“Sonsuz Bir Aşk” filminde kendisini oynayan Özlem Tekin uzun bir süredir İstanbul’u terk etti ve Bodrum’da yaşıyor.
Bodrum’u “Özgürlük” olarak tanımlayan Tekin, mutlu ve huzurlu olduğunu söylüyor. Rock müziğin asi kızıyla son filmini, Bodrum’u ve aşkı konuştuk. Yıllar önce bir şarkısında “Aşk Her Şeyi Affeder mi?” diye soran Tekin’e yıllar sonra bu soruyu biz sorduk. Cevabı röportajımızda...
http://www.aksam.com.tr/pazar/ask-her-seyi-affetti-mi/haber-379890“Sonsuz Bir Aşk”tan bahsedelim biraz. Nasıl bir karaktere hayat verdiniz?
“Sonsuz Bir Aşk” benim için çok değişik bir film. Çünkü filmde Özlem Tekin’i oynuyorum. Hem oynuyorum hem oynamıyorum yani. Farklı bir tecrübe oldu. Film İsmail Hacıoğlu’nun ve Ferhat Gündoğdu’nun oynadığı karakterlerin hikâyesi aslında. Ben biraz onlara salça oluyorum esasen.
Ne anlatıyor film? İzlerken ne hissedeceğiz?
Bu sefer biraz ağlatıyoruz. Hikâye kanser hastası iki arkadaşın hastaneden kaçmalarıyla başlıyor. Hayattan zevk alma umudunu yitirmeden, her şeye rağmen anı yaşamak isteyen iki insan. Ve ben de bu arkadaşlara eşlik ediyorum. Birlikte Ege’de kasaba kasaba geziyoruz. Kalan bir yudumluk hayatı doya doya yaşamaya çalışıyoruz. Zaten karakter olarak da çok acılarıyla övünmeyi seven birisi değilimdir. Her şeye rağmen yaşamak güzel, filmde de bunu göstermeye çalışıyoruz.
İzlerken şaşırtacak mısınız bizi?
Dediğim gibi filmde kendimi oynadığım için aslında şaşırmamanız gerekiyor. Ben aynı deli ben artık alışmışsınızdır herhalde. Pazarda bile fosforlu rastalarla görenler artık tepki vermiyorlar.
Çocuk gelinler konusuna da göndermeler var filmde. Bu konuda ne söylemek istersiniz?
Çok fazla sıkıntımız var bu konularda. Ülke çapında kendimizi bilinçlendirmemiz gerek. Çocuk çocuktur. Ne gelin olur, ne asker. Bırakın mutlu olsunlar, eğlensinler, öğrensinler. Filmde de bir ağayla zorla evlendirilmek istenen bir çocuk var. Ben de hikâyeye dâhil olup bu durumu önlemeye çalışıyorum. Keşke gücümüz yetse de hepsini kurtarabilsek.
Hormonsuz, organik şarkılar
“Sonsuz Bir Aşk” şarkısını çok sevdim.
Aşkın sonsuzluğu olur mu?
Şarkıyı film için yazıp besteledim. Soundtrack olarak da klip yayımlanmaya başladı. Tarzımdan biraz uzak olsa da tepkiler gayet olumlu. Hatta youtube’da tıklanma rekoru kırdı gibi haberler çıkmış. Aşkın sonsuzluğuna gelince, nasıl bir aşktan bahsettiğimize göre değişir bence bu. İnsanın yaşama olan aşkı ya da doğaya olan aşk sonsuzdur bence. Ya da benim yaşadığım kadarıyla öyle diyebilirim. Tabii ki çok büyük aşklar da yaşadım ama hepsi bir gün sona erdi.
Bu demek değil ki sonsuz aşklar yok.
Yıllar önce “Aşk Her Şeyi Affeder mi?” demiştiniz. Yıllar sonra aynı şeyi sorsam… Affeder mi? Bu geçen sürede affettiğiniz şeyler de olmuştur diye düşünüyorum.
Aşk her şeyi affetmez. Bazı şeyler affedilebilir ama her insanın bazı çizgileri vardır. Ben o çizgi aşıldığında kör kütük âşık da olsam arkamı dönüp giderim. Bu demek değil ki üzülmem.
Arkamı dönüp aslan gibi giderim ama o acının da bir sonu elbet vardır.
“Bugün seni öldürsem mi? Cesedine tükürsem mi?” Müthiş sözler ama vazgeçmek daha iyi değil mi?
Zaten şarkının devamı “Ya da vazgeçip yalnız üzülsem mi?” Bazen duyguları en üst düzeyde yaşıyor insan. Sevgiyi, aşkı, nefreti, kıskançlığı... Yaşadıklarımdan yola çıkarak yaptığım şarkılar bunlar, hormonsuz organik şarkılar.
Peki, Özlem Tekin nasıl yaşar aşkı?
İçinden geldiği gibi. Oyunsuz, kuralsız. Gidişat neyi gerektiriyorsa o şekilde yaşayan ama dürüst. Yaşadığım hiçbir şeyden pişman değilim.
Geçmişe dönüp baktığımda keşke diyebileceğim hiçbir şey yok. Bunu söyleyebilmek benim için çok mutluluk verici bir şey. Sebebi de kendime ve karşımdakine açık olmam belki de.
Rock sizin için ne ifade ediyor?
Rock bana kalırsa bir müzik tarzından çok hayat şeklidir. Bir bakış açısıdır. Hayatı bütün aşırılıklarıyla, yer yer umursamazlıkla bazen aşırı duygusal bazen sert ama hiçbir zaman “kim ne der, ne düşünür” diye kısıtlamadan yaşıyorum. İşte biz buna Rock’n Roll diyoruz. Müzikten öte bir şey. Şiddetle tavsiye ederim.
Hâlâ Bodrum’da mı yaşıyorsunuz?
Evet, Bodrum’dayım. Orada sakin ve doğal bir hayat yaşıyorum. Ailem orada; köpeklerim orada. Tabii hayatta kalanları. Evimde beslediğim üç köpeğimin yanı sıra sokaktaki köpeklere de ben bakıyordum. 5 tane dağ gibi köpeğimi zehirledi katiller. Katil diyorum çünkü başka bir şey denemez. Çok üzüldük; çok hırpalandık. Tadımız kaçtı ama olan oldu. Onun haricinde yaşadığımız beldeden, temiz havadan ve sakinlikten çok mutluyuz.
Neden terk ettiniz İstanbul’u?
İstanbul kapasitesinden fazla insanın yaşadığı bir yer bence. Türkiye farklı, İstanbul farklı bir ülke gibi. Gençler işsizlik ya da eğitim gibi nedenlerle İstanbul’a akın akın geliyorlar. Onlar da haklı çünkü başka şehirlerde ne yazık ki aynı şartlar yok. Haliyle şehir doluyor taşıyor. Belirli bir süre sonra da kafa dinlemek istiyor insan. Çünkü trafik, binalar,
inşaat çalışmaları derken insanın ister istemez sinirleri bozuluyor. Beylikdüzü’nden Tuzla şehir merkezine ulaşmak iki saati bulurken ben bir saatte Bodrum’dan İstanbul’ a gelebiliyorum.
Belki biraz yoruluyorum ama en azından kafa dinleyebiliyorum. Burada kışları bütün kasabada sadece ben ve annemler oturuyoruz. Özgürlük!
Hayat nasıl gidiyor peki? Şu an geldiği noktada mutlu bir kadın mı Özlem Tekin?
Kendi açımdan mutluyum, huzurluyum. Ama çevreden mutlu değilim. Çocuk gelinler, kadına olan tutum ve şiddet, bütün dünyada ki kargaşa, vahşet, çatışmalar, doğanın katledilmesi, ekonomik dengesizlikler ve hatta köpeklerimin başına gelenler yüzünden mutsuz, ümitsiz ve kızgınım. İnsanlığın bu çirkin yüzünden utanıyorum. Aslında insanlık aklını başına toplasa cennette yaşıyoruz. Bir şeyler yapmaya çalışıyorum ama her yere yetişemiyor insan haliyle. Kadına şiddet konusunda aşırı hassasım ve hatta son albümde “Asker” adlı şarkıyı yaptım. Ben sanatçıyım yapabileceğim bu. İnsanların ilgisini sorunlara çekmek; farkındalık sağlamak. Ama sanırım biraz duyarsızlaştık. Bunu da ancak birbirimizi severek aşabileceğimize inanıyorum.
ASİ GÖRÜNMEYİ SEVİYORUM
Asi ve dik başlı…
Böyle misiniz gerçekten?
Dışardan öyle görünüyorum. Böyle görünmeyi de seviyorum. Asilik, dik başlılık değil bu aslında. Kendine dürüst olmak! Hislerine, isteklerine dürüst olmak... Beni tanıyanlar bilir işim gücüm makara muhabbettir. Gülmeyi severim. Kendimden bahsetmekten hiç hoşlanmam. Gördüğünüz gibi biriyim ben.
Çocukluğunuzdan ne kaldı hafızanızda?
Çocukluğum çok mutlu geçti. Evin en küçük kızı olmak inanılmaz bir his. Çok şanslıydım. Çünkü benden önce dünyayı keşfetmiş ablalarım vardı ve ben hazıra kondum. Sokaklarda oynayarak aşağı mahalleyle maç yaparak geçti. Kedi, köpek yavrularını eve getirerek. İnanılmaz anlayışlı bir ailede büyüdüm. Her birine çok teşekkür ederim. İyi ki varlar.
Kışın karda naylon torbayla yokuş aşağı kayarak, zil çalıp kaçarak, bakkaldan lolipop çalarak büyüdüm. Toz toprak içinde… Tabletlerle değildik.
Hayatımın filmi ya da hayatımın kitabı diyeceğiniz …
Güzel soru… Hayatımın filmi Guy Ritchie’nin yazıp yönettiği Kapışma (Snatch). Brad Pitt ve Jason Stathamın oynadığı. Tabii daha bir sürü bayıldığım film var ama ilk aklıma gelen bu oldu. Kitap konusunda iki cevap versem olur mu? İlki Thea Alexander’ın yazdığı M.S.
2150 Bir Makro Felsefe Klasiği, ikincisi de Eckhart Tolle-Şimdi’nin gücü. Bu kitapları okuduktan sonra hatırlıyorum da her şeyi sorgulamaya başlamıştım. Ufkum açılmıştı sanki. Ben çok severim okumayı. Türk yazarlardan da Hakan Günday ve İhsan Oktay Anar favorimdir.
