Özlem Tekin

Konu Dışı => Diğer Başlıklar => Konuyu başlatan: by_haxan - 12 Ekim 2006 - 12:01:22

Başlık: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 12 Ekim 2006 - 12:01:22
evet arkadaşlar konun başlığından da anlaşılacağı gibi bu konuda paylaşmak istediğiniz deneme yazılarınızı, şiirlerinizi, duygusal , komedi, trajedi , hikaye tarzı yazılarınızı paylaşabileceğiniz bir ortam hepimize hayırlı olsun...  

ilk benden olsun... 

Dostuk Üzerine

(http://img242.imageshack.us/img242/6631/adszms6.png)

Geniş yürekli Dostlar
Su, kendine sırdaş arıyordu.Önce buluta verdi sırrını.Ağır geldi
sır buluta.Sağanak sağanak döktü suyun tüm sırlarını.
Sonra göle gitti su.Ona anlattı derdini.Bu arada bulut suyun
sırrını yağmur yapıp, dolu yapıp, kar yapıp savurduğu için ,zaman
zaman taşıyordu göl ve suyun sırrı iyice açığa çıkıyordu.

Sonra nehre verdi su sırrını.Nehir aldı suyun sırrını çekti
gitti.Dereye verdi.Dere biraz daha yavaş olsada nehirden , oda götürdü
suyun sırrını bir başka bilinmeze..Çağlayanlar, şelaleler,akarsular..Hepsi
kayboluyordu bir anda.Sonra bir gün su takip etti dereyi.Dereye
okyanusa kavuşunca farketti su, bütün sırlarının akarsularla,
çağlayanlarla,ırmaklarla...okyanusa taşındığını.
Karar verdi su.Sırrını okyanusa verecekti.Öyle de yaptı zaten.Tüm
sırlarını  okyanusa verdi.Artık suyun sırrını okyanustan başkası
bilmiyordu.Ne taştı okyanus, ne bir başkasına taşıdı suyun sırrını, ne de
kurudu....Geçen karşılaştık suyla.Bir bardaktaydı. Suskundu. Çok uğraştım
konuşturamadım.Ben tam giderken '' Dur !'' dedi su.Durdum! '' Okyanus yürekli
dostlar bulmadan sakın konuşma! Taşıyamazlar , kaldıramazlar senin yükünü,canını
yakarlar,utandırırlar....'' dedi.
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: ARGo77 - 12 Ekim 2006 - 15:23:12
deneme klavye kontrol 1,2,3 ok klavye tamam..bir hikayenin uç sınırlarına dayanmış bir gerilimin içinde yaşanan trajedinin mahkumu olmuş 2 kulaklı bir canlının barındırmış olduğu değerleri kendi hedefi uğruna ateş böcekleriyle çatışmaya giren birinin son verdiği nefesi arkasından  duymak hiçte acı bir gerçek olmasa gerek..denildiğinde bir bakışın insan piskolojisini nekadar etkilesede, bakanın bakmayanlara karşı kendi bilinci altındaki vazifesini dile getirmek imkan,zaman vede sorgu biçimi olmakla kalmayıp bazılarının içinde barınan  yavru kedi görünümüne girmiş ruhu ateşlere attığımızda parçalanmış bedeninin yanmış olan kısmına baktığımızda gerçekliğin ardında saklananın bir tür evrensel döngü olduğunu görebiliyoruz.. nitekim,fuzuli oksijen tüketimine yol açan insancıkları teker teker tespit edipte dünyanın çekirdeğine yakın bir yerde muhafaza ettiğimizi düşünürsek hepsinin canı cehenneme..:D şeytanla birlikte kanka olup o insanlara acı çektirmek kimin aklına gelebilirdi ki..sadist bir farenin insan kulağını kemirmesinden daha yırtıcı ne olabilir ki...size sunulan bir ekolun hangi amaç uğruna yazıldığı kimin umrunda olabilirki tabikide kimsenin...yaşanan bir geçmişin untulmaz sahnelerini tekrar oynamak isteseydiniz..dün,ne tür yemek seçerdiniz...size büyük bir imkan verildiğinde dünya rejimini ne şeklide değiştirirdiniz..maksat doğadaki geyik çeşitlerini bir araya toplayıp münakaşaya girmek değildir..akışın yönünü değiştirdiğimiz felsefenin idolünü araştırmaktır..peki bunca geyik katliamına yol açan faktörleri nasıl belirleyebiliriz..y ada arka bahçede kendi egosunu tadmin etmek için kazı yapan adama nedemeli tabikide hiç bişey,kazın vefatından sonra oluşabilecek hadiseyi düşünemiyorum...neyse gelelim pilav üstü kurunun faydalarına..aslında saymakla bitmez ama..........soluğu tuvalette almak bir tür evrensel döngü haline gelmiş olsada yaşananlar klozet ve sifon arasında geçecek bir zaman dilimini gösterir..S*ÇTIM....:D :D :D 
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 12 Ekim 2006 - 16:14:34
argo acaip bir deneme olmuş kardeşim , yani yazının en sonunda yazmış olduğun teşbihe aynen katılıyorum o ayrı bir konuda :D

okurken bir ara fenalıştığımı hissettim :D 
yinede ellerine sağlık ..
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: exalans22 - 12 Ekim 2006 - 23:09:33
  - Yaşam -
Yeni bir gün daha başlıyordu benim ve boya sandığım için.Mutfaktan yarım ekmek alıp çıktım.Dışarıdaki rüzgar hakimiyetini kanıtlamak istercesine sert bir şekilde esiyordu.Bir an acaba bu gün işe çıkmasam mı?diye düşündüm.Ama benimle beraber kalkıp yan komşunun döktüğü küllerin arasından kızgın olanları ayıklamaya çalışan annemi görünce vazgeçtim.Üstelik kardeşim Umut’ta dünyaya gözlerini yeni açmıştı.Babamın da hali ortadaydı zavallı adam çalıştığı işyerinde geçirdiği o kazadan sonra sağ elindeki üç parmağını da kaybetmişti.Ağabeyimde çalıştığı işyerinin yanmasıyla işsiz kalmıştı.Tüm ailenin yükü üstümdeydi.
   Bugün her zaman oturduğum yerin biraz uzağına oturdum.Ama yine aynı kişiler ayakkabılarını boyatmaya geldiler.Kimi keyif için kimi ise mecburiyetten ayakkabılarını boyatıyorlardı.Her gün benim yanıma tezgahını kurup simitlerini satan Musa amcada ortalarda görünmüyordu.O da benim gibi tüm ailenin yükünü omuzlarında taşıyordu.Saatler ilerledikçe gün aydınlanıyor hava biraz ısınıyordu yada bana öyle geliyordu.Biri geldi yanıma hemen elimi fırçama uzattım “dur” dedi.”Ben ayakkabılarımı boyatmaya gelmedim.”Peki ne için geldiniz diye sordum “Konuşmak için,”dedi.Sivil zabıta görevlisi sandım önce,bir koluma sandığımın ipini sardım diğer elimle de üzerinde oturduğum tabureyi sımsıkı tutuyordum.Adımı sordu Kadir dedim.Nerede oturduğumuzu sordu ben daha cevap vermeden biri geldi yanımıza elinde iki tane çay vardı.Ben çayları almak için ayağı kalktım ama kalkmamla yere düşmem bir oldu.Birden gözlerim kararmıştı yüreğime bir acı saplandı.Gözümü açtığımda banimle konuşan amca elindeki suyu bana içirmek istiyordu.Bir bankta oturuyorduk aklıma hemen boya sandığım geldi ”Boya sandığım nerde…”dedim ayağa kalktım.”Otur” dedi amca  “Yanında” Havada kararmıştı ama üşümüyordum,sonra üstümdeki paltoyu   fark ettim.”Sizin mi?” diye sordum “Evet ama senin olabilir” dedi.Eve gitmem gerektiğini düşündüm “Gitmem gerek” dedim kalktım.O önce hiçbir şey demedi ama ben giderken arkamdan ”Hayat  her zaman adil olmayabilir…” dedi.Bir yandan hızlı adımlarla yürüyor bir yandan da amcanın dediklerini düşünüyordum.Yüreğimdeki sızıda tekrar büyümeye başladı.
Eve gelmeye bir köşe kalmıştı.Nihayet eve gelmiştim.Kapıdan girmeden önce durup geri döndüm.Komşunun sobasını küllerinin boşaltıp boşaltmadığına baktım.Boşaltmamışlardı.Çok üzüldüm.Umut bu akşamda soğukta uyuyacak dedim kendi kendime.Eve girdim.Babam başı önde Ağabeyim evde yoktu.Annem de Umut’a sımsıkı sarılmış yatıyorlardı.”Anne ne yapıyorsun Umut’u öldüreceksin.” Diye bağırdım.Yanına hızla yaklaşıp kendime döndürdüm.Annem ağlıyordu.Umut ise uyuyordu(?)Umut’u kucağıma aldım o an vücuduma soğuk bir rüzgar esti.Umut’a baktım sanki bana gülümsüyordu sonra o gülümsemenin yerini sonsuz bir durgunluk aldı.O an amcanın dediklerini anlamıştım “Hayat  her zaman adil olmayabilir…”


---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Teşekkürler
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: PyRoX - 12 Ekim 2006 - 23:17:31
deneme klavye kontrol 1,2,3 ok klavye tamam..bir hikayenin uç sınırlarına dayanmış bir gerilimin içinde yaşanan trajedinin mahkumu olmuş 2 kulaklı bir canlının barındırmış olduğu değerleri kendi hedefi uğruna ateş böcekleriyle çatışmaya giren birinin son verdiği nefesi arkasından  duymak hiçte acı bir gerçek olmasa gerek..denildiğinde bir bakışın insan piskolojisini nekadar etkilesede, bakanın bakmayanlara karşı kendi bilinci altındaki vazifesini dile getirmek imkan,zaman vede sorgu biçimi olmakla kalmayıp bazılarının içinde barınan  yavru kedi görünümüne girmiş ruhu ateşlere attığımızda parçalanmış bedeninin yanmış olan kısmına baktığımızda gerçekliğin ardında saklananın bir tür evrensel döngü olduğunu görebiliyoruz.. nitekim,fuzuli oksijen tüketimine yol açan insancıkları teker teker tespit edipte dünyanın çekirdeğine yakın bir yerde muhafaza ettiğimizi düşünürsek hepsinin canı cehenneme..:D şeytanla birlikte kanka olup o insanlara acı çektirmek kimin aklına gelebilirdi ki..sadist bir farenin insan kulağını kemirmesinden daha yırtıcı ne olabilir ki...size sunulan bir ekolun hangi amaç uğruna yazıldığı kimin umrunda olabilirki tabikide kimsenin...yaşanan bir geçmişin untulmaz sahnelerini tekrar oynamak isteseydiniz..dün,ne tür yemek seçerdiniz...size büyük bir imkan verildiğinde dünya rejimini ne şeklide değiştirirdiniz..maksat doğadaki geyik çeşitlerini bir araya toplayıp münakaşaya girmek değildir..akışın yönünü değiştirdiğimiz felsefenin idolünü araştırmaktır..peki bunca geyik katliamına yol açan faktörleri nasıl belirleyebiliriz..y ada arka bahçede kendi egosunu tadmin etmek için kazı yapan adama nedemeli tabikide hiç bişey,kazın vefatından sonra oluşabilecek hadiseyi düşünemiyorum...neyse gelelim pilav üstü kurunun faydalarına..aslında saymakla bitmez ama..........soluğu tuvalette almak bir tür evrensel döngü haline gelmiş olsada yaşananlar klozet ve sifon arasında geçecek bir zaman dilimini gösterir..S*ÇTIM....:D :D :D 

deneme:subjektif bakış açısıyla, yaşamla ilgili her konuda yazılabilen, yazarın süper rahat bi dille yazdığı, genelde bi oturuşta okunabilcek kısalığa sahip fikir yazısı türü. sanki fikirsiz yazı varmış gibi.

argoo sen bizim sabrımızımızı deniyosun..yoksa bizi delirtmeyi mi deniyosun hani deneme yazıları ya bu başlık senin denediğin seyler de bunlar galiba...
 :D   :D
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: ARGo77 - 12 Ekim 2006 - 23:48:12
deneme:subjektif bakış açısıyla, yaşamla ilgili her konuda yazılabilen, yazarın süper rahat bi dille yazdığı, genelde bi oturuşta okunabilcek kısalığa sahip fikir yazısı türü. sanki fikirsiz yazı varmış gibi.

argoo sen bizim sabrımızımızı deniyosun..yoksa bizi delirtmeyi mi deniyosun hani deneme yazıları ya bu başlık senin denediğin seyler de bunlar galiba...
 :D   :D

Bu yalnız denemeden oldu... :D :D
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 13 Ekim 2006 - 09:17:39
exalans22   yazın gayet güzeldi... paylaşımın için teşekkür ederiz.
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: savaş - 13 Ekim 2006 - 15:01:53
metnin çok güzeldi  antepli_haxan senin eserinmi değilmi bilmiyorum ama okumak bile
huzur verici idi.
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: exalans22 - 14 Ekim 2006 - 21:40:21
exalans22   yazın gayet güzeldi... paylaşımın için teşekkür ederiz.

teşekkür ederim okumuş olmana sevindim :)
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: b.d.sude - 14 Ekim 2006 - 21:50:30
  - Yaşam -
Yeni bir gün daha başlıyordu benim ve boya sandığım için.Mutfaktan yarım ekmek alıp çıktım.Dışarıdaki rüzgar hakimiyetini kanıtlamak istercesine sert bir şekilde esiyordu.Bir an acaba bu gün işe çıkmasam mı?diye düşündüm.Ama benimle beraber kalkıp yan komşunun döktüğü küllerin arasından kızgın olanları ayıklamaya çalışan annemi görünce vazgeçtim.Üstelik kardeşim Umut’ta dünyaya gözlerini yeni açmıştı.Babamın da hali ortadaydı zavallı adam çalıştığı işyerinde geçirdiği o kazadan sonra sağ elindeki üç parmağını da kaybetmişti.Ağabeyimde çalıştığı işyerinin yanmasıyla işsiz kalmıştı.Tüm ailenin yükü üstümdeydi.
   Bugün her zaman oturduğum yerin biraz uzağına oturdum.Ama yine aynı kişiler ayakkabılarını boyatmaya geldiler.Kimi keyif için kimi ise mecburiyetten ayakkabılarını boyatıyorlardı.Her gün benim yanıma tezgahını kurup simitlerini satan Musa amcada ortalarda görünmüyordu.O da benim gibi tüm ailenin yükünü omuzlarında taşıyordu.Saatler ilerledikçe gün aydınlanıyor hava biraz ısınıyordu yada bana öyle geliyordu.Biri geldi yanıma hemen elimi fırçama uzattım “dur” dedi.”Ben ayakkabılarımı boyatmaya gelmedim.”Peki ne için geldiniz diye sordum “Konuşmak için,”dedi.Sivil zabıta görevlisi sandım önce,bir koluma sandığımın ipini sardım diğer elimle de üzerinde oturduğum tabureyi sımsıkı tutuyordum.Adımı sordu Kadir dedim.Nerede oturduğumuzu sordu ben daha cevap vermeden biri geldi yanımıza elinde iki tane çay vardı.Ben çayları almak için ayağı kalktım ama kalkmamla yere düşmem bir oldu.Birden gözlerim kararmıştı yüreğime bir acı saplandı.Gözümü açtığımda banimle konuşan amca elindeki suyu bana içirmek istiyordu.Bir bankta oturuyorduk aklıma hemen boya sandığım geldi ”Boya sandığım nerde…”dedim ayağa kalktım.”Otur” dedi amca  “Yanında” Havada kararmıştı ama üşümüyordum,sonra üstümdeki paltoyu   fark ettim.”Sizin mi?” diye sordum “Evet ama senin olabilir” dedi.Eve gitmem gerektiğini düşündüm “Gitmem gerek” dedim kalktım.O önce hiçbir şey demedi ama ben giderken arkamdan ”Hayat  her zaman adil olmayabilir…” dedi.Bir yandan hızlı adımlarla yürüyor bir yandan da amcanın dediklerini düşünüyordum.Yüreğimdeki sızıda tekrar büyümeye başladı.
Eve gelmeye bir köşe kalmıştı.Nihayet eve gelmiştim.Kapıdan girmeden önce durup geri döndüm.Komşunun sobasını küllerinin boşaltıp boşaltmadığına baktım.Boşaltmamışlardı.Çok üzüldüm.Umut bu akşamda soğukta uyuyacak dedim kendi kendime.Eve girdim.Babam başı önde Ağabeyim evde yoktu.Annem de Umut’a sımsıkı sarılmış yatıyorlardı.”Anne ne yapıyorsun Umut’u öldüreceksin.” Diye bağırdım.Yanına hızla yaklaşıp kendime döndürdüm.Annem ağlıyordu.Umut ise uyuyordu(?)Umut’u kucağıma aldım o an vücuduma soğuk bir rüzgar esti.Umut’a baktım sanki bana gülümsüyordu sonra o gülümsemenin yerini sonsuz bir durgunluk aldı.O an amcanın dediklerini anlamıştım “Hayat  her zaman adil olmayabilir…”


---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Teşekkürler

cok begendim...içim bi kötü oldu birden :cry1:
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: exalans22 - 14 Ekim 2006 - 21:59:31
teşekkürler b.d.sude okuduğun için iyi eğlenceler :)





Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: b.d.sude - 14 Ekim 2006 - 22:37:50
_söylemediklerimi işitin lütfen_

Bana aldanmayın!
Yüzüm bir maskedir,
  Sizi aldatmasın.

Binlerce maskem var,
Çıkarmaya korktugum,
Ve,
Hiçbiri ben degilim...
olmadıgım göstermek
İkinci dogam oldu.

''kendinden emin biri''dersiniz,
Sanki güllük gülistanlık
Benim için herşey....
Adım güven belirtir,
Ve,
Oyunumun adı
''agırbaşlılıktır''
İçimde ve dışımda denizler sakin,
Her şeyin kumandanı ben...
Kimseye gereksinim duymam
Ben...
fakat,inanmayın bana,
Lütfen!...


Herşey dışta düzgün ve cilalı,
hiç yıpranmayan,her zaman saklayan
O maske!...
Altta ne güven ne de rahatlık...
Altta,
Karışıklık,korku ve yalnızlık içinde bocalayan
Gercek ben!...
Ama saklarım bu gercegi savunucukla..
Kimsenin bilmesini istemem...
Zayıf taraflarımı düşündükçe
Titrer ve sararırım...
Ya başkaları görürse iç dünyamı...
Gercek ben ve yalnızlıgımı!
İşte,
Maskelerimi onun için takarım...


Onun için,arkalarına saklanacak
Maskeler yaratırım...
Onlar,
Gösterişte kullanablicegim
Parlatılmş yüzler.
Beni korur,bakan gözlerden...


Beni oldugum gibi kabul edecek,
Sevecek
Bakışlarımı bulamazsam,
Solacak kuruyacak gercek ben...
Ve,
Ben bunu biliyorum.
Beni kendi maskelerimden kurtaracak,
Kurdugum hapishaneden kacıracak
Diktiğim engellerden aşıracak,
Beni seven,
Beni anlayan
Bakışlar olacak .Bana,
''sen degerlisin'' diyecek,
''maskesizken daha iyi bir dostsun''
Diyecek bir bakışa
Beni gören bir bakışa
Muhtacım...


benim yanıma sokulman kolay olmayacaktır!...
Uyarırım seni dost!...
Uzun yıllar kendini yetersiz hissetmiş ben,
Sana kendini kolayca açamayacaktır...
Bütün gücümle tutunacagım maskelerime
Ne kadar  sokulursan yakınıma,
O denli şiddetli geri itecegim seni...
Kim oldugumu merak ediyor musun?
Hiç merak etme...
Ben çevrendeki
Her erkek ve kadınım...
Maske takan her insanım.

Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: exalans22 - 14 Ekim 2006 - 22:50:08
gözlerim doldu desem inanır mısın?
2gün önce hayatta bir ilkimi yaptım ve senin tabirinle maskemi çıkartıp biriyle tanıştım ama korkarım bende senin gibi ellerimle iteceğim onu çünkü etrafımda maskelerden kurtulmamı istemeyen bi çok kişi var neyse konu dağıldı ...

Yüreğine sağlık b.d.sude




Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: b.d.sude - 14 Ekim 2006 - 22:53:26
teşşekkür ederim exalans22.. :cry1:
ama eser bana ait degil  :Dkeşke benim olsa benim duygularımı cok iyi ifade ediyor çünkü.
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: b.d.sude - 14 Ekim 2006 - 22:58:53
......._çizilmemiş bir resme veremedigimiz ruhun,
yaşanabilirligini hiç görememk mi bizi delirten...
          yoksa morgunda bekletilen cesedin gözlerinde ki
hikayenin sonunu bilememek mi
yaşamı anlamlı-anlamsız kılan........_
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: b.d.sude - 15 Ekim 2006 - 21:52:56
gülerek aglamayı öğrenmemiz gerek.!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 16 Ekim 2006 - 10:25:31
Ağlama, çalış...

Yoğurt...
En sevdiğim kelimedir.
Biz icat ettik.
Adını da biz koyduk.
Dünyanın neresine giderseniz gidin, yoğurdun üzerinde yoğurt yazar.
İnsan, gurbet ellerdeki marketleri gezerken, rafta, emmioğlunu görmüş gibi olur.
Ama yoğurt dışında, insanlığa pek katkımız olduğu söylenemez.
Bu nedenle, tıp, fizik, kimya ve barış Nobel'leri sayılırken, bizi hatırlayan pek olmaz.
Çünkü "sahte para" icat ederek, kimya ödülü almak mümkün değil.
SSK'yı soymak için erkeklere sezaryen faturası keserek, tıp ödülü almak da imkansız...
Ya da ne bileyim...
"Pinpon topu titreyince deprem olacağını anlıyoruz" diyene, fizik ödülü vermiyorlar.
Geriye ne kalıyor?
Edebiyat Nobeli.
Gidin kitapçılara...
Şaheser dolu.
Kimi, Nişantaşı'nda nasıl suşi yediğini karalamış, "roman" diye satıyor.
Kimi, gazete köşesindeki eski yazılarını ciltleştirmiş, "öykü" niyetine kakalıyor.
Nasıl doğurduğunu kitaplaştıran bile var...
Zannedersin Hazreti İsa'yı doğurdu kadın.

Bu yüzden çok önemsiyorum Orhan Pamuk'un Nobel'e aday olmasını...
Evet, "Türkler 1 milyon Ermeni'yi ve 30 bin Kürt'ü öldürdü" dediği iddia ediliyor.
Hatta bu yüzden yargılanıyor.
Hatta bu yüzden...
Nobel'i alabilir.

Öfkelenirsin, sevmezsin, okumazsın... Ayrı konu.  
Ama gurbet ellerde kitapçı gezme merakı olanlar, Türkiye'den sadece onu görüyor...
Market rafındaki yoğurt gibi.

Böyle yazmışım 2 yıl önce.
Ve, Pamuk, Nobel'i aldı.

Fransa'daki rezaletle birleştirince, bugünkü durumumuz özetle şudur:
"Soykırım yoktur" diyene...
Hapis.
"Soykırım vardır" diyene...
Nobel.  Orhan Pamuk, 1 milyon Euro alacak.
Biz, adam başı, birer yıl yatıp, 45'er bin Euro ödeyeceğiz.

Hazindir.
Lütfen, hiç kimse çıkıp, "edebiyat ödülüdür" falan demesin.  
Ödül, siyasidir... Kasıtlıdır.

Ama bu hazin durum, şu gerçeği değiştirmez...
Var mı "soykırım yoktur" u belgelerle, kanıtlarla "tüm dünyaya" haykıran, edebiyatla anlatan bir tane Türk yazar?
Yok.  
Çıkarabilmiş misin, Orhan Pamuk'a rakip?
Çıkaramamışsın.

Ağlamayacaksın o zaman.  

Bu iş yumurta atmakla olmaz.
Fransa gibi bir süper gücü, yumurta kapıya dayandıktan sonra tehdit etmekle de olmaz...

Lobiyle olur.
Halkla ilişkilerle olur.
"Adam satın almakla" olur.
Akılla olur.
Hukukla olur.
Dünyanın dört bir yanındaki Türkler'i... Heba ettiğin, hiç ilgilenmediğin... İnanılmaz insan gücünü organize etmekle olur.
Yoksa neden... Cephede erkek gibi kazandığını, masada dansözlere kaybettiğini sanıyorsun bunca zamandır?
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: PyRoX - 18 Ekim 2006 - 04:18:26
yazmaya başladım ..kendimi kendimde arıyorum.....

YATAKTA ÜÇ KİŞİ.....

Yatakta üç kişiyiz.Günlerden ,sanki asırlarmış gibi gelen yalnız  gecelerden sonra en kalabalık gecesini yaşıyor yatağım..
Bana sırtı dönük bembeyaz bir bedene sarılmış,gögsüme yapışmış bedeninden gelen sessiz hıçkırıkları hissediyorum içimde bir yerlerde...
Solgun beyaz teninde dolaştırıyorum ellerimi;ama sanki hissetmiyor beni,sanki yokmuşum gibi...
Gözlerini sabitlediği noktada penceremden görünen geceyi izliyor sadece..
Konuşmuyor,ben tek bir kelimesini duymaya muhtaçken,içimi kanatan bir sessizlikle susuyor...
Ben pişmanlığımı anlatmayı binlerce kelimeyle başarmıyorken,o kırgınlığını nasıl da anlatıyor bu ölümcül suskunluğuyla...
Kelimelerin bittiği yerde ben de susuyorum artık...
Bir tek gece sürdürüyor  yıldızlarla sohbetini ...
Öylece kalıyoruz uzun bir süre.
Her saniye sanki benden uzaklaşıyor vücuduma değen ten,daha da soguyor...
Ellerimi yüzünde gezdiriyorum,parmaklarım ıslanıyor...O ağlıyor ,ben kanıyorum.....

-Neden? diyor  suskunluğunu bozarak,fısıltıyla..

-Neden beni terkettin?

Cevap vermek istiyorum,sesim çıkmıyor...O an arkamdan bana sarılmış elleri hissediyorum;
nefesimi kesen bir acıyla tırnaklarını etime geçirmiş elleri...
Bedenimi kavramış bir ateş gibi yakıyor tenimi..Canımı  yaktıkça daha da sarıyor vücudumu,sanki ruhuma sarılırmışcasına...
Sesim çıkmıyor;ne bana kırgın arkası dönük bembeyaz tene bir cevap verebiliyorum;ne de arkamdaki karanlık siluete 
"dur artık canım yanıyor" diyemiyorum...
 
 
Yataktayız ,üç kişiyiz...
Biri solmuş bir beyazlıkta,tertemiz ama hastalıklı gibi görünen;diğeri karanlığın içindn belirmiş bir gölge gibi koyu iki kişi...
ve ben...benim bir rengim yok,tıpkı söyleyecek lafım olmadığı gibi;tıpkı yarından bir beklentim kalmadığı gibi...


Gece boyunca etimde hissettiğim tırnaklara rağmen  yüzünü hiç görmediğimi farkediyorum arkamdakinin..
Dönüp bakmaya korkuyorum,içimde bir fırtınanın ilk rüzgarını  hissederek ürperiyorum...
Sırtı bana dönük yaralı ruha bakıyorum..
Onunla da gözgöze gelmeyeli asırlar olmuş sanki.....
Bogulduğumu hissediyorum;bu iki beden arasında sıkıştığımı,ezildiğimi...
Birden doğruluyorum ,sıkıştığım yerden kurtarıp kendimi çıkıyorum ikisinin arasından...
Kalkıp gitmek istiyorum..Gidip unutmak..Kaçıp kurtulmak...

Sorgulayan gözlerle bana  bakıyor ikisi de...Nereye gittiğini sanıyorsun dercesine;gidebileceğini mi sanıyorsun dercesine...
Umursamıyorum;yataktan inmek için hamle yaptığım anda anlıyorum  bu imalı,alaycı bakışların  nedenini..
Yatağımın dört tarafından bir lav denizi akıyor..Duvarları da yok artık odamın;
sonsuz bir karanlıkta kaybolmuş herşey..sadece  pencerem duruyor hala yerinde...
Dipsiz karanlıktan ,yıldızlı bir geceye açılan pencerem...Ay hala tüm ışığıyla sohbetine devam ediyor yıldızlarla ve geceyle..

O an anlıyorum bu yüzleşmenin kaçınılmazlığını..Birbirimizle hesaplaşmadan bu yataktan hiçbir yere adım atamayacağımı..
Bağdaş kurup oturuyorum;artık yüzleri bana dönük,gözlerini dikmiş bana bakan iki kişinin karşısında...
Aynı anda gözgöze geliyorum ikisiyle de...
Çok tanıdık geliyorlar gözüme;bir o kadar da yabancı...cesaretimi toplayıp soruyorum:

--Ne istiyorsunuz benden?

