hala en etkili yöntem. Örneğin; iş, tatil veya balayı için bile yurtdışına gideceklerin ya da sporcu, işadamı ve sanatçıların aşı olmalarını özellikle istiyoruz. Aşı olmasına rağmen grip olduğunu söyleyenler ise bence soğuk algınlığı ile gribi birbirine karıştırıyor. Çünkü aşı olan bir kişinin grip olması söz konusu değildir.
ELLERİNİZİ YIKAYIN!
* Yazın beklenen salgın hastalıklar var mı?
Küresel ısınma, beraberinde sıcak getirecek diye bir şey söylemek doğru değil. Yazın belki çok fazla yağmur yağabilir ve ani soğuyan havalar birçok insanı etkileyebilir. Buna paralel olarak da sindirim sistemi hastalıkları daha çok tehdit edecektir. Havaların sıcak olması durumunda ise parazitlerin yol açtığı enfeksiyonlar görülebilir. Örneğin sıtma (sivrisineğin sokmasıyla bulaşan ateşli hastalık) Türkiye'de daha çok Çukurova'da görülürken havaların ısınmasıyla başka alanlara da kayabilir. O güne dek hiç görülmeyen yerlerde bile sivrisinekler kanalıyla sıtma çıkabilir. Sivrisinek ve kenelerle taşınan bazı enfeksiyon hastalıkları sadece Akdeniz havzasında görülürken, bilim adamları "Bunlar Hollanda ve Belçika'da da çıkıyor" diyor.
* Bu dönemde kişileri bekleyen tehlikeler neler?
Sıcak havalarda parazitler kolaylıkla gelişebiliyor. Çünkü sıcak havalarda hijyen kurallarına yeterince dikkat edilmiyor ve bu yüzden sıcakta parazitler daha fazla canlı kalıp hızla üreyebiliyor. Türkiye, parazit hastalığının çok yoğun olduğu bir ülke. Türkler'in yüzde 85'inde parazit var ve bu da beslenme yetersizliğine yol açıyor. Ayrıca parazitin tipine bağlı olarak beraberinde diğer şikayetler de gözleniyor.
* Nasıl önlem almalı?
Her şeyin başında hijyen geliyor. El yıkama olayı hiç hafife almayacak kadar önemli; ancak ne yazık ki ülkemizde olması gerekenin çok altında bir düzeyde. Bu durumda mikroorganizmaların sağa-sola bulaştırılması elbette çok daha kolaylaşıyor. Zaten kişisel su, sabun, diş macunu ve tuvalet kağıdı tüketimimiz olması gerekenin çok altında. Kişi başına düşen yıllık su/sabun tüketimi bu denli az olunca da hijyen temelli hastalıklara karşı daha fazla risk altında bulunuyoruz. Oysa Fransa ve İngiltere'de ana okullarında kampanyalar düzenleniyor, bilboardlarla halk hijyen konusunda bilgilendiriliyor.
-
yine ben...
ancak çok kötü bir haberle ben....
bu hafta içeriside İstanbul'daki tuzla göü tamamen kurudu..=(
ayrıca çubuk barajımız da da su çooook fazla büyük miktarda azaldı... =(
küresel ısınmaya inanmayanlara müjde ................... ....!!!!!!!!!!!!!!!!
-
ankara ve istanbul da durum vahimmiş bir dizi yasak falan gelmiş ah insanoğlu!! :s
-
ankarada sanırım yine de o kadar kötü değil ama istanbulun 5 aylık suyu varmış..:s..5 aylık su ne kadar idare eder ki ülke gibi şehri..:s
-
sorma zaten istanbul için içim kan ağlıyor..ama biraz dikkatli olunsa üstesinden gelinir eminim bu yazı idareli gçirmek ve kışın da yağmur beklemek :s
-
İstanbul'daki su limiti 4 ay..
Ankara 8 ay....
yani yarı yarıya..
eylülde yağmur yağması şu an için tek ümit
-
İstanbul'daki su limiti 4 ay..
