bi önceki sayfada verdiğim gazete haberinin daha kapsamlısı aslında bu dergideymiş..
SHE&HE temmuz 1997 sayısı ..gazetedeki haberi birebir bu dergiden yapmışlar..fotolar baska ve ropörtaaj daha uzun ama dergideki..
Bayağı bir koşturmacadan sonra nihayet bir film studyosunda buluşuyoruz Özlem Tekin'le .Önce bir kahve,sonrasında ise çektirdiği yeni fotoğraflara bakıyoruz parmak izlerimizi üzerlerine bırakmamaya özen göstererek.Fotoğraflara her el atışımda Özlem "Aman dikkat" diye uyarıyor ama nafile.Yeni albumu dinlemem ve daha rahat konusabilmemiz için yer değiştiriyoruz.İLk önce albumden çıkacak ilk şarkıyı dinletiyor.şarkının adı "Bahar".Şarkıyı dinlemeye başladığımız andan itibaren albumdeki elektronik soundlar hemen dikkatimi çekiyor.Bunun üzerine Özlem albumun müzik direktörlüğünü Ümit Kuzer'in yaptığını söylerken bir yandan da Ümit'in müzik bilgisi hakkında övgüler sıralamayı da ihmal etmiyor.
Albumde şarkıların altı tanesinin söz müziğini Özlem kendisi yapmış.İki şarkı Alan Hosman'ın,diğer ikisi de Barlas'ın besteleri...Özlem dinlediğimiz şarkının sözleri ile ilgili yaptığım yorum sonrası yeni albumdeki sözlerin ilk albümdeki "Sebepsiz Savaş","Herkes Şaanslı Doğmuyor" ve "Duvaksız Gelin" gibi sosyal içerikli mesajların tersine insanın daha çok kendi ruhuna dönmesi,ruhunun götürdüğü yere gitmesi,özünü kavraması gibi düşüncelerin ve kafiyelerin uyumu oldugunu söylüyor.İki album arasında geçen zamanla ilgili olarak "Ben Gerçekten yalnız bir yıl geçirdim.gitmek istediğim yönde en iyi kendi kendime kalarak ilerleyebileceğimi düşündüğüm bir yıl oldu"diyor.
bunların üzerine bir de mesaj gönderiyor hayran kitlesine:
"Hayat aslında bize gösterildiği gibi olmayabilir.Hayatı kalıplarının dışına taşımaya çalışmak bazılarını rahatsız edebilir ama insanların içlerindeki sese kulak vererek daha mutlu olacaklarına inanıyorum."
İnsanların ve medyanın Özlem'i marjinal kız ilan etmesiyle ilgili ne düşündüğümü sorduğumda,"Marjinal öyle bir kalıp ki aslında,ne bileyim "rockçı kız","bad girl" gibi kalıplara sokmak istemiyorum kendimi.Ben fazlaca özgürüm sanıyorum..Hoop diye canım ne istiyosa yapıyorum,eğer insanların kafasındaki marjinalliğin ölçüsü buysa,öyle olduğumu söyleyebilirim."
Tüm bunlar konuşulurken yeni bir şarkı başlıyor.Özleme ait bir beste oldugunu sonradan öğrendiğim şarkının girişinin Moloko adlı bir grubun şarkısına benzediğini söylediğimde ise üzerine basarak ve gözlerinde sert bir bakışla "Benziyor demek haa" gibi bir uyarı gönderiyor.Ben de vahşi ve güzel kızımızı kızdırmamak için "andırıyor "diye değiştirip lafı,geyiğin kızarmayan yanlarını çeviriyorum ateşe doğru.Konuyu yalnız oldugu ve kafayı yastığa koydugunda düşündükleri,kurguları ve hayalleri dogrultusunda değiştirmeye çalıştığımda,hiç bir yeri evi gibi hissetmediğini,kaplumbağa gibi bir insan olduğunu,kurguları ve hayalleri ile ilgili herşeyi albumde bulabileceğimizi söylüyor.Aslına bakarsanız Özlem ile daha bir çok şey konuştuk ama,tüm bu söyleşinin derginin son günlerine kalması(Özlemin yoğun trafiğinden dolayı)ona yeterince yer ayıramamıza neden oldu.
Albume gelince,Öz ve Duvar gibi ilgi çekici şarkıların bulunduğu album geç kalmış yeni akımcıların löp diye üzerine atlıycağı türden.Yine de albüm Volvox gibi bir grupta çalmış,rock temelli bir müzisyenin kaygısızca ve cesurca kendisini kendi içinde farklı bir çizgiye taşıma aşamasında attığı çok hoş bir adım.Uzun lafısı kısası Özlem yine kafasına göre takılmış.dinleyen dinlesin...Ben dinleyeceğim...
Yazı:Taylan Özgür İncedal
Fotograflar:Cem Göçmen /SHE&HE Temmuz 1997