--Bize ait olanı;seni...
diyor ikisi de.

--Zaten sizin değilmiyim? diyorum.

İkisi de doğruluyorlar yattıkları yerden..Solgun ve beyaz tenli olan uzanıp dizlerime koyuyor başını...

--Artık değilsin. diyor sitemli bir ses tonuyla..
Nerde nasıl kaybettim seni bilmiyorum ama ,benim değilsin artık..Gözlerindeki ışık yok,yerinde ölümcül bir bulanıklık var.
Yüreğindeki ateş söneli çok olmuş ve sönmüş ateşin dumanında seçemiyorum artık yüzünü.
Yıllarca körüklediğim o ateşi söndüren sebebi sorguluyorum sürekli..
Ateşin sıcaklığının yerini alan bu buzul katmanda yaşayamıyorum ben.
Baksana halime;bembeyaz tenim solgun ve hastalıklı gibi...Senin de yaşayamayacağını biliyorum  bu ıssız iklimde...
Sen umut iklimi adamısın,aşk iklimi adamı..Bu çoraklık öldürecek seni de.
Sen anlamadan bitiyorsun,farketmeden ölüyorsun..Baksana bir etrafına ,ne kalmış senden....
Hani nerde senin kiraz ağaçların;nerde yasemin çiçeklerin..
Kokuları birbirine  karışırdı ruhundaki yaseminlerle hanımeli çiçeklerinin...
Sevdiklerin,dostların,köklerin...Neden unuttun hayatını sulamayı.
Bak soldu  gitti,kurudu hepsi şimdi...
Ne yasemin,ne hanımeli,ne dostların,ne sevdiklerin,ne kiraz ağaçların..Hepsini  kuruttun kendi ellerinle..


--O yanındakini nerden buldun" diyerek  bakışlarını
 başını omuzlarıma koyarak kollarını  bedenime dolamış karanlık siluete çeviriyor sonra....

Gözgöze geliyorlar;aralarında kalmak iki kasırganın  tam ortasında kalmışcasına donduruyor kanımı..
Bana sorulan bir soru olmasına rağmen karanlık siluet cevaplıyor soruyu...

-O değil,ben onu buldum...

Yüzünde alaycı ve hain bir ifade var.Kelimelerini etime batırdığı tırnaklarından  daha derine saplamak saplamak için kullanıyor sanki..
Gögsümde dolaşan elleri sanki kalbimi söküp alacakmışcasına korkutuyor beni..
Bir yandan da bana dokumasından tuhaf bir haz alıyorum.
Gözlerimi kapatıp ona teslim etmek istiyorum kendimi...

-Onun bana ihtiyacı vardı,sana değil . diye ekliyor hain sözlerine daha sivri dikenleri..

O konustukça  daha bir beyazlıyor başı dizlerimde,gözleri pencereden geceye bakan yüz..
Daha bir soluyor teni.Ama gözünü  bir an olsun bize çevirmeden Ay'a dikmiş  bakıyor.
O soldukça Ay daha çok parlıyor,yıldızlar çoğalıyor sanki...

Bense içimdeki çelişkiyle sessiz ve şaşkın bakıyorum ikisine birden.
Dizlerimin üzerindeki, yitip giden masumiyetin acısıyla;gögsümde dolaşan ellerin,tenimi çizen tırnakların verdiği zevk
birbirine karışıyor ruhumun labirentlerinde.
Bir çıkış bulamıyorum bu üçlü oyundan;çıkış aradığımdan da emin değilim gerçi.....
                 
                                                                                                                                devam edecek..
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 18 Ekim 2006 - 10:32:32
(http://img140.imageshack.us/img140/3041/adszfa0bh1.png) (http://imageshack.us)

Bitti sanmıştım, unuttum demiştim, ömrümün geri kalanını sensiz geçirebileceğim fikrine bile kendimi inandırmıştım!... En büyük yalan, insanın kendine söylediği yalanmış geç anladım. Kaleminden çıkan birkaç cümleyle gözlerimin karşılaşması, yüreğimin seni yeniden hissetmesi, beynimin içine kazınan kare kare resimlerin ve kalabalıklar arasında yaşadığım başıboş dalıp gitmelerim!...

Seninle yaşadığı bir günü, tüm geçmişine ve geleceğine denk tutan bir ruhu, mahşere kadar taşımak zor gelecek biliyor musun?...

Öyle ya bir yağmur da, bir göl kenarında, gözlerinden içtim yağmur ve gece kadar yoğun şarabı ben!... Gece senin derinliğindir ben de, yağmur benim yüreğimin sağanakları...

Aklıma düşmeye gör, en fırtınalı denizde yolunu kaybeden en acımasız dalga olur bakışlarım... Dalgalarımın kayalıklarla buluştuğu an çıkan sesleri duymanı hiç istemem! Canı çok acıyan bir deniz ağlıyor dersin eminim... Seni özledim, anlıyor musun, özledim!!!

Gördüğüm her kuşun kanadına gözlerimi koyuyorum, bulunduğun diyarlara gelirler de seni görürüm diye...

Sana " yar" diyorum, " yaralarım" kanıyor...
Sana "yara" diyorum, tüm sözlerimin öznesi oluyor
" yar' a"...

Yara giden yolda kocaman bir yaram var!!!

Ne diyeyim, yara yardansa akan kanım değil, onun için gözümü bile kırpmadan verebileceğim canımdır!!!...
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 26 Ekim 2006 - 09:38:35

(http://img179.imageshack.us/img179/4863/aaaaaarb2.gif)
bir gün gittim..
geride yığınla soru işareti bırakarak
yanıtlamaya vaktim yoktu
geç kalmıştım hayata, uçtum kanatlarımı takarak
bir gün gittim..
dönüp arkama bakmadım bile bir kez
nelerden vazgeçtiğimi görmek istemedim
istemedim kimseyi bir kez daha yıkmak
zaten ben gelmeyi de istemedim ki

bir gün gittim..
hala kulaklarımda yankılanan; bir araba kapısı vuruşuyla çıktım o fotoğraftaki kareden
o kareki beni yıllarca kendimden uzağa iten.

bir gün gittim..
gitmeler hiç bitmeyecekti; bildim
bildim de, bilmemezlikten geldim
zaten ben gördüm de, görmemezlikten geldim.

bir gün gittim..
asırlar uzağa
uzaklar soğukmuş
üşüdükçe anladım düştüğümü tuzağa.

bir gün gittim..
hiç hesabım kalmadı artık kendimle
sen de dahil
..herkesi affettim..
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: ozz_witch - 26 Ekim 2006 - 13:05:23
         ? :cry1:

sanki daha dünmüş gibi
bazı hatıralar var
gözümde canlanan
bi yasak aşkın pençesindeydim bi zamanlar
çok hatalı davrandım çogu zaman
hep kaçmak istedikçe biri ayaklarıma kapandı
ve ben onu hiç kıramadım ve kaldım
ama o beni bitirdikçe bitirdi
ve ben ona hiç bir zaman yok diyemedim
ve halen o aşk ölüm gibi içimde

zamanla beni anlar sandıgım
ve ben onu dost zannederken
o beni aglatan ve gerçekleri bana
pembe gözlüklerin arkasından bakmamı saglayan
sen...
nedir benim senden çektigim
ben böyle ihanet görmedim
gözyaşlarımı silen bana yaptıgım herşeyde
istedinde yaptın diyen ve
ben her tökezledigimde
acılar içinde kıvranırken bana
sadece elveda diyen sen
yüregimde fırtınalar vardı tek senin bildigin
yüregimdeki yaşa tek şahit olan sen
nasıl olurda herşey biterken
bana sadece bi elveda diyebiliyosun
şimdi yine yanlızım ve sen bana
ne halin varsa gör diyosun
oysa sen beni çok şımarttın sarılmamış
kollarında ben uyurken
benim anılarımı canlandrdın
bense şimdi yokoluş içersinde
sadece sana uzaktan bakabiliyorum
elimi uzatıyorum ama
gözlerim yaşlaı ben camdan
sana bakarken sen ::bye diyebiliyosun
acı içersinde kıvranıyorum
tutmadın ellerimden
bi gün geliceksin
çokta geç olmayacak ama ben
seni bir daha dinlemek istemiyorum
ama seni dinlemedigim gün ölmüşüm demektir
çünkü kalbim olmadan ben yaşayamamki
 :ühüh :ühüh :ühüh :ühüh
 

 
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: jumanji_53 - 26 Ekim 2006 - 13:07:54
                                                          ------SENDE AĞLA---

birgün daha başladı sensiz ve bitecek.kaçıncı güneşsiz sabah bu geçirdiğim,kaçıncı karanlıkları bekleyiş...bitermi bu acı bekleyiş???
nasılda başlamıştı hikayemiz.bitmez sonu gelmez sevgimiz neye yeni düştü??neydi bizi bu hale getiren sen mi? ben mi? yoksa yabancı birimi ???
ansızın yağan bir yağmur gibi bastırdı sevgin benii.sevmek çocuk olmaktı seninle yeniden.sevmek; hani bıraksalar bağıra bağıra şarkı sölemekti sokaklarda.haykırmaktı seveyi bilen benim gibi seven herkeze seni ve sevgimi.herşey demektin sen.herşeyimdin.şimdiyse sadece yanlızlıksın benim için yokluksun, umutsuzluksun...
sensizlik ölümün diğer adı oysa ölümsüzlüktün sen. yeni doğan günüm gökyüzünde yıldızlarımdın.şimdi gecemde yok gündüzümde herşeyde sensizlik var bense senin olmanı istiyorum
sen umudum sen dünüm, bugünüm., yarınım neleri aldın g*türdün benden neleri çaldın yüreğimden.hesapsız,kitapsız vazgeçmiş gibiydin giderken. benden mi , hayyalerinden mi yoksa gelecekten mi vazgeçmiştin?? cevap vermedin buna çünkü sen yanlızca olmayan sevginden vazgeçmiş gibiydin giderken. mutlumusun şimdi yarınlardan umutlumusun???
hasretti senin adın.. bazende deli sevgi.. ölmezdi, ölmeyecekti bu sevgi.
bitmedi hala aklımda, acıyla anıyorum şimdi seni `BİRZAMANLAR HERŞEYİMDİN ŞİMDİ NEFRETİM `
ÖLMEYEN AŞKIM SENDE YOK OLUP GİTTİN TIPKI BENİM BİR ZMANLAR SENİN YOKLUĞUNA KAYBOLUP GİTTİĞİM GİBİ. şimdi sen ağla sen yan kaybettiklerine değil kayboluşuna yok oluşunaa
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: jumanji_53 - 26 Ekim 2006 - 14:08:54
                                                                 KIRLENMIS BIR BEDEN

Kendi kanımda boğulurken bu küçücük bedende dünya bana bakıp kıs kıs gülüyor ve kanayan yaralarıma tuz basıyor canım yanıyor...öyle bir sevinç var ki yüzünde...ben göz yaşlarımda kaybolurken o bedenimle dans ediyor...gücüm yok...daracık bi dünyanın kollarındayım...mahkumum...bırakıyorum sonunda kendimi dünyanın o iğrenç batak çamuruna o bana sahip oluyor bense ırzına geçilmiş bir bedenin...
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: alp_gfb - 27 Ekim 2006 - 01:27:05
götürenleri sor bir defa kendine, squlea? bak şimdi daha kolay gülemk, beyaz daha bi soğuk şimdi, betimleme yapması daha bi tatlı, müzik daha canlı, balık tutmak hiç olmadığı kadar zevkli, otobüsde 3 sn aşk aramak daha heyecanlı, yukarıya dua göndermek daha bi hevesli, yürümek tattığın en güzel dugu...otobüslerin camlarında batan güneşi izlettiren otobanlar daha şanslı(küfür yoq),okanı asistan can abinin yanında tek başına izlemek sanki picasso tablosu seyiretemk gibi artık...büyümüşüm...çizgiler aşkı attı artık kafamdan. sevgi kötülük oldu ...uzaklaşan herşeye güldüm...şimdi daha güzel anlaşamamak...paylaşmayı, paylaşmalara umutla yaşamak yerine yuvarladım ve kulaklar güzel sözler akıttım '' herzaman, suratını asarken şarkı söyle, zamanı geldiğinde orta parmağınla çok adam güldüreceksin'' ve ozamn onlar bir zavallı sen ise güçlü olacaksın. Regina Spektor - Fidelity çalarken en haylaz şakalrı yapayım. karnım acıktı ayvalık tostu iyi gelir. şurada bi atm olacak. şehri izlemek istiyorum. üşüdüm.karda başladı.bu kitap asla bitmeyecek.fransızca şart.bunu nasıl beceriyorlar ben asla bunu yapmıyacağım.bütün kötü dilenciler ölsün.fotoğrafların yerini kokular alsın.ağlarken aman işte ağladığımda... her neyse. acurlar oldumu? . bide niye ankara takımları oyun havasıyla sahaya çıkıyo?. müşteri memnuniyeti öncelikli olmalı . yürüyen merdivenlerde çorap çekme, öndekini dürtme, öndeki mini etekli bayanı kesme gibi şakalar yapılmamalı. tuvaletler çok kötü. hala kaset satıyorlar. ataride zardanadama benzeyen tarzan oyunu oynayan bile var. çizgifilm izleyemiyorum. ben ben bu kış gezmek istiyorum. ali haydar kim? kültürünü bilmediğim bi film'e beni empoze edercesine kaptırmam. bide beşi bi yerde istiyorum. sabah kalktığımda ''odanesi ben ölmedim dimi'' deyip oramı buramı cimcirip uyanmak da istemiyorum. kargaların odamın önündeki ağaçtan defolmalarıda hiç iyi olmaz . cuma günleri yemek yediğim yerdeki o bankacı bayanın karşısında yemek yemek yemesi gibiside yoQ çok güzel vucudu var. bide sen ünzile şalvarın çok sexy. şimdi maymunlar cehennemi diye saçma sapan bi filmi 6. defa koy TV ye TV de İLK KEZ diye ba bas bağır olmaz. hıncal bile kişner. O danesi bir maganda kurşunu... yakalyın. adam öldü. ambulans nerde? itfaiye geldi. olurmu?tak hortumu aç aç aç kaçın mahallelei geliyo... neden abi 2 aydır su yoqmuş abi.balıklar hazır.fazilerde yükseldi ..borsa otuzyedibin civarında. başbaqan ağladı ..üüü hakkıımmı helal ediyom, geberin emi...üüü. polis filmi ve haluk bilginer gelyio. evi satamadık gitti. bide gitar çıktı başıma. zardanadamı sevmesen hadi neyse...gecenin bi yarısına kadar yalovada çal çal çal sonra dinle. fransa. mevlana. istanbul. pişmaniye. rock. punk. blues. dalga. dost. ilişkiler. buluttan gemi yapmak. maqet gemilerim. puzzle. futbol arşivim. danone karamelli. caffe crown am gs diil. saf insanlara soru sormak. türkçe dostluğu misal otobüs yerine; çok oturgaçlı götürgeç..lokanta, restaurant yerine; yemek yeme yeri YYM ....ben aşık olup bırakmamak istiyorum çok güzel olsun o kadar güzel olsun ki ...istediği an beni bırakabilme rahatlığında olsun. sıpalar hep ona benzesin. saçlarına şiirlerimi iliştireyim.caddeye çıkalım resim yaptığımız boyalı elbiseler ile istiklalde gezelim belki sinan çetin görürü biz. acıktım marqtten acılı turşu aldım, abim hepsini yemiş...ekmek kalmamış. zeytin yoq. anne biz fakirmiyiz? hayır olum sadece para biriktiriyoruz. ama ben açım. olsun geçer .nassi? barış manço cumhurbaşkanı olmalıdı. uğur dündarda olabilir hala yaşıyo.hakkı devrim yaptığı programda çocukları hep kendinden yukarıya oturtturudu.göcek.gani müjde kaç para aldın turkcellden? banada sponsor olurlarmı acaba? bende o programda olmak istiyorum. deniz kızı organ nakli yapsın.
the bunalim
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: ozz_witch - 28 Ekim 2006 - 01:31:46
                         sessiz haykırış
bir sonbahar  akşamı yanlızlıgım adı koyamadıgım bi duygu bi haykırış çogu zamanda bi sessizlik var
zaman zaman çıglıklara bıraksana kendini hep aglamıyorki bazen gülümsemeyide biliyor bu kuru yaprak
çözülmesi zor biraz düşmüş yere agacın hemen altında ,öylece sesiz sakin sadece birileri geçtikçe kıpırdıyor,
 ee bazende rüzgarın sesinden ürperiyor,
 ama o hep agacın dalından koptugu için birazda kendini özgür hissediyor,
çünkü onu tutan hiç bişi yok rüzgar bi uçursa kim bilir nerelere yada kimin avuçlrında olucak ,
ama çok yıpranmış birazda ezlmekten yaşlanmış, yagmur her yagdıgında hüzünleniyor, içi kararıyo
ama biliyorki toprakla iç içe işte o bunu çok seviyor bide yagmur damlalarının onu çok daha güzel göstedigine inanıyor,
çünkü damladıkça rengi bi daha güzel yeşilleniyor ,
bazen kafası atıyor git buralardan diyor içi biraz buruk kırılgan
insanlardan korkuyor her ne kadr o bunu belli etmesede
çünkü yaprak çok hasas salınıvermiş bi çocuk   oyun parkında o
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 28 Ekim 2006 - 14:00:01
                                                                (http://www.ayrilik.org/ayrilik.jpg)

Öyle birini sevin ki, "Çünkü" süz, olsun. Yağmurda gökkuşağınız, baharda sevdanız, yokluğunda varlığınız, gözyaşınızda inciniz olsun.
Öyle birine tutulun ki, aramak için uzaklara gitmeyeceğiniz kadar sizin olsun. Ne zaman aşktan, yana söz duyarsınız kalbiniz çıldırmışçasına onun için gümbürdesin. Gün onunla başlasın. Gözleriniz uykudan uyandığında aklınıza ilk gelen, "Sevgilim, Canım" derken; yediverenler, onun kokusunu sunsun benliğinize. Gün yine onunla bitsin, uyurken ve de "Seni seviyorum" derken o olsun.
Öyle birine tutulun ki, aramak için uzaklara gitmeyeceğiniz kadar sizin olsun. Ne zaman aşktan, yana söz duyarsınız kalbiniz çıldırmışçasına onun için gümbürdesin. Onun estirdiği karayel samyeline, karanlıklar aydınlığa dönüşsün. O varken "Ümitsizlik" pılını pırtısını toplayıp gitsin. Onunla zorluklar kolay olsun. Ve de o varsa her şey var olsun.
Öyle birine yürekten sarılın ki, aranızdan rüzgar dahi geçemesin, kıyametin ayak seslerini duysanız bile o varsa yanınızda umurunuzda olmasın..
Öyle birinin olun ki, o kalbinizden çıkarsa şayet ruhunuz bedeninizden sökülecekmiş çesine olsun. "Seni seviyorum" diyemediğiniz zamanda gözleriniz, ciğeriniz, ruhunuz sevginizi söyleyip dursun.
Öyle birine bağlanın ki, yüreğinizin adımları onun adına yürüsün. İçinizden geçen şarkı o olsun ve de.... 'İçimden geçen şarkı gittiğinde ne yaparım ben! " diyebilirsiniz.
Öyle birine gönül verin ki, gönlünüz onun ardından koşsun, önünde hiçbir mani olmasın..
Öyle birine Aşık olun ki, şiirinizin ilhamı, duanızın kaynağı "Seviyor sevmiyor lara" gerek kalmasın onun da sizi sevdiği biri olsun.
Öyle birine vurulun ki, "Ben seni fakatsız, nedensiz, çünküsüz seviyorum." Bakma sen şimdiki zaman eki kullandığıma. En geniş zaman olan sonsuz geniş zamanla diyorum ki "Seni seviyorum". Adının geçmediği sözü dinlemiyorum.....
Seni ölesiye ve öylesine çok seviyorum ki birbirimizi bağlayan ipler görülmeyecek Canımı da, yolumu da, gönlümü de yoluna döşedim. Bittiğim gün kalbimden çıktığın gündür. Canım benim, ben senin bana zor gelen taraflarını da seviyorum, her şeyinle; bilmediğim bilsen ürkeceğim, anlamadığım, anlayamayacağım yanlarınla seviyorum. Seni ismin ne "de" haliyle ne de "e" haliyle seviyorum. Seni yalın halinle seviyorum.
Ben seni sevdiğim yerdeyim, heryerdeyim haykırabilirsiniz.

İŞTE BÖYLE BİRİNİ SEVİN
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 03 Kasım 2006 - 09:03:20

Yaşamak varken yaşamamış olmak,sevmek varken sevgiyi çok uzak dağ sırtlarına gömmek...unutmak varken herşeyi hücrelerine varana dek hatırlamak...bağıra bağıra konuşmak varken sessizliğin içinde aramak nedenlerini....

Zaman ne zaman benim yönüme doğru çevirecek saatteki yelkovanları...yada ben ne zaman haykıracağım bütün gerçekleri tanıdığım bütün insanlara...sanırım çok zor olacak inandığım gerçekleri bir anda değiştirmek....

Aşk geliyor aklıma sonra sen geliyorsun nedensizce..kapılıp gitmek diyorum çok uzak diyarlara...bilmediğim köy kahvelerinde çaylarımızı yudumlamak sabahın en güzel hallerinde..sonra özgürce devam etmek ormanın derinliklerine...görmediğim güzelliklerde seninle birlikte senin güzelliğinle yaşamak.akşamın o dayanılmaz hafifliğinde uzanıp nehrin eşsiz melodilerini duymak sessizce...gece olunca seninle başlamak sabah yolculuğuna ve yolculuğun sonunu seninle tamamlamak....yani hep sen olmak....

Sen ne zaman ben olacaksın?ne zaman gelip alacaksın beni bu karanlık şehrin caddelerinden....o yolculuklara hangi saatlerde çıkacağız?ne zaman unutacağız geçen bütün zamanları....bu kadarmı imkansız herşey...yada bizlermi imkansısız....yada sen diye birşey yokmu?ben bir hikayemi yazdım yine sevdaya dair...

Eğer bir gün gelecek olursan hani beni özlersen akşamın en güzel saatlerinde, vazgeçme olurmu!...sakında bırakma dönüş yolculuğuna çıktığında....beraberliğin en güzel tanımı yapalım birlikte sevgiyi...

Peki biliyormusun neredeyim....yüreğinin götürdüğü yerde....

Gel olurmu?....


!!!GELECĞiM!!!!
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: armina - 06 Kasım 2006 - 17:39:33
Bırak anlatayım sarhoşum öyle
Sarhoşuda geçtim nolacak böyle
Hayatlar içinden hayat seçmişim
Hiçbişey farketmez kendimden geçmişim

Şair giden geminin ardından bakarya
Bakar da kendini zora sokar ya
Bazen bi hiçin duası tutar ya
Çok uzaklarda o gemi batar ya

Ahhh beni unut
Bitir beni
Gidiyorum
Ya unuttum
Ya vazgeçtin
Bilmiyorum

Yarim ateş olmuş içinden geçmişim
Kim ektiyse ekmiş ama ben biçmişim
Hiç boşanmadıki bardak hep dolu
Herşeyin bir sonu yok başka yolu

Şair giden geminin ardından bakarya
Bakar da kendini zora sokar ya
Bazen bi hiçin duası tutar ya
Çok uzaklarda o gemi batar ya

Ahhh beni unut
Bitir beni
Gidiyorum
Ya unuttum
Ya vazgeçtin
Bilmiyorum...
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: babende - 07 Kasım 2006 - 14:38:53
www.blogcu.com/babende

Yazılaımın olduğu günlüğüm
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: armina - 07 Kasım 2006 - 19:14:51
Her sey bos geliyor o an...
Sadece yaziyorum seni
Bir an bile düsünmeden…
Sesizligin icinde kayboluyorum ben
 
Hic biseyden korkmuyorum sana siir yazarken…
Ve hic bisey uzaklastiramiyor seni benden
Yalnızlığı içinde sessiz senin askına uzanıyorum…
 
Geceye benzetiyorum sana olan aşkımı
O kadar  derin..o kadar sakin ve  bir o kadarda büyük
Ver  elini… sana  uzanıyorum
Karanlığın içinden…
Yaşama geliyorum sana geliyorum…
Tut ellerimi senle yaşamak istiyorum!

Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: armina - 14 Kasım 2006 - 17:38:12
Sen aldırma , benim ağladığıma..

Ben her zaman böyleyimdir..

Bakma böyle derbeder yaşadığıma,

Bu benim kaderimdir...
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 15 Kasım 2006 - 11:17:54
Tek istediğim , beni yanlış anlamamandı...
Tek istediğim, dinlemeden yargılamamandı...

şimdi ....

         ben başlı başına anlamsız...
         ben başlı başına yargısız....,
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: karamyas - 15 Kasım 2006 - 13:41:00
........
Özleminle sarmalanmış bir korkusun bugün içimde.
Seni korusun gözetsin diye kalkan yaptım sevgimi etrafına.
Ama hala daha ürpermekte yüreğim.
Tez var gurbetine ve ses ver.....
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 18 Kasım 2006 - 13:02:52
(http://img88.imageshack.us/img88/3903/bloody2hm2.jpg) (http://imageshack.us)
Yere bakan gözlerimden mazi doldu bu kaderime
Bir rûya gibiydi güzelliğin çöktü üzerime
Zaman aramızda kaldı artik yaşanır sevgilerde
Hayatı yenilerde yaşar engeller acılarla, düşler doludizgin eskilerde

Yumduğun o gözlerin bir türlü çıkmaz içimden
Elbet çıkarsın bir gün sende bu bedenimden
Tertemiz hayaller tükenmez hasret ve kederden
Unutamaz ki bu Can seni senden, kendimden, bu dünyadaki her şeyden

Üzerimde bir sevda bulutu; geceyi çevirdi gündüze
Elimde kalan son bir umudu atıverdiler denize
Sensizliğin sayısı aklımda sanki bir bilmece
Hapis kalan sade ben miyim? Kuşlar bile uçamıyor ayaklarına birer kelepçe


Benim yaşayan yanımsın şimdi yağmurla yarışan
Sevdiğim şarkıda nakarat, burada büyük bir kahraman
Yanık bir türkünün notalarında sana olan duygular
Satır satır yazılmış vedalar ve son kahkahasında bendim o ağlayan

Karanlığın içinden koşuyorum hızlıca sana doğru
Başlangıçları bitişinden yakalıyorum yokluğunu
Karanlık gecelerde sevdim, hep mavi hayallerim oldu
Ayrılığı gösteriyor şimdi; çünkü sana kurulu bütün saatlerim durdu

Hiç varamadım farkına, düşünmedim ki yarını
Uzağı taşıyamadım, şimdi çekiyorum iste kahrını
Yeni acılar taşıyorum, dünde kalan göz yaşlarını
Mutluluğu satıyorum zararına, kaldır üstümden parçalayan o bakışlarını

Vermeden alamazsın mutluluğu, vardır her şeyin bedeli
Var edemezsin ki yokluğu, bulunmaz bıraktığın gibi
Sensizliğin ölüm olduğunu çözdüm ve anladım ki
Söndürmeye yetmez artık aşkım, içimde yanan bu sıcak alevleri

Maddeler halinde erimiş, yalana inanmış düşlerim
Hep yanlış yerlerde yönüm; sana dönük seni beklerim
Bedenimi savuran rûzgarlara karşı gelirim
Suçsuzluk hüküm giymiş tüm sevgilerde, ama ben yine de sadece seni isterim

Çek gözlerini, hiçbir şeyin kalmasın
Al yarıda böldüğün uykuları da kalbim bir daha gelecek sanmasın
Kilitlensin kelimeler, cümleler tamamlanmasın
Ne gerek var sözlere; seninle başlayan şiirlerim yarım kalsın
Sen gidiyorsun ya gökler ağlasın, yıldızlar düşsün yeryüzüne
Hatıraların çıkmasın gün yüzüne... Aklımda bir tek adın kalsın..
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: gigaoz - 18 Kasım 2006 - 15:27:35
Onun İçin

Aşk; her şeye , herkese rağmen aşk. Karşındaki seni seviyor diye değil,sen ona aşık olmak istediğin için aşık olmalısın. Aşkı sen yönetmeli ve sen oynamalısın dünyanın en eski oyununda başrolü. Aşık olacaksan sonuna kadar aşık olacaksın, evet sonsuz aşka sonuna kadar aşık olacaksın. Aşka aşık olacaksın ki kimseden korkmadan cesurca tüm benliğinle başkasına aşık olabilesin. Aşık olmak için karşı cinsi aramayacaksın, divan şairleri gibi görmediğine de aşık olabileceksin. Aşk için ölmeli diyeceksin sezen gibi ama aşkın için yaşayacaksın, aşkın esiri olacak, ona itaat edecek ve onun emirlerinden çıkmayacaksın; sen aşkını değil, aşkın seni buyruğu altına alacak.

