Gönderen Konu: Cem Adrian  (Okunma sayısı 21354 defa)

Cem Adrian
« : 04 Mart 2005 - 23:41:10 »

Çevrimdışı theBad

  • Daimi Üye
  • *****
  • İleti: 631
  • Cinsiyet: Bay
03 mart 2005 tarihinde arcadium semalarında arabayla gezerken cd değişimi sırasında tesadüfen rastladıım bi şarkıda takılı kaldım...

"Ben bu şarkıyı sana yazdım"

saolsun şarkıyı çok beğendiğim arkadaş da bana CDsini alıp hediye etti bu akşam...

Edirne de Djlik yaparak we Cafelerde Fal bakarak hayatını kazanıomuş önceleri.. Daa sonra FAZIL SAY keşfetmiş bu arkideşi we 6.5 OKTAW sesi warmış... radyoda DJ sadece "ADRIAN - BEN BU ŞARKIYI SANA YAZDIM" dedi anonsta we sööleyenin bir ERKEK OLDUUNA İNANAMADIM bugün CD yi alınca...

Belki Asla Popüler olamayacak ama kesinlikle söylüyorum kendisine SAFKAN bir kitle yaratacağı kesin!...

Özlem Tekin

Cem Adrian
« : 04 Mart 2005 - 23:41:10 »

Cem Adrian
« Yanıtla #1 : 05 Mart 2005 - 00:04:21 »

Çevrimdışı cyberjack

  • Kurucu
  • *******
  • İleti: 1228
  • Cinsiyet: Bay
Dünyanın bütün sesleri onun sesinde bir arada  
 
 
Emel ARMUTÇU

Bilkent Üniversitesi Konser Salonu’nda 26 Ekim 2004 gecesi, onun sesini duyan az sayıdaki şanslı kişinin çoğu, Can Dündar gibi, ‘Bir ses duydum; daha önce duyduğum hiçbir sese benzemiyordu’ dediler mutlaka. Ve yine muhtemelen onun gibi devam ettiler: ‘Daha doğrusu, daha önce duyduğum tüm sesler o seste buluşmuş gibiydi.’

Bahsettiği sesin sahibi 24 yaşındaki Cem Adrian. Sesinin özelliği ise bastan koloratür sopranoya kadar uzanan bir oktav yelpazesinde olması. Daha açık anlatmak gerekirse; aynı parçada, ardı ardına bas, bariton, tenor, alto, soprano, koloratür soprano seslerini çıkarabiliyor. Sesini ayrıca pek çok enstrümana dönüştürebiliyor. Fazıl Say’a göre bile anlatması zor: Cem erkek sesi, Cem kadın sesi, Cem çocuk sesi... Louis Armstrong, Ray Charles, Mariah Carey, Björk, Ruhi Su, Maria Callas, trompet, sürdinli trompet, viyola, ağız mızıkası, Anadolu gırtlağı, Arap gırtlağı, zenci gırtlağı... Ana evreninde pop ama aynı zamanda caz, rock, klasik, etnik, tekno. Hepsi bir kişi: Cem Adrian.

Fazıl Say, -CD kitapçığına yazdığı üzere- Ben Bu Şarkıyı Sana Yazdım’ı ilk kez dinlediği o tuhaf yaz gecesinde, gökyüzüne yükseldi, yükseldi... Yıldızlara çok yakın bir yerden, yaşadığımız metropole bakıyordu: İstanbul’a, milyonlarca ışığa, apartmanlara... ‘O nerede?’ diye sordu; ‘Hangı ışık, hangi ev onun?’ Bulmalıyım, diye düşündü.

Buldu da. ‘Yıllardır yüreğime dokunabilmiş tek müzisyen’ dediği Cem Adrian, ertesi sabah Teşvikiye’de bir kafede karşısındaydı. En peslerden koloratür ötesi en tizlere yayılan, çok oktavlı sesi ve aynı güzellikteki iç sesiyle oturuyordu...