Ankara 8 ay....
yani yarı yarıya..
eylülde yağmur yağması şu an için tek ümit
şöyle de bi durum var yalnız ankara'da yine arada az çok yağıyo ve nüfus biraz daha az..ama istanbul'da bildiğim kadarıyla bu sene kışın bile çok az yağmur yağmış,kar zaten yok..:s..şehir de kalabalık..ve maalesef bilinçsiz insanlar çok (her şehirde)..geçen sene gittiğimde onlarca kişi büyük keyifle arabalarını yıkıyodu..basit bişey gibi görünebilir ama 10 milyonluk bi şehir için toplama bakıldığında yaratacağı etki sanırım baya önemlidir..
hatta bakın şu kadar önemliymiş..
evde suyu kurtarmanın yolları
musluğu açık bırakmayın..sebzeleri elde yıkamak yerine su dolu bi kapta yıkarsanız çok daha az su tüketmiş olursunuz..4 kişilik bi alie böylece yılda 18 ton su kurtarabilir..
bulaşıklarınızı elde değil,makinede yıkayın..elde yıkarsınız 84-126 litre su kullanırsınız,oysa makine bunu 12 litre su ile yapabilir..bu sayede yılda 26-40 ton su tasarruf etmiş olursunuz..
dişlerinizi fırçalarken,traş olurken suyu kapatın..böylece 4 kişilik bi aile yılda 48 ton su kazandırmış olur..
daha kısa duş alın..4 kişilik bi aile duş alma süresini birer dakika kısaltırsa 18 ton su kurtarılır..
musluklarınızı tamir ettirin..her saniye bir damla akıtan musluk yılda 1 ton su harcar..
çamaşır makinesini ekonomik kullanın..çamaşır makinesinin haftada bi defa daha az çalıştırılması 9 ton su kurtarır..
ayrıntılı bilgi için www.suyunubosaharca ma.org adresini ziyaret edebilir,günde ne kadar su harcadığınızı öğrenebilirsiniz..
-
Arabanızı yıkarken kova ve sünger kullanın. Hortumla araba yıkama işlemini en aza indirin. Unutmayın, hortumla yıkama yılda yaklaşık 550 litre su kullanımına eşittir.
Bozuk musluklardan ve tuvaletlerden sızan su, evinizdeki toplam su miktarının yüzde 5'i kadardır. Su tüketiminizi azaltmaya, bozuk olan muslukları ve tuvaletinizi tamir etmekle başlayabilirsiniz.
Dişlerinizi fırçalarken, tıraş olurken ya da bulaşık yıkarken açık bıraktığınız musluk dakikada, yaklaşık 15, 20 litre suyu boşa harcamanıza yol açar. Evinizde en fazla su tükettiğiniz yerlerden biri tuvalettir. Tek bir kişi yılda ortalama 49 bin 140 litre suyu tuvaletlerde tüketir. Yeni teknolojiler sayesinde standart modellere kıyasla yüzde 60 daha az su tüketen klozetler bulunmaktadır.
Evinizde su tasarrufu yapmanın bir başka yolu da musluklara ve duş başlıklarına takılan ve su akışını azaltan, ancak su basıncını artıran yeni sistemlerdir.'...
ve duş alak için hazırlanırken lütfen suyun ısınması için geçen süre zarfında suyu boşa akıtmayın ısınana kadar altına kova koyun....
bu arada su harcama limitini dolduranlara artık 2 milyar para cezası gelecek....
süper oldu diyorum başka bişey demiyorum... :D
öküzler öküzlüklerine doymasın :D
-
tum msjların cogunlugunda ortak nokta su kullanımı.ıyıde küresel ısınmaya karsı alıcagımız onlemler sadece suyla ılgılı olan kısım mı?elbette degıl.daha derın ve butunsel bır onlem gerektırıyor bence.bılgısayarı saatlerce bosu bosuna acık tutmak,msnde gereksız yere muabbet edıp elektrık tuketımını had safhaya ulastırmak bıle kuresel ısınma denılen ıllletı dahada buyutuyor.kullandıgımız parfumler,araba egsozları(kı bunu toplu tasıma araclarına bınerek azaltabılırız...)sırf sıte inşa etmek ıcın yakılan ormanlar...
sadece su tuketımıne dıkkat ederek bu durumu asıcagımızı sanmıyorum...daha guclu zırhlar gıyınmelıyız...bu da bılıncle ve ortak paydada bulusma ıstegıyle olaıblır ancak...