Evet; yaşayacaksın! Aşkın için yaşayacaksın, doymayacaksın sevmeye, asla bıkmayacaksın sevginden, gerektiğinde ölene kadar bekleyeceksin, gerektiğinde de yaşayacaksın ölüm ne kadar kolay olsa da. Cesedin değil aşkını yaşatacak olan, sensin; sırf aşkını yaşatmak için yaşayacaksın.

Aşkında her zaman umudun olacak, onun yaşadığını bilmek; aşkını, ateşini her an daha da körükleyecek; yanacaksın, kül olacaksın bu aşkından ama yine de alacaksın Hakk’ın sana hak gördüğü sayıda nefesi.

Kendinde her zaman derman bulacaksın aşkını yaşatmak için; o ölmüşse sen onun yerine de yaşayacaksın; onun için de, tanımasan bile onun sevdikleri için de, sırf o seviyor diye dilin dua da olacak.

Gecelerce, aylarca, hatta bir ömür dua edeceksin; o da seni, senin onu sevdiğinin binde biri sevsin diye. O kadar çok seveceksin ki; yanlışlıkla gözlerine gözleri değdiğinde, kendisini gözlerindeki titreyen yangının ortasında bulacak.

Duaların onunla başlayacak, ömrün onunla bitecek, aldığın nefes o olacak hatta yaşamı onun için yaşadığından dolayı çok seveceksin. Güzelliği beş para etmez şu bende ki aşk olmasa dediği gibi Veysel’in; senin aşkın ona değer verecek, o değerlendikçe sen seveceksin.

Aşk öylesine büyük bir enerji ki; ona baktığın anda zamanı durduracaksın. Ona rüzgardan hızlı koşacak, onu güneşten fazla yakacaksın ve gerektiğinde de yağmur olup ateşinin ona zarar vermesini engelleyeceksin. Yalnız ikiniz olacaksınız bir vücutta; beyinde sen, kalpte o. Diğer organlarınız da aşkınıza destek olacak; onun için, senin için, o büyük aşkı yaşatmak için hepsi görevini gereğince yapacak.

Aşkın seni öylesine yaşatacak ki, onunlayken her saatin saniye, onsuzken her saniyen bir ömür olacak. Öylesine seveceksin ki yer yerinden oynayacak, onun için yıkacaksın ortalığı, gerekirse Ferhat olup dağları delecek, ama yine de onun önünde engel bırakmayacaksın.

Öylesine seveceksin ki en zalimler bile, hayat bile aşkının yüzü suyu hürmetine sana kollarını açacak ama o kadar seveceksin ki hayatın o olacak; bu açılan kollar hayatında sadece ufak detay olacak hatta fark etmeyeceksin bu nimetleri onun aydınlığında iken ömrün.

Onu o kadar seveceksin ki asla ona kavuşamayacaksın, ne kadar yaklaşırsan ona, bir o kadar uzaklaşacaksın ondan, bir ömür onunla olsan da ona doymayacaksın.

O kadar seveceksin ki onu, başkasını görmeyeceksin, bakmayacaksın hatta başkalarından haberin bile olmayacak.

Asla gerektiği gibi sevmeyeceksin, gerekmediği gibi seveceksin onu. Adı anıldığında tüylerin diken diken olacak ve titreyeceksin onun adını söylerken.

O kadar çok seveceksin ki onu, tüm bunlar bir hiç olacak senin aşkın yanında…
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: tetraoz - 18 Kasım 2006 - 15:37:16
Kusura Bakmayın Konu Dışı Ama Oquz Bunu Senmi Yazdın Bu Asker Ocaqı Ne İmiş Böle
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: gigaoz - 18 Kasım 2006 - 15:42:14
He yaf ben yazdım benim yazabildiim tek şey üst yazı :D buna vakit kalmaz çaldım :D :P
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 23 Kasım 2006 - 17:28:00
yokluğun ölüm demiştim..
gidişin bitişim demiştim...
   

                                   şimdi yoksun , ben ölümün kollarında
                                   şimdi gittin, ve ben artık bittim.

elveda doya doya sevemediğim.
elveda ...!


Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: Dwarf - 25 Kasım 2006 - 23:27:45
17 yaşlarında çocuğun biri soğuk aralık akşamında karanlığın içine oturmuş sanki karanlıktan bir parça olmuştu içten içe düşünüyodu bu ölümlü dünyada bana benden daha fazla değer veren biri var mıydı aslında kendisinden diil ona değer veren biri bile yoktu onun tek dostu karanlıktı çünkü onu içinde barındıran hiçbir zamn git demeyen bir yerdeydi ve burda daima burda kalabiliceğini biliyordu birden ne olduysa oldu önünde birisi belirdi sanki gözyaşı gibi bi şeyler damlıyodu yere aslında onlar gözyaşı diil kızın damarlarından akan kanlardı sokak lambasının hafif ışığı kızın arkasından vurunca bunu farkedebildi genç adam o anda kız yere serildi hemen kızı tutup sımsıkı sardı ve kesik bileğine üstünden çıkardığı gömleği bastırdı kızı öle aciz durumda görünce,sadece kendisinin yardım edebiliceğini düşününce daha bi sıkı sarıldı o an kızın gözleri hafif açıldı aralarında anlaşılması güç bi olay gerçekleşti ve sıcaklık iyice arttı ikiside sanki birbirlerini arıyolarmış ve şuanda bulmuş gibiydiler kız imkansız bi şekilde ayağa kalktı sanki daha demin düşen ölümle pençeleşen o diilmiş gibi birbirlerinin ellerini sımsıkı tutup karanlığın içinde yürüdüler...


ertesi gün gazeteler:kadıköy ün ara sokağında 2 genç ölü bulundu birinin bilekleri kesik halde intihar ettiği diğer gencin ise açlıktan dolayı öldüğü açıklandı


Eğer aşkı arıyorsan o seni bulucaktır nerde ne zaman olucağını ise sadece aşk bilir
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: DerinSu - 01 Aralık 2006 - 23:20:36
                                                   ////AşkmMmMmMmMmMmM/////
 Yanlış yanlışı  doğuruyor her zaman.
 Neden insan hata yapınca,kendine kızıyor ardından da bi daha hata yapıyor?
Ben sevdiğimi söyledim,evet bu bi hata,
Ama gidip bi de aşık olduğumu niye söylüyorum.
 Böylelikle istem dışı beklenti çoğalması yaşamanın ardından hayal kırıklıkları,
küslükler ve arada karşı tarafa karşı alınganlıklar...
 Ben aşkımı kaybettim şimdi,sıkıntılarımla O'nu sıkmamak uğruna.
Benden gitmesin diye o kadar çabaladım ki,buna rağmen gidiyor.
 Şimdi düşünüyorum da sorun bende,
gelen bendim,arayan bendim seni o kadar alıştırdım ki bu durumlara,küçük süprizlere,masum öpücüklere
şimdi bana kalkmış "sana alıştım ama senin sorunların olduğu için beni ihmal ediyorsun ,
bende bu yüzden soğuyorum,aşkım bitti" diyorsun.
 Senin peşinde çok koşarım ,sorun değil
seviyemi ve saygımı da korurum merak etme,
herhangi bir tehdit de yok, s ö z
ama sonucunda bunları senin beni yavaş yavaş terketmen için yapmış olursam,yıkılırım???
 Sevdim dedin,aşığım dedin bunların hatrına bana dürüst ol ki
sana sevgimi vereyim,benim ol ki değer vereyim.
 Nerede beni heyecanlandıran,beni en sakat mekanlarda kenara sıkıştırıp öpen yürek
nerede o bana bakarken yaş dolan gözler
 Şimdi benim hayatım önemli değil ki  bana kendine iyi bak nasıl  dersin
Her şeyim gidiyor yaşamanın anlamı ne ki
 Bi senin bi ailem için gene yaşarım,
ihmal etmem sağlığımı ama değişirim be gülüm ; değişir bu bakışlar,isyan dolar hayata karşı,
insanlar tiksindirir beni,hayat boğar.
 Nefes alamam ki sen yoksan,
gece ayı,sabah güneşi seninle gördüm,
benim yatağımda yattın,benim çalışma kitabıma dokundun,benim bardağımla su içtin

aklıma nasıl geleceğin çok önemli,çünkü gördüğün gibi seni unutmak mümkün değil!!!Zaten isteyen de yok.
 Nasıl unutulur;
kötü günümde yanımda olman,göz yaşımı silmen,
başım ağrıyor diye masaj yapardın,
derslerimi sorardın,sigarayı bıraktırdın,
ailemle sorunum olunca kızardın bana "anneni üzme" diye
 
Seni gelsen de ,gitsen de hep sevicem!!!]
***Bende anılarınla çok güzel renklerdesin,eğer yolculuk varsa son kez de olsa görüşmeyelim
hep aklımda olacaksın,isterim ki gönlüm ferah olsun
***Eğer geldiysen hadi bu mesajı silelim,senin için yazıldı senin için silinmiş olur

Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 12 Aralık 2006 - 16:42:36
Bir anda baktım benim hesabımı sorma
Kurşunlar konuşuyor sözler yerine
Yangınlar bakıyor gözler yerine
Birikmiş cesetlerle , şeytana tapıyorlar ALLAHIMIZ  yerine
Kötülüklerle dolmuşlar gözleri dönmüş kafir düşmanlar
Ellerine zaferi geçirmek için ellerinden geleni yaparlar
BİR DUR bakta gör  kaybolan kişileri
Irakta öldürülen Türk kamyon şöförleri ,
Suçsuz yere öldürülen Müslüman kardeşleri
Say say bitmez bu pis işlerini
Yangına kozla yetişen terör örgütleri  Yıllarca ızdırap çeken o kadar insan var ki
Öyle bir kor ki, bir dur diyen yok ki , bunların hepsi ne zaman bitecek ki
Dünyanın gidişi nereye bak kardeşim gözlerime, dünya dönüyor tersine
Birleşmiş köpekler ordusu kardeşime kan kusturdu , kundaktaki bebe vuruldu
Aman allahım ne oluyor sabah uyandığımda , haberlerde aynı şeyler sunuluyor
İnsan oğlu neden uyanmıyor özgürlük için atılan imzalar,
sözde insan uğruna yapılan bu savaşlar , yıllardır savurdukları  aynı yalanlar
söyleyin insanı insan mı yapar !!!

bir gram zafer için kurşun yemek niye?  

GÖZLERİNDE GÖRMEDİM DE HİSSETTİM ACILARI
YANGINA GİRMEDİMDE HİSETTİM YANGINI
BU DÜŞMANLIK BU DÜNYADA NE DİYE SÖYLE
BİR GRAM ZAFER İÇİN KURŞUN YEMEK NİYE?

Bunca savaşlar bitmedi ,alınan canlar yetmedi mi, söylüyorum, sesleniyorum buradan ;
TÜM DÜNYAYA bitsin bu rüya, takıyorum hergeçen gün kafama .
Savaşlar Fakir güçsüz insanları yaralar, gözü yaşlı analar patlayan bombalar  ,
Düşünsene ne kadar acımasız insan var ! bu evrende bitsin bu çile

GÖZLERİNDE GÖRMEDİM DE HİSSETTİM ACILARI
YANGINA GİRMEDİMDE HİSETTİM YANGINI
BU DÜŞMANLIK BU DÜNYADA NE DİYE SÖYLE
BİR GRAM ZAFER İÇİN KURŞUN YEMEK NİYE?

Yine hüzünlüyüm bu gece bakıyorum dünyanın haline
Ey allahım yarattığın insanlar neden bu kadar acımasız
Duyduğum feryatlar her şey amanız…
yalansız  ölen biri varsa göster bana , bana bir sebep bir neden gösterin
İki günlük dünya neden böyle söyleyin kurşunlar sayılıyor yeni doğan bebelere
İnsanoğlu nereye , nereye gidiyor böyle ?
Artık silah tutmak mı , artık dost olmak mı geçer bu aleme, iki kurşun saydırdın bak çevrene
Söyle asker neler geçti eline?  annenin dinmeyen feryatları  haykıran insan oğlu
ALLAHIM sen ver kararı !! hayatımız karardı , attığım zarlar tersine çaktı
patlayan bombalar  kaç can aldı, kaç can yaktı. Yaralanan ben olmasam bile gözlerim ağlar
yere dökülen damlalar barış için haykırdılar uçurduğum güvercinleri acımadan vurdular .
america asya Avrupa işte suçlu bunlar . gördüğüm acı gerçekler
öldürmekten  ne zaman vazgeçecekler

GÖZLERİNDE GÖRMEDİM DE HİSSETTİM ACILARI
YANGINA GİRMEDİMDE HİSETTİM YANGINI
BU DÜŞMANLIK BU DÜNYADA NE DİYE SÖYLE
BİR GRAM ZAFER İÇİN KURŞUN YEMEK NİYE?
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: köledoyuran - 14 Aralık 2006 - 11:20:55
düş imtiyazları

kayıp adreste ki ölü ışığımı sorarlardı
acı duvarının ardını gösterirdim
aşılması çok zor olan
ölümle yaşam arasında ki koca lekeyi

ışığımı zamanın yemek niyetine yendiği
karanlığın karnında yitirivermiştim
umarsızca,pervasızca...

çürümeye yüz tutmuş düşlerimde
karanlığın karnından sızıp gelen ışığımı görür ve
ödün vermeye başlardım, zamanı yakalamak için

dilimi suya dokundurabilirdim bir hışımla
ödünç aldığım zamanı yitirmemek için
suya uzak kalır ve susardım,inadına...

düşlerimde su ve ateş getirirdim sana
suyu yak şimdi, ateşi dinle
ve beni vur oracıkta,zamana karşı

kırılmanın sesini duyardık
kucakla beni , onarmaya çalışma
bunun için gelmedim sana , kum tanesi gibi darmadağın
sesimdeki tipi seni kucaklasın
bırak kendimi bana
düşten gerçeğe geçmeyelim
kaza yaptık ve ne zaman kaza yapsak
adı aşk mı olur..?
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: köledoyuran - 14 Aralık 2006 - 11:22:19
bu yüzdendir...

yaşamamın doğuştan gelen tek şartısın
boğuşarak ve ter dökerek kaybettiğimsin
hayatım yalnızlık ve kalabalıktan oluşmakta
bu yüzdendir,insan öldürememem,korkak ve hain olmam.

"neden" sorusuyla yitirilmiş olan cevaplarımsın
çürütülmüş olan bütün düşüncelerimsin
bu soruları soran kimdi? hiç bilemedim
bu yüzdendir,hayata teslimiyetim,rüzgarsızlığım.

sahip olduğum fakat değerlendiremediğim fırsatlarımsın
aldığım tüm borçlar ve içimdeki çocuğumsun
sevgimin kayboldugu bugün,bu kara delik sensin
bu yüzdendir,seni düşünmem , seni yazmam.

kökleri derinlerde olan ağacımın en yukarıdaki yalnız dalısın
kendini öldüren ilk insan tarafından ihanete uğramışsın
varlığında ki yamanamaz delikler delirtir beni
bu yüzdendir, doğal olmayan bir ölümle bu dünyadan ayrılışım.

en alt ve en üst hayat kalitemi belirleyensin
her düşüşümde seninle sınıf atlarım,zirveye kadar
düzensiz hayatımda ki düzenli yalnızlığımsın
bu yüzdendir,geceyle olan ilişkimin mezartaşı kadar soğuk oluşu.

hayal kırıklıklarımın hayat kırıklığına dönüştüğü anımsın
yalnızlığımın en son verdiği armağanımsın
kılıçları kesmeyen ortaçağ savaşçılarına benzersin
bu yüzdendir,bombardıman artığı harabelere benzeyişim...

Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: DerinSu - 15 Aralık 2006 - 13:35:50
  Yani dinleseydin diyorum
ne kadar farklı olurdu durumum şu durumumdan?
  Bi kere daha baksaydın diyorum
erir miydim her zamanki  gibi?
  Peki sarılsaydın,
gene tutamaz mıydım nankör gözyaşlarımı?
  Zaten beni benden terk edenlerden tek gözyaşlarıma sebepsin dimi?Yani hala benimsin !!!?
  Benim,
olmadığın günlerde,varlığını bildiğim için söylediğim sarkılar var duvarlarımda,
"seviyorum" dediğin zaman sevinçten çıldırdığım videolarım var,
sırf sen seviyorsun diye sevdiğim kişiler var yüzüne baktığım,
senin sevdiğin yemeğin tarifini öğrenmek için günlerce uğrastığım,
hobilerine ayak uydurmak için çabaladığım,
seviyene tırmanmak için çalıştığım zamanlarım var benim
  Senin neyin var ki?Hala beni üzerek duyduğun tatminden başka...Yatların,katların,arkadasların,hazırda duran mesleğin,.........mi?
  Sabah oluyor sensiz ama ben hala güneşi göremez,gece olduğu zaman ki daraltan hüzün sensizlikten.Her şeye neden sensin,sen bilmeden.
 
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 15 Aralık 2006 - 14:40:56
  Yani dinleseydin diyorum
ne kadar farklı olurdu durumum şu durumumdan?
  Bi kere daha baksaydın diyorum
erir miydim her zamanki  gibi?
  Peki sarılsaydın,
gene tutamaz mıydım nankör gözyaşlarımı?
  Zaten beni benden terk edenlerden tek gözyaşlarıma sebepsin dimi?Yani hala benimsin !!!?
  Benim,
olmadığın günlerde,varlığını bildiğim için söylediğim sarkılar var duvarlarımda,
"seviyorum" dediğin zaman sevinçten çıldırdığım videolarım var,
sırf sen seviyorsun diye sevdiğim kişiler var yüzüne baktığım,
senin sevdiğin yemeğin tarifini öğrenmek için günlerce uğrastığım,
hobilerine ayak uydurmak için çabaladığım,
seviyene tırmanmak için çalıştığım zamanlarım var benim
  Senin neyin var ki?Hala beni üzerek duyduğun tatminden başka...Yatların,katların,arkadasların,hazırda duran mesleğin,.........mi?
  Sabah oluyor sensiz ama ben hala güneşi göremez,gece olduğu zaman ki daraltan hüzün sensizlikten.Her şeye neden sensin,sen bilmeden.
 

 :cry1:  bu yazı için çok teşekkür ederim   :cry1:  :cry1:   :cry1:   :cry1:  :cry1:  :cry1:  :cry1:
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: DerinSu - 15 Aralık 2006 - 16:25:40
ne demek
bu yazı gerçekten anlamlı,yani tamamen duygu içeriklidir
telefonda askımla kavga ettim,5 dk sonra buraya yazdım :s :(
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 19 Aralık 2006 - 11:22:11
(http://www.toplumdusmani.net/uploads/savt42c6606ebef2f.gif)

Sonra fark ettim ki;su akıyor,rüzgar esiyor,yağmur yağıyor
Her şey yine ve aynı şekilde oluyor
Öyle bir yere geldim ki
Sıcak ve soğuk, aşk ve nefret,savaş ve barış
Üşümek ve sonra ısınmak gibi
Gitsem ayrılık olur kalsam çöl
Gidersem bende hasret olur ve belki beni sevenlerde özler
Derken anladım ki
Özlemden kimse ölmüyor
Ama ben ölüyorum
Nefes alıyorum,önemsiyorum ve gitmek istiyorum
Anladım ki hasret yeni bir aşka kadar sürüyor..
Sevdiklerim ve beni sevenler
Bağışlayın
Su akıyor ve ben gidiyorum....  
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: deep_de - 21 Aralık 2006 - 15:41:21
BEN ‘de KENDİM ‘de..

Dayanak bulmak gibi zordu sırtımı dayayacağım kişiyi bulmak.
İzlerimi peşime takarak ardı sıra peşin hükümlülüğümle açtım içimi,kişiye ulaşmak adına. Yapmış olduğum kendimce hataydı.Çağımı aşmışlığımla geride kalmış bedenimi ileriye sürüklemeye çalıştım.İnatlılığımla bilinen ben’in ta kendisiydi.
Yorgunluğuma yenik düşmemek adına teneffüslerimden birini gerçekleştirdim.Hiç bitmemek üzere.Kendimde öyle biliyordum ki bu ben değildim kendimdim.
Acı duygum ağır basarken, adımlarım yere paralel gelecek şekildeydi her şey.
Vücudumun kırılganlığı mevcut ben de; ben de kendim de.
Yalanlarıma sarılı dünyamın pencerelerini açık bırakmıştım soğuk algınlığım içinde olmasına rağmen.Kimdim sorularıyla kendime cevap bulmak için didindim;ama nafile.
Sonuçsuz renkli çıktılar aldım elime bomboş kağıt üzerine.
Yaramazlıklarımı peşin sıra ekledim ömrüme,ömrüme değer biçilmezken
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: deep_de - 22 Aralık 2006 - 11:17:51
                                  Ne söylersem 1 eksik
  Zaman aralığında sıkışmış kalmış bedenimle ilerime ulaştım.
Dileklerimi zaman aracılığıyla teselli etmek isteyen sizlere idi öfkem…Yaşamımda yer aldığınız içinde olabilir.Kopmuş dilimle bir şeyler anlatmak isterken anlık iletilere maruz kaldım.Rüzgarda savrulurken fark ettim ağaca dilimle tutulu kalmış olmamı.Sözler de şaşıp kalmıştı bu denli hamarat olmasına ki onlarda bile sessizdi;dilsizdi…. :cry1:

Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: DerinSu - 23 Aralık 2006 - 00:50:14
simdi derin bi nefes al ve uykuya dal,anlatacaklarım var===>>>
  Bir dakika paylasmak o anı
belki de o anı yakalama umuduna tutunmak,
  Ha görmüsüm ha görmemisim o zaten benim içimde yer etmis diyebilmek,
istediğin an canlısını hissedebilmek,
  Fikir paylasımı,cinselliği hayal edebilmek,
ama hiç üzülmemek,
hiç kahretmemek,
hep sükretmek,
  ....karsılıklı sevgi veya değil,
yanlız basına yemek yerken bos bi tabakta karsına koyarken yanlız olduğunu unutabilmek,
  .....ama gerçeği unutmamak sadece kabullenmek.
===>>>>simdi uyan ama korkma ====<<<<
çünkü gerçekler çok farklı ama yılma
çünkü hayat hep yeni anahtar verir ama çabala
çünkü anahtarı deliğe uydurmak senin isin

günaydın arkadasım ,

    hayat hep güzelliklerle dolu olsaydı kötü günlerin ne demek olduğunu bilemeden yitip giderdik,iyinin kötünün yanındaki güzelliğini farkedemeyerek monoton hayatın bunalımına girerdik.
   gül arkadasım,gülmek insanın sahip olduğu en güzel seydir
   düsün ama kafayı yeme,
   zamanını asla bosa geçirme
   kimseden bi sey bekleme,sadece kendin olduğun için yap
   kisiliğine sarıl ki sana ihanet etmesin
   simdi benim için bi söz ver;
*****************************************************************************************************************************
"Bir daha ne olursa olsun sağlığımı etkileyecek kadar kafama takmayacak,kendimi yıpratmayacağım.ne bi tesekkür ne de baska bir sey beklemeden sadece ben ben olduğum için  iyilik veya incelik yapacağım,saygımdan ve kisiliğimden ne olursa olsun ödün vermeyeceğim,pozitif olacağım,inancıma sahip çıkacağım ve ve ve her zaman beynimi yönetecek tek kisinin ben oldugunu unutmayacağım."

Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: deep_de - 25 Aralık 2006 - 23:43:30
İmitasyon hayat iklimlerime alışmaya karar kılmışken haber aldım ajanstan kurşun askerlerimin gasp mağdurları olduklarını..
İklimlerimin normalin üstünde yer alan konum farklılığıyla ürpermiştim.
Belki de keşkelerimin  üzerine bu kadar düşmeseydim kurşun askerlerimden bir kaçına kavuşma şansı yakalardım ama dehist vücut aparatlarımla ortada kalakalmıştım…Çaresizlikten kıvranan mideme bir tekmeden ben atmıştım göz çukurlarımın morluğunu görebilmek adına..Yoklardı hiç kimse gibi olmayanlarım..
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: köledoyuran - 29 Aralık 2006 - 14:31:40
 
  Köledoyuran

çiftli noktalar biriktirdi
altlı üstlü,yanlı yansız
sevmedi üçlüsünü
bir futbol maçına başlarken 1-0 yenik
taraftarın ellerinden kopup gelen sesi,gürültüyü..

orta sahada top kaptırmayı sevdi
kontra yiyen savunmacıların halini görmek için
hep bir gözışığıydı boynunda taşıdığı
kimsenin soymasına izin vermedi zenci köleleri
Kökleri incinmişti yapayalnız
kalmanın bir dipte,tutunmanın
saatler biriktirdi,kopuk tebessümleri yakalamak adına
kırılmalarını duydu
mahalle piçlerinin kırdığı camların..

her cam kırılışı 1-0 yenik başlamışlığın
resmiydi
resmeden kimse kalmadı köleleri
siyah boyaları çıkaran ressamlar
kalmadı artık..
 
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: köledoyuran - 29 Aralık 2006 - 14:32:35
Ne.. Ne de...

Biçimsiz bir kasırganın ardından
kent hüzün yumağının peşindeki kedi olmuştu
çeşitli sesler yükselip iniyordu uzay boşluğunda
yardım bekliyorduk soyu tükenmekte olan gencecik dinazorlardan...
ve benim ilk uyanışım kasırga koparken
yalnızlığı geride bırakıp, serseri bir aşk
için mavi istiridye kabuğu biriktirdiğim
bir salı gününe rastlamıştı.
hal-hatır etmeden gidivermiştim
ne salı günleri umrumdaydı ne de mavi istiridyeler
yıkılan evler ve umutlar vardı gözümün önünde
imdat çığlıkları arşın arşın yaklaşıyordu dikiz aynama
ve ben yardım edilmesi gereken son madurdum
en azından imdat diye seslensem kimsenin benim sesime
geleceğini bekleyemezdim ve
o salı günü,imdat çığlığı ve mavi istiridyeler bırakılıp gidilmişti
her zaman ki gibi.
kentin hüzün yumağı çözülmüş ve ben mavi
istiridyeler toplamak için imdat çığlıklarını bekliyordum
kasırga kentin mutluluk iksirini yerin dibine gömmüş
olmalıydı..ne bir imdat sesi ne de serseri bir aşk
için yer kalmamıştı.ben artık gitmeliydim.yeni kopacak olan kasırgalara nöbet ve selam durmaya...

17 ağustos'un ardından...
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 31 Aralık 2006 - 23:43:29
(http://www.ayrilik.org/ayrilik6.jpg)

ben bekleyeceğim seni mahşerde
ben bekleyeceğim umutsuz yarınlarda
ben bekleceğim ışıksız sokaklarda
ben bekleceğim ölümün nefesini
beni sevsin ölümün soğuk nefesi..........
ben bunu hak ediyorum...........

ama ya yeniden tutarsan ellerimden...  

eğer içinde birazcık da olsa burukluk varsa , dön artık...
uzaklaşan adımlar atıyorsan yada koşuyorsan ne olur dur...
sevgiden uzak laflar ediyorsan lütfen konuşmayı kes...
gitmeyi kafana koyduysan ne olur bir kez daha yüreğinin sesini dinle...
yürüdükçe karanlığa gidiyorsan , bak ben bıraktığın yerdeyim....
seni bekliyorum, buza kesmiş yüreğimle...
bir kıvılcımın için...!
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: köledoyuran - 04 Ocak 2007 - 15:04:19
Parantez

Parantezlerini tercüme etmek istedim
geçmiş günlerin,
ahı kalmamış olan gözbebeklerimle
bebek adımları atan geri geri,
inadına.

Yıldızlı pekiyili karneleri tanıtmak istedim
özet kutusunun ahengi olabilme adına.
birazda
parantez içine orjinal dilini,kelebeğin hayatının.

Gördüğüm bütün butonlara basmak istedim
kırmızı rengi dudaklarını öper gibi.
az da olsa atmosferin mavisini içine alabilen
küçük buselerle,seve seve.

Birazda olsa kanunlara saygı duymak istedim
sevgiyle olan çelişkileri,yitirme adına.
'nasıl bir şoförüm? ' yolculuklarda,
durmadan yitip gidenleri gördükçe
anladım,yeteneksizliğimi.