Ona, ders verdiği Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi’nde eğitim almayı teklif etti Fazıl Say. Adrian, birkaç gün sonra Ankara’daydı, Bilkent Senfoni Orkestrası’nın şefi İbrahim Yazıcı’nın karşısında... ‘Böyle bir ses, dünyaya bin yılda bir gelebilir’ dedi Yazıcı... Doktorlara göre, bedeninde bir mucizeyi taşıyordu; ses telleri normal bir insanın ses tellerinin üç katı uzunluğundaydı. Ve onlarınkinden üç kat daha hassas.

Adrian, derhal Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi’ne özel öğrenci statüsünde kabul edildi. Ve hayatı o günden sonra değişti.

İLK KAYDINI, İLKOKUL DÖRTTE, EVİNDE YAPTI

Soyadını, doğduğu kentin, Edirne’nin eski adından Adrianopolis’ten alan Cem Adrian, Yugoslav göçmeni bir ailenin iki çocuğundan biri olarak 30 Kasım 1980 günü doğdu. Annesi ev kadını, babası tüccar. Ailesinde müzikle profesyonel olarak ilgilenen kimse yok; ama babasının dinlediği Yunanca ve Bulgarca şarkılar, annesinin Trakya türküleri ve ablasının hayran olduğu Michael Jackson, Madonna parçalarıyla büyüdü. Bir dönem o da fotoğraflarını odasının duvarlarına asacak kadar sevmişti bu sanatçıları ama daha dört yaşından itibaren onun farklı bir yol çizeceği belliydi.

Kendini bildi bileli şarkı söylediğini anlatıyor. Sesinin farklı -ya da çok daha güçlü diyelim- olduğunu desibel olarak çok yukarı çıktığını, çok çok aşağılara inebildiğini, daha ilkokuldayken fark etti; sevdiği şarkıcıları taklit etmeye çalışır, bir gün onlar gibi olmanın hayalini kurarken... Ancak çıkardığı seslerin nasıl adlandırıldığını bilmiyordu elbette. İbrahim Yazıcı söyleyene kadar, sesinin dünyaya ‘bin yılda bir gelebilir’ bir ses olduğunu da...

Öyle müsamerelerde bütün şarkıları söyleyen öğrencilerden değildi, hatta kötü bitmiş bir müsamere deneyimi bile vardı, daha çok evde kendi kendine söyleyip, üstelik yaptığı her şeyi daha o zamandan kayıt altına alan bir çocuktu. İlk kayıtlarını ilkokul dördüncü sınıfta yapmaya başladı. Evdeki iki teybi kullanıp, sesleri üstüste bindirerek...

Edirne Birinci Murat Lisesi mezunu olan Adrian, Açık Öğretim Fakültesi Yönetim Organizasyonu bölümüne girdi ama bıraktı, sonra Halkla İlişkiler’e yaptırdı kaydını. O arada Trakya Üniversitesi tiyatro grubunda bir süre oyunculukla uğraştı ve Edirne Su Radyo’da DJ’lik yapmaya başladı. Sesini ilk kez radyodaki cıngılları seslendirmekte kullandı. Orada geçen altı yılda, sabaha karşı dörtte biten programının ardından saatlerce çalışarak bugününü oluşturacak başka şeyler yapacaktı: Mesela bu günlerde piyasaya çıkacak olan albümünü...

Radyonun stüdyosu, tonmaystersiz , bilgisayarsız, ilkel bir stüdyoydu. İçerde, CD’yi okuyabilmesi için birkaç kez sallamak gereken bir player, bir kaydedici, eski bir mikser ve ancak vurunca çalışan mikrofondan başka bir şey yoktu. En ufak bir senkron hatasında her şeyin yeniden yapılması gereken böyle bir ortamda, ilkel ama hatasız bir kayıt yaptı Adrian.

Önce radyoda çaldığı parçaların, altyapılarından -akorların evrensel ölçüsüne dikkat ederek- daha çok perküsyondan oluşan kendine ait bir altyapı oluşturdu. Sonra üstüne sözleri ve bestesi kendisine ait şarkıları söyledi. Onun üstüne, -enstrüman çalmayı bilmediği ve etrafta enstrüman çalan birileri olmadığı için - sesiyle yaptığı enstrümanları bindirdi. Parçaları zenginleştirmek için de kadın sesleri, erkek sesleri, çıkarabildiği bilimum sesleri ekledi. Bazı parçalarda 20 sese kadar çıktı ve bir demo meydana geldi.

KULÜPLERDE ŞARKICIKAFELERDE FALCIYDI

Ve iki yıl önce, ‘müzik adına bir şeyler yapabilmek’ için, hazırladığı demoyu da koyduğu bavulunu alıp İstanbul’a geldi, Fazıl Say’ın deyimiyle Adrianopolisli Cem. Biri DJ, biri dansçı iki arkadaşıyla Mistika adlı bir grup kurdu ve Ritz Carlton, Q Jazz Bar, Safran gibi mekanlarda sahneye çıktı. Gündüzleri de Taksim ve Etiler’deki kafelerde falcılık yaptı. Şimdi fal bakmak, hikayeye oturmuyor gibi görünüyor ama onu tanıyabilmemizin bir nedeni de baktığı fallar. Kader ağlarını örmüştü bir kere...

Bir gün bir kadın müzisyene fal baktı, bir süre de sohbet ettiler ve ona dinlemesi için demosunu verdi. Dinlediği şeyden çok etkilenen -adı bizde saklı- müzisyen, demoyu derhal Fazıl Say’a iletti. Say işte onu dinleyip, yıldızların oradan hangi ışık ona ait diye bakınmış, sonra da aramıştı. O görüşmeden sonra falcılığı bıraktı, Ankara’ya taşındı ve ummadığı bir şekilde müzik eğitimine başladı.

Şimdi Bilkent Üniversitesi’nde, özel öğrenci statüsünde, solfej, piyano, armoni, İngilizce ve sesinin doğal yapısını bozmadan daha rahat kullanmasını sağlayacak bir ses eğitimi alıyor. Önümüzdeki yıl yurtdışında vereceği üç konseri kesinleşmiş durumda. Albümünü ise dinleyecilere Edirne’de, o ilkel stüdyo koşullarda yaptığı kaydıyla ulaşacak. Çünkü yapımcılar, tekniğini yeterli buldukları bu çalışmanın orijinal ruhu bozulmasın istediler.

Bu yazının konusu olan hikayenin sonuna geldik; ancak Adrianopolisli Cem’in hikayesi daha yeni başlıyor. Bundan sonra daha farklı, daha zengin, Cem Adrian’lı günlerde buluşmak üzere, arkası yarın...

SESİNİ ENSTRÜMAN GİBİ KULLANDI

Cem Adrian’ın, yapımını Kadir Dursun Production ve İmaj Müzik’in üstlendiği, bugünlerde piyasaya çıkacak Ben Bu Şarkıyı Sana Yazdım adlı albümünün en önemli özelliği enstrümanların yanısıra Adrian’ın sesini de birçok enstrüman gibi kullanmış olması. Söz ve bestelerin çoğu ona ait. Ben Bu Şarkıyı Sana Yazdım, Bana Özel, Hayat Ben, Edirne Hatırası, Cluster, bir Japon halk şarkısının altyapısı üzerine yorumladığı Merdivenler, Cem Session ve Orhan Veli Kanık’ın Harbe Giden Sarı Saçlı Çocuk adlı şiirinin bestesi... Albümde ayrıca, Kimler Geldi Kimler Geçti ve Bilkent Üniversitesi’nde Fazıl Say’ın eşliğinde söylediği Summertime ve Uzun İnce Bir Yoldayım adlı parçaların canlı kaydı da var.  
 


En çok satan yerli albümler
 1  Sezen Aksu  Bahane
2  Cem Adrian  Ben Bu Şarkıyı Sana Yazdım
3  Manga  Manga
4  Işın Karaca  İçinde Aşk Var
5  Ahmet Koç  Paradoks
6  Mor Ve Ötesi  Dünya Yalan Söylüyor
7  Kayahan  Kelebeğin Şansı
8  Gökhan Kırdar  Yağmur
9  Gece Yolucuları  Islak Islak
10  Sezen Aksu  Gülümse

Cem Adrian
« Yanıtla #2 : 05 Mart 2005 - 01:58:03 »

Çevrimdışı theBad

  • Daimi Üye
  • *****
  • İleti: 631
  • Cinsiyet: Bay
we o albüm şu an kulaklarımda ötüyor...

ben bu şarkıyı sana yazdııııııııım

Cem Adrian
« Yanıtla #3 : 05 Mart 2005 - 02:17:31 »

Çevrimdışı theBad

  • Daimi Üye
  • *****
  • İleti: 631
  • Cinsiyet: Bay
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! ASPIRATION !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

maaaaaaaaaaaaaaaaaa ale maaaaaaaaaaaaaaaaaa ale!!!!!


BİR İNSANIN SESİ ANCAK BU KADAR ENTERESAN OLABİLİR!!!!


maaaaaaaaaaaaaaaaaa aale maaaaaaaaaaaaaaaaaa aale!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!


KESİNLİKLE DİNLEYİN BU ŞARKIYI!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

maaaaaaaaaaaaaaaaaa aale maaaaaaaaaaaaaaaaaa aale!!!


gece saat 02:15

Cem Adrian
« Yanıtla #4 : 05 Mart 2005 - 02:17:33 »

Çevrimdışı cyberjack

  • Kurucu
  • *******
  • İleti: 1228
  • Cinsiyet: Bay
mallleeeeeeeeeeeeee e maleeeeeeeeeeeeeey

ben bu şarkıyı sana yazdım



Mutlaka Dinleyin

Albümü Temin Edin!!!!!!


Alternatif bir şeyler arıyorsanız herşeyden sıkıldıysanız tam size göre...

Cem Adrian
« Yanıtla #5 : 05 Mart 2005 - 02:39:55 »

Çevrimdışı theBad

  • Daimi Üye
  • *****
  • İleti: 631
  • Cinsiyet: Bay
bu şehirde bir kadın war adı bana özel bana özel
elleri war küçücük yüzüyse çiçeklerimden güzeeeeel
kimse bilmez bir kalbi war kocaman ama bana özeeel
bazen kızar kızar dünyaya ama sadece kendini üzeeeeeeer!!!!!

YA ALIN ŞI LANET OLASICA ALBÜMÜ!!!!!!

delirdim ya!!!!!!!



onu neden sewemezleer; bilemezleeeer hiiç hiiiç sewemezler!!!



bu gri şehrin yolarını rengarenk boyamakl  isteeeeeeeeeeeer

çözemezler çözemezler onun bir düşü war ki asla asla bilemezler....


ONU NASIL SEWEMEZLEEEEEEER!

Cem Adrian
« Yanıtla #6 : 05 Mart 2005 - 02:50:14 »

Çevrimdışı cyberjack

  • Kurucu
  • *******
  • İleti: 1228
  • Cinsiyet: Bay
bazen bakar o gök yüzüne bulutları izler...........


Tanım : Cem Adrian'ın, yapımını Kadir Dursun Production ve İmaj Müzik'in üstlendiği, "Ben Bu Şarkıyı Sana Yazdım" adlı albümünün en önemli özelliği enstrümanların yanısıra Adrian'ın sesini de birçok enstrüman gibi kullanmış olması. Söz ve bestelerin çoğu ona ait. Ben Bu Şarkıyı Sana Yazdım, Bana Özel, Hayat Ben, Edirne Hatırası, Cluster, bir Japon halk şarkısının altyapısı üzerine yorumladığı Merdivenler, Cem Session ve Orhan Veli Kanık'ın Harbe Giden Sarı Saçlı Çocuk adlı şiirinin bestesi. Albümde ayrıca, "Kimler Geldi Kimler Geçti" ve Bilkent Üniversitesi'nde Fazıl Say'ın eşliğinde söylediği "Summertime" ve "Uzun İnce Bir Yoldayım" adlı parçaların canlı kaydı da var... İmaj Müzik

Cem Adrian
« Yanıtla #7 : 05 Mart 2005 - 03:16:52 »

Çevrimdışı theBad

  • Daimi Üye
  • *****
  • İleti: 631
  • Cinsiyet: Bay
Hıncal Uluç'un 27/11/2004 Tarihli Sabah Gazetesi'ndeki Köşe Yazısı

Simdi başlığa gelelim.. "Mucize!.." Soyunma odasinda hasret giderirken anlattı Fazıl.. Bu Fazıl Say'ın keşfettiği bir delikanlı.. Edirneli.. Adını yazmıyorum.. Onu tanıtma hakkı Fazıl'ın..
"Yedi oktav sesi var" dedi.. Kahvelerde fal bakıp bahşiş alarak geçimini temin ediyormuş. Şimdi Bilkent müzik bölümünde eğitimde..
"Bilinen bütün sesleri, kadın erkek çıkarıyor" dedi.. "Bas, bariton, tenor, alto, soprano.. Hatta kontrtenor.. Farinelli hikâye.." "Dünyada benzeri yok.. Hiç de olmadı" dedi.. Dahası..
Duyduğu her sesi çıkarıyor, delikanlı.. Miles Davis'in trompetini dinliyor, trompet sesi çıkarıyor.
Kendi olanakları ile kendi sesini kaydetmiş.. Fazıl bir örneğini bana verdi. Dinledim.. Dondum kaldım..
Bas ana ses o.. Soprano vokaller o.. Enstrümanlar o..
Gelecek yıl bu zamanlar, bütün dünya bu genç Türk'ü konuşacak..

Cem Adrian
« Yanıtla #8 : 05 Mart 2005 - 03:18:56 »

Çevrimdışı theBad

  • Daimi Üye
  • *****
  • İleti: 631
  • Cinsiyet: Bay
Can Dündar'in 28/11/2004 Tarihli Milliyet Gazetesi'ndeki Köşe Yazısı

 

Gaipten bir ses

Önceki gece bir ses duydum; daha önce duyduğum hiçbir sese benzemiyordu.
Daha doğrusu daha önce duyduğum tüm sesler o seste buluşmuş gibiydi.
Baştan anlatmalıyım:
***
2 ay önceydi.
İstanbul'da Fazıl Say'a bir arkadaşı "Şunu bir dinle" diye bir CD verdi.
Edirneli, 24 yaşinda bir müzisyenin tanıtım amacıyla yaptığı bir kayıttı bu... Bir süre yerel radyolarda DJ'lik yapmış, bir yıl önce de İstanbul'a gelmişti. Bir yandan deneysel müzik çalışmaları yaparken, öte yandan Etiler'de bir kahvede fal bakarak hayatını kazanıyordu.
Fazıl Say, sesi dinleyince irkildi.
Daha önce hiç böyle bir şey duymamıştı.
Kah kendi bestelerini, kah bildik şarkıları söyleyen bu genç adam, peş peşe bas, bariton, tenor, alto, soprano, koloratür soprano sesleri çıkarabiliyordu.
Yani "tek başına çok sesli koro"ydu.
7 oktav genişliğinde bir sese sahipti.
Hem Louis Armstrong hem Elvis Presley gibi okuyabiliyor; pop, caz, klasik, her telden ve makamdan söyleyebiliyordu.
Klarnet sesini de, trombonu da, sivrisinek vızıltısını da taklit edebiliyordu.
***
O gece uyuyamadı Fazıl Say...
Sabah CD'deki sesin sahibiyle tanıştı. Uzun boylu, yakışıklı, rahat tavırlı bir gençti bu...
Ona, gırtlağındaki materyalin farkında olup olmadığını sordu.
"Farkındayım" dedi genç kayıtsızca...
Ama nota bilmiyordu ve müzisyen olmaya pek niyeti yoktu.
Fazıl ona bu sesle müzik eğitimi alırsa 1 yıl içinde bir dünya starı olabileceğini söyledi. Ve kendisini bu dönem ders vermeye başladığı Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi'ne davet etti.
Mucize ses, kısa süre sonra Ankara'daydı.
Orada kendisini ses uzmanı, Bilkent Senfoni'nin şefi İbrahim Yazıcı dinledi ve hemen Fazıl'ı arayıp şu yorumu yaptı:
"Böyle bir ses, dünyaya bin yılda bir gelebilir."
Gencin gırtlağı muayene edildiğinde bir mucizeyle karşı karşıya olduklarına iyice emin oldular:
Ses telleri normal bir insanınkinin 3 katı uzunluğundaydı.
***
Önceki gece Fazıl Say'ın davetiyle Bilkent'e, o mucize sesi dinlemeye gittim.
Konserde "Fazıl'ın harika çocuklar"ı birer birer sahne alıp umut ateşleri yaktılar.
Ve en son Cem Adrian davet edildi sahneye...
Siyahlar giyinmiş orkestra üyelerinin arasindan bordo bir gömlek ve koyu renk kotla geçti. Ayağındaki sabo, pantolonunun paçalarını eziyordu.
Fazıl piyanoda yerini aldı, o mikrofona geçti ve kendi bestelediği bir şarkıyı söylemeye başladı.
Tizden okurken, aniden kalınlaşıyor, ağzını açtıkça sesler alfabesinin bütün harfleri, ses tellerine konmuş kuşlar gibi rahat, coşkuyla ve zorlanmadan uçuşuyordu.
Konserini bitirdiğinde aynı rahat ifadeyle "Ben, sadece şarkı söylemek için doğduğumu düşünüyordum" dedi.
"Mucizelere ve meleklere" inaniyordu. "Fazıl meleği"yle tanışması, onun mucizesiydi.
Fazıl cevaben şöyle dedi:
"Yıllar sonra bir gün 'Cem'in ilk konserinde biz de vardık' diyeceksiniz keyifle..."
Cem Adrian ismini hafızanıza yazın. Yakında çok sık duyacaksınız.

Cem Adrian
« Yanıtla #9 : 05 Mart 2005 - 05:31:05 »

Çevrimdışı cyberjack

  • Kurucu
  • *******
  • İleti: 1228
  • Cinsiyet: Bay
saat 05:28 haal dinliyorum

sıkılmadım


demekki güzel derhal almalı

google da ares de kazaa da aramamalı mp3 ünü orjinal albümünü temin etmeli

Cem Adrian
« Yanıtla #10 : 05 Mart 2005 - 17:32:54 »

Çevrimdışı wernoa

  • Yepyeni Üye
  • *
  • İleti: 0
  • psychopath
    • http://www.ozlemtekin.biz
ben alıcam; haberlerde gösterdiler bu adamı herifte bi ses var olağanüstü bisey zaten :lol:
bir kadeh şarap, bir nefes duman, bir sıcak gülüş bana yeter..

Cem Adrian
« Yanıtla #11 : 05 Mart 2005 - 17:42:22 »

Çevrimdışı theBad

  • Daimi Üye
  • *****
  • İleti: 631
  • Cinsiyet: Bay
gerçekten bu adamın korsan albümü almayın; orjinalini alın ki ona destek olun! daa büyük işler başaracaktır illa ki :)

ben şahsen saat 04:19 itibariyle Cyberk'e gösterdim elimdeki ORJİNAL CD'yi :)

ama mutlaka alın dinleyin; dinlenilesi bir albüm; her parça da ayrı bir dünyaya pencere açacak size bu albüm!!!

Cem Adrian
« Yanıtla #12 : 06 Mart 2005 - 04:57:20 »

Çevrimdışı cyberjack

  • Kurucu
  • *******
  • İleti: 1228
  • Cinsiyet: Bay
aradan tam 24 saat geçti saat sabah 04:57

orjinal sidi elimde


KORSANA HAYIR!!!

Cem Adrian
« Yanıtla #13 : 06 Mart 2005 - 17:00:08 »

Çevrimdışı theBad

  • Daimi Üye
  • *****
  • İleti: 631
  • Cinsiyet: Bay
herkeste bi tane orjinal cd si olması lazım
ısrarlıyım.. kulak paslarına kesin çözüm :)

kulak paslarının üzerine bir tutam cem adrian döküyoruz; kirden we pastan eder yok!' :)

Cem Adrian
« Yanıtla #14 : 12 Mart 2005 - 04:28:40 »

Çevrimdışı emine

  • Üye
  • **
  • İleti: 33
zagada cumartesi...
hayatta kal