Özlem Tekin. Gitar çaldı, beste yaptı, şarkı söyledi, Sil Baştan adlı televizyon dizisinde rol aldı. Şimdi de Mucizeler Komedisi müzikalinde oynuyor. Çünkü sınırlarını zorlamayı seviyor ya da kendi söyleyişiyle "rahat batıyor". Esra Açıkgöz CUMHURİYET DERGİ 14 Aralık 2004
Özlem Tekin, besteci ve şarkıcı. Şimdi bunlara oyunculuğu da ekledi. Sürekli kendini yenileme, değişme telaşı içinde. Ona göre hayatın tek kuralı değişim. Hem disipline ve planlı olmaya inanıyor hem de her şeyi bırakıp gitmeye niyetleniyor...
Kendini acemi oyuncu olarak niteliyor, ama bu işte kariyer yapmakta da kararlı. Üstelik biri ocakta çıkacak iki de albüm çalışması sürüyor. Sürekli bir değişim içinde. Ona göre, hayatta tek kural değişim. Bu yüzden bir büyüyor, bir küçülüyor, bir sıvı olup akıyor, bir katı olup duruyor. Hayatında "meli, malı" kavramlarının olmamasına özen gösteriyor. 15 Aralık'ta Boğaziçi Üniversitesi, 18 Aralık'ta da Maslak Park Orman'da vereceği konserlerle, "yoğun çalışma temposundan dolayı biriken 'meli', 'malı'ları boşaltmaya" hazırlanıyor. Özlem Tekin'le oyunculuk, hayat ve müzik üzerine konuştuk..
-Oyunculuğa nasıl başladınız? Yıllar önce, Mustafa Altıoklar'ın ilk yönetmenlik denemesi olan kısa metrajlı bir filmle başladım. Daha sonra ufak tefek rollerim oldu. Karaoğlan'da bir büyücüyü canlandırdım. Kanal D için Sabah Şekerleri'ni tiye alan bir programda kısa skeçlerde oynadım. Bunlar çok geliştirdi beni. Bir de Mustafa Altıoklar'ın "O Şimdi Asker" filmi var. Yalvar yakar aldığım bir roldü. Ondan sonraki ilk ciddi teklifim ise "Mucizeler Komedisi" müzikalinden oldu. Korkarak, ama çok da isteyerek kabul ettim. O arada Sil Baştan dizisi için de teklif geldi
-Peki bu oyunculuk hevesi neden? Sanatçılık böyle bir şey. Öbürüne bulaşmadan olmuyor. Artık müzikte bir yere geldiğime inanıyorum. Dinleyicim, soundum oturdu. Bu yüzden yerimin sarsılması gibi bir endişem ve yeni bir şey deneme hevesim yok. Yani büyük bir rahatlık var, ama bana rahat batar. Oysa oyunculuk yepyeni bir alan. Bu da bana çok büyük bir heyecan veriyor. Zaten günlük hayat içerisinde de "gibi yapmaktan" çok hoşlanırım. Bu bana neşe katar.
-Yani oyunculuk bir anlamda sizin kendinizi zorlama çabanız... Peki bunun sınırı ne? Zaten tanınmış biri olduğunuz için yaptıklarınız insanlara çok sert geliyor. Herhangi bir oyuncu olsanız adım adım yükselme lüksünüz olur. Ama tanınmış biriyseniz ve branşınız dışında bir alana el attıysanız, bunu normalin üstünde bir başarıyla yapmalısınız. Bu yeterince iç sıkıntıyı, heyecanı, hırsı getiriyor. Başarılı olursanız da mutluluğu... İşin başındayım, ama kariyer yapmaya kararlıyım.
-Bir de her şeyi bırakıp Amerika'ya gitme hikâyeniz var. "Dağları Deldim" albümümü çıkarmıştım, beğenilmişti de. Ama sonra hep aynı şeyleri yapmak zorunda kaldığımı fark ettim. Aynı televizyon programlarına konuk olup, aynı röportajları yapıyordum, "Hâlâ neden saçınız değişik?" diye soruluyordu. Kendimi o yaşama çok uzak hissettim. Başka şeyler yaşamaya ihtiyacım vardı. Rutin bir hayat yaratıcılığı körleştiriyor.Yeni şeyler üretmek için farklılıklar, iniş-çıkışlar yaşamak, risk almak gerekiyor
. -Tam da albümünüz çıkmışken, gözlerden uzaklaşmak... Unutulmaktan korkmadınız mı? Hayır, zaten ben tanındığımı unutuyorum. Birinin bana hatırlatması gerekiyor (gülüyor).
-Bu gidiş, bir dışarıda kalma çabası ya da "şöhret sistemine" tepki miydi? Tepkiyle falan hiç işim olmaz. Şöhret mekanizmasıyla ilgili soru sorsanız, hiçbirini yanıtlayamam, gidişatını anlatamam. Hakikaten sadece kendimle uğraşıyorum ben. Zaten tepki göstermem için ilgi alanım içinde olması lazım. -Kendini tekrarlamak konusunda büyük bir rahatsızlığınız var. Herkeste olmalı. Değişim hayatın tek kuralıdır. Sürekli değişip farklı formlar almalı, başka şeylere doğru gitmeliyiz. Büyümeli arkadan tekrar küçülmeli, hareket etmeli, bir katı olup durmalı, bir sıvı olup akmalıyız. Zaten kendini hayata bırakırsan hayatın öyle aktığını görürsün. Aksini yapmak evrene karşı gelmektir. DİSİPLİNLİ VE PLANLI OLMALI
-İnsanın kendini değiştirmesi zordur. Size güç veren ne? Yine değişimin kendisi. Yeni bir ayakkabı, atkı almak, onları üzerinizde denemek insanı nasıl mutlu ediyorsa, bu da öyle bir şey. O değişimleri kendimde görmekten zevk alıyorum. Ama mevsimlik, ufak, ayağı yere basan, uçmayan planlar yapmayı da ihmal etmiyorum. -Planlar mı? Oysa siz hep asi, aklına eseni yapan biri olarak tanıtıldınız basında... Evet, sanırım bu rahat davranan bir insan olmamdan kaynaklanıyor. Hayatımı şakayla, makarayla geçirdiğim için insanlar benim aklıma ne eserse yaptığımı düşünüyorlar. Ama öyle değil. Bu öyle bir hayat ki, asi bir rock sanatçısı olmak için bile çok disiplinli ve planlı çalışmanız gerekiyor. Ben disiplinli ve kendine karşı çok acımasız biriyimdir. Ama asi rock'çı kız olarak görünmekte de bir mahsur görmüyorum. Aslında bu bir anlamıyla büyük bir deşarj da sağlıyor.
-Böyle tanımlanmanız insanların "şöhretleri" oturtmak istedikleri yerle mi ilgili? Belki de. Ya da beni bir yere oturtamamalarından... Oturtamasınlar da zaten. Ben de kendimi bir yere oturtmuyorum. Zaten gördüğünüz gibi yerimde de oturamıyorum (gülüyor).
-Sizin de hayatınızda silip yeniden yaşamak istediğiniz şeyler var mı? Genelde hayatımın belli dönemlerinde her şeyi silip yeniden başlarım hayata. Genellikle de çok rahata erdiğimde. Bu anlamıyla dizi de müzikal de hayatıma sil baştan yaptı, yeni heyecanlar kattı. Aynı zamanda çok büyük bir sorumluluk da. Şener Şen gibi bir oyuncuyla oynuyorum.
-Oysa hayatınızda "gerek", "malı" kavramlarına yer olmadığını söylüyordunuz. Evet, çok sıkılıyorum ben bu gibi durumlarda. -Ya bu dizi, müzikal, albüm çalışmalarındaki "gerek", "malı"lar... Gerçekten nefret ediyorum bundan. Yani insanın bu yoğunluğu kaldırabilmesi için çok düzenli yaşaması lazım. Üstelik ben yalnızlığa çok ihtiyacı olan biriyim. Belli bir süreyi yalnız geçirmezsem o haftayı çıkaramam. İki iş üst üste geldi mi, aklımı kaçırıyorum. Ama mutlaka deşarj olacak bir şey buluyorum. Bir ara kickbokstu bu. Bir de heavy metal beni çok rahatlatıyor. 15'inde ve 18'inde konserlerim var. O konserleri yapayım pamuk gibi olurum.. -
Oyunculuk müzik çalışmalarınızı aksatmıyor mu? Oyunculuğa çok ağırlık verdiğim için aksıyor. Ama böyle yapmalıyım. Beşinci Özlem Tekin albümü "ÖZZ" yılbaşında çıkacak. İkinci bir albümün daha hazırlığını yapıyorum.
-Oyunculuk neler kattı yaşamınıza? Her şeyden önce çok güzel arkadaşlar kattı. Bir de sadece müzikle tanıdığım kadarı olmadığımı anladım.
-Ya atladığınız şeyler? Bilmem. Eve çok geç geldiğim için köpek alamıyorum mesela, ona üzülüyorum. Bir de arkadaşlarımla görüşüp rakı fasılları yapmayı, sinemaya gitmeyi çok özledim. Tabii alışverişi de.
-Bu koşuşturmaca içinde, yorulduğunuz, dibe vurduğunuz anlar olmuyor mu? Oluyor. Hem de fena vururum. Üzülürüm, ağlarım, sonra kalkıp, çözmeye çalışırım. Ama üzülmeyip geçiştirirsem yer eder içimde. İlla üzülüp, sıkılıp, kendimi perişan ederim. Böylece içimde bir şey kalmaz zaten.