Deney Evi
 
 
Deney evinde 90'ların sonları yaşandı
eskimiş olanların en sondaki odaya atıldığı
yıllanmış olan,yitik olan yine de anı olabilen
baktığında kırmızı şarap tadı uzaktan
yakınında kan rengi suistimal..
Aşkın sakin tarafından, şiddetli tarafına taşınıldı ardından
yitirilenler duvarlarda kırıldı önce
ardından sözler kalbi camdan olanı kırıp durdu
cam yakmak heba çağının gündönümü
can yakmak alışkanlık oldu..
Heba çağında tutunamayanın tırnakları tutmadı
gökten aşağı düşerken,duvara atılan her nesne
düşerken hebadaydı..
babamı reddettim ardından
annemden göbekkordonumu istedim
İskender gibi
sırf cam yakmak için..
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: -tarzan- - 05 Ocak 2007 - 23:33:08
aşk en yüce duygu olsaydı mum gibi erimezdi
hiç erimeyen mumlarda vardır bitmeyen sevgiler gibi
biten mumun yanmasını beklemek
hayal dünyasında uçmak gibi bir olgudur aslında
aşk zor ,büyütmek zor , onu tutuşturmak daha zor...
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: köledoyuran - 09 Ocak 2007 - 22:40:12
Çömez

tıpış tıpış adımlarım büyürdü teninde
gece baskınları,bozgundayken..
kayda aldığın tüm düşünsel problemlerimi
yaktım,tütün sarma nöbetlerinde..
tütünün ahengini bozdun,gece bekleyişinde önce
ardından soğukla sıcağı ayırt edemedik
sen seçimlerde oy kullanma hakkını
orta parmağını kaldırarak kullanadur..
ben parmak kızın öyküsüne dalmışım
uyanışım bir mayıs kadar berduş
bir ikindi yağmuru kadar ılıman,gözlerim..
göğsümde sabahın uzantısı saçların
mora çalan patlıcan,sokak çoçukları..
annemde kızıyor artık,bilmecelerine sözlerimin
neresinde durmaktasın hayatın söyle
otostop çekerek gelirim,geç kalan gecenin menziline..
sonra, sen şehir sevmezsin ki
şöyle tıka basa kan rengi dolu çikolata sevinçleri olmalı
resimlerin en alt köşelerinde
hani benim beceremediğim çizimlerini
şu yanağında ki küçük buselerimin..
çömez sevinçlerim var arda kalan
ilklerden sonra düzensizleşen hoyratlığımda cabası
kalbi kırıklar bankasının çıkışında tanıdım seni
dönüp soyunacaktık ortalıkta,
borsa seanslarından bize kalan kaybedilmişliği,
onlar göremezdi nasıl olsa...
biz o ikindi yağmurunda ıslanmıştık ya
işte o günden sonra kokuşmuş çiçekleriz
sabahları göğsümde duran saçların
artık sabahı görüyor yalnız,
göğsüm tütün ezmesiyle,cilalanmış
gözlerin bir lostra salonu çıkışında ki beyefendi..
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 11 Ocak 2007 - 10:41:23
(http://img72.imageshack.us/img72/3301/jgfmvvvya8.jpg) (http://imageshack.us)
yar ben ettim sende helal et hakkını
bir kere sever insan
ben sende denedim şansımı

hiç merak etme
son güne dek seninle bu yürek
sen bilmesen de
yerine kimseyi sevmeyecek

Nerdesin
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: köledoyuran - 11 Ocak 2007 - 21:42:14
Tutkun

Gözlerin,denizlerden daha derindi,
mavisini göç eden kuşlara ısmarlayan sen,
balkonundan sepetini de sarkıtmazsın kalbinin
içine kırmızı güller atsam gizlice..
Nefesin sıcaklığını paylaştığım,
hayatın bittiği anı gittiğin anla bağladığım
umudun ötesinde ne olduğunu bilmez misin?
Kapının zilleri kesilip,acıyı doğuramıyorsa
resmidir ellerimin,
ellerim ak
tutmadım saçlarını sevdanın..
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: DerinSu - 15 Ocak 2007 - 18:51:18
vücudum tıtrıyo,ınanılmaz bı bosluk var ıcımde
ıcım sıkılıyo
yanındayım ama sımdılık  ...Meger ne zormus bırını hayatına almak,benımsemek
en onemlısı asık olmak
evet cok guzel bı duygu ama cok darbe bırakıyor bazı anlar
sımdı gule gule askım
en kısa surede gorusmek uzere
ne de olsa hıc bı zaman dınmeyecek bu cıle gene kaybetme korkusu,
gene kırma korkusu,gene bu son mu acaba korkusu
bırgun uyumak ıstıyorum senınle,derın,kabussuz,aralıksız,ruyasız olur mu?
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 16 Ocak 2007 - 11:41:28
(http://img226.imageshack.us/img226/2378/x1piykpqhc35k8ojcew0lxleb0.jpg) (http://imageshack.us)

"GİT" , dedim...

susma hakkını kullandığını söyledin...

ancak, alamıyordum sevgiyi... veremiyordum sevgimi...

sevgimiz donmuş ve kalıp şeklinde bekler gibiydi...

ve biz yenilmiştik...

"GİT" , dedim...

Kanayan yüreğimde ki yara daha da açıldı...

"GİT ", dedim...

gitmeni hiç istemedim...

gitmeyi hiç istemedim...

"GİT" , dedim...

"ME" 'yi ekleyemedim...

"GİT............. ME"
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: deep_de - 16 Ocak 2007 - 12:43:41
Belki de başından yanlıştır yaşam, Nefes almanın dışında ne var ki! O bile acıdır çoğu zaman. Nasıl her şeyin özü acı çekmekse yaşamda öyle başlar zaten. Mutluysan da acı çeken vardır, mutsuzsan da. Kimde olduğu önemli değil acının. Ha sen ha o ne fark eder ki, hep bir sahibi vardır acının. Hiç boş kalmaz. Senle başlar senle biter. Ufacık tebessümünde bile unutamadığın acıların izleri vardır dudak kenarında ve yıllar geçtikçe silinecekleri yere daha da belirginleşir çizgiler, pişmanlıklar binmiştir çünkü üstüne. Yıllar sonra bile unutulur yanı yoktur çektiğin acıların. Ne çok paran siler onları ne de delice sevdiğin yarin. Ne uzaktaki dostların yardım eder, ne de en yakınındaki el ışık tutar.
Sen var oldukça, yaşadığın acılar senle yaşar
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 19 Ocak 2007 - 10:49:42
(http://img264.imageshack.us/img264/6586/angel23qa7.jpg) (http://imageshack.us)

Sen yazınca; namlu susardı, ekmek ve hürriyet konuşurdu. Sevdalar yanardı kondu bacalarında. Şiirlerin türküleşti zindandaki yiğidin dilinde. Geceye bıraktı acılarını “ SOFRAMDAKİ KAVAL SESİ “ merhem oldu yaralarına.

Senin şiirlerinle aşk ve kavga aynı yastıkta büyüdü, kolu kırıldı kanadı kırıldı. “KAVGALARA SÖZLENEN SEVDA” bir kına gibi yüreklere yakıldı.

Bitmek bilmeyen uzun yolculukların yorgunluğu seninle  atıldı, seninle koklandı  fesleğenler. Bazen uykuya daldı, apansız düşleri  katledildi. Ölü bedenler esir alındı. Toprak: senin şiirlerinle üstümüze atıldı, ağırlığını hissetmeden, dualara gerek kalmadan “ ACIYA KURŞUN İŞLEMEDİ”

Geride : Sustalı gibi, mitralyöz gibi  şiirler bıraktın. Sırça köşklü saraylara, kahpeliklere, sömürgenlere saplansın diye.                             

Geride: Fırından çıkan taze ekmek bıraktın, bölüşülsün diye, YERYÜZÜNÜ AŞKIN YÜZÜ yaptın herkes öpsün, sarılsın diye dağlardan kır çiçeklerini, reyhanı, kekiği, yavşanı, topladım. Mezarına bırakmadım, sen dağlısın diye....

BİTMEDİ BU KAVGA SÜRECEK YERYÜZÜ AŞKIN YÜZÜ OLUNCAYA DEK
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 26 Ocak 2007 - 17:12:04
(http://img266.imageshack.us/img266/923/suskunadamruzgar4mred2.jpg) (http://imageshack.us)

Bilmiyorum nerdeyim, ne haldeyim, ben kimim
Ayrılırken kimliğim, adresim sende kalmış.
Tebessümü yüzüme çok görüyor matemim
Güldüğümü gösteren tek resim sende kalmış.

Akların kaybolduğu, rengin ahenk bulduğu
Toprağın kadehine ab-ı hayat dolduğu
Bir gül için, bülbülün saçlarını yolduğu
Aşkın harman olduğu o mevsim, sende kalmış.

Nerede o çocuksu, o şımarık hallerim,
Saçlarına hasreti tanımayan hallerim,
Rengarenk rüyalarım, toz pembe hayallerim
Tekmil neşem, sevincim, hevesim, sende kalmış.

Ayıplama, kınama, kahveye gidiyorsam,
Avunabilmek için bir tavla atıyorsam,
Garson çay uzatırken ben aklımda diyorsam,
Sende kalmış demektir, ladesim sende kalmış.

Dostlar da muhabbeti kestiler, lüzum da yok.
Zaten senden ziyade sohbetim, sözüm de yok.
Sen dönmeden kimseye bakacak yüzüm de yok.
Aynalarda kendimi göresim sende kalmış.

Sende kalmış umudum, saadet çağım sende,
Sende kalmış huzurum, tüten ocağım sende,
Sende hayat kaynağım, duygu membağım sende,
Can diyorum sana,can kafesim sende kalmış.

Allah' ım düşmanımı düşürmesin bu zaafa,
Sanki her noksanımı mecburum itirafa,
Hangi şarkıya girsem, notalar do re mi fa
Sol diyorum sana sol, la sesim sende kalmış.

Gel Tanrıya borcunu teslim etsin bu yürek,
Tez gel ki enkazımı kapatsın kazma kürek,
Kelime-i şahadet getirmem için gerek,
Son diyorum sana, son nefesim sende kalmış!

cemal safi..
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 01 Şubat 2007 - 15:36:59
(http://img392.imageshack.us/img392/9743/byhaxankm5.jpg) (http://imageshack.us)


Kendine iyi bak” bir "veda" değil "elveda" cümlesidir çoğu zaman. O üç kelimeden çok daha fazlasını gizler içinde...

"Kendine iyi bak. Çünkü bundan sonra ben yanında olmayacağım. Olamayacağım. İstesem de istemesem de. Sevdim bir zamanlar seni, hala seviyorum ve benden sonra da mutlu olmanı istiyorum. Olur da bir gün dönersem seni iyi bulmak istiyorum.“

“Kendine iyi bak. Çünkü bundan sonra kendinden başkası olmayacak yanında sana bakacak. Ben olmayacağım. Kendine iyi bak ve beni düşünme. Çünkü ben de seni düşünmeyeceğim artık. Arama sakın beni, yazma, çünkü ben yazmayacağım. Sil beni yüreğinden, çünkü ben sileceğim. Fakat, yaşanılan, paylaşılan güzel şeyler hatırına sana yürekten mutluluklar diliyorum. Ve ben bir daha dönmemek üzere gidiyorum.”

"Kendine iyi bak. Aramızda geçen herşeye rağmen benden sonra iyi olduğunu bilmeyi tercih ederim. Aslında bilmem çok önemli değil, iyi olduğunu varsayacağım ben. Seni bir daha asla görmemek üzere gidiyorum ben, seni kendinle başbaşa, yapayalnız bırakıyorum ben. Biliyorum kendini bırakacaksın benden sonra, o yüzden iyi bak diyorum. Aslına bakarsan, çok da fazla umursamıyorum."

"Kendine iyi bak" derler ve giderler. Tutkuyla sevenler, bazen birden fazla söylerler bunu. Çünkü onları ayırmak, eti tırnaktan ayırmak gibidir. Kolay kolay kopamaz onlar, süreç çok acı vericidir, yürek parçalıyıcıdır. Her seferinde azalan umutlarla geri döner ve yine “Kendine İyi Bak” gözleriyle ayrılırlar. Ta ki umut da, sevgi de tükeninceye kadar…Ta ki son elveda mezar sessizliğine bürününceye kadar…

Tutkunun ötesinde sevenler, bir kez “Kendine İyi Bak “ derler ve giderler. Onlar eti tırnaktan ayırmak yerine ölümü yeğlerler. Onlar bu acıyı bir kezden fazla kaldıramayacaklarını bilirler.

"Kendine iyi bak" derler ve giderler. Bu sözlerin içinde ihanet yok, hiç bir zaman olamaz derler ve giderler. En büyük ihanet değil midir aslında seni seveni, ihtiyacı olanı yüzüstü bırakıp gitmek. "Kendine iyi bak" derler ve giderler. Seni suskunluğa mahkum edip giderler. Seni parçalara ayırıp, en büyük parçayı yanlarına alıp giderler. Seni senden alıp giderler.

Daha kötüsü suçlayamazsın onları tüm bunlar için. Kendine iyi bak deyip gidenin geçerli bir nedeni vardır elbet. Suçlatmaz kendini. Savaşmadıkları için kızarsın ama suçlayamazsın. Savaşmışlarsa, yenildikleri için kızarsın ama suçlayamazsın. Yenildiğin için kızarsın ama suçlayamazsın… Ayrılığın kaçınılmazlığına inandırır seni, "kendine iyi bak" derler ve giderler. Elinden umutlarını, düşlerini, sevgilerini alıp giderler. Bir tek anıları bırakırlar geride, bir de hatırladıkça gözyaşlarına boğulasın diye
unutulmayan nağmeler.

Arkalarına bakmadan çekip giderler eğer yalnız kalmışsan, çünkü insafsızlıklarını görmek istemezler. Herşey o saniye orada bitsin, kapansın bu sayfa isterler. "Bitti" diyemedikleri için, "kendine iyi bak" derler. "Kırıldım ve affedemiyorum" diyemedikleri için "kendine iyi bak" derler. "Seni istemiyorum artık, hayatımdan çıkaracağım ama bil ki hiç unutmayacağım" diyemedikleri için kendine iyi bak derler. "Biliyorum çok kanayacaksın ama daha iyisini yapamıyorum" diyemedikleri için "kendine iyi bak" derler. Vicdanlarını rahatlatmak için kendine iyi bak derler, çünkü o kan uzun süre akacaktır ve o yara asla kapanmayacaktır, bilirler.

"Kendine iyi bak" bir noktadır çoğu zaman. Kendine iyi bak deme bana, sadece kötülükler noktalansın isterim ben. Oysa sen iyisin… Sen gözümdeki ışık, dudağımdaki tebessüm, sen içimdeki sevinçssin. Sen hayatıma renk katan, sen yüreğimdeki çarpıntı, sen hayatımdaki neşesin. Sen yolumu aydınlatan, sen dert ortağım, sen gönül yoldaşım, sen bir tanesin. "Kendine iyi bak" deme bana. Nokta koyma.
Keşke böyle yaşanmasaydı bazı şeyler, keşke affedebilsen beni, keşke ben de affedebilsem… Keşke döndürebilsek zamanı geriye. Keşke bugünkü aklımızla yaşasak herşeyi baştan. Nafile... Ama yine de, gitmesen olmaz mı? Bitmesek olmaz mı? Sen eksikken, ben nasıl tam olurum? Senden kalan boşluğu kimlerle doldururum? Savaşsak, aramıza giren şeytanla olmaz mı? Hani büyük aşklar her türlü engeli aşardı, hani gerçek dostluklar her sınavı geçerdi, hani sevgi eninde sonunda kazanırdı? Hani hayatta hiç kirlenmeyecek değerler vardı? Hani en büyük zaferler, en kanlı savaşların ardından kazanılırdı? Bunların hepsi yalan mı? Sahiden..., gitmesen olmaz mı? Bitmesek olmaz mı?……….

Peki o zaman... Senin istediğin gibi olsun... Öyleyse...Sen de "Kendine İyi Bak."

"Kendine Iyi Bak" derler, kurşunu kafana sıkıp giderler.  
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: ozz_witch - 01 Şubat 2007 - 15:53:09

Bu sehirden bana acilar kaldi
Sarap sundum aya ben ayrilik tattim
Seyyah oldum su alemde öyküler yazdim
Oturup anlattim kendi halimce
Seyyah oldum su alemde türküler yaktim
Oturup söyledim kendi halimce

Gözlerinden mektup ellerinden su
Bekledim durdum ben ne zor yolmus bu
Seyyah oldum sözüm bildim gizlendim içime
Çiglik oldu gözlerim kendimi vurdum
Seyyah oldum su alemde niceler gördüm
Anladim ki insan kalbine yolcu

Bana ask lazim
Askta ates ararim
Kapanmis kapilardan geçtim
Yanmayan bedenlerden güzelim ben yolumu sildim
Dünyanin hali
Çeker giderim
Yalnizlik yolcusu gönlüm
Bir garip seyyahiM ama kendime göçerim
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: ben_melih - 03 Şubat 2007 - 13:08:23
insanlar doga diyip geçiyor bazan umutsuzluk bazen nefret bazen heyecan ve bazende sevgi  görzüyle bakıyorlar dogaya
bir agacın oluşması seneler alırken  bir orman yakıyoruz  bir meyvenin oluşması haftalar alırken 1 dk da onu hiçe sayıyoruz çürümeye bırakıyoruz bişiylere deger  vericez derken seneler geçiyor ama farkına varmıyoruz deger vermedigimizi  zavk ve eglence için dogaya neler yapıyoruz  ama doga yinede bize kar lanuyor temizligi  sonbaharla sunuyor aşkı  yagmurla sunuyor niymetleri  daha neler neler doganın sundugu aşkı bu bize heyecan vermeli bugün şöyle bir bakın odanınızın duvarına asılı çerçeveden dışarıya ve bende seni seviyorum diyip doga için bişiyler yapın
                                                                                                                                                                                                                                 

                                                               
bugün dogaya na
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: ozz_witch - 04 Şubat 2007 - 13:28:59
(http://img248.imageshack.us/img248/2892/inmistshewasstandingbywuh4.jpg)

BiRgÜn YoLda YüRüYoRdUm.. BiR şArKı DuYrDuM..KaLbİm AcIdI... bu kadar...

"nereye gittin? neden bensiz; içimde kalan sensizliği tek başıma nasıl atlatacağım... hepsi cevapsız.. o kadar cevapsız ki; hissediyorum içimde bir yerin acıdığını.. fiziksel bir acıya dönüştüm; nereye baksam sen...

çıkıp şimdi yollara; dağ başlarına çıkıp şehrin şamatasından uzak; bağırsam adını; ağlasam.. sesim kısılana kadar adını ünlesem... yahut bir yolculukta; otobüsün camına dayasam başımı da; gece yolculuğunda geçtiğimiz yollardaki ışıklar yerine sen aksan üzerimden... camın soğukluğunda olsan; sıcacık.. sana gelmenin bir yolu olsa; o otobüs beni sana getirse...

bir yerinden tutsam diyorum da elimde kalan yaşamı; neresinden; bilemiyorum.. güneşi erken batmış bir şehirde; akşamüstünde; hangi sokakta olduğumu bile bilmeden.. kaybolmak istiyorum.. yok olsam da kimseler gelmese ardımdan; merak etmese kimse...
bir kaç çocuk gülümsese; umut var desem yine... ya da çocuklar da önemli değil; seslendiğim duvarlar ses verse; sesimi yankılasa hiç değilse.. ya da biri çıksa; "biraz umudunuz var mı" dediğimde... "bende biraz kaldı al" dese...

kaç yürek dayanır susuşuna sevdiğinin? bir daha görememek seni; ağlamanı yahut yemeğini yiyişini görememek.. bunu bir anlatabilsem içime; bir ikna edebilsem kendimi... bir sabah sustursam içimdeki beni; bir sabaha gülerek başlasam; yapabilsem sen olmadan...

bir dağ başında; sesimi sadece kendi yankıları duyacak belki... isyan değil ki bu; içim acıyor; durduramıyorum... hiçbir ilaç tesir etmiyor; hiçbir şey dindirmiyor sancımı.. kokunu duyuyorum bazen; hani yolda yürürken aniden duyduğun ama adını bilemediğin tanıdık bir melodi gibi; kime sorsam bilmiyor......"
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: DerinSu - 07 Şubat 2007 - 22:54:52
Bazı acılar var içimde saklı,
Bazıları kazınmış ki akla getirmemek için uğraş verirsin.
Aklını dağıtacak,oyalanacak bi şeyler ararsın.
Kimse bilmez,anlayamaz o anı senden başka,
Bazen gururlanırsın her şeyi anlattığın gibi bu acıyı anlatamadığın için,
İşte o an özelin olur
Çünkü bu acı senin...
 







Acı sözlerdi sizden bana kalan düşündükçe üzüleceğim,
Hatta bi zaman sonra üzülmekten güleceğim,
İşte zamanın ilaç olduğunun bir kez daha ispatı,
Gelmiş kapımı çalıyorsunuz
Önceden bencil bir davranışla yüzüme çarpıp çıktığınız kapımı,
Ben bugün kapımı açıyorum.
Eee ne demişler "ONLARI NEZAKETLE ÖLDÜRÜN"
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: ozz_witch - 13 Şubat 2007 - 00:06:51
(http://img478.imageshack.us/img478/4351/imageekw3.jpg) (http://imageshack.us)

              zor günler
Benden önce söylenmiş sözlerin haklılığına
Kizdığım oldu zamanında ama inandığımda
Ömrümde her şarki başka bi kapi açti
Bu sarkinin ardinda sen
Bu kapinin ardindaysa benden önce söylenmiş sözler vardi

Çok zor günler geçirdim vaktiyle
Alemde savaşlar çirpinişlar nihayetinde
Asik olmak kismetmis yar, sana..
Asik olmak kismetmis yar..

Seçtiğimiz hayatlar mi bunlar? seçtiklerimiz mi ?
Bunca yokluk, bunca kiriklik, bunca aci
Seçtiklerimiz evet !
Hayat bu sevgilim çoktan seçmeli
Senin askinsa bi dönem ödevi


Bir gece cikip gelsen olmezsin yar
Ölümlerden ölüm beğen gelmezsen yar
Bir aksam çikip gelsen ölmezsin yar
Ölümlerden ölüm beğen öleceğim yar

Bir şarkı tuttum sevgilim bir kapı açtım ikimize
İkimiz çokmuşuz meğer bu resme
Kapatmadan bu kapıyı yinede
Bu yaralar bereler sanadır bileler ...

Bu yaralar bereler sanadir bileler
Göreler askimi
Sahidim gök kubbe
Asigim bekletme

Çok canım yanıyordu gördüklerimden ve göreceklerimden
Benim kanayan dizlerim yoktu hayatta bi tek
Benim de kanattıklarım vardı elbet
Ezdigim kumlar ve geçtigim yollar hala gölgeni taşıyorlar
Hani demiştim ya en başında
Ne ayrılıklar ne aşklar ne başlangıçlar diye
Yani demem o ki çok zor günler geçirdim vaktiyle

Çok zor günler geçirdim vakiyle kalbimde
Firari endiseler nihayetinde
Asik olmak çok zormus yar sana
Asik olmak çok zormus yar

Bir gece çikip gelsen ölmezsin yar
Ölümlerden ölüm begen gelmezsen yar
Ölecegim yar
Bu şarkı sadece benimdi sevgilim
Ve ben büyük bahçeler istemiştim ikimize
Yazmışsın ya 'onu sevebilecegimi düşünmüştüm' diye
İşte o günden beri belkide bu yüzden sadece
Bu yaralar bereler sanaydı aşkı bileler
Göreler aşkımı şahidim gök kubbe

i
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 13 Şubat 2007 - 11:40:59
(http://img264.imageshack.us/img264/5149/pm21948mediumct9wt3.jpg) (http://imageshack.us)


Sen
benim içimde hep bugünkü gibi kalacaksın. Taptaze,
sımsıcak ve korkunç güzel! Yalnız benim gözlerimde
bir manası olacak bakışlarının. Ben yok olduğum zaman
da satırlarımda yaşayacaksın. Hiç ihtiyarlamadan,
hiç değişmeden, hiç tükenmeden... Adım adınla anılacak,
adın adımla...

Mektuplarınla resimlerini yakacak gücü kendimde
bulamasam, o zaman da kendimi yakardım. Şu herkeste
seni gören gözlerimi, şu her yerde sana koşan
ayaklarımı ve şu her zaman sana yazan ellerimi
yakardım. Tenimden yükselen alevler ta Allaha kadar
uzanır, ona çaresizliğimi anlatırdı.

Ben yaşadıkca, adım söylendikçe.....
kendimi sana mahkum ediyorum..
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: -tarzan- - 13 Şubat 2007 - 11:45:53
mavi sonu olmayan bir pencere
git gidebildiğin yere
sonu merak dolu
bilinmez boşluklar var
bulutların ağlaması durduğunda gel
vardım birden , renk saldım olan bitene
doğaya hakimim ben
yeryüzü mahkum bana
ben gökkuşağıyım
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: -tarzan- - 15 Şubat 2007 - 22:47:24
bu bir sevi sunuşudur sana
sevda ve aşk üstüne
seni ölümüne kadar sevmeme kanıttır
sensiz yapılamayıştır
sevi sevene ve hak edene verilir
hemde taparcasına
öyle bir rüya görki gerçek olsun
ölene kadar aşkımsın desin
uğruna nasıl herşey feda edilir onu anlatsın
bunlar rüya değil bunlar birer gerçek
sana seni çok seviyorum demeden önce
herşeyimi feda etmek isterim
senin için sevgimiz için
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: deep_de - 15 Şubat 2007 - 23:20:27
öncelikle sadece kötü bir  ruh halimle yazdığım ama sonradan okuduğumda yuhh be dedirten kendime bir yazım  biraz bana oranla sert....buyrun:


İç çekişlerimle uzun bir arayı kapatmak mı amacım bilemedim!kimilerim vardı;sessiz sedasız yollarında ilerleyen;kimilerim vardı pesimist duygularıyla insanlıklarını örtbas edenler.
Çevreme odaklanışımın üstünden bilmem kaç sene geçti.Ama hala çevrem üzerinde etki yaratacak hissiyatı bulamadım kendim de.yaşam adı altında ayaklarımızın altından akıp giden zaman eş değer özellikler sunulan ‘yaşam’.
Sahipsizlik….
Müfredatı kendime uyguladım,kişiliklerimi çoğalttım,Kalbimi söküp aldım,parçaladım,köpeklere yedirdim.
Buyum ben işte  sahipsizliğimin içerisindeki SERHAT…..
Slayt gösterisi hayatıma bir şeyler eklemek için buradayım
..
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: şükülü_özz... - 16 Şubat 2007 - 13:19:54
merhaba  küçük Ali..belki sen bu yazdıklarımı okuyamayacaksın ama okuyupta kendininde hayatından bir parça bulabilecek insanlar için yazıyorum.evimin yoluna doğru ilerlerken yol ortasında gördüm onu.yırtık önlüğü,yırtık ayakkabıları ile adres soruyordu herkese gözleri ve bedeni yorgundu.bu güzel,küçücük çocuk dikkatimi çekmişken oda beni farkedip yanıma doğru yaklaştı.o güzel pırıl pırıl gözlerini yüzüme dikip,çaresizce sordu aradığı adresi.hem yürüyüp hem konuşmaya başladık o anlattıkça kısacık yol büyüyor,yüreğim sıkışıyordu.küçük Alinin anne babası ayrılmış.anne ve baba başkalarıyla evlenmiş.Ali annesini uzun yıllar görmemiş ve üvey anne dayağından kaçıp öz annesini aramaya başlamış.bulamayacağını biliyordum aslında ama o o kadar inançlı ve güçliydiki ya annemi bulucam yada bu sokaklarda yaşlanıcam diyordu.bu küçük çocuk daha 9 yaşında bakmayın böyle büyük sözler ettiğine.
beraber aradık evi bulamadık,gözlerinin içine bakıp evine git Ali dedim.Annemi bulmadan olmaz dedi.sonra ne yaptı bilmiyorum,bana veda edip düştü yollara.o uzaklaştı ama benim aklım onda kaldı.Anne ve baba olmak zor iş herkes beceremiyor işte.Köpekler bile yavruları büyümeden terketmiyor.ben insanlığımdan utandım dilerim Alinin anne babasıda utanıyorlardır.
hepimiz birgün anne baba olacağız ama çocuklarımızı sallantılı bir ilişkinin ortasına düşürüp yalnız bırakmayalım..
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: -tarzan- - 18 Şubat 2007 - 22:27:54
magosanın karanlığında
gölgemle başbaşa kaldım
benim yalnızlığıma oda eşlik etti
herşeyimiz aynıydı birdi ,
saatler zamanın seyrine kapıldı
ufuktan güneş doğdu
alıştıra alıştıra beni aydınlığa
işte sorun olanda bu aydınlık ya
                                   14.08.2001
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: köledoyuran - 19 Şubat 2007 - 15:16:46
*Sahil kasabası

***Sahil kasabası tadı vardı dudağında***
bir bahara yenik düşüp,askerleri silahsız kalan
yağmalanmış şehirlerin sonsuz uzağında
uykuların geceler boyunca boğdurulduğu
durmadan telgraf tellerine hasret konan
piç edilmiş hasretlerin huzuru doğuramadığı kasabadaydım..

***Sahil kasabası tadı vardı banklarında***
uzak deniz kokusuyla sevgili dudağının kesitleri
taşınırdı arşın arşın
gününü kaybeden beyaz karanfil çiçekçide
kızılderili hikayeleri ve işçi marşları balıkçıda satılırdı
hepsi düşle sarmaşdolaş..

***Sahil kasabası bütün tanrılar ve ötedünyalar kadar yalnızdı***
yalnızlık vardı ve kasabada ancak seçilirdi
kasabanın aşklarından bozgun kalır
artık balık değil bir korku topudur durmadan satılan..
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: köledoyuran - 19 Şubat 2007 - 15:18:00
Düşlerime Kal

Ah sevgili,
Ahh Antalya Limanı
Düşlerime kal

Kal ki, ne kadar büyüdüğünü gör özlemin,
büyücülerin ellerinde büyüdü ellerim..
Tılsımı bozulan sensiz olmazı da büyüleyip
eline katlin için verilen anahtarla açarsın kapılarını kalbinin
Anahtar İngiliz anlamaz halimden,dilimden..
Şimdi hüznüm Astek dili konuşurken,
ölümüm İbranice okunur..
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: deep_de - 19 Şubat 2007 - 15:53:10
ya da keşke deseydim gün ışığı boyunca hayatımda gölge kalmışlarıma.
yahut öyle olmaması da makbuldü yaşamım da ki gölgeye kaçışmaları bu denli mümkün iken.
sadece yalnızlıkla baş etmeyi seçmesi şaşırtıcıydı..ne biliyim işte lerine bir yenisi eklendi gibi.
aldırış etmeksizin yüzü koyun uzandı güneş ırzına geçmesi kaydıyla...
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: -tarzan- - 19 Şubat 2007 - 23:55:23
kötü bir hayat geçiriyorsan eğer
durdurmalısın zevk aldığın şeyleri
iyiyle kötüyü birbiriyle değiştirmelisin
sevgi sandığın duyguyu unutmalısın

yanlış olan sevgiyi bulmalısın
işte bu ! diyerek emin olmalısın
mecbur olduğun bu düşünceye
dertlenmemelisin yaşamdan

eski dostlarınla hasret gidereceksin
doğruyu bulduğunda sen
sen GERÇEK SEN'le olduğunda
hayatı sevinçle denkleştireceksin
sevinci kursağında bırakmadan 
 
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: nihaL - 21 Şubat 2007 - 02:40:43
Gittin...
Ben, arkandan sadece baktım.
Oysa; söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki...
"Gidersen iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini.
Gidersen sönecek içimdeki ateş
ve bir daha hiç kimse yakamayacak.
Gidersen karanlığa mahkum edeceksin günlerimi
O karanlıkta yolumu kaybedeceğim" diyecektim sana.
Konuşamadım...


Gittin...
Gidişini görmemek için gözlerimi kapattım
Öylesine acıdıki içim, tutup koparsalardı kolumu
bacağımı bu kadar acı duymazdım.
Acım yaş olup akmalıydı gözlerimden.
Ağlayamadım...


Gittin...
Seni delicesine bir tutkuyla seviyordum oysa
Tutkum seninle olmaktı, tutkum teninde erimek,
tutkum hayatı seninle sadece paylaşmaktı.
Anlatamadım...


Gittin...
Gidişini önlemek için tutmak vardı ellerinden
Ellerim değil miydi her dokunuşumda seni ürperten?
Ürperdin yine biliyorum.
Bir kez dokunsam, bir kez tutsam ellerini
Gitmek için biriktirdiğin bütün cesaretin kaybolurdu.
Tutamadım.


Gittin...
Bir yıkım gibiydi gidişin
Sen adım adım uzaklaşırken benden
Çöküp kaldı bedenim olduğu yere
Nice terk edişlere dayanan yürek bu kez yenilmişti
Bu kadar zayıf değildim ben kalkmalıydım.
Kalkamadım...


Gittin...
Oysa geldiğin gün gideceğini biliyordum
Hazırdım gidişine,
Kaçak zamanları yaşıyorduk
Zaman bitecek ve sen gidecektin
Bense, gidişinin ertesi günü
Hayatıma kaldığım yerden yeniden başlayacaktım.
Başlayamadım...


Gittin...
Bir şey söyledin mi giderken?
"Kal" dememi istedin mi?
Son bir kez "seni seviyorum" dedin mi?
"Bekle beni döneceğim" diye umut verdin mi?
Beynim öylesine uğulduyorduki.
Duyamadım...


Gittin...
Nereye gittiğin önemli değildi
Binlerce kilometre uzakta da olsan,
iki metre ötemde de farketmiyordu.
Artık yoktun ve asıl bu düşünce beni felç ediyordu.
Kurtulmalıydım senden,
bu yokluk duygusundan kurtulmalıydım.
Kurtulamadım...


Gittin...
Unutulanların arasına katılmalıydım
Anıları bir sandığa koyup
hayatı bir yerinden yakalamalıydım.
Bu aşk noktalanmalıydı, bu sevdadan vazgeçmeliydim.
Yapamadım...


Gittin...
Bir okyanusun ortasında
tek küreği kaybolmuş sandalda
Dev dalgalarla boğuşan bir denizciyim şimdi.
Bil ki; sevmekten vazgeçmedim seni,
Bil ki; seninle birlikte sevdanı da taşıyacağım yüreğimde,
Bil ki; seni Unutamadım...
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: ozz_witch - 24 Şubat 2007 - 21:17:32
(http://img443.imageshack.us/img443/414/wqwh0pt1uq2.png) (http://imageshack.us)
Ben seni severken
Sen yanımda yoktun ki!
Ben seni özlerken
Sen bilmiyordun ki!
Ben seni siz sevdim...
Sen yokken bakışların vardı
Beynime kazınmış
Nereye baksam oradaydılar,
Ben seni siz sevdim..
Göremesem de, rüyamdaydın,
Sevme de, kalbimin derinliklerindeydin
Ve kimse seni oradan çıkaramayacak.
Sen bile!

Ben seni siz sevdim...
Sen olmasan da, hayalin vardı,
Sen olmasan da, şarkılar vardı
Seni hatırlatan...
Sen olmasan da, her dakika aklımdaydın.
Ben seni siz sevdim...
Sen olmasan da,yıldızlar vardı,
Sen olmasan da,bulutlar vardı,
Sen olmasan da,günbatımları vardı,
Sen olmasan da,denizler vardı...
Ben seni siz sevdim...
Aslında hep vardın,
Aynı şehirde,aynı sokakta,

“Ben sevdanın oturduğu sokakta oturuyorum”ama
Ben seni siz sevdim...
Ne olurdu de beni sevseydin
Ne olurdu bu kadar gözyaşı dökmeseydim
Ama inanıyorum ki uyandıracaksın beni,
Hani kıyamet koptuğunda...
Ben seni siz sevdim...
Neden sevdim bilmiyorum ama çok sevdim!!!
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: only_ - 25 Şubat 2007 - 17:34:42
Gramajına Göre Duygular

Orta okul sıralarındaiken hocanın birine; “hocam acaba bu kurşun kalemin kağıda bıraktığı izin bir ağırlığı varmıdır?” diye bir soru yöneltmiştim.

hoca ters ters,adeta “bu çocuk sıyırmış” dercesine baktı gülümsedi ve;”nerden geliyor olum böyle şeyler aklına” dedi önce ve devam etti “evet farkeder ama çok hassas bir tartı lazım mesela kuyumcuların kullandığı gibi hatta daha hassası.”

kafama takılmıştı o dönem işte şimdi düşününce çözmesi kolay ama o yaşlarda kolay değilmiş demekki…

o nu çözdük tamam ama insanoğlu işte kafaya takacak bişiler muhakkak buluyor.şimdi olsada sorsak;

peki hocam bu beyaz kağıttaki yazının içeriği farkedermi ağırlık olarak?; eşit sayıdaki harf ve kelimeden hatta aynı sayıda aynı harften oluştuğunu farzetsek; bir Nazım Hikmet Ran şiiriyle "dudu dudu" nun ağırlığı aynımıdır? dondurucu soğuktan elleri uyuşmuş bir askerin elerini oğuşturarak yazdığı hasret mektubuyla bir tehdit mektubunun,uçurumun kenarında son kez kalem tutan eller tarafından yazılmış bir mektupla bilmem ne müdürlüğüne yazılmış bir dilekçenin ağırlığı aynımıdır be hoca?

peki bunu neyle tartacağız hocam?

kuyumcu tartısı yeter mi bunu tartmaya?
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: -tarzan- - 25 Şubat 2007 - 23:16:56
yalandan kim ölmüş deselerde
sen kaçın yalandan dolandan ,
kendini dağıtacak gibi olsanda
bırakma kendini yaşamdan ,
hepsi palavraya benzesede
sakın kaçınma doğrudan
sonra pişman olursun
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: şükülü_özz... - 26 Şubat 2007 - 11:17:18
             SONBAHAR GİBİYDİ GİDİŞİN
Bir ayrılık zamanının müjdecisiydi  sanki sonbahar,
Ellerimi uzatıp tutmuştum ellerinden.
Bırakmak istemezcesine sıkı sıkı tutmak geçiyordu yüreğimden,
Son yaprak düştüğünde sen çoktan gitmiştin.

Ardından yapabildiğim sadece uzayıp giden yollara bakmak oldu,
Öyle uzun geldiki gözüme  o kısacık yollar,
Hani koşsam sana yetişemeyeceğim kadar uzundu adeta.
Oysa yapabilir, koşup sana dur gitme diyebilirdim.

Neydi yüreğimdeki korku o vakit bilememiştim,
İçime oturan o sessizlik neydi,
Esen rüzgar bile bıçak sırtı gibi keskin di.
Gözlerim bakarken ardından ,
Sadece elimi kaldırıp,
Veda edercesine sallamıştım.

Şimdi her sonbaharda o veda gününü hatırlarım.
Ağaçlar yaprak dökmeye başladığı vakit o amansız gidişin canların gözlerimde.
Uzayan yollar,arkana dönüp bakışın..
Bir sonbahar daha geçiyor şimdi.
Ve ben bir sonraki sonbaharı bekler oldum.

Uzayıp gidiyor sonbaharlar,
Biliyorum sen bir sonbahar günü yine ansızın çıkıp geleceksin.
Ve işte o vakit yaprak döken yüreğim çiçek açacak.
Ve ben sonbaharda ilkbaharı yaşayacağım.
Seni bekliyorum...   :cry1:
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: köledoyuran - 26 Şubat 2007 - 17:01:00
Islansam

geceyi akladım,Bursa malı bıçağımla
Akı buluta çaldım, ressam titrekliğimle
zulada bekleyen karanfili sunupta kandırdım
eee bebeğim ee ee.. uyudu..

Titreyen bir solukla koşuyorum sana giden yolları
giden: bir gelişin kalıntısı
kalmak: hep kendi savrukluğuna..
İtaate dair kayboldukça hayatın pembeliğinde
Akmaviyi yakıştıramadım bulutun tepesine..
düşlerin ahengi bozuldu
(parmağımı ısıran çilli horozdu)

düşün hele bir düşün
düşün tepesine dikilen güneş: işkencenin gündönümü
şimdilerde..
şimdi: içine düştüğüm dipsiz korkularım
yarın: yine korkuyla geçilen gecenin tenha sokakları
dün: korkuların tatminini sağlayan..
(sanırım burada bir sıralama hatası oldu)
hata her yerinde zamanın
bu sağlama geçilen korkulu yollardan sonra
hâlâ kendine kalabilmekle alâkalı..

Ateşli uyanılan sabahlarda, alnıma dayalı silahı görmezdim
annemin elleri bir yangına tutulan hortum kadar uzun iken
ellerin tutuşu temsiliyeti ve sahibiyeti bırakan diğer el..
öyle bir tutuş biriktirdim ki - tam onüç gündür-
tutuştum
şimdi 'ıslansam'da istirahatteyim..
Uzun sürmez duraklarda bekleyişler
bir sonra ki belirir gözüme
yine düşmek vardır yolun tozlu tarafına
bir unutulanı ayakta tutabilmeye cesaret ederek
yolu yaşatırım
yolun kime dair olduğunu fısıldarım rüzgara
ve efil efil içime kapanırım
kapanırım da kampanalarım çalar bir sabah vakti
uyanmaya yüztutmuştur gözlerim
gözümün altına saklarım yaşımı
sakladıkça 'ıslansam' da istirahate çekilirim..
çekildikçe ıslak
ıslandıkça çekik

ah bir ıslansam..
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: köledoyuran - 27 Şubat 2007 - 13:26:17
Yaşamın en tatsız tarafı sona eriş şeklidir.
Yaşamı tersten yaşamak daha güzel olurdu.
Nasıl mı?
Cami'de uyanıyorsunuz. Ve haklar helal edilmiş vaziyette tabuttan
doğruluyorsunuz.
Doğar doğmaz devlet size maaş bağlıyor, aylık veya üç ayda bir
maaşınızı alıyorsunuz.
Sağlığınız gittikçe düzeliyor, kaslar güçleniyor.
Bir gün çalışmak istiyorsunuz.
Ve genel müdürlük veya bunun gibi yüksek bir makamdan tecrübeli bir
insan olarak işe başlıyorsunuz.
Herkes karşınızda el pençe divan...
Gittikçe zayıflıyor, forma giriyorsunuz.
Diğer hormonal aktiviteler artıyor, fevkalade...
Derken bir gün patron size 'Artık üniversiteye gitsen daha iyi olur'
diyor, 'işi bırak, okumaya başla, harçlığın benden olsun..'
Ekmek elden su gölden bir dönem başlıyor.
Partiler ,diskotekler, kızların sayısı artıyor.
Günün birinde sizi okuldan da alıyorlar.
Evde otur, keyfine bak, oyuncaklarınla oyna diyorlar.
Mamanız ağzınıza veriliyor, zaman zaman altınızı bile temizliyorlar.
Hatta bu durum alışkanlık yaratıyor ve hiç tuvalet kullanmamaya
başlıyorsunuz.
Derken anneniz size süt verme kararı alıyor.
Bir gün karanlık sıcak bir ortama giriyorsunuz.
Bir kordondan besleniyor, sıcacık, yumuşacık bir ortamda yaşıyorsunuz.
Küçülüyor, küçülüyor ufacık bir hücre halini alıyorsunuz.
Ve günün birinde müthiş bir olayla hayatınız bitiyor...

bu senin mi ?
daha önceden de okumuştumda..
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 27 Şubat 2007 - 13:41:34
küçük bir hatırlatmadır ..burda sadece kendi yazılarınız değil başkasına ait yazılarıda paylaşabilirsiniz ...
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: köledoyuran - 27 Şubat 2007 - 13:48:47
o halde burada işi ne :) neyse..
bende diyorum nereden tanıdık
ahh şu büyük bir orgazmla hayatın sonu..
düşü güzel.. :)
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: köledoyuran - 27 Şubat 2007 - 14:14:33
harikaydı ya onu bunu boşver de iyi paylaşım..
teşekküre değer valla:)
yaptım işte bir çılgınlık.. şimdi de yazalım kendimizden :)


İstifa(de)

Hayattan istifade etmeden, alnında ki ateşle yakmandır: korkum
Hayattan istifa etmeden, yanan alnına yanağımı dayamaktır: cesaretim

Zamandan istifade ancak kekeme bir bakış atmandır gözlerime
Zamandan istifa ancak göçebe bulutun maskarası olmaktır

Bulut düşün rengini suistimal ededursun,benden istifadedir bu
Buluta doğru giden çocuk sevinci yüklü uçurtmalar ancak yalandır, kuyrukludur ve istifadır düşten geçen için.
Düşten geçip istifa(de) etmiştir acıdan,
bir elinde zaman diğerinde uçurtma saçlı kızın
maviye zilleri çalan bakışları..

Şimdi kürek mahkumudur,bedenim
yağlı küreği bir kendine çeker, bir iter
iyi itemezsen, iyi çekersin
Çekmekte bir baştacı yeni gelin beyazına..
Çekildikçe ızdırap..
Uzayan yolun çilesi de uzun..
Kısa süren hep cesaret..
Bir korkak o satırları yazarken ancak ağlardı,istifadeydi hayattan..
Bir yandan ağlarken acıyı damardan almaktır cesareti,istifaya benzeyen
Antikorları antika durumdadır aşkın..
Durum demişken inşa eden mühendislerdenim, nasılsa ilk artçıda yıkılırım..
Göğe uçurtma saçlı kızı salarım.
Eller saç gölgesinde huzurda, parmakaraları parmakla dolunca
soluksuz tutuşmadır beni alan..

Denize benzeyen bulut karardı,başına tac edilen düş ufaldı
uçurtmayı andıran saç okşandı, sana gelen yol uzadı
uçurtma saçlı kızın uykusu geldi ve
bıraktım saçlarını,dilediği rüzgara kapılıp martı düşlerime uzak
ama göğe yakın, maviye pusuda bekleyen beyazıyla
düşe renk katan ressam savurganlığıyla, beklenmekte hala..
Biten bir aşktan beklenen düş hoyratlığı da cabası
uzun uzadıya bakamadan gözlerine, iki kelam edemedik karşılıklı..
sustum, sokağa atılan çocuklardır gözlerim
denize atılan taştır söylediklerim
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: rockchı kız - 27 Şubat 2007 - 14:41:16
ya akıcı olmamış....
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: köledoyuran - 27 Şubat 2007 - 15:38:06
biliyorum onu :)
akıcı olsun diye yazmıyorum zaten..kusmaktan başka birşey değil..
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: ozz_witch - 27 Şubat 2007 - 20:49:02
(http://img258.imageshack.us/img258/4778/7651dusmanimzj4.png) (http://imageshack.us)
kelimelerden alacaklı bir sağır gibi
içimi döktüm bugün, yokluğunla konuştum
tutsak gibi, bir enkaz gibi, kendim gibi
içimden çıktım bugün, içimle konuştum

yüzünü ilk kez gören bir çoçuk gibi
gördüm kendimi gördüm
kırıldı ayna paramparça
paramparça ne varsa kadınım
yokluğunda kaç damla gözyaşı eder adın
ne olur, gel, gel, gel, gel
ben sensiz istanbula düşmanım.

kestiğim ümitlerden yelkenler yaptım ama
yokluğunda ne gidebildim ne de kaldım
gerçek miydi tutunmaya çalıştıklarım
hediye süsü verilmiş ayrılıklarım

kaybetmenin tiryakisi bir çocuk gibi
sustum, kendime kızdım
kırıldı ayna paramparça
paramparça ne varsa kadınım
yokluğunda kaç damla gözyaşı eder adın
ne olur, gel, gel, gel, gel
ben sensiz istanbula düşmanım.

emre aydın...
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: -tarzan- - 27 Şubat 2007 - 20:54:53
bırak sağda solda yanan ateşleri
sen kendi ateşine bak
öyle bir alev tutuşturki
padişah ol ! hükmet herşeye
bu alevi tutuşturamıyorsan bile
bunu ateşe benzet yeter
nasıl olsa bunu kimse anlamaz değilmi ?
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: köledoyuran - 08 Mart 2007 - 11:07:58
satriani'ye özenip ben de konuştum birileriyle :)

Kaptanla Söyleşi 0000

- Kaptan, iki çay bize.
* Biz (-sana göre siz) kimiz?

'Çay' deyince sevgiliyle karşılıklı oturup, renklerin
sıcağından konuşmak alıyor içimi. Hele iki tane söyleyince, üstüste
mi yanyana mı geleceği belli değil noktalar kadar. Üstüste gelirse
yanımda yok, yanyana gelirse yanımdadır sevgili. İnadına üstüste
geliyor.
Anısını yaşatmak için, yine aynı banklara oturuyorsun bir pazar günü.
Çaya şeker katmadan içiyorsun bu sefer. Renklerin cümbüşüne aldanmadan
duvarda ki renksizliği suçluyorsun.

- Kaptan, çayları iyi sür, yağmur kokan toprak gibi sür.
* Bugün güzel kokuyorsun, hangi kokunu sürdün?

'Koku' deyince yine sevgiliye dair olan bir türlü gündelik
hayatta karşına çıkmayan nefis nefes geliyor aklıma. Araba
egzozlarından kopup gelen kokulara karışan ve durmadan birbirinin
ardına gizlenen sen, ben ve onlar geliyor, vazgeçiyorum düşünmekten.

- Kaptan, yolculuk güvenli sayende.
* Güven karşılıksız duyulan, kulaktan kulağa yayılan mı?

Güven sonda bellidir. Olayın başında güven ararsan hayallerin
kırılmaz mı? Hep soru mu sormalı güven kırıntılarını toplayıp,
anlamlandırmak için. Anlam hayatın çilesini uzatan değil mi?
Anlam kazandırmak için verilen bunca çaba boşuna mıdır?
Ve daha bir sürü soru işaretleriyle anlam kazanamayan düşünceler..
Bitsin şimdilik..


- Kaptan, gözüm kesmiyor tümsekleri aşmayı
* Güven karşılığını bulmadı mı, halâ?

Ben biraz yokum, bakkal amcaya borç yapıp (-takıp) geleceğim
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: köledoyuran - 08 Mart 2007 - 11:26:52
kaptan iyidir, binlerce kez kağıda dökmeden konuşmak lazım onunla..
ah bir tanısanız..
neyse.. devam yola..


Kaptanla Söyleşi 0001

 - Kaptan, yine çay.
    * Saymayı unuttun, bu bana, bu da bana..

 Farkındalığımı yitireli çok mu oldu dersin. Gerçek bir anlam karmaşasına dalıp bir sonra ki zaman diliminden çalan ellerim, aynı ekmek sıcağını kucağına, parmak aralarına sıkıştıran ellerim, onlar mı çalan? Yine aynı 'ince belli' bardakları, ince belli sevgiliyi tutar gibi bir tutuş, bir tutuşma yok mu parmaklarımda? Nasır mı tutar böyle günlerin sabahında, neşeli kahvaltılarda ekmek üzerine sürülen sulu göz kapaklarım?

 Yine mi sorular delikanlı. Yanıtını bulamadın gitti. Yanıtsız kalmasından da hoşnut duruyorsun. Bu da seni gizemli hale getiriyor. Sana sorular sormaya engel olamıyorum.
 
 Evet, bende soru sormaktan korkarken ne güzel de çıkıverdin karşıma. Sor bana, yanıtı bir yanıtsızlık haline nasıl getiriyorum, gör. Gör ki, ne kadar kötü bir yolcu, ne kadar kötü bir müşteri olduğumu gör şu zamanın dilim dilim doğrandığı zamanda.

 Korktum bak şimdi. Seni içinde ki güven kırıntılarıyla suçlamak istiyorum. Kime dair oldukları belli olmayan. Seni sana sorup canını yakmak şimdi çabam. Söyle anlamsızlığın kapısına dayanmışken neden soru sormazsın? Anlamı denize sürerim ben, bulut renklerine benzetirim. Hadi benden renk dile, su dile!
 
 Anlamı göz kapaklarıma sürmek yok, bugün. Gözlerim acıyor. Açılmak bir diken üzerinde insanlarca fazla değer verilen, kırmızı renkli güle mahsus. Diken üzerinde yaşarken güle benzemekten korkarım. Yanıtsızlığıma bakma.

 Yine bakkal amca sarkıttığım sepeti doldurdu, hepsini geri almadan yukarı çekmeliyim.
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: köledoyuran - 09 Mart 2007 - 11:49:37
Martı Düşü

Sokak lambalarına bakışım,
yolculuğum, bir anneyi öpüşüm kadar
nehirleri aşan düşlerim kadar
uzun uzun dinleniyorum orta yaş ovalarımda
ak üzerine mavi damla biriktirerek..
   Uzun sahil şeridinde martılar kadar sahip çıkmak istediğim bir düş var..
mavi beni örten ve alan olacaksa,bir akdeniz sabahı olmalı bu..
peki siz ak toprak kokan sohbet misiniz, kaptan amca?
   Martıların düşü, jonathan livingston olabilmek
bir gün çok yükseğe çıkmak,mavi buluta değdirmek kanatlarını
özgürlük kokan her zerresi..
   Sahilim uçsuz bucaksız olsun ki livingston'a düşü ak mavi edebileyim.
aka çalınan renklerinizin sohbetlerini sevdim..çok sevdim.. kaptan amca..
   İnsan arasında insan kalabilmek kadar zor şu sahilde martı olabilmek..
tesirleri ve özgürlükleri değişen ve durmadan acıya katalizör biriktirirken yelken..livingston bir roman kahramanı çoğu zaman,bazen şarkılarda karşıma eşit düşen..
   Hangi sahil izi kapatmaz ki..izleri derinlerde kalır sürekli.. denizden geliş ve bir avuç kum sunmaktır kapatan..sahilin sürekli kumunu değiştirmesi,hayata benzeyişi gibi..
   Düşe banmak parmağı zor geliyor,en güzel düş kimin? sorusuna yanıt arıyoruz çoğu zaman.. ama sahibiyet ölçüsüne gelince herkesin düşü kendine olur ya..benim de düşlerim öyle ak maviye her zaman..düşte yürürken nedense düşleri durdurupta,'bir fotograf? ' durmadan -hayır- diyor,gazetelerin magazin sayfalarına düşmekten korkusu..
   Ak yelkenler biriktirmemin sebepleridir çoğu zaman düş yolcuları..
Karşılıklı duruyorlar ve eşler benim için.. Hangisine kanmama izin verirse zaman ona doğru yönüm sürekli.. sonra bir alabora olurda farkındalık başlarsa düşedir yolculuk,en fazla dişe dokunan cinsinden..
   Ne haşin ve hoş bir adımdır oyunlar.
zor oynanır düşsel düşüşler sergilenir
ama yinede seyircinin önünde yürege koyulan elle selam durulurken,
perde bir oyuna daha kapanırken alkışlanır,ayakta alkışlanır düş..
düşler..
düşüşler bile olsa..
   düş: maviye uyanansa çoğu sabah
mavi: denizin sonsuzunda kaybolan martıları geri çağırırken
martı: durmadan ak yelkeni doluyorsa boynuma
boynum: kıldan ince mi olmalı hep,ruhum kadar
ruhum: vurulmaya hüküm giyen düşün koruyucusu
düşü: gerçek eden var mıdır, bir yerlerde?
gerçek: düşten uyandıran bir tiyatro perdesi
perde: durmadan yakın eden karayı sabahıma
durmadan: yollara düşüyorsam,denizin mavisine ulaşmaksa düşüm
ulaşmak: her zaman geç kalınan zaman,yıkık bir kent kadar mağlup
kent: durmada uzaktaki düşün adresi..
 
   düşlerini alkışlayan herkes bir düş parcası,ortak olan,
durmadan çoğalmayı sağlayan..

Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: Memocan - 09 Mart 2007 - 12:24:30
ya akıcı olmamış....
valla ben çok beğendim eline sağlık kardesim ..:D    bu dizeler bitrdi beni..

Biten bir aşktan beklenen düş hoyratlığı da cabası
uzun uzadıya bakamadan gözlerine, iki kelam edemedik karşılıklı..
sustum, sokağa atılan çocuklardır gözlerim
denize atılan taştır söylediklerim
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: ARGo77 - 09 Mart 2007 - 13:53:00
karanlığın çöktüğü,ayazın vurduğu bir gece..tıkırtı geliyor lan,kalkta baksana kamil..ne tıkırtısı abi, göt kadar yerde..yatıyoz rahat bir uykunun barındırmış olduğu rüyaların esaretine gömülmüşüz şunun şurasında..zıçtın rüyamın en boktan yerine..faredir abi fare..oğlum,nasıl bir fare bu kalkata şunun bir ifadesini al..yine karıştırıyor mutfağı..yok abi,ne karıştırması..kalk bakla benim yarım şişe rakım olacaktı içmesin onu..kediye neoldu abi..hayvanı rahat bırak bir mart ayı var.. icratını görmeye gitti pezo..neyse bu arada kedi zilzurna miyavlar..neyse,kamil geldi bizim mart kedisi..yarın sabaha kalmaz fareyi meze niyetie götürür..yarın sabah saat 8 gibi..oğlum,sabah sabah nedir bu gürültü..belediye abi,kazı yapıyor..ne kazı kamil..yoldular hayvanı....fareye neoldu git bak şu mutfağa..kamil,gider mutfağa ve gözlerine inanamaz..hadise içler acısı bir görüntünün eşiğine gelmiş..kedi,masanın üzerinde sızmış..fare ise bulunduğu delikten bakarak pis pis sırıtıyor..kamil,geri döner..abi,senin kedi varya..he kamil..şereffiz çıktı abi...nasıl yani,sen benim kedime şereffiz mi diyorsun kamil..yok abi lafın gelişi..fareye neoldu peki kamil..kediyi kafalamış abi..senin yarım şişeyi sek bir vaziyette kediye içirmiş..hayvan sayıklıyordu masanın üzeride..ha bide bu notu buldum abi..çok enteresan,yazıları biraz küçük ama okunabiliyor...nott a ne yazıyor kamil..şimdiye kadar gördüğüm en salak kedi,iki elle bir şişeyi doğrultamıyor..siz iki salak beni halen yakalayamadınız..neyse,kamil bu fare ile sonra ilgileniriz..saat 11 suları...caddenin yoğunluğu insanı bezdiriyor..o sırada,kalabalık bir çocuk yığını..mavi kostümü vede kırmızı pelerini olan adamın yanıda toplanmışlar...abi, bak şeker dağıtıyor galiba oradaki adam..ne şekeri oğlum..çocuklar adamı tongaya almışlar kafa buluyorlar..lan,kamil gidiyoz adamın yanına..neyse,adamın yanına giderler..vede büyük bir hayranlık çerçevesi içinde dona kalırlar..abi,bu süpermen...nasıl yani kamil, uçabiliyor mu..valla orasını bilmiyorum abi uçuyormu,zıçıyormu..neyse kamil,hazır ayakta iken ifadesini alıp geyiğimizi geçeriz..oop birader ne ayak,gece rotardan çıktın galiba(enseye bir şaplak)..
sprman..: yok abi,yolumun üstü geçiyordum..
abi..: ne abisi lan,denyo..yaşın kaç başın kaç senin..uçarım,sana şurdan ağız burun yerini değiştirir..
sprman..: beyefendi düzgün konuşun lütfen,uçma icratı bana mahsus bişeydir..
abi..: konuşmazsam ne olacak lan..nedemek uçma eylemi sana mahsutur..attırma lan kafamın tasını..kodummu,kriptona kadar uçarsın..
sprman : ayıp ediyorsun ama..terbiyesiz şey seni..
abi..: ibnemisin sen,ne o kılık kıyafet dar bir vaziyette..maviler içinde çok loş olmuşun sen..pelerin niye,dötü mü sansür ediyon..hani ya bakan çok olur diye...
sprman..: lütfen,düzgün konuşmanızı talep ediyorum..sonra oluşabilecek hadiselerden nasibinizi alırsınız bak..
abi..: sen bizi,tehtit mi ediyon lan,gazino maskotu..hani nerde kara kutun..uçabiliyorsun ya o yüzden..yoksa biz takarız uygun bir tarafına,yasa böyle...senin birkerem havada uçma ruhsatın varmı..hödük..hangi akla hizmet..kime vaziyet..çalışıyorsun sen....
kamil..: abi,adam kızdı baksana gözleri kıp kırmızı bir ha sergiliyor...
abi..: bişiy olmaz,çok gördük bunun gibi denyoları..one lan gazete mi okyorsun bide sen,kültür mantarı..ver bakayım..ne yazıyor..kamil lan..manşete bak..koca harflerle yazıyo..MAGANDA UFO DÜŞÜRDÜ...
kamil..: ver bi bakayım,abi ozaman bu süpermen,o süpermen olmasın..
abi..: ne süpermeni..bildiğimiz keriz familyasından buda...
o sırada,süperman gazı arkadan alır ve sinirinin hakimiyetini kaybeder..vede ağır bir lehçede günüzü göreceksiniz der..uçarak,şimdi acının gerçek tadını..damarlarızda hisseceksiniz diye olaya başlar..
abi..: kamil,zıçtıkkkk.!!!
Kamil..: bende kriptonik diye bir element var abi korkma..
abi..: onu nerden buldun lan sen...
Kamil..: yok abi,sahte...işte ben küçükken bu adamın çizgi romanını filan çok okurdum..ozamanlard an kalma bir takıntı..kriptoniğin sahtesini yaptırmıştım..bizim hikmet amcaya..o tabi bu tür şeylerin erbabı..neyse,saklıyordum bugüne kadar..boynumda kolye şeklinde...
abi..: sahtesi mahtesi...verde bi şansımızı deneyek..
lan süpermen,bak elimde ne var..
sprman..: onu nerden buldunuz..abi,yapma köpeğin olayım tutma bana çok pis acıtıyor..
abi..: lan kamil yuttu lan bu keriz...
neyse olay,burada kapanır..sahte kriptoniği, bozuntuya vermeden cebine sokar..ve....
abi..: gel süperman biladerim..durum,şöyle böye demek haa....sen den bir ricam olacak..şu önden giden hatuna bi lazer tutsana neşemizi bulalım.........................................:))))))))))))))
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: deniz21 - 09 Mart 2007 - 15:11:21
vaybe arkadaşlar amma yaratıcısınız  yani
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: rockchı kız - 09 Mart 2007 - 16:44:29
argoo ne entresan bi yazı bu  :şok:
birass sapıkça ve komik   :D
çok doğal olmuş
tebrikler  :alkıs:
karikatürle o yazıyı canlandırsan tam süper olur... :wink:
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: DerinSu - 14 Mart 2007 - 00:02:15
yokluğunda sevdiğim herşeyi rafa kaldırıyorum
sanki mutluluk haram bana misali kendi kendimi karantinaya alıyorum
herkesten kaçıyorum salgın hastalık taşıyan biri gibi
senin ne yaptığını merak ediyorum ve senle konusmak istemiyorum neden mi?
ben böyle iken senin biraz olsun mutlu gelen o sesin bana dünyaları verir elbet ama
dediğim gibi ben o durumdayken birazda koyar diye düşünüyorum
sonra böyle haksız bi düsünce yüzünden sana zarar verdiğimi düsünüp
senden kendimi soğuturum belkide
sen simdi diyeceksin ki ne saçmalıyon sadete gel...
sensiz anlamsızım
senin her yerini seviyor,herşeyini özlüyorum her an
ama bi yandan büyü bitecek diye uzak kal istiyorum
nasıl bişeyim ben anlamadım :(
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: köledoyuran - 14 Mart 2007 - 17:11:10
Aşkın Sıcak Olabileceği İhtimali

Susan bir umudu emzirdim, kan aktı
karşılıklı susarak doyduk, kirpik tanelerinden
çiy tanesi ile ıslanıp sonsuz bir uykuya dalıyoruz
esirgeyen bakışlarınla sesin bir çağlayan oluyor
ve her göz değmesiyle imlâm bozuluyor..

Kurşuna dizilen bahar gelmez artık buralara
ve çoğalıp durur sokaklarda fahişeler
yalın ayak toprağa dokunuşlarımız
baharı geciktirip dursun
ve geciktikçe baharımız unutmayalım
aşkın sıcak olabileceğini..

Bir çöl rüzgarına sığınıp avuçlarımıza
hep doğmakta olan sıcak güneş
sokaktaki fahişeleri de üşütsün
hayatı kollasınlar birazda kurşunaskerlerim
kitapların altı çizilen cümleleri kadar
diğer dizginleri kopan kelimelere haksızlık edelim..

Ve yine kelimeler rüzgarın ıslık gibi titrek olduğu bir vakit
gelip kulağıma sevgi sözcükleri fısıldasın
ardından bir kahkaha alsın beni
uçurumun eteklerinde bekçi olayım
atlayacak ilk aşığı yorgan-döşek bekleyen..

İlk dönemeçten üzgün kent gözüktü gözüme
yanımda geçmişten bir ses
iki nokta kadar yakın birbirine
dün ve bugün..

Ses diyor ki:
bir kez doğmak, bir daha doğmamak için
ancak ölümlülerin becerebildiği tekdüzelikle
ve yine aynı bilinçle güneşin doğması
bir daha batacağını bilerek, etime..

Etime aşkın sıcak olabileceği ihtimali kazınsın
güneşten süzülen buğday renkleriyle
ak alnından öpülsün çocukluğum
hala sıcak tutabildiği için
aşkı
ölen bir baba özlemi kadar..
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: deep_de - 24 Mart 2007 - 14:14:21
ya da başladı diye bir mısraya makul görüldüğü içindi sinir nöbetlerim,korkularım ya da ne biliyim şiddetim..
düşüklerim,devriklerim mevcut iken şuan ki tümcelerim de o: sırıtmaya hazlar katarak yerlerdeydi...nefre t doğurdum büyük sancılarla..bilmem kaç kg ağırlığında sezeryan..
şehrin ışıklarının el yordamıyla yuvamı kurmuşken el bebek gül bebek büyüttüm öfkemi..şehrin ışıklarıyla üstümü örterken içim her geçen gün daha da üşüyordu.
var'ı gördüm yokluklarımda yokluğumu hissettim gün aşırı avuçlarımda..."inanın a dostlar" demekti içimdeki haykırış.. ama;neyin var demelere maruz kalamazdım..[/
center]
Başlık: Bir öykü denemesi
Gönderen: scc - 01 Nisan 2007 - 20:07:30
70'ler, ülkede herkesin ülke yönetimi üzerine birşeyler söylediği bir ortam. Büyük şehirlerde insanlar inandıkları davalar uğrunda birbirlerini öldürüyordu. Ülkenin bir de diğer yüzü vardı, kırsal kesim. Atatürk'ten kalma kalkınma hamlelerinin halen varlığını koruduğu enteresan bir dönemdi bu dönem, tabi bir de devleti insanların ayağına götüren idealist öğretmenleri, doktorları, ebeleri, hemşireleri yurdumun...

 * * *

Tipi daha fazla ilerlemelerine izin vermiyordu, "daha fazla gidemezıh tohtor begim, istiysen aşağıdaki köya gidah, benim kiwram Ehmet war orda biza kalacah yer werır" dedi Reşo bir yandan karla cebeleşen atının eğerini çekerken. Doktor da kırık bir şiveyle "haklısın, burada donaraz" dedi. Güneş batmak üzereyken 90 derece bir dönüşle, ileride beli belirsiz görülen köye doğru yola koyuldular. Aslen İran Azerisi olan doktor bir süredir üç yıldır bu ülkeyi pek sevmişti. 70'ten beri buradaydı. Bir yandan kendi memleketini düşündü, aslında orada kışlar Şubat ayında daha sert geçerdi. Türkiye'nin güneydoğusu kendi memleketine göre nispeten sıcaktı.

Köye vardıklarında Reşo'nun kirvesi Ahmet'in evine gittiler. Ahmet, doktoru ve Reşo'yu çok misafirperverce karşıladı. Sonra derin bir sohbete daldılar, derken daha on yaşlarında bir çocuk telaşla içeri girdi, "Ehmet emmi, Sekine yengeye de hele anam doğıriydi çoğ kötü herhal öliyi, tez gelesiniz" dedi. Ddktor da, "bereket buradayım, hemen geliyoruz" dedi.Derhal malzemelerini alıp yola koyuldu. Gittiğinde kadıncağızın eterafında iki koca karı oturmuş ona doğum yaptırmaya çalışıyorlardı. Doktor gördükleri karşısında çok sinirlendi ve kadınları derhal dışarıya çıkarmak sitedi. Kadının kocası ise "namahrem giramaz avradımın yanına, dışarı çıkasan" diye doktorun üzerine yürüdü. Köylüler adamı sakinleştirip dışarı
çıkarmaya çalışıyorlardı ama adam sakinleşmek bilmiyordu. En son, lafı sözü dinlenen yaşlı bir amca "oğlım o tohtur, ona namahrem sayılmaz" deyince adam biraz sakinleşti ve dışarı çıktılar. Daha sonra sessiz bir bekleyiş hakimdi. Reşo bir tütün sarıp adama uzattı. Adam "Cellikan tütünü, tütünün hasıdır valla" diye başladı. Bir tütün muhabetidir sürerken doktor kucağında bir bebekle odadan çıktı ve o kırık aksanıyla "Müzde bir oğlun oldu" dedi. Hem kadın hayati tehlikeyi atlatmıştı, hem de çocuk sağlıklı bir şekilde dünyaya gelmişti. Buna çok sevinen kadının kocası, doktora dedi ki "kusuruma bahmayasın, sana kötü söyledim, sen benim hem karımı hem oğlumu yaşattın. Müsade et oğlıma senin adını koyam" dedi. Doktor ne diyeceğini bilemedi, çok şaşırmıştı ve adam üstüste soruyordu "hele de ağam, paşam senin adın nedir?". Doktor da "Ajdar" diye karşılık verdi. Adam "Anik oğullarına bir fert daha katıldı, oğlum büyüyüp ileride böyük adam olacağ" dedi.

Daha sonra doktor ve Reşo Ahmet'in evine döndüler, sabah Mardin'e varmaları gerekiyordu...

Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: DerinSu - 10 Nisan 2007 - 10:56:55
yürü be beden ne aldırırsın arkandan gülenlere
alabildiğine kos derim hırs olsun hayal kırıklıkların
istersen beyazı siyah görebilecek bi varlıksın
beynini sen yönetirsin,unutmusa benziyorsun
çünkü duygularına mahkum olmus kaçıyosun
istersen mutlu olabildiğini düsünerek gerçekten mutlu olabilecekken dününe öyle bi bağlınmısın ki
yat_kalk hemen dünlerden kalan kötü seyleri düsünüyorsun
oysa sahip oldugun bi yarın var senin...
bugün günes ne kadar güzel,çiçekler,böcekler
ise yetismek için kosturan insanlar
küfürleserek liseye gitmeye çalısan öğrenciler
o kadar güzel ki hayat
bi yerden baslamalısın artık
bu sans bi tek yaradılana verilmis
O da en kıymet bilmeyen bizlire malesef
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: caglar - 10 Nisan 2007 - 14:36:48
evet arkadaşlar konun başlığından da anlaşılacağı gibi bu konuda paylaşmak istediğiniz deneme yazılarınızı, şiirlerinizi, duygusal , komedi, trajedi , hikaye tarzı yazılarınızı paylaşabileceğiniz bir ortam hepimize hayırlı olsun...  

ilk benden olsun... 

Dostuk Üzerine

(http://img242.imageshack.us/img242/6631/adszms6.png)

Geniş yürekli Dostlar
Su, kendine sırdaş arıyordu.Önce buluta verdi sırrını.Ağır geldi
sır buluta.Sağanak sağanak döktü suyun tüm sırlarını.
Sonra göle gitti su.Ona anlattı derdini.Bu arada bulut suyun
sırrını yağmur yapıp, dolu yapıp, kar yapıp savurduğu için ,zaman
zaman taşıyordu göl ve suyun sırrı iyice açığa çıkıyordu.

Sonra nehre verdi su sırrını.Nehir aldı suyun sırrını çekti
gitti.Dereye verdi.Dere biraz daha yavaş olsada nehirden , oda götürdü
suyun sırrını bir başka bilinmeze..Çağlayanlar, şelaleler,akarsular..Hepsi
kayboluyordu bir anda.Sonra bir gün su takip etti dereyi.Dereye
okyanusa kavuşunca farketti su, bütün sırlarının akarsularla,
çağlayanlarla,ırmaklarla...okyanusa taşındığını.
Karar verdi su.Sırrını okyanusa verecekti.Öyle de yaptı zaten.Tüm
sırlarını  okyanusa verdi.Artık suyun sırrını okyanustan başkası
bilmiyordu.Ne taştı okyanus, ne bir başkasına taşıdı suyun sırrını, ne de
kurudu....Geçen karşılaştık suyla.Bir bardaktaydı. Suskundu. Çok uğraştım
konuşturamadım.Ben tam giderken '' Dur !'' dedi su.Durdum! '' Okyanus yürekli
dostlar bulmadan sakın konuşma! Taşıyamazlar , kaldıramazlar senin yükünü,canını
yakarlar,utandırırlar....'' dedi.


çok güzelmiş
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: DerinSu - 10 Nisan 2007 - 21:32:24
bu yazıyı pek  bi sevdim :D

tsk satriani
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: Memocan - 10 Nisan 2007 - 22:26:29
tesekkürler satriani.... ben de bu yazıyı pek bi sevdim :D
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: DerinSu - 11 Nisan 2007 - 14:13:28
baslıkta konusulanlara müsait değil arkadaslar :D
o yüzden konuyu kapatalım bence
satriani bunun gibi bi çok yazı bekliyoruz senden
hatta bende bi tane var ama göndermelimiyim bilemedim
olmadı özeline atarım çok güzel çünkü ok ;)
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: ARGo77 - 12 Nisan 2007 - 16:56:58
Cehennem Mağduru

Koparmış  zincirini ,apansızca kaybolmuş bir boşlukta sırıtıyor,
Yanmış bedeni, hüzünle kavrulmuş bir kadehte çığrıyor..
Duman kokan düşleri,alev olmuş kabuslarında raks ediyor..
Karanlığa mahkum bedeni,zindanın parmaklıkarı ardında,hayata bakıyor..
Aç gözlü kuzgunun,himayesi altında kendi kaderine küfür ediyor..
Yaşlanmış cesedi, toprağı kurutuyor..
Gölgelerin efendisi,şevkatle atmosferi kuşatıyor..
Düşlerinde düzülen,perspektifler damarlarından akıp kalbini yaralıyor..
Kan ağrır,beyni..ifade etmekte zorluk çekiyor gözleri,
O yanıyor,sadece bir boşlukta..
Sadece boşluğun,sonundaki karanlıkta,
Dibe çökmüş bir vaziyette,kederine isyan ediyor..
Acılarına haykırıyor,şeytanına sitem ediyor..
Düşlerini gömmüş bir şekilde,oksijenini tüketiyor..
Duyguları,kanatlanıp bedeninden çıkmak istiyor..
Acılar gölüne gidip,boğolmak istiyor..
Koparmış zincirini,dış dünyaya bakmak istiyor..
Şeytanın gazabından kurtulmak istiyor..
Köreltiği geçmişini tekrardan yaşamak istiyor.
Yer altından yükselen kalbi,acılar girdabı ile zamana karışıyor..
Artık,zaman durmuş bir vaziyette,ateşin gölgesi bedenine işleniyor..
Burası cehennem..şeytan her içine çektiğinde nefesini, acı çekersin..
Zebaniler eşliğinde şeytana,neşe verir sin..sadece yanar iken..
Yaşamdaki,her güzel şeyi hiçe sayarsın..
Koparmış  zincirini , cehennemi şeytana zehir ediyor..
Yanmış bedeni şeytana küfür ediyor...
 

Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: cyberLord - 13 Nisan 2007 - 09:13:15
yasak yaşadım
yasak sevdim
yasak güldüm
yasak ağladım
yasak dinledim
yasak içtim
yasak yazdım
yasak söyledim
yasağı yasak diye değil anlayanlara taş misali attımm..!!
bir sana yasaklarım  sökmedi...  Çok sonra anladım , Sen ,Bendin...!
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: ARGo77 - 15 Nisan 2007 - 14:02:31
1. Unutma : “Taç giyen baş huzursuz yatar!”
2. Aldanma : “Her parıldayan altın değildir!”
3. Sakın yapma : “Ben bir kralım… Ve kralsam ben bilirim!”
4. Araziyi tanı: “Bir sahnedir bütün dünya...”
5. İhanete hazır ol: “Ve her insan rol değiştirir, yettikçe süresi!”
6. Büyük düşün: “Bizi bütün evrenin varisleri yap!”
7. Kendini işine ada: “Parmaklarını yalamayan aşçı, iyi bir aşçı değildir!”
8. En diptekileri gözet: “Adem bir bahçıvandı!”
9. Sürekli şüpheci olma: “Her bulut fırtına getirmez!”
10. Kalıcılığın kuralını bil: “Güzellik şevkatle yaşar!”
11. Kaybedenlerden kork: “Hiçbir şeyi olmayan, hiçbir şeyi kaybedemez!”
12. Vaatlerini tutmazsan: “Biz sana merhamet gösteririz. Fakat seni affetmeyiz!”
13. Tecrübe tutkuyu köreltir: “En olgun meyve, ilk önce düşer!”
14. Zafer sarhoşluğu şaşırtır “Başı dönen insan, dünyanın kendi etrafından döndüğünü sanır!”
15. Seçmenin mesajını unutma: “Senin yüzünde namus, hakikat ve sadakatin izlerini görüyorum!”
16. İktidar makamında soylu dur: “Dilenciler bir ata bindiler mi, atı ölünceye kadar koştururlar!”
17. Daha fazlasını isterken mevcudu yitirme: “Daha iyi, iyinin düşmanıdır!”
18. Yükselişinin sırrını hatırla: “Bazı yıkılışlar, daha parlak kalkınışların teşvikçisidir!”
19. Ne yapman gerektiği belli “konuşmadan önce düşün, harekete geçmeden önce tart!”
20. Bu kurallara uymazsan, öyle bir gün gelir ki: “Bir at! Bir at! Bir ata karşılık krallığımı veriyorum!”

Satriani abim,Shakespeare'in eserlerinden tam oturaklı,cümleleri seçmiş..

olmak yada olmamak arasında bir iktidar sevdası peşinde koşmak. tenzih ettiği hayalleri ile gerçekleri arasında bir ülke yönetiyor olmak...yada hiç bir şey, sadece yönettiğini düşünüyor..örümcek ağı,kafasına işlemiş bir şekilde,toplumu geriye çekiyor..aydınlık bir geleceğe perde indiriyor..ve sadece,kendi ulusu için yaptığını savunuyor..gerçeklerini,yalanları ile örtbas ediyor..vede Cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday oluyor....
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: hadenax - 15 Nisan 2007 - 18:38:47

                                 dokunmayla başladı
 herşey dokunur oldu... ya gece olması.. ya da heceyle yazılması ayrılıkların....
herşey dokunur oldu..  kara  kalemin bir beyaz kağıda koydugu hafif silik nokta bile...
birşey dokunur oldu mideme.. sen yalnızlık de.. ben yalnız kalmışlık...
ve gider ayak kapı önü sohbetleri kovulur gibi sarmaç-dolaş kucaklaşmalar durup durup.
gitmek dokunur oldu..

akşam üstü istanbulda herhangi bir durak önü manzarasıydı yürüyüşün..
gülüşün...bile dokunur oldu... benim olmadığım her yerde.
ve her seferinde. sana kanıyordum.. içimden oysa yoktu kan kaybım..
bişeyler dokunur oldu.. sebepsizce susuşlar...
ve kırık kanatla uçuşlar dilenmesi hadenaya .... dokunmaktan ötesi oldu..

herşey dokunmayla başladı oysa... kafalarımız önce..
sonra ellerimiz. ve hayallerimiz. dokunur  oldu birbirine..
sonra söylediklerimiz dokunmaya başladı zamanla...
oysa zaman senin yanında geçiyordu.. yalnızken zaman diye bişe yoktu.
ve herşey dokunmaya başladı sonra..
bahaneler... bilmemneler...

birtek hala dokunmayan bişey var içimde..
hani böyle ya da bir türlü okunmayan bişey işte..
herşey dokunmaya başladı.. sen yokken..
sen yokken.. "yaşamak" denilen. herkesin becerdiği şey.
dokunur oldu...
"seni seviyorum" demek  son satırlarda
ve yalnızken kırık
 kanatsızken. uzakken..sadece okunur oldu
herşey dokunur oldu...

                                     hadenax
                            (kime sorsan gösterir.)  08.04.2007
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: DerinSu - 18 Nisan 2007 - 21:49:09
NEYZEN TEVFİK

Esir iken mümkün mü ibadet
Yatıp kalkıp Atatürk’e dua et
Senin gibi dürzülerin yüzünden
Dininden de soğuyacak bu millet

İşgaldeki hali sakın unutma
Atatürk’e dil uzatman gereksiz
Sen anandan yine doğardın amma
Baban kim olurdu bilemezdin


Ş E R E F S İ Z
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: DerinSu - 18 Nisan 2007 - 22:03:10
vazgeçilmezim yawwww
bu şiir bi şeye cvp yazılmıstır arkadaslar
benim söylemem hos kaçmaz
google'dan arama yapın ve bakın lütfen
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: DerinSu - 18 Nisan 2007 - 22:11:37
evet bu dörtlüklerde bi hoş
aslında çok derin ve güzel anlama sahiplar ama anlayana .... :(
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: köledoyuran - 23 Nisan 2007 - 15:38:38
Sorular Tıpadır Deliklere

Başımda sorular var.
saç diplerime kadar sinmiş.
Bit, kir ve kepek yerine soru..
(?) işaretin kıvrımlarına anlamlar yükleyip
okyanuslara salıyorum düşüncelerimi
ve annemden her şeyi bekliyorum
Otur,ayıkla..olabilirdi ama
duvarlar ören ustalara sonsuz saygımla
vurmak geliyor soruları, duvarlara..
Vurdukça saatler uyanıyorum,
geçmiş zamanın yorgunluğu ve insanların
yorgun tenlerine yapışan hazımsız kokuları
kendime yük bilipte..
Soru işaretlerine yüklediğim anlamlarn benzerini
içki şişelerine yüklüyorum..
Kadına benzetmek mümkündü..
Yalnız
bu şişelerin deliği işe yarardı..!
Peki ya kadınlarım, düşte kalan..?
Anlayışı çok geciken, çözümleri sunulunca ellerine
kaçışan kadınlarım..
tıpası içine kaçmış şişeler gibi kaldıysam gürültüsüz
deliklerimi yoklayıpta her yaklaşmada ateşler buluyorsam
soru işaretlerimi sonsuza kadar uzatacaksam, hayata dair
ölmedim,daha erken gitmek için..
Şişeleri şişe dizmek gibidir terk
devam cesaretini bulamayıpta, yorgun düşmek..
eksik olmayan deliklere bir yenisini ekleyince
giren-çıkan soruların azmettiriciliği ağır gelir
ve şiş batar durmadan etime..
yaşamak neleri öğretiyor?
buluyoruz böylece
ölürken nasıl yaşanabileceğini..
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: cyberLord - 04 Mayıs 2007 - 08:56:52
pek zaman kalmadı yakalarım seni yarın trafikde,
bedelini ödemen lazım vurupda kaçmak yok öle,
yanındaki kıza dua et , bak ağladı acıdım durdum
bir kafa ile soğmaz yüreğim,verdiğin hasarın aynını yüzüne modifiye edinceye kadar...
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 08 Mayıs 2007 - 22:01:59
şimdi eskisinden daha güçlü ,  daha kararlı ...
bu kez dönüş yok sen benim çıkmazımsın ..
kader değişirmi?  kaderimsim.....

hayat kısa , ölümlü dünya .. kazanan neden kötülükler olsun ha?
olmuycak izin vermiycem...

şimdi yollarında sana koşuyorum.. nefesim daralana diğil , kesilene kadar diğil bitene kadar!!!


Melim'e!
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 12 Mayıs 2007 - 19:40:33
(http://forum.alternatifim.com/avatarlar/avatar_14634.gif)
Aksiliğim üstümde sende kelimeler hep farazi, gördüğün kadar arazi, kimse mükemmel değil ki, ne umdun ki benden kadı kızı bile veremli, benim kusurum anca naz, seninki si mesavi
Içimin tuzu ayı yoğurdu, anahtarsan nerde kilidin oluğu ? Nahoş hallerinde et ilan kahpe oluşunu, ahmak kişilik sensin, cevizi dişiyle kıran feyksin, her dişi geyikle muhabbette yanar-dönersin. Ben rüzgarın aruz vezni sen kükürdü ancak sus karıncalandı kalp, söyle paşa nedir amaç ? Bence ringe havlu at, Kolera kırar kol bacak, masalın kötü şirinesi, Mr Gagged Uzun bacak. Esti geçti hayatından bir eser ve bin zafer, kazı-kazan kazandığın bir adam ve bin keder. Kaderdaşlar sıralı, kader sıvadı kolları, bedava ekmek kalabalığı, örmüş saçını kaderin ağları. Kalbin yalın hali bulutsuz, ah şu mevsim değişmekte, billur su kusursuz, ruhum sensiz huzursuz, tattım elmayı ve içime düştü şimdi kurtları, yavaş yürüyen bir tazıyım acizliğimse azılı. Sen anlatma metni dur, O bilir ancak aybı üzüleceksin yavru Tanrı sıkıntısında kapalı kaldı. Iti ver açılır kapısı, açılır için acılır hali, vurdu aynası ve sen yansaması


Sevenin var senin suçüstü Şehzadem
Nesin sen cevap ver ? Mahrem...
Ücra yerlere düştü kayıp merhem
Bendim en asil tek kişilik harem
Düş ve melodi en güzel düet
Suretin silindi kaldı silüet
Uykum Yok yatağım soğuk Küvet!

Zulüm taşıyla kanatı verdi başımı felek kahpesi
Düşüncemden senide çaldı elimde hırsız kellesi
Gık çıkarmaz dilden aciz sessiz Sagopa dilsizi
Vaktim gelir şimşek çakar kırılır dilimin kemiği
Güçlü rüzgar nefesi, selvi dağ tepesini viran etti,
Kalp perde endişesiyle akan zamanı tavaf etti.
Gözler sözlerin sertliğiyle yaşa bulanıp ah çekti
Sensiz geçen günlerin kazası yok be sevgili
Sahadet yanımdan ayrılmasın
Kasvet ağacımı taşladım,
Ham meyveler topladım,
Sessizlik beni dilsiz yaptı
Kalem düşman ellerinde temiz kalbi karaladı
Bu hasret beni yaraladı
Sagopa takvime çentik attı!
Gönlüm aydın, ruhum yüzüme yuva kuran bir kuş
Kalbim çıkık tıpkı tablocasına duvardan düşük ve tuş
Gözlerim alçak seyirde yükseklerde sessiz uçuş
Ellerim dilimi büker,
SAGO ZORDA OLSA KONUŞ !



Sevenin var senin suçüstü Şehzadem
Nesin sen cevap ver ? Mahrem...
Ücra yerlere düştü kayıp merhem
Bendim en asil tek kişilik harem
Düş ve melodi en güzel düet
Suretin silindi kaldı silüet
Uykum Yok yatağım soğuk Küvet!


satoya ve argoya sevgilerimle....    :pala
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: ½gamze½ - 20 Mayıs 2007 - 20:36:16

           KUMDAN KALELER

boş hayallerin peşinde koşan yorgun insanlarız hepimiz
bir nefes soluğa hasret
zokayı yutmuşuz
fakat yolumuza tam gaz gitme çabasındayız
kumdan kaleler dikmeye çalışan işçileriz
her dalga geldiğinde yıkılacağını bile bile diktiğimiz kaleler...
yıkılacağını bildiğimiz halde
yılmadan, usanmadan tam gaz devam
yeni kaleler dikmeye...
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: ozz_witch - 07 Haziran 2007 - 23:53:34
(http://img78.imageshack.us/img78/8889/sesliharfum1.png) (http://imageshack.us)

bi tutsak gibi yakaladıgı hüznümü
paylaştım bugün
bütün anılarımla yüzyüze geldgim o akşam
aynaya baktıgımda paramparçaydı ruhum
çok severdim hüzünlü resimleri
aynaya bakınca o resimlerden daha hüzünlü benim yüzüm
bunu farkettim
sadece artık beni anlatan resimleri seviyorum
yüzümü her gördügümde paramparça ruhumu görüyorum
yüzüm çizik içinde
kan revan içinde
aynaya yansıdım
görmeye dayanamadım daha fazla
kendimle beraber aynayı paramparça yaptım
uzaktan kırılan cam parçalarına bakınca
işte gerçek yüzüm burda anladım
anladım sensiz paramparça ruhum


PıNaR
08 mayıs 2007 01:53

Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: ceren - 18 Haziran 2007 - 01:24:41
EVRENİ YARATAN BEN

Biz beş kişilik bir aile sayılırız anne,baba, kız kardeş ve bir kediyle birlikte ...
Hayatımın 10 yılını bu kediyle evimi paylaşarak geçirdim. Kardeş sayılırız artık hatta annem ona kızım diyor.Bazen bana  Rengin diye sesleniyor. Rengin’e bir kere bile olsun Ceren dememiş olması biraz üzücü  tabii.Diğer kedilerden ayrı tutulan , kayırılan bu  kedi hiçbir zaman halka inmedi; bir kez bile olsun Bart’la birlikte yemek yediğini  görmedim.Daha çok ona pati atarken gördüm Rengin’i.Rengin özeldir, Rengin yücedir, Rengin zekidir, Rengin kapıyı  açabilecek güce sahip , Rengin bir bakıma ailenin  ferdidir.Bu özellikler bu kedinin diğerlerinden ayrıcalıklı olduğunu  göstermez ki.O’na özel muamele gösterilmese belki  bu kedi bu  kadar şımarmayacak kibirli  olmayacaktı.Onu kibirli olduğu için eleştirmiyor yargılamıyorum buna neden olan çevre etmenlerinde suç.Sarı , siyah , beyaz renkleri mi onun şımartılması için neden ? Yoksa ismini bir şiirden almış olması mı ?
Ancak  kedigiller diyerek ufaltıp cebime soktukları o  heybetli aslan, ormanların kralı olduğu için kibirli davranmasın mı yaniHalka  inmenin zor ve  tehlikeli olduğunu göz ardı etmemek de  lazım. Kibri yüceltiyor veya yüceltmek istiyor da değilim; ama bana göre bazılarımız da o yapmacık alçakgönüllülüklerinden vazgeçmeliler.

 ( bu benim ödevimdi elimde olan ksıtlı sayıdaki yazılardan biri işte)
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: ceren - 19 Haziran 2007 - 19:21:44
   
                                       Hiçbir Yeri Bulmak
   
   İnsanoğlunun en büyük belki de en üstün özelliği düşünebilmesidir.Bu yetenek konuşma ,duyma, koklama gibi duyularla da güçlenir.Düşünme yeteneği olmayan veya gelişmemiş olan canlılarsa, işte bu  yüzden içgüdüleriyle hareket ederler.Tıpkı hayvanlar ve bebeklerde olduğu gibi.
   Düşünülen şeyin doğru veya yanlış olup olmadığını  düşünmek bile  yeni bir görüşün ortaya çıkmasını sağlar.Tabi kendimizi bir şeyler düşünmeye zorladığımızda işe yarar şeylerin ortaya çıkacağı  kesin değildir.Size göre doğru olan şeyler başkaları için çoğu zaman doğru olmayabilir veya herkes için doğru olan şeyler size pek uygun değildir.Düşünmek çalışkanlıksa düşünmemek de tembelliktir.Tembel toplumlarda insanlar, hem iş hem de düşünme konusunda  hazıra konmayı  tercih ederler.Üretmek yerine üretilen malın pazarlamasını yapmak gibi ,düşünmek yerine düşünen kimsenin doğrusu peşinden hareket etmek de tembelliktir.Ancak düşünen kimsenin fikrinin doğru olup olmadığı sadece kendisi tarafından sorgulanırken , onun arkasından gelenlerse sorgulamadıkları  gibi yeni düşüncelerden de kaçınarak düşünme yeteneklerini köreltirler.Bu insanların hayatlarını  nasıl geçirdikleri  ve nasıl yaşadıklarıysa muammadır.
        İnsanların düşünebildiklerini hatırlamaları karşılarına onlara bunu hatırlatan biri çıkmadıkça zor.Düşünmek öğrenilebilir olsaydı okulda öğretilirdi ama hatırlanabilir bir yetenek olduğundan hafızalar yetersiz kalıyor. Hatırlatıcımız bazen bir film, bazen otobüste yanımıza oturan bir teyze veya öğretmenimiz olabilir. ”Mona Lisa Gülüşü”  filminde dendiği gibi; “Hiçbir kitap bize nasıl düşünmemiz gerektiğini söyleyemez,” ama hatırlatabilir.Yanımıza oturan bir teyzenin bize düşünebildiğimizi hatırlatma ihtimali çok az olsa da herkesin düşünebildiğini  hatırlatan bir  kurtarıcısı olmuştur, olacaktır.
   Düşünmeden söylenilen cümleler, kalplerin kırılmasına neden oluyorsa,  düşünmeden verilen kararlar veya başkalarının doğruları binlerce kalp kırığı  ve birkaç da geleceğe mal olabilir.
   Zihnimi zorlayarak yazdığım bu yazıda, düşünebildiğimizin hatırlatılmasının insana en büyük yardım olduğu konusuyla ilgili yazdığım kompozisyon ve bir de küçük bir notu hatırlatmışken  zihni çalıştırmanın faydasız olduğunu savunanlar önümde metrelerce uzunlukta pankart açsalar bile  fikrimi değiştiremezler.

Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: cyberLord - 07 Ağustos 2007 - 11:17:37
Bir yerleriniz yaralanmıştır mutlaka, ya düşmüşsünüzdür çocukken, ya da
incinmişsinizdir aşıkken

Kapanmaz sandığınız ne yaralar kapanmıştır
Durmaz sandığınız ne kanlar pıhtılaşmıştır kabuk bağlayıp
Hani efkar bir sis gibi çöktüğünde başınıza
Bir yüz ararsınız
Tüm yüzlerle yerdeğiştiren gözlerinizde
Yaranızı kanatan
Hep ağrıyan yerinize değmek istercesine
Mazoist bir duygu çöreklenir beyninize
İşte o zaman
Yalnızlığın atlıları
Boşanıp dizginlerinden
Karanlıkları getirirler doludizgin
Bir dönülmez sefere çıkar düşünceler
Tozduman içinde göz gözü görmez
Ve anlaşılmaz sesler
Çıkararak
Bağırarak
Haykırarak
Duyulmak istersiniz
Duyulmazsınız
Kanayan yerleriniz görünmez karanlıkta
Yalnızsınızdır yalnızlıkla
Yüzler silinir
Acılar diner
Gün ışır
Yorgun bir gecenin sabahına

Yaşananlar zamana karışır
Ve insan yeni acılar için
Geçmiş acılara alışır

Yakup Aydoğan üstad dan...


neyin  kavgasını veriyoruz ki....
neydi isteğin ,benim yapamadığım
neydi anlatmaya çalıştığın , benim anlamadığım ...
bir anda nasıl alt üstü herşey ....
içimde bişey vardı bilemediğimm...
beyazları karartan bişey bu....
senin ve benim en uzağımda......
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: sade - 07 Ağustos 2007 - 11:39:12
sudüşleri..

    Kabul görmüşlüğün yüz görümlülüğünü verdiğim de kabalaştı adı sanı belli olmayanlarım. İz düşümsel doğrularım da ele avuca sığmaz birlikteliklerimi su istimal  ettim. Havada ki barışçıl koku ruhuma işlemekte loğusa kadının sakinliğinde. Güce dayalı politikalar uygulandı evin direği sayılan reislerde. Kin beslendi apansız pastel renklerde; sadakat yeminleri üzerine ant içildi bir kaşık suda debelenirken at üzerin de gelinler verdik hiç kimselerimize.
    Prozak toplumunda ki hayali kahramanlarımızı ileri sürdük çim saha da birinci gelmeleri adına bahisler verdik aç çocukların rızkını hiçe sayarak. Yardım kampanyaların da el çırptık bayramlarda şeker toplarken ki mutluluğu gözüm de yakaladım. Keşkelerime uyup gitmektense üzerime gelinmesini yeğledim tıpkı mastürbasyon yapan gencin içindeki heyecana ortak olmuşçasına ve ben de burada biterim şanslı spermin gölgesin de.
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: sade - 08 Ağustos 2007 - 14:42:05
   Yaşama sevinci mutluluğu, beynimde ki yerini almışken; huzursuzluğum gözler önünde. Kayboluşu seçme sürecimde vermiş olduğum karar, acısıyla tatlısıyla yıpratma görevi üstlendi. Boş noktalarımı absürt bir şekilde doldururken suçlarım, günahlarım; ben sobelerime devam edercesine yüze kadar saymamı devam ettiriyorum.
   Bazı yalanlarımı suya karıştırıp kolaylıkla içerken, bazılarını yutmakta zorlandım, dil altımda sakladım yutmuş gibi gösterip. Yol ayrımın da tüm hücrelerimin canlanmasıyla kendime geldim boş gülüşlerini sergilerken. Yaşam savaşını kendi canımın kanıyla kutlarken kutsal kaseden vaftizlerimi , şaraplarla ödüllendirdim. “Ya da ne bileyim” boşvermişliklerimi canlı bombaya katarak yürek acıma son verdim.
  “Sence de en iyisi bu değil mi”?

suss
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: köledoyuran - 10 Ağustos 2007 - 15:40:35
Ah, Kadın!

Sevişmelerin yangını kanıma setler kurmuşken
Attila’dan ödünç aldığım bir Nazım şiirini
Ya da babamdan bedavaya getirdiğim hayatı
penceremden sarkıtıp,
ayartmaya istekliyim bu saatte
meydan saatlerini.
Saat deyip geçmeyin
geçilecek deliklerde sıkışacak şişman sevgim.
akacak kadar incelemez bu sıcakta
dondurma dirayetinde bedenim.

Ah kadın! Sakın ölme, emi!
benim için, diz boyu karlarda gezmeden
o maralların av olmadığı engebeli günlerde.

Mapushane türküleri dinlemeyi bıraktın şimdilerde
yankısı vurmuyor nedense hüznün saçaklarıma.
Hem kış şimdi
kiremidimden sarkan buzun altına gövdemi serebilirim
sıcak ve ağırlaşan sevgimden düşüp kalbime
bir çitlembik ya da ne bileyim ahududu tadı olsa dilimde
her kelimemden kekremsi bir tat yayılmazdı böyle.

Şimdi toplu ölümleri yüceltiyorum be kadın!
ah kadın, ölürken sakın unutma, emi!
benim için yazdığın şiiri
mavi önlüklü çocukların
titrekliğiyle okumayı.
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: öcü - 14 Ağustos 2007 - 12:51:58
acaba sistem içerisinde 'bi zaman lar' demek ne kadar haklı bi çoğunuz için sorduğum şeyin 68 lerden geçtiğini kestirmek zor olmasa gerek hatırlayın o dönemler için sistem e açılan kanallar aile yaşamı için ne kadar yakıcıydı çocuklarınızın vitrin karşısındaki duruşu düşünün ...
     bakın tarih yaşanılanlar üzerinden tariflenir aman be deyip alacağınız ufak bi soluk beyninize düşmandır rehavete kapılı verdinizmi istenilen şeyle asıl olanı fark edip çözümü için elleriniz ayaklarınız uyuşur tutmaz  sistem adamı olur çıkarsınız
      sistem için alternetif düşüncenin beyni olabilmek ise başta tariflenen şeyle anlamlıdır gözü biraz daha açmak lazım şimdi tekrar düşünün acaba aziz nesin imamdan kıl koparırken çözüm için neye işaret etmişti ...   
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: deniz21 - 14 Ağustos 2007 - 14:13:09
kar güdüsü ile hareket eden kan emiciler  icraatlarının  insanlık duvarına çarpması ile  yumuşak yerleri üzerine otursalarda  insanların korkularından beslenerek yapılmakta olan  pervasızlığı  kanıksar hale getirip yine ayakta kalmayı başarırlar ve bize girende kazuk olur hep ey halkım ama bu ezberi bozmanın bizim elimizde olduğu açktır   kapitalizmin  bşluklarını kullanmak  tıpkı aziz nesinin  sölediği gibi imamdan kıl koarmakla yani siyasetle sınıf siyaseti ile olur
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: öcü - 16 Ağustos 2007 - 16:31:24
sınıf mücadelesi bilmenin olnakları peşine dolanan derdin tek adresidir başta bahsedilen sömürü deniz arkadaşın dediği gibi iğrençlikle beslenir ama işçilerin memurların üretenlerin önlükleri kir tutmaz kabak gibi yansır ve bunu atmalı sıyrılmalı insan dediğimizde peşine ne yapılabilinirkiyle başlayan cümle örgütlenerek çözüm için güç kazanır sınıf eksenli bakış açısı aranılan değil var olan gerçeğimizdir tarih bunu netler dikkatli bakın sömürü herzaman vardı ve çözümü için insanlar mücadeleyi seçtiler örgütlendiler
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: deniz21 - 16 Ağustos 2007 - 21:55:46
bakın  bürokratlara  lacivert giyerler üstlerindeki  emdikleri kan lekeleri görünmesin diye  emdikleri kan işçi sınıfının kanıdır  komşu coğrafyalarda kardeş kardeşi vurur ve birbirlerine ateş ettikleri silahlar  kan emicilerindir bizim devletlülerimizde  bu kan emicilere genelevi kamuoyu  ayağa kalkar diye vermek istemez  marmariste ağırlar  ali amcaylada çay içmezler  ne yaparlar biliyorsunuz ..........
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: sade - 04 Eylül 2007 - 08:34:41
   dip


  Bir kez daha alınan darbe ve bir kez daha acı. Sanırım aldığım beddualar ya da kazanamadığım sevapların bir getirisi. Çizgimden çıkıyorum güvensizliğim el pençe divan. Makas atıyorum ömrüme kesiklerimden umut bekliyorum. Yere düşen kesik parçalarıma göz kırparken kişi her zamanki Munzurluğunda; bense akıl almaz sinir hatlarım da. Bozulmuş zaman dilimim, geç kaldı yine telaşım. Malum hatalarım körpe saflığıma yenik düşüyor.
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: cyberLord - 04 Eylül 2007 - 09:03:22
Hiç beklemediğim boğulmaya yüz tutmuş anda uzattın elini. Can havliyle sarıldım. Kendimi kurtarmak için zorladığım ama yorgunluğuma yenik düştüğüm anda kayıverdi ellerim avuçlarından. Yüzünü o an görebildim...

Bu düş denizi dalgalarının bu denli hırçın ve azgın olabileceğini bilmezdim. Her okuduğum şiirde yada yazıda veya gördüğüm duyduğum her ilişkide, sütliman bir denizden bahsedilirdi. Farklı renkleri burada görürsün. Gizemli adacıklar burada dır. İyi bir ‘fenerin’ varsa tüm güzellikler senin içindir. Kaybolmaz, korkmazsın. Aldığın nefes bir başkadır. Tek burada hissedebilirsin bu güne kadar hissetmediğin mutlu duyguyu.

Seni içine bir kez alır. Çıkışı yoktur.

Ya yaşarsın ya bırakır kendini boğulur. Yaşarsan mutlu, boğulursan güçlü olursun. Ya da dalgaların arasında son mücadeleni eder, kimi zaman tutunacak bir ele rastlarsın. Bazen ise mücadelen sana denizini buldurur.

Dedim ya iyi bir ‘fenerin’ varsa...

by ( AydınTaşdemir) 'e saygı ile..
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: DooMsDaY - 04 Eylül 2007 - 13:12:40
sofinin dünyasını okuyup bende yazıcam bişeyler buraya :dill
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: furkiii - 23 Kasım 2007 - 19:27:23
sabah rüzgarının ferahlatıcı etkisinin,sonbaharın getirdiği hüznü yansıtan yaprak seslerinin verdiği endişeyle önemini kaybettiği,ayrılık acısının belki de en şiddetli yaşandığı o günde,parlak güneş ışığından çok sararmış yaprakların verdiği o burukluk kaplıyordu içini..içinde yıllar boyunca var olan o ateşin söndüğü,umutlarının çaresizlik içinde tükendiği ve geleceğe dair ümitlerinin bittiği anda ne cıvıl cıvıl çocukluk günleri,ne de yaşadığı unutulması güç güzel duygular bir kıvılcım oluşturabildi küçük yüreğinde..çaresizlik denizinin ortasında gideceği yeri bilmeyen,akıntıya kapılıp sürüklenen boş bir gemi gibiydi..tüm yaşananları ardında bırakarak..gidiyorum dönmem bahardan önce..


az önce lise 1 biyoloji defterimi ve içinde de bunu buldum..yani yaklaşık 3 buçuk sene önce yazmışım..acaba neden yazmışım,ne için yazmışım şu an onu bile hatırlamıyorum,tüm yaşananlar gerçekten ardımda kalmış sanırım..
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: köledoyuran - 02 Aralık 2007 - 12:46:29
Kasıklarında Tütsü Kokusu

İnsaniyet namını salan en büyük uşakken
ben insanlık zırhımı çıkarıp geldim
gözleri oyulan şahin gagasında.

Gözaltında tutuk bir tetiğim
giyotin nedir biliyorum
kaplan beneği sağ elimde
kanlı bir dövme göğsümde
memelerim
uzayın uzayan dişleriyle kanatılsa da
yağan aşka aldırmadan, kapattım gözlerimi
hançerli ellerimle…

İhtiraslı bir kadın süzülüyor
kasıklarında az bulunan tütsü kokusu
elinde kızlığı bozulan bir hayat
tâ ilk ölümden kalma, belki de intihardır adı.
kadının düşünmekten düşmüş saçları
pencereden düşürdüğü tecavüzcü, tedirginliğine bulaşmış
kimliği de resimsizdir kesin
aklı alnından taşmış…

Yastığıma sinen toprak kaymasıyken
ben dünyanın kalbine kazık çakıp geldim
körüklenen merhamet duygusunu yük bilip.

İhtiraslı bir kadın, yapbozun son parçası olan
tütsü kokusunu uzattı kasıklarında, hançere sinmiş
ben,
kupa dokuzludan bir kalp çaldım kimseye söyleme
suya bansak şarap olur.

Bende siyahım işte en az matemin kadar
otuz bir çeken bir şubata döndüm, sahte
elimde çiftçi nasırı – hasat zamanından kalma
dokunsa bulaşacak meşru hayatım
kokusundan çekerek bastırıyorum harlı demiri
yaram coşuyor kar suyuyla
okyanuslanıyor gövdem , kan topluyor gözlerim
sünger avlayan bir kadın bu, elinde tütsü
gerilim hattına binip gelmiş..
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 17 Ocak 2008 - 23:31:07

(http://tbn0.google.com/images?q=tbn:xTquLOCM2BtSgM:http://img52.imageshack.us/img52/4797/86dw.jpg)
Sevme diyemem sana.
Düşünme, ağlama diyemem.
Fakat karşılık bekleme sakın.
O da sever diye sevme,
O da düşünür diye düşünme sakın.
Eğer aşkta karşılık beklersen;
Yorulmaz, yok olursun
Üzülmez, kahrolursun.
Yapma bunu bana ey kalbim.
Sana değilse aklıma yazık.
Yazık bana yazık...
 
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 14 Şubat 2008 - 15:31:42
İstilaya uğradığımdan beri deli gibiyim
Hayvansal içgüdüsü olanlardan farklı değilim
Vahşice düşüncelerim aklını tırmalıyorsa..
Saatler anlamadan geliyor ve geçiyorsa..
Ağlayıp acı çekmektense ölmek istiyorsan..
Dur!Yapma demiycem
Seni ben öldürücem

Kancalarla bıçaklarla kanına gircem
Senin için dakikalar bir an olsun geçmiycek
Ananlarla babanların yanına göndercem
Benim için saatler su gibi akcak ve gitcek

Zaman geceyarısı olunca pencerenden dışarı bakma
yansımanın acılar içinde kıvrandıgına şahit olabilirsin
Zaman geceyarısı olunca Şeytan Kayalıkları'na sakın çıkma
Hayvansal içgüdümün seni büyülemesiyle evrim geçirirsin
Zaman gece onikiyi vurunca aynada kendine bakma
Kendini göremezsin bana can vermek için yanıma gelirsin
Karanlıktan korkuyorsan gece olunca
Bu şarkıyı dinlememelisin
Yoxa delirirsin

bana ait bi şarkı sözü paylaşayım dedim görücüye çıkmaya hazırlanıyor
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 21 Şubat 2008 - 08:54:19


(http://img120.imageshack.us/img120/6968/filthuq7eh9.jpg)


Hiç düşündün mü; sana aşık birini terk ederken, onu ömür boyu ince ince sızlayan bir yarayla bırakacağını?..

Hiç düşündün mü; bırakıp giderken, ömür boyu içinde oluşacak boşluğu?..

Hiç düşündün mü; terk ederken, bazı şarkıları dinlerken, ömür boyu boğazına bir yumru tıkanacağını?..

Hiç düşündün mü; giderken, başka kollar sarsa bile ömür boyu aklına senin sarılmanın geleceğini?..

Hiç düşündün mü;  terk ederken, ömür boyu hep bir yerlerde bir gün karşısına çıkacağını bekleyeceğini?..

Hiç düşündün mü; bırakıp giderken, ömür boyu senin mutluluğunu isteyecek birini ardında bıraktığını?..

Ve hiç düşündün mü; giderken, giderken bıraktığın kişiyi bir daha bulamayacağını?.....
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: furkiii - 27 Şubat 2008 - 23:44:02
neden yine çıktın ki karşıma..?ne sensizlikten kurumuş dudaklarımda adın var ne de senden sonra dinmek bilmeyen fırtınamda bir esintin..unutmak,yalnızca bir gün bile adını ağzıma almamak,-istemesem de- seni hatırlamamaya çalışmak ne kadar zor oldu bilir misin..?şimdi karşıma çıkıp mahvettiğin dünyamdaki silik düşlerimi canlandırmaya ne hakkın var..?ne hakkın var bu yitik ve kaybolmuş bedeni,gün geçtikçe yavaşlayan kalbimi yeniden canlandırmaya..?hiç düşündün mü ardında bıraktığın çaresiz yüreği,gözlerimden akan kan damlalarını..?her gün daha da tükendi nefesim,daha da azaldı haykırışlarım..dünyamdan,aklımdan gitmen için daha ne kadar çalman gerekiyor umutlarımı..?seni unutmak için sevişirken,o bedenlerde seni bulup başkalarının nefesinde seni içime çekerken yoktun yoktun yoktun..!! ne zaman istediğimde oldun ki,şimdi de durma..senle yaşadığım sensiz hayatı bana bırak ve yine git..!!!

...

şimdi artık buz gibi sensiz ellerim,parça parça sensiz atan kalbim..kalbimi ardına bakmadan umarsızca yıkıp giden sen..!! seninle senin aşkın için emek vermeye değer miydi..?!

değmedi..!sonsuza dek hoşçakal..





şimdi eski defterlerimi karıştırırken bulduğum bir yazı,zannedersem 2005 mayıs ya da haziran aylarında bunalımdayken yazmışım bunu..:D
Başlık: şiir atışması
Gönderen: deli manyak - 21 Mart 2008 - 11:28:29
Sizin Hiç Anneniz Öldü mü? Benim Öldü

Kalk anam kalk, Allah aşkına kalk
Bak mevsim umut mevsimi
papatya mevsimi, gül mevsimi
mevsim bahar
dağlar kar
suların coşup taştığı zamandır

kalk yarasına merhem olduğum kalk
ben geldim uyan da bir bak
yatma öyle sessiz, öyle nefessiz ne olur
yatma öyle çaresiz
aç gözlerini yaşadığını bileyim
gülersen güleyim
ağlarsan gözyaşını sileyim
oynat kirpiklerini bulutlar uçsun gözlerinde
bahar yağmurları yıkasın saçlarını
ölmek gerekiyorsa ben öyleyim...

kalk anam
allah aşkına kalk
ben geldim bak
kime bu nazın, kime bu küsün
bu inat niye
konuş benimle, allah aşkına konuş
yatma öyle sessiz, öyle nefessiz, kurban olduğum
bir ses ver, bir nefes
yaşadığını bileyim

kalk anam kalk
allah aşkına kalk
ben geldim bak
saklandığımız kovuklarda
şidetli yağmurlar yağsın yine
rüzgarlar essin, fırtınalar kopsun, şimşekler çaksın
koynuna al beni, sarıl sıkıca
başımı göğsüne yaslayayım
yeneyim bütün korkularımı
ve sen beni hiç bırakma, bıkma n'olur

koynuna al yine, sarıl sımsıkı, üşüyorum
korkuyorum yıldızlar uykuya yattığında
tut elimden güneşe götür beni
saçları sümbül anam, yanağı gül anam
sayki, küçük bir çocuğum daha, hiç büyümedim
şimdi ben ne yaparım, nereye giderim
kime gösteririm kanayan dizlerimi

uyan anam bak sümbül vakti, gül vakti
bin hayat tomurcuğu umuda kızarır dallarda
usul, uslu, ağır, yorgun uyuyor bedenin
ah anam ne kadarda güzelsin
uyan kurban olduğum uyan, bak rüzgar vakti dağlarda

tut elimden kırlara gidelim
beyaz papatyalar toplayayım sana
düşersen yalnız kalırım
gidersen öksüz
taşıyamaz yüreğimin ağrısını hiç bir şehir

kalk allah aşkına kalk
böyle yapayalnız boynu bükük koma beni
senin sıcaklığından ayrı, sevginden uzak
kime koşarım, nasıl yaşarım böyle bir başıma
teninin kokusunu özledim anne, sımsıcak nefesini
yavrum diyen o nazlı, yumuşacık sesini
hadi uyan canyoldaşım, gözbebeğim
sarı gülüm, altın kalplim, iyilik meleğim
gözlerime acılar yağdıran
kalk ki, yine sana türküler söyleyeyim

Ey dağlar taşlı dağlar
başı telaşlı dağlar
ben anamı yitirdim
gözlerim yaşlı dağlar

bağların gülü kaldı
gamlı bülbülü kaldı
ah komşular komşular
ben annemi yitirdim
boynum bükülü kaldı

kalk anam kalk, allah aşkına kalk
bu yürek nasıl dayanır
derdini kalem olup yazmaya, dil olup söylemeye
sana sarılmayı özledim, nazlanıp darılmayı
kanayan gözlerimde sızılar akıyor bak
kırmızı yağmurlar yağıyor üzerime
ıslanıyor sensíz kalan yanım
hadi uyan yüreğini öptüğüm
koma beni buralarda yalnız
bırakıp gitme
yıkılırım
bir kez değil, her gün bin kez ölürüm

Sarılki
kokun sinsin tenime anne
sevgin işlesin yüreğime
bu yalancı dünyada kimim varki başka
gözlerimden öpecek, üstümü örtecek
bu karanlık soğuk gecelerde

kalk anam allah aşkına kalk
karanlık çöküyor bak goncagül sevinçler üstüne
boynunu büküyor yaşam
yaralı ceylanlar meliyor uzak dağbaşlarında
turnalar da geçmiyor artık
kalk allah aşkına kalk
sen bir maral ol, ben ceylan
dağlar gökkuşağı olsun, ovalar seyran

Sarıl sımsıkı tenim ol, beni bırakma
tut ellerimi benimle ağla, benimle yan
benimle uyu, benimle uyan
birlikte çıkalım dağlara, bak yayla zamanı
ben munzur suyu olayım, sen teyran
sen nisan ol, ben haziran...
ben küçük bir pınar, sen çağlayan
akıp gidelim koyun koyuna

Sen yoksan kurur kurnalar
çocuklar susuz, analar kuzusuz kalır
melemez bir daha koyunlar ardından
kan süzülür kirpiklerden yüreklere
keklikler ötmez bir daha, turnalar da geçmez buralardan
bir daha koşamam çayır kuşlarıyla, yarışamam deli sularla
bastırıp göğsüme acılarımı küserim yaşama

kalk anam kalk allah aşkına kalk
bulutlarda ağlıyor bak
kalk şiirler dizilsin yollara, türküler dizilsin
eğilsin önünde melekler
çiçekler selama dursun
yaşamın adı sensin, senin adın yaşam
düşersen omuzuma
üşürsen yüreğime yaslan
tut ellerimi sevinçlere yürüyellim ana
nasıl taşıdıysan beni dokuz ay karnında
ben sırtımda taşıyayım seni bir ömür

.......
ah nazlı anam
uzansam
dokunabilir miyim? yüreğindeki incinmişliklere
durdurabilir miyim? zamanı
gözlerinin içindeki yaşları öpebilir miyim?
anlayabilir miyim? yaşamı ve ölümü
anlatabilir miyim? acının dayanılmazlığını
yaşamın umursamazlığını
kim dinler beni

ey benim dağ dağ kalbime gömdüğüm nazlım
benki, düşleri ıssız nehirlere akan o küçük çocuğum daha
kar yağıyor, rüzgar uğultuları dışarda
al sıcaklığına sar beni, üşüyorum
ya gece, gecede üşür mü anne
kimsesiz kalınca
bırakıp gitme n’olur
.........
ben başımı nasıl taşlara çalmazım dağlar oy
gözyaşımı nasıl çaylara salmazım dağlar oy
ah komşular komşular hele deyin
ya ben nasıl, ya ben nasıl ağlamazım dağlar oy...


Sizin hiç anneniz öldü mü? Benim öldü
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 21 Mart 2008 - 20:52:25
yükselmedi umutlar güneş hala yükselirken
gizlenmedi hayatlar sırlar gizli tutulurken
bilinmedi değerler oyunun riski bilinirken
söylenmedi keşkelersahte memnuniyetler söylenirken

çıkmadı su altından söz edilmemiş geçmişler
bahsedilmedi ekseriyetle alenen açık detaylardan

bıkmadı kaybetmekten
piyonu halt etmekten
vazgeçecekken ÖZünden
yan çizdi döndü sözünden
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: kasvet - 21 Mart 2008 - 21:45:18
sudüsleri


Kabul görmüşlüğün yüz görümlülüğünü verdiğim de kabalaştı adı sanı belli olmayanlarım. İz düşümsel doğrularım da ele avuca sığmaz birlikteliklerimi su istimal ettim. Havada ki barışçıl koku ruhuma işlemekte loğusa kadının sakinliğinde. Güce dayalı politikalar uygulandı evin direği sayılan reislerde. Kin beslendi apansız pastel renklerde; sadakat yeminleri üzerine ant içildi bir kaşık suda debelenirken at üzerin de gelinler verdik hiç kimselerimize.
Prozak toplumunda ki hayali kahramanlarımızı ileri sürdük çim saha da birinci gelmeleri adına bahisler verdik aç çocukların rızkını hiçe sayarak. Yardım kampanyaların da el çırptık bayramlarda şeker toplarken ki mutluluğu gözüm de yakaladım. Keşkelerime uyup gitmektense üzerime gelinmesini yeğledim tıpkı mastürbasyon yapan gencin içindeki heyecana ortak olmuşçasına ve ben de burada biterim şanslı spermin gölgesin de
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: DerinSu - 23 Mayıs 2008 - 15:14:01
 Eğer gittiğin yol karanlığaysa celladın yüzüne tükür ve hayata tutun aşk ile iş ile,umut ile düş ile...
 Ben ne ölümler gördüm hepsinin suratında bin pişmanlık,hepsinin ağzında bi 'keşke'.Madem yolum karanlığa diyosun geride bıraktıgın pislikleri süpür , hazırlıklı ol daima , sen bi saniyenin hesabını yapabileceklerden değilsin. İlk ben başlıyorum bu durumda , kolay gelsin ...
 Pelin Kaplan'a... ( baban bu dediklerimin hepsini yaptı , için rahat olsun canım arkadaşımmmm)
 
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: DerinSu - 23 Mayıs 2008 - 15:27:34
Yok olan var olanı yener,
Düş olan da gerçeği,
Yalan olan doğruyu,
Sahte olan orjinali,
Züppe olan aşığı,
Kalleş olan namusluyu,
Leş olan canlıyı.
*****************
Dikeni gülü çirkin yapar,
İnsanı sinsiliği,
Hayvanı vahşiliği,
Toprağı gübresi,
Çikolatayı kalorisi.
*************
Unutan mutludur,unutturan daha bi mutlu,unutamayan onlara bakarak mutlu,
Savunan havalıdır,savunulan daha bi havalı,savunamayan utangaç,
Özleyen üzgündür,özlenen sevinçli,özleyemeyen en kötüsü,
Aşkı bulan berbattır,aşık olunan yan cebime koy diyenlerden,aşık olamayana ise ben bile burdan üzüldüğümü belirtmeliyim.
Farkında olan kötü,farkında olunan kötü olacak,farkedemeyen kötü Olduğunu bile farkedemeyecek => hepsi bi çelişki,,,Özür dilerim zamanınızı çaldıysam :(
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 05 Haziran 2008 - 11:06:13
derin su... Teşekkürler çok güzel bir yazıydı
Başlık: Zamanın Ardından
Gönderen: 11:14 - 15 Haziran 2008 - 19:08:10
An gelir ki
Ne kadar sustuğunu unutursun,
Başlarsın bıraktığın yerden...
Kimse aynı değildir oysa...
Geride kim kalmış diye sorsan cevap gelmez...
Büyüklüğüne büyüksündür ama sen bilirsin bir tek...
Ya da büyümemişsindir hiç.
Öyle küçük, kendine kadar.
Kabuğunu kırmak meselesi hepsi..!



Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: w-lion - 30 Haziran 2008 - 16:46:05
hepiniz süper yazmışsınızzz:D
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: kime-ne - 10 Temmuz 2008 - 12:09:41
     
                                   ÖĞRENİLENLER

 Önce susmayı öğrendim. Çok konuşmakla başa çıkamayınca,  boş vermeyi sonra. Umurumda değil artık gereksiz insanlara dert anlatamayışım. Ne değerleri var ki san ki, kendimi savunayım? Hiç susmamıştım haksızlıklar karşısında bugüne kadar ama bugün sustum. Ne değişti?  konuşunca da aynı susunca da. Sonra çekip gitmeyi öğrendim, hayatımdan birilerini koşulsuz çıkarmayı ve birilerinin hayatından koşulsuz çıkmayı. Güvenmemeyi öğrendim değer verdiğim kişilere. Artık eskisi kadar çok koymuyor sevdiklerimin arkadan vurması. insani duyguların hiç birine boyun eğmemeyi öğrendim. Sevgiye, aşka, kine, nefrete… artık hayatıma yön veremez hiçbir duygu, aklımla yaşamasını öğrendim.
   Kişiliğe değer verilmeyen yerlerde kimliksiz yaşamayı öğrendim. Kim olduğumu unutmayarak ama hep içimde saklayarak. Haa ayrıca artık kırılmıyorum hiçbir şeye. Çoğu insanın tüm insani vasıflardan yoksun olduğunu öğrendim. Ona göre yaşıyorum artık, karşımdakilerin konuşan (düşünen değil) birer hayvan olduğunu unutmayarak.
   Artık tapmıyorum hiçbir şeye ve hiçbir kimseye. Taptıklarımın değersiz olduğunu anlayınca inancım kalmadı. İnanmıyorum artık ne bir insana ne de bir tanrıya…..
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 11 Temmuz 2008 - 14:12:16
    
                                   ÖĞRENİLENLER

 Önce susmayı öğrendim. Çok konuşmakla başa çıkamayınca,  boş vermeyi sonra. Umurumda değil artık gereksiz insanlara dert anlatamayışım. Ne değerleri var ki san ki, kendimi savunayım? Hiç susmamıştım haksızlıklar karşısında bugüne kadar ama bugün sustum. Ne değişti?  konuşunca da aynı susunca da. Sonra çekip gitmeyi öğrendim, hayatımdan birilerini koşulsuz çıkarmayı ve birilerinin hayatından koşulsuz çıkmayı. Güvenmemeyi öğrendim değer verdiğim kişilere. Artık eskisi kadar çok koymuyor sevdiklerimin arkadan vurması. insani duyguların hiç birine boyun eğmemeyi öğrendim. Sevgiye, aşka, kine, nefrete… artık hayatıma yön veremez hiçbir duygu, aklımla yaşamasını öğrendim.
   Kişiliğe değer verilmeyen yerlerde kimliksiz yaşamayı öğrendim. Kim olduğumu unutmayarak ama hep içimde saklayarak. Haa ayrıca artık kırılmıyorum hiçbir şeye. Çoğu insanın tüm insani vasıflardan yoksun olduğunu öğrendim. Ona göre yaşıyorum artık, karşımdakilerin konuşan (düşünen değil) birer hayvan olduğunu unutmayarak.
   Artık tapmıyorum hiçbir şeye ve hiçbir kimseye. Taptıklarımın değersiz olduğunu anlayınca inancım kalmadı. İnanmıyorum artık ne bir insana ne de bir tanrıya…..


kendi kişisel yazın mı?
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: kime-ne - 11 Temmuz 2008 - 14:12:43
evet...
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: kime-ne - 11 Temmuz 2008 - 14:47:57
Yeni bir başlangıç için çizik attım satırıma. Düşüncelerin yoğunlaştığı yoğunlaşan her şeyin aslında buharlaştığı geçmiş… silinip gitti işte. Her şeyin bittiğini sandım, bittiğine inandım. Oysa yeni başlıyormuş yaşam… gerçek yaşam… çok şey bildiğimi sanırdım hep. Gördüm ki bilmediklerim o kadar çokmuş ki bildiklerim hep hiçmiş. Çok küçük hissettim kendimi. Çünkü bilmeyen insan korkar, korktum bende. Korkularıma yenilmedim, sığındığım yerden uzattım kafamı dışarı önce. Sonra adım atmaya başladım o hayat denilen karanlık yolda. Elimde çakmağım aydınlatıyordu etrafı. Aydınlanan her şeyin aslında göründüğü gibi olmadığını öğrendim. Artık gördüklerime de inanmıyorum. Ardındakileri anlamaya çalışıyorum. Karanlıkta yürüyen korkak birine daha rastladım. Beraber yürüdük. Hep tetikteydim çünkü o’nu tanımıyordum. Gün geçtikçe kalabalıklaşıyorduk. Yeni birileri katılıyordu aramıza. Hepsi korkak, hepsi ürkek… hislerimizi kontrol etmeyi öğrendik ilk önce. Sonra karanlıktan nasıl kurtulacağımızı düşündük. Savaşmaya başladık sonra. Elle taşla sopayla neyimiz varsa onla… bizi bir arada tutan aydınlığa kavuşma isteğiydi. Bu yüzden karanlıkla savaşıyorduk. Kimimiz yaralandık. Yaralananların hatırına savaştık durmadık hiç. Arkada kalanların yerini başkaları dolduruyordu. Güneşin doğacağına inancımız hiç tükenmedi. Bugün bile…
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 11 Ağustos 2008 - 12:58:06
İki kere iki dört diyorsun baş kaldırıyor
Cevriye Hanım da insan diyorsun da tersini savunuyor
Planını programını ayarlıyorsun frekans değiştiriyor
Sana güvenim sonsuz dedikçe yarı yolda koyuyor

Kanıyorsun samimiyet çerçevesinde tehlike arz ediyor
Yol arkadaşımla yola devam,yolumuzu kesiyor
Üç kuruşluk dünya acısını çıkarıyor
Selam verdikçe hayata görmezden geliyor

E ben daha nasıl edeyim nasıl eyleyeyim
Sana olan borcumu dünya kanımla mı ödeyeyim

Daha önce benim gibi kaç kişiyi yaktın
Bundan önce benim gibi kaç kişiyi sattın
Yarı yolda bıraktın evinden uzakta
Bir kase çorbaya hasret bıraktın

Bunu yapan sen misin ey kansız hayatım
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 11 Ağustos 2008 - 13:08:28
Çok konuştum yalancı sandılar
Hiç susmadım kavgacı bildiler
Sonunda kılı kırk yardım
İnce eleyip sık dokudum

Maske taktım alim sandılar
Çıkardım zalim bildiler
Sonunda düşürdüm maskeyi
Ben buyum artık yoruldum

Huyum kurusun kötünün iyisi
Kuyuya taş attı delinin birisi
Umrumda değil ölüsü dirisi
İptal kalbimin acil girişi
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 11 Ağustos 2008 - 13:11:24
Yenilendim zannederken
Ölü hücrem bedenimde
Tortuları yok sayarken
Tartılırım günahlarımla

Yeni doğmuş bir bebekten
Ne beklenir bu zihniyetten
Geç kalınmış ölümlerden
Tarifi zor zulümlerden

Yılan gömleği mi giydiğim?
Yok!Günahlarımla ben mutluyum
Yastığa başımı koyduğumda
Yarından umutluyum
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 11 Ağustos 2008 - 13:15:49
Geç kalmasaydım Lamia*
Benimle gelir miydin?
Biraz erken söyleseydim
Evlenir miydin benimle?

Sarar mıydın kollarına?
Okşar mıydın saçlarımı?
Küçük yaz masalından
Uyanır mıydın yoksa sebepsiz?

Sevgim bastırıyor nefretimi
Vermek istiyorum son nefesimi
Araladım kalbimin altın kafesini
Sana uçuruyorum kabul ediyor musun?

Arıyorum bakışlarının mavisini
Özledim gülüşünün gamzesini
Ömrümün mutlu mesut demlerini
Sana getiriyorum kabul ediyor musun?

*"Dudaktan Kalbe"ye ithaf edilmiştir.
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 11 Ağustos 2008 - 13:27:40
Yaşamak inan kolay değil yaşamadan öğrenemezsin
Çalışmak hiç kolay değil çalışmadan göremezsin

Hayat çukurunda yaşamak anlamsızlaştı
Ölü müyüm diri miyim inan aklım karıştı
Yollar benim olsa bile yollarında çıkarı var
Bir kez pozitif baktım hayata,hayat benimle barıştı

Çoklukta yüzüyorsan eğer bir gün boklukta da yüzersin
Varlıkta geziniyorsan bir gün yoklukta da gezersin

Hayat sorumluluk istiyor
Sanki bize mesaj veriyor
Geç olmadan şifreyi öğren
Sular dünyanın altında kalıyor
Vurdumduymaz olma bu kadar
Bir ışıkta sen söndür

Çoklukta yüzüyorsan eğer bir gün boklukta da yüzersin
Önlemini almazsan dünyayı peşinden sürüklersin

Cehenneme hapsol kimse görmesin
Ruhun kavrulsun ateş sönmek bilmesin
Biraz duyarlı ol!Bu ışık hiç sönmesin
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 11 Ağustos 2008 - 14:38:49
Grubumla söylerken gurubta bir şarkı
Öğrendim denerken bu nasıl bir önyargı

Astığım astık
Kestiğim yastık
Anlaşılırken yaşlandık
Bazen gözde bir yaştık
Yargılandık denerken

___________________ ____________

Düşünürüm çıkanı gerekirse çıkartmam
Fırlatırken okumu hedefi asla şaşırmam
Düşünürüm çıkanı gerekirse çıkartmam
Öldürürken zamanı geçmişi sorgulamam

Çektim kırbacımdan
Zannettim yüceldim
Adres kürkçü dükkanı
Kısır döngü

___________________ ____________

Karardı gözüm
Daha netleşmeden özüm
Sarardı geçmişim
Boş sayfalarla geçirmişim

Dondu kanım
Unutkanım

Sanma büyümedim
Sadece çocuk kaldım
Yol aldım sanma sakın
Çıkmazlara odaklanmışım

İzleri silinmiş belleğimden
Ana rahminde kendiliğinden
Terk etmişim ben de ruhumu
Ona dair "şey" bildiğimden
"Çok şey" bildiğimden
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: kanatsız melek - 11 Ağustos 2008 - 21:48:56
insanların inanış biçimlerinin yargılanacağı yer kesinlikle değildir .. ! ki böyle bir yerin olmadığını umut ediyorum ..
lütfen sadece yazılarımızı paylaşıp , paylaşılanları okumakla yetinelim..
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: satriani - 05 Eylül 2008 - 20:21:43
Başımı çevirdiğim her yerde neredeyse bir insan var... Bu kadar kalabalığız ve bir o kadar da yalnız...
Bana göre; yarısından dahil olduğumuz bir oyundayız. Kaftan değil ki bu kuşandığımız.Bunlar üzerimize giydiğimiz rollerimiz. Kimi zaman eğreti duran ama en iyisini ifşa etmeye çalıştığımız, rollerimiz. Ne zaman ve nerede son bulacağını bilemediğimiz bu oyunun oyuncuları; bizler, biz zavallı insancıklar. Bir gün –Perde! inecek ve son sahnede el ele selam duracak tüm oyuncular.

Ve biz böylesi bir kalabalık içerisinde yalnızlık çekerken, sen Tanrım sen, yalnız değil misin? Bu kadar eğlenceli mi oyuncuların? Seni sıkmayacak, seni eğelendirecek ve sana yalnızlık çektirmeyecek kadar?
Ve bana göre oyuncu, sana göre insan nedir ki?
İnsan; çamur, kürek kemiği, iki kol/bacak, metrelerce bağırsak, uzadıkça kesilen, kesildikçe uzayan tırnak, gözyaşı, hıçkırık, bir kalp, iki ciğer, bol damar, fazlaca merak, yeterince pişmanlık, sonsuz yalnızlık…

Ve yaşam ölüme göre daha zor Tanrım…
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: DerinSu - 27 Eylül 2008 - 14:33:26
Sen ne bilirsin ki anlatamamayı , tek yapabildiğin şey "nasılsın?" demek cevabını bile dinlemeyecek olduğun halde .
O bile yetiyordu aslında ...
Dün bi kez daha anladım ; seni unuttum , mutlu ol diyordum ya , yalanmış :(
Seni unutamadım ama mutlu ol demek istemişim
İkisi o kadar ayrıymıs ki , fazla söze gerek yok .Senin bana öğrettiğin en güzel şey bu değil mi zaten , az konuş,içinde yaşa ...

Uzaklara git aşkım benim için ...

O kadar şey sığdırmışız ki üç yıla ; kokular , renkler ,  mekanlar ...
Artık yapacaklarım sınırlanmış da haberim yokmuş.
Bi insan kendi kendine bu oyunu nasıl oynayabilir , kendime hiç acımamışım sırf sen üzülme diye
ama ben hala yaşadıklarımıza denk geldiğimde ölüyorum,sayende müzik, koku,renk,mekan,insanlar,evde bastığım parkeler bile anlamını yitirdi yoksa ben yitecektim

Uzaklara git aşkım benim için...

Şimdi sen sor gitmemi istiyor musun diye , cevabı ASLA!!!
ama sorun da bu ya mantıklı ol derdin , al sana mantık ;)
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: furkiii - 28 Eylül 2008 - 16:22:29
biliyorum çok yoğun her şey,herkes..telefonlar çalıyor,konuşmalar hiç susmuyor..hep bir heyecan,hep bir paniğin içinde zaman zaman gülümsemesini de biliyor insanlar..anlamıyorum bu dünyada benim de paylaşabileceğim bir yer var mı..?karanlık ve sessiz dünyamı tüm bu kargaşa bile harekete geçiremiyor..her attığım adım ayrı bir sokak,yepyeni..her biri birbirinden karanlık,her biri birbirinden belirsiz..

koşuyorum tüm sokakları ardımda bırakıp ama sonu gelmiyor ki..bu karanlık bedenimi,zihnimi hiç rahat bırakmıyorum ki..ciğerlerimde kurumuş bir çiçek gibi nefesim,hiç canlanmayacak biliyorum..her gün daha da hasta oluyor,daha da kuruyor ve boynunu büküp ölüme terkedilişinin yeni bir gününü kutluyor varmasını istemediğim çaresiz sabahlarımda..ağzımdaki bu dünyaya dair kötü tat da geçmeyecek ben var oldukça biliyorum..

..

duruyorum bu kez olduğum yerde,daha karanlığa gömülmeyeyim diye..duruyorum ama susuyorum da..söyleyecek kelimem yok artık,sadece diğerlerini izliyorum..daha önce aslında diğer insanlara ait olan bu hayatta kendimi dışlanmış gibi hissetmemiştim hiç..gerçekten o yaşama ait mi olmuştum..?kim bilir evet..evet yorulmuştum,sendelemiştim ama durup olanları şaşkınlıkla izleme ihtiyacını hiç hissetmemiştim..

onlar çabaladıkça,koşuşturdukça başım dönüyor..düşünüyorum..düşünüyorum uğruna koşabilecek ne bir şeyim var ne de bunun için yeterli gücüm..biliyorum..ayakta durmak da çok yoruyor artık beni,hep öyle olmalıyım diye biliyordum halbuki..düşen omuzlarımı,kırılan dizlerimi toparlayacak bir güç yok artık..tek hissettiğim özlem,sadece geçmişe olan..

içimi ferahlatan o tat paslandı artık..dilimi acıtıyor,içimi burkuyor..

ne kadar yetişmeye çalışsam da uzanamadığım bir eşya gibi mutluluk..artık ne yeniden ellerimin arasından akıp gitmesine tahammülüm var ne de kayıp düştüğüm umut sandalyeme yeniden çıkmaya cesaretim..



yazın stajdayken yazmıştım bunu,anlaşılacağı üzere sanırım pek iyi bir dönem değildi ya da öyle bir dönemmiş gibi hayal ederek yazdım ama en önemlisi keşke her anımı böyle bir şekilde yazabilsem,yazmayı çok seviyorum ama üşengeçlik de yapıyorum galiba..


ne kadar da kolay yol ayrımına gelmek..hayat denen filmde birbirinden tamamen farklı ve bazen de aynı sahneleri oynayıp dünyaya "son" yazısını göstermek..

nefes almak kadar kolay yaşamak ama hiç ummadığın anda o nefesi tekrar alamayacağın kadar da ucuz..

filmdeki tüm olayları,kahramanları,mutlulukları,hüzünleri içeren sayfalardan yapılmış,istenen tarafından okunup hatırlanacak; kiminin ise hiç umrunda olmayacak bir kitap geriye kalanlar..gün geçtikçe daha da eskiyecek ve okundukça kirlenecek..

söylenememiş sözler ise zihinlerde bulanıklığa karışacak gidenle birlikte..yine de öyle bir gün gelecek ki o bulanıklığın arasından zorlukla seçebildiğin sözcükleri toparlamaya başlayacaksın beyninde..yaşananları,tüm geçmişi..daha önce hiç aklına gelmemiş düşünceler kaplamaya başlayacak ruhunu,bulanıklığına bulanıklık katacak sonra da..hem beynin hem de vücudun sesidir ya yürek o da sendeki bu karmaşaya kayıtsız kalamayacak,içten içe bir sızıyla hissettirecek sana kendini..

dudaklarında ona söylemek istediğin ama söyleyemediğin kelimelerin,aklında ve kalbinde onla yaşananların,ona duyulanların özlemiyle bambaşka bir âleme dalacaksın..düşüneceksin hangisi daha derin,hangisi bana daha çok acı veriyor ya da daha çok onu anımsatıyor diye..

hatıralar,yaşananlar,özlemler..onu fazlasıyla anımsatıyor;ama biliyorsun ki -bir daha tekrar kavuşulamasa da- özlemler güzeldir..her saniye hissettirmez kendini,zaman zaman unuttulur ama akla geldiğinde tüm zihnini esir alır,eskilerin tutsağı yapar..geçmişi yine onla,şimdi yeniden yaşatır..

ya peki söylenemeyenler..?sevdiğinin gitmesine duyduğun özlemden daha acı olanlar ona söyleyemediklerin aslında..hayatında da,zihninde de sonu olmayan ve unutulmayan silik bir üç noktaya mahkumlar..



ruhum kıpır kıpır..

evet,tozlu defterler arasından almayı başaramadığım,en az onlar kadar kirlenmiş ve eskimiş ruhum sanki yaşama yeniden merhaba gülücükleri atıyor..hissediyorum,kalbim konuşuyor adeta..her kelimesiyle birlikte daha da canlanıyor damarlarım,daha da hızlı akmaya başlıyor damarlarımdaki kanım..tüm vücudumu kalbimde topluyorlar aslında,benim sandığım ama eskiden sesini hiç duyamadığım..öyle güçlü ki bu sefer atışları..şaşırtıyor,"bu ben miyim..?!" dedirtiyor..

evet,bu benim;hatta aslında "gerçek" benim..bakışlarından kalbime damlayan şifrelenmiş sevgi sözcükleri,ruhuma parlak bir güneş doğduran güven cümleleri..bunlara cevap vermeden duramaz ki kalbim..!duramaz ki senle birlikte canlanan bedenim,bana ben olduğumu hatırlatan hissettiklerim..!

öyle sıkı sardın ki ruhumu,bir daha asla yerini değiştirmek istemiyorum..istemi yorum sevginle konuşan,alev alev aşkını haykıran kalbimin bir an bile susmasını..susmayacak da biliyorum..her şeyi hâlâ ilk günkü gibi yaşarken,paylaşırken ve böyle devam edecekken imkânsız artık susması..zaten sussa da yaşayamaz ki..

ne soğuk ümitsizlikler,ne de gittikçe sonu gelmeyen yollar engel onun kelimelerine..ezber lemiş zaten diyeceklerini..!ilk defa şiir okuyan bir çocuk heyecanıyla haykırıyor içindekileri bana ve içinden seçtiğim en güzellerini sana..!

çünkü senin sözlerinle,senin gözlerinde herşeyden daha güzel dünya..!!!



bunlar da eskilerden kalma yazılarım..
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: furkiii - 05 Ekim 2008 - 17:16:01

en yükseğe kanat çırpan bir kuşun kanadından özgürlüğü..
bir araba camından sevdiğine el sallayan bir yürekten umudu..
yeni yeni dünyaya merhaba gülücüğü atan bir bebekten masumiyeti..
söküp alıp bir kalp yaratmak istiyorum hayata..
gün geçtikçe eskiyecek..
ama eskidikçe hiç kirlenmeyecek..
gün geçtikçe eskiyecek..
ama eskidikçe başkalarını da eskitmeyecek..

gözlerindeki kaybolan ışığı yeniden yakacak..
içindeki sönmüş enerjiyi canlandıracak..

hayatın her tadına baktığında..
mideni bulandırıp bıraktığında..
kötü hatıraların acı tadı içini yaktığında..
sığınıp beslenebileceğin bir can olacak yanında..

belki sen çok uzakta..
belki de ben yok olmuşluğun arasında..

belki sen rengarenk bir gökyüzünde..
belki de ben kaldıramadığım kanatların gölgesinde..

belki sen mutlu şarkılar söylerken..
belki de ben en acılarıyla umutsuzluğa sürüklenirken..

belki sen farkında olmadan yaşarken..
belki de ben unutmaya çalışırken..

yarattığım,arzuladığım kalbi buluyorum her nefes alışında..
sayende artık ben de sevinçle bakıyorum hayata..

senin için..





canım sıkıldı yazayım dedim,nedense ait olmadığım bir ruh hâline daha yakın yazılar çıkıyor,ait olduğum ruh hâli de ara ara kendini hissettiriyor..:D
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: DerinSu - 24 Kasım 2008 - 00:08:52
Ve hatalar yıpratmaz hala seni ben geriye dönmüş volta atmaya hazırdım.Son kez düşünme zamanıydı benim penceremden bu değişim olağan mı senin açından ve bunca yapılmışlar eskiciye beleş mi verilmişti yine senden yana...
O halde o eskiciye benimde vereceklerim var 'geçmişteki sen,gelecekteki sen artı para'.Mümkünse alsın da gitsin en azından senden yüreklilere satarsa hem para hem dua kazanır.Eee güzellik ne oldu : Ben kazandım 3 sevap , sen kırdın dağ gibi bir kalp ...
(Evet ya benim aşmam gerekiyor senin dediğin gibi , midemi genişletmem gerekiyor)
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: satriani - 25 Kasım 2008 - 13:42:18
İnsanlar yarını umutla bekler durur , bilmezler ki vaad edilen tek şey ölümdür..
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: kime-ne - 29 Kasım 2008 - 00:04:16
Yurttaş Murtaza simiti pek severdi
Yalanı yok simit de onu içten içe
Duydum ki evlenmişler bir gün gizlice
Bunu bana sayın başbakan söyledi

Bir yalan söyledik inanmadınız
İnansanız bir daha söylerdik
Hep bu değil midir yaptığımız?
Yalanla ne güzel geçinir giderdik

Bayağı uzun olur gemilerin direği
Yardımseