Gönderen Konu: The Pipettes  (Okunma sayısı 837 defa)

The Pipettes
« : 19 Nisan 2008 - 22:36:34 »

Çevrimdışı seytannikahi

  • Gold Üye
  • *****
  • İleti: 5898
  • Cinsiyet: Bayan
  • Benim Adım : Seksi
    • Follow Me

Kız’ grubu' The Pipettes

Ne idüğü belirsiz, yamru yumru erkek indie gruplarının arasında parıl parıl parlayan üçlü, çölde bir vaha gibi…

Birbirinden seksi diyecektik ama arada gözlüklü olan bu kalıbı maalesef bozuyor. The Pipettes, kız grubu olarak son zamanlarda olup bitene bambaşka bir hava getiren eğlenceli müzikleriyle kısa zamanda dikkatleri toplamayı başardı. Üstüne üstlük öyle pek şişirilmiş bir yanları da yok. Sesleri, bacakları, yorumları gayet güzel hepsinin. ‘Bu da ne, kız gücü mü yoksa?’ dedirtecek bazı noktalar dışında pek bir falsolarının olduğu söylenemez. Bir havalarda yazdıkları ve sitelerinden ulaşılabilecek -manifesto niteliğindeki- yapmak istediklerinin ne olduğuna dair açıklama biraz garip bir hava yaratsa da sineye çekilebilir. İlk başta pek karizma bir giriş olur düşüncesiyle yapılsa da, özellikle dünyada ne olup bittiği aslında çok da umrunda olmayan indie dinleyicisini ne kadar bağlar bilinmez. Fakat değinildiği üzere çok da önemli değil, çünkü yapılan ‘konuştuğum çocuk beni dansa kaldırsa’ havasındaki müzik bütün o ciddi anlatımı hemen yumuşatıyor.

The Pipettes’in, zekalarını ön plana çıkarmak için ellerinden geleni ardlarına koymayan tavırlarının, kuşkusuz ilk kösteği güzellikleri. Her ne kadar şarkı sözlerinde feminizm havaları sezilse de tam bir şirin kız imajı çiziyorlar sahnede. Bu bir ironi midir orası tartışılabilir ama mini mini etekler, pür makyaj, 10 santim topuk kesinlikle çok dikkat çekici bir görüntü çıkartıyor ortaya. Kızları tanımak için sıraya dizilmiş topluluğa kendilerini tanıtmak gerekirse, en seksisinden başlamak en doğrusu olacaktır. Yani, daha önce grubun üçüncü elemanı olan Julia’nın yerine geçen Gwenno’dan. Sarışınlığın hakkını veren, etine dolgun, tüm bunların yanında ‘vay be’ dedirtecek güçteki sesiyle de kesinlikle favori olduğu söylenebilir. Sonra gözlüklü olduğundan olsa gerek, nedense grubun beyni olduğu düşünülen Becki var. Seksapeli var mıdır bilinmez ama başka bir fanteziye de hitap ediyor olabilir. Fakat gözden kaçmayan gerçek, neredeyse bütün şarkıları onun söylemesi. Hepsinden en zayıf olan da o ama karizmazı da inkar edilemez. Gençlik filmlerinde pek dikkat çekmeyen ama filmin bir yerinde güzelleşip, ‘yılana’ dönüşecek kızlardan sanki. Üçüncü üye ise Rose. Rose adından da anlaşılacağı üzere pek bir naif. Kendisinin ne yaptığı konusunda henüz bir fikir sahibi olabilmiş değiliz. Sanki sadece orada duruyor ve sarışınlardan hoşlanmayanlara hitap ediyor. Bebek gibi bir yüzü, alık bir bakışı ve ne dersen yapacakmış gibi saftirik bir hali var. Ona bir şey söylendiğinde bir kerede anlamayacakmış da, şarkı sözlerini bile öyle çok ezberleyemiyormuş da, arada güzel diye takılıyormuş gibi duruyor. Onun sesi konusunda yorum yapamayacağız çünkü duyduğumuzu pek söyleyemeyiz. Ama üçü bir araya geldiğinde manzara çok güzel oluyor orası kesin.

Geçmiş zamandan bir yerden ışınlanıp geldikleri hissini uyandırıyorlar insanda, ki bu onların yapmak istediği şey olduğundan, başarıya ulaştıkları söylenebilir. Ama bir kız grubuysan, önünde sonunda, hakkında ‘nasıl giyiniyorsun, ne yiyorsun, saçın ne renk’ gibi yorumlar yapılması gayet normal. ‘Hiç mi kadın sanatçı yok bu indie aleminde sanki?’ denilebilir belki ama öyle mini mini etekleri giyinip çıkarsan insanların karşısına, ister istemez kantin muhabbeti yapılır arkadan. Bunun kaçışı yok, müziğin türü ne olursa olsun salak kızlardan mısın, akıllı mısın, lezbiyen grubu musun konuşulur. Dolayısıyla başarının ufakta olsa bir kısmını görüntün oluşturur. Ama olsun yine de biribirinden çirkin elemanlardan oluşan indie müzik grup elemanları göz önüne alındığında taze bir nefes olduğu kesin bu kız grubunun. O nedenle şöyle bir göz ucuyla süzdükten sonra, müziklerinde kendinizi kaybetmek en doğru tepki olacaktır.

Tam da bu isteğe cevap şeklinde oluşturulmuş gibi görünen grubun kuruluş fikri bir yaz gecesinde Brighton’daki bir plajda ortaya çıkıyor. Üç kızın sahneye çıkartıp 50’lerin vokal grupları gibi takılmaları fikri grubun gitaristi Bobby’den çıkıyor. Kafaların gayet güzel olduğu gerçeğiyle ters orantılı, sonuç gayet başarılı. Çünkü, sanki herkes böyle bir grubu bekliyormuş gibi ilgi görüyor The Pipettes. Ama tabii ki bu basit fikrin altını bir şeylerle doldurmak gerektiğinden hemen bir misyon yüklenerek yollarına başlıyorlar. Misyon şu: “Beatles’ın her şeyi batırdığı zamanlardan hemen öncesine bir gidiş bileti”. Tek gidiş, çünkü müziklerine bakıldığında saf 50’ler görülüyor. Polka desenli elbiseler, kareografik el hareketleriyle süslenen sahne şovlarının yanında, bir baş dönmesiyle geçiş yapılan bir zaman tüneli var. Onlar sahnedeyken insan sanki zaman makinesi icad edilmiş ve 50’lere toplu geziler düzenleniyormuş, bir grup zamane gençliği de bu geziye katılmış gibi bir his doğuyor içlere. Sadece onların üzerlerinde olan polka elbiseleri yüzünden de böyle hissediliyor olabilir. Tabii bir de kızlardan ve erkeklerden bahseden şarkı sözleri, basit ritimler ve gitar rifleri, koro halinde tekrar edilen nakaratlar var.

Eğlenmek için bir araya gelmiş gençlerin isteğini tam gaz karşılayabilecek bir müzik yaptıklarından ilgi görmeleri de çok uzun sürmüyor tabii. Az sayıda basılan single’ları ile dilden dile dolaşmaya başlarken bir yandan da The Magic Numbers, Graham Coxon, British Sea Power ve Huw Stevens’ın yardımlarıyla daha geniş bir kitleye seslerini duyurmak kolaylaşıyor. Özellikle ‘Dirty Mind’ çıkışı itibariyle uzun süre radyolarda ilk 50 listesinin tepelerinde dolaşıyor. İlk videolarının çekilmesi ve sonrasında Londra’da iki büyük kulüpte kapalı gişe iki konser verince de dananın kuyruğu kızların elinde kalıyor. Tabii bu durum 2006 yılının kendileri için ne kadar karlı geçeceğinin de bir sinyali olmuş olacak ki hemen albüm çalışmalarına başlıyorlar. Eğer bir aksilik çıkmazsa Memphis Industries’den albümlerini Temmuz ortası gibi çıkartacaklar. ‘Dirty Mind’ gibi başka bir hop hop hoplatan eğlenceli parçaları ise ‘Your Kisses Are Wasted On Me’. Bu şarkı çalarken insanın kendisini Amerikan gençlik filmlerindeki yıl sonu partisinde okulun en yakışıklı erkeğiyle dans ediyormuş gibi hissetmemesi imkansız. Gwenno’nun arada güzel sesiyle yaptığı çıkışlar ise oldukça iç gıcıklayıcı. Kliplerindeki performansları izlendiğinde projenin oldukça başarılı olduğu bir kez daha anlaşılıyor.

İndie-pop sınıfına rahatlıkla oturtulabilecek gayet eğlenceli ve neşeli müzikleri, göz dolduran güzellikleri, bazı akıllı laflarıyla Pipettes’i görmezden gelmek gerçekten imkansız. Bir de bazı yerlerde ‘kız gibi’ demeçler vermeyi bırakabilirlerse o zaman başka hiçbir problem kalmayacak. Beatles’dan öncesine yetişemeyecek kadar bu zamana ait ve şimdiki gözü müzikle dönmüş gençliği birkaç saatten fazla oyalayamayacak tarzlarıyla bir çeşni niyetine dinlenilen The Pipettes, sadece eğlendirmeyi görev aldığında iç rahatlığıyla sindirilebiliyor. Bu durum belki biraz “çalsın sazlar oynasın kızlar” mentalitesinden kaynaklanıyordur ama ciddiyeti abartmadan müziğe önce bir kere sonra iki kere seri halde el çırparak tempo tutmak en güzel seçim gibi gözüküyor şimdilik.

Arzu Uzunali


Şarkılarını http://www.myspace.com/thepipettes 'dan dnleyebilirsiniz.

Ben en çok "Dirty Mind"i beğendim.Bu arada çok değişik geldiler bana ya..görünüşleri sade ve bir o kadar da sıradışı..
"Sen,her zaman NY'dan daa güzeldin" de."Seni hiç kırmadım ki" de."Kim uydurdu bu yalanı"

http://seytannikahi.blogspot.com/

Özlem Tekin

The Pipettes
« : 19 Nisan 2008 - 22:36:34 »

Ynt: The Pipettes
« Yanıtla #1 : 20 Nisan 2008 - 11:31:18 »

Çevrimdışı Q_ZEN

  • Emekli Mod
  • ******
  • İleti: 3070
  • Cinsiyet: Bay
myspace lerinden dinledim şarkıların hepsini..
yaa çok kötüler yaa..
90'lı yıllarından ikinci yarısında falan çekilmiş basit ve çoğu birbirinin tıpkısı gençlik filmleri müzikleri..

evet evet tam olarak budur yani tanım.. hehe hehe
cuk diye oturdu açıklama.. :D:D
valla hiç sevmedim..
ama üstteki resimde önde olan arkadaş hoşmuş...
yigidi öldür hakkını yeme :hı: :ehem: :pala:
hey gidi günler… göz yaşım sel