ALBÜMÜ ÇOK BEĞENDİM DİLİNE SAĞLIK…
O zaman sen konuş ben biraz moral bulayım, çok yoruldum çünkü. İki albümde de çalışma bittikten sonra tatil yapabilmiştim. Bu sefer olmadı; albüm hızlı bir şekilde çıktı, şarkı birdenbire tutuldu ve hemen klibi çekildi.
LAUBALİ, ÖNCEKİLERDEN ÇOK FARKLI…
İlk albüm daha sosyal içerikliydi, ikinci albüm daha kişiseldi, bu albüm hep birlikte düşünülebilecek bir çalışma.zaten farklı da olmalı; tarzım hayata bakış açım, olaylara tepkilerim, sesimi kullanma çeklim, bir şarkıdan beklediklerim aynı, ama insan daha önce yapmadığı şeyleri yapmalı bence. Daha önce müzikal anlamda bir araya gelmediğin kişilerle iş yapmak daha eğitici.
“LAUBALİ” BANA 80’LERİ ANIMSATTI…
Bu sound yurtdışında çok moda. Bütün eski disko şarkılar alınıyor, melodileri yeni şarkılara karıştırılıyor. “Laubali” zaten yapı olarak öyle; Mirkelam havası da taşıyor. Birkaç arkadaşımdan daha beste istemiştim, ama asıl istediğim şey, kendilerine göre yaptıkları bir şarkıyı benim yorumlamamdı. Bu tam öyle oldu, o yüzden giriş olarak “Laubali”yi seçtik. İkinci klibi de “Beni Yakan Aşkın”a çekmeyi planlıyoruz.
O ZAMAN BİRAZ RAHATLARSIN…
Hayır, çünkü konserlerimiz başlıyor. Yeni bir grup kurduk. Üç albümünde türleri farklı olduğu için hepsinin arası bir sound çıkartıyoruz. Popüler cover şarkılar yapıp; neşeli konserler vermeyi planlıyoruz.
BU SEFER GÖRÜNTÜNDE DEBİRTAKIM DEĞİŞİKLİKLER VAR; SAÇLAR, TIRNAKLAR…
Rasta yaptırdım. Benim saçlarım kısa zaten, bu ekleme, çok değişik, kullanışlı ve eğlenceli.
BU ARADA ŞEBNEM FERAH İLE SENİ KARŞILAŞTIRANLAR OLUYOR MU?
Oluyor ama biz aslında öyle bakmıyoruz. Şebnem, Teoman, Pelin, Ogün, Kargo, Af ya da bizim türe transfer olan Sibel Tüzün gibi isimlerle daha rekabet edecek bir ortamımız yok. Ortada elele tutuşup lanse etmeye çalıştığımız bir şey var. Ayrıca bu saydıklarımın hepsi gerçekten hayatlarını bu işe vermiş kişiler. Çelme takmanın ve karşılaştırma yapmanın alemi yok. On sene sonra yeniler çıkarsa, ancak o zaman rekabet olur. Şu anda birbirimize benzer gibi görünebiliriz, ama ilerleyen senelerde çok farklı yönlere doğru gittiğimiz görülecektir.
ŞEBNEM ESKİ GRUP ARKADAŞIN. ESKİSİ GİBİ SIK GÖRÜŞEBİLİYOR MUSUNUZ:?
Görüşüyoruz da az, ama o zamanları da dolu dolu geçiriyoruz. Ama yapılan karşılaştırmalar ister istemez biraz uzaklaştırıyor bizi. Okulda olurdu ya, arkadaşınla küsersin, arada da arkadaşlar laf taşır… Bizimki de o hesap, ama daha büyüğü, çünkü arada basın var.
NEDEN SANA MARJİNAL DİYORLAR….?
Öyle uygun gördüler; hiçbir zaman “merhaba, ben marjinalim” demedim. Kelimenin tam anlamını bildiklerinden şüpheliyim. Aykırı anlamında kullanıyorlar sanırım. Yapıştırılan lakaplardan pek hoşlanmıyorum ben, ayrıca zorluyor insanı.
O ZAMAN ALBÜME DÖNELİM. ALBÜMÜN İÇİNDE ÖZÜR KÖŞESİ VARDI, BUNUN SEBEBİ BAZI PİŞMANLIKLAR MI.?
Aaa, çok az kişi görmüş onu… pişmanlıkla alakası yok, hayata çok light bakıyor, her şeyin komik bir yanını çıkarıyorum. Yaşamı ciddiye almıyorum, ama bu yan gelip yatmak anlamında değil. Başıma gelecek en kötü olayda bile matrak bir yan görebiliyorum. Özür köşesi, o albümle ilgili düşüncelerimi yazmam için bırakılmış bir yerdi. Benim de aklıma böyle bir şey geldi. Herkese tavsiye ediyorum. Bunun için albüm çıkarmak da gerekmiyor. Elinize bir kağıt kalem alıp yakınlarınızın isimlerini yazın ve niye özür dilemeniz gerektiğini düşünün; terapi gibi… çok fazla teşekkür ediyoruz, ama özür dilemeyi bilmiyoruz.
“HAYATA LİGHT BAKIYORUM” DEDİN, AMA İKİNCİ ALBÜM BİRAZ PSİMİST DEĞİL MİYDİ.?
Evet biraz depresif, ama çok mesajlı bir albümdü. Çıplak bir şekilde gerçekleri duymak bazılarını rahatsız etti. Zaten dinleyiciye biraz üstü kapalı söylemek gerek, ama bu tür müzikte de bunu yapamazsınız. İyi ki yapmışım o albümü, sonrasında gerçekten çok güzel bir sene geçirdim.çünkü o dönem boyunca kendimi inceleyip birtakım şeyleri çözümledim. Bazı şeylere bakış açım netleşti.artık daha pozitifim. Nasıl küçük bir çocuğa kızmazsan, bende kendime kızamıyorum. Ne yapalım oldu bir kere derim; hata şansı tanırım,salaklık, delilik şansı tanırım, her şeyden biraz tanırım. O yüzden çoğu sağlıklı görünen insandan daha normal olduğumu söyleyebilirim….
ÖZLEM TEKİN’CE TRENDLER…
80’lerin pop modasını geri getirin.
Saçlarınıza rasta yaptırın.
Vatka takın.
Streç pantolonlar giyip, tozluk takın.
Sedefli ruj sürün.
Eski karışık kasetleri dinleyin ve eğlenin, çünkü bunlar gerçekten çok eğlenceli.
2000’e gelirken geçmişin özetini yapmak bize kalıyor belki de. Nostaljisini yapmadığımız bir tek 80’li kaldı onu yakalayıp çok eğlenebiliriz.
Beni de dinlemeye devam edin!