-
evett...lütfen uyanın artık...
herşey laylaylom değil...
neden inanmıyorsunuzz bazı şeylere yaa...
o önemsemesin..bu boşversin...şu sallasın...oldu artık...
hiçbişey yapmicak mıyız biz yaa..
tehlikedeyizz..farkına varın!!
evet tehkikedeyiz ama biz farkında değiliz nedeni dünyadaki su rezervi
yok oluyor tüm amerika kıtasında ve avrupa ülkeelerinde yok olmak üzere ve ülkemize
tehlike çanları çalıyor ve üçüncü dünya savaşıda bunun yüzünden çıkacak şu anda
arap bölgesinin su ihtiyacını dicle fırat karşılıyor ve yeni piyasaya çıkan bor madenleri
dünyanın yüde 75 bizim topğpraklarımızda ve kullanılmamış petrol kaynaklarıbuda ülkemizi tehlike altına sokuyor evet tehlikedeyiz küresel ısınma artıyor artık kaçış yok bazı şeyleri engelleyemeyiz
kanun çıkararak biraz ormanları yakanıve su kaynaklarını hor harçayanı cezalandırmalı
ve insanlarımız bilinçlenmeli daha duyarlı olmalı olmazsak yakında içmeye su bulamayacaz
kavrulacaz yok olacaz geleceğimize hiç birşey bırakamayacaz
-
ne demek kaçış yok... ne demek engelleyemeyiz...
işte bu çeşit düşünce tarzları yüzünden kimse farkına varamıyor veya nasılsa farkında olursakta bişey değişmicek deyip boşveriyorlar...
bunları söyleyerekte bişey değişmez.... hareket lazım!
-
ne yapmak lazım
-
söylediklerimizin yapılması şu an için yeterli...
araba kullanıyor musun...
banyodayken suyun ısınmasını beklerken suyu boşa akıtıyormusun..
veya topu tıpu 1 bardak su kullanımıyla yıkanacak bir meyveyi yıkarken 10 bardak su mu kullanıyorsun...
veya küresel ısınma var diye bas bas bağırıpta hala en zararlı parfümleri,arabaları,veya diğer gazları kullanıp suyu çook çook fazla harcıyor musun...
işte senin için bişey söylememek gerekir...
çünkü çok değil en fazla 2 yıl sonra en yakın dostun 1 litre su için kafana silah dayayacak!
bu arada söylediklerim sadece senin için değil zburnu hepimiz için geçerli !
-
yok zati üstüme almadımpeki bu yapanları uyarıyormuyduk
yoksa iş sıkıyamı binince böyle davranmaya başladık ben bunu anlamıyorum
sözüm sana değilgizem yanlış anlama hepimize bu zaman kadar neredeydik acaba
-
ben bunu daha öncede çok yerde söyledim.. ilkokuldan beri suların tükeneeği ile ilgili kitaplar okurdum ve bu beni çok korkuturdu...
ama herkesin böyle bir olaydan haberi olmasını bekleyemeyiz.... şu anda bu şekilde kurtulacaksa bu iş bu şekilde uyarırlar... geçmişi düşünerekte halledilecek bi olay değil...
eskide şöyle yapıyordu ama şimdi böyle değil...
mühim olan sadece ŞİMDİ!
-
valla bende zamanında ders kitaplarında okudum
ve bu yüzden savaş bile çıkacağını yazıyordu ben hep milleti uyarıyordum ama kimse
takmıyordu diyorlardıki bu zamanda en ucuz şey su bitmez diyorlardı
ne oldu bitiyor ülkenin batısı susuz doğusu selle mücadelle ediyor
gör bak zamanla doğuya veya memleketlere göç başlayacak bunuda ayrıca kitaplardan okudum
bari şimdi yapmamız lazım bazı şeyleri biraz daha uzun yaşamak için
-
http://www.wwf.org.tr/fileadmin/media/wwfsu.html
-
link için teşekkürler arda..
-
Global warming*
Global ısınma*
Küresel ısınma*
Küresel warming*
ı-sı-nı-yo-ruz!
kim farkında?
kim ne yapıyor?
kim ne düşünüyor?
hemmen söyliyim...
kimisi sadece evinde oturup televizyonunun karşısında çayını içerken çıkan haberlerde suyun tasarruflu kullanılması olayına sadece başını sallayarak onay getiriyor.. fakat reel olarak hiçbirşey yapmıyor..
kimisi amaan çok yaşadık zaten diye bencilce ve dangalakça iç geçiriyor...
kimisi "herşeyi allah bilir.. biz ne yapabiliriz ki en fazla yağmur duası" deyip yağmur duasına çıkıyor..
kimisi "ben niye tasarruf edeyim kardeşim önce "x" tasarruf etsin diye olanların ve olabileceklerin farkına varmadan keyif çatıyor...
kimileri "tasarruf"(!) yapacağız derken diğer yandan anasu borularını patlatarak bilmem ne kadar suyun israfına neden oluyor..
kimi "yok küresel ısınma diye bişey adamlar sizi kandırıyor" diyor..
ve bunun gibi milyonlarca örnek..
eeeeeeeeeeeeeeeeeee e kim kaldııı... bunu buraya kadar okuduğunuza göre eminim içinizden "biz,biz varız" diyorsunuzdur...
evet BİZ varız... ve bişeyler yapmalıyız...
"HEPİMİZ AYIYIZ HEPİMİZ KAPLUMBAĞAYIZ"
"BAŞKA BİR DÜNYA (hala) MÜMKÜN!"
bu yazıyı yazalı birkaç ay olmuş..
şimdi tek bir günde 4 mevsimi yaşamaya başlamışken.. ve "bomboşluk"lar yüzünden herşeyi unutmuşken konuyu gündeme getirmek istedim..
-
valla televizyondaki görüntülerde buzukların erimesi olayını gördükçe
tüylerim ürperiyor helle su seviyesi yükseldiğini görünce ve allahın günü ve mevsimi yağmur eksik olmayan karadenizimin kuruduğunu görünce olumsuzluğa kapılmak istemiyom ama sonumuz pek hayırlı değil bu dünyanın kıymetini bilmek lazım başka dünya yok ve bazı gerçeklerden kaçılmaz
-
küresel ısınmadan dolayı 100 milyon insan açlık sınırında
dünyanın dört bir yanından isyanlar ve yağmalamalamala
haberleri geliyor çok yazık insanlığa
-
Bir grup fotoğrafçı küresel ısınmaya kayıtsız kalmadı ve sergi açtı. 'İFSAK 145. Dönem Temel Fotoğraf Semineri' sırasında Ali Nabi Kıran danışmanlığında oluşturulan proje grubunun 'Küresel Isınma' konulu fotoğrafları İFSAK'ta açıldı. Burcu Sürücüoğlu, Çiğdem Gümüşoğlu, Mehmet Ebic'in fotoğraflarından oluşan sergi 30 Mayıs'a kadar gezilebilir. Tel: 0212 292 42 01
-
Basın Açıklamasına Davet*
Hükümet Kyoto Protokolü'nü onayladı.
ANKARA
Tarih: 7 Haziran 2008, C .tesi
Saat: 18.00 Yer: Yüksel Caddesi
İSTANBUL
Tarih: 7 Haziran 2008, C .tesi
Saat: 12.00 Yer: Galatasaray Meydanı
Küresel ısınmayı durduralım / Dünyayı değiştirelim
BAŞKA BİR DÜNYA MÜMKÜN!
-
kyoto'nun imzalanması çok güzel bir adım ama biraz göstermelik gibi geliyor bana çünkü ne yazık ki küresel ısınmaya en çok katkı yapan 20 ülkeden biri olan ülkemiz,pek çok devletin aksine kendine bir hedef belirlemiyor (emisyonun %30-%40 civarında tutulması,bu konuda 2000 yılındaki seviyeyi 2010 yılında da yakalamak,vs gibi) ve bir de kyoto'nun imzalanmasıyla alakalı olarak bunun daha sonraki devletler arası anlaşmalara (bu konuyla alakalı değil,herhangi) katılmak için yapıldığı açıkça ifade ediliyor..!
kyoto'nun getirdiği çeşitli sınırlamalar işe yarayacak olsa da kendimize bu konuda hedefler belirlemeyip uygulamaya koymadıkça tam verim alınacağını veya hedefler koyup bunları gerçekleştirmek adına çaba gösteren ülkeler arasında zor durumda kalmayacağımızı söylemek mümkün değil,üstelik bu kadar üst sıralara oynarken..
-
herşeye rağmen* onaylanmış olması güzel !
ben onaylamak için bile bu kadar mırın kırın eden bir hükumetten ,bu konu adına pek fazla birşey beklemiyorum zaten !
yine de ' ler ile bakılacak olursa..
YİNE DE bu beni mutlu eden bir adımdır..
elimizde birşey var artık.
-
şu an istanbul'da,en azından benim bulunduğum yerde en ilginci de bu mevsimde büyük bir şiddetle gökyüzünden buz yağıyor..:s inanmayıp baktım gerçekten de yağan şey buz,evin camlarını kıracak nerdeyse o şiddetle geliyor,dışarda olsam çok fena yapardı..:s nereye gidiyor bu durum artık bilmiyorum..=(
-
kimsenin umrunda değil furkiii...
onlar için de biz tasalanıyoruz... ne fayda sağlar ki !
insanlar ya düşünemeyecek kadar aptal.. ya da çok umursamaz..
ve ben bundan çok sıkıldım !
tek söyleyebileceğim şey.. hiçte iyi yerlere gitmiyor !
-
şu an istanbul'da,en azından benim bulunduğum yerde en ilginci de bu mevsimde büyük bir şiddetle gökyüzünden buz yağıyor..:s inanmayıp baktım gerçekten de yağan şey buz,evin camlarını kıracak nerdeyse o şiddetle geliyor,dışarda olsam çok fena yapardı..:s nereye gidiyor bu durum artık bilmiyorum..=(
söylemekten korkuyom ama kıyamet furkiii insanlarımız< halen bazı şeylerin farkında değil
bir el yıkamaya musluk sonuna kadar açılırmı uyarıncada dünyayı senmi kurtaracan diyorlar
tamam biz kurtaramaya biliriz ama bizden sonrakiler ne olacak koskaca tuz gölü bu hızla giderse
yedi yıl sdnra yok olacak ya offffffff
-
söylemekten korkuyom ama kıyamet furkiii insanlarımız< halen bazı şeylerin farkında değil
bir el yıkamaya musluk sonuna kadar açılırmı uyarıncada dünyayı senmi kurtaracan diyorlar
tamam biz kurtaramaya biliriz ama bizden sonrakiler ne olacak koskaca tuz gölü bu hızla giderse
yedi yıl sdnra yok olacak ya offffffff
yedi yıl mı ?
fazla umutlu.
insanlardan birşey beklemiyorum.
insan olmaya çalışanlardan da.
"küresel ısınma" nın akıllara gelebilmesi için biryerlerde sular kesilmeli, felaketler olup insanlar ölmeli, sıcaktan herkes pişmeli, hastalıklar yaygınlaşmalı , birşeyler geri getirilemeyecek şekilde yok olmalı..
ancak böyle anlayabilir,hatırlayabilir "in-san-lar"
-
/hiçkimse umursamıyo bu durumu ama sonra gelecek felaketleri kimse önleyemiycek/ayrıca hidrojen konusundada gerçekleşirse iyi olur diye düşünüyorum
-
Küresel Isınmanın gelecek 10 yıl içinde muhtemel olası bir olay:
http://www.ensonhaber.com/Teknoloji/143944/En-buyuk-buzul-Antartikada-kopacak.html
-
ormanlarımızda yandı bitti kül oldu kala kala karadeniz kaldı yeşil orman türkiyenin ciğerlerii
-
Bu aralar Manisa,İzmir,Antalya'da falan bayaa ormanımız yandı ve bunu yapan doğa değil bizlerden birileri nasıl bir insandır ki onlar böyle insanlara düşmanca bir hareket yapıp yaktılar ormanları aklım ermiyo?
Ama akli dengelerinin bozuk olduğu kesin ... :)
http://www.nationalgeographic.com.tr/ngm/konu.asp?Konu=2&Yil=03&Ay=11
-
Yangınlar yaz aylarında olduğumuz için geri döndü..Ard arda yangınlar çıkıyo ve bunalrı önlemek için hiç bi ön çalışma olmuyo yada benim hiç haberim yok...
-
burda siyaset yapmak istemiyorum ama orman yangınlarının bi nedenide bi kaç sene evvel çıkan kanun olabilir ( orman vasvını yitirmiş arazilerin satılması ) kanunu insanlar bunu kötüye kullanıcaktır gözünü para bürümüş şerefsizler değil orman yakmayı imkanı olsa denizin suyunu çekip açılan alana otel yapıcak
star haberde vardı uğur dündar soruyodu akdenizdeki ormanların neden hep denize uzanan kısımlarında yangın çıkıyo diye
Allahtan sivil ttoplum örgütleri bastırdıda yanan yerlerin satışı olmıycak tekrar ağaçlandırılıcak takipçisi olmak gerek
kusura bakmayın bu konuda biraz dolmuşumda kendimi zor durdurdum bütün gün yazabilirim .lol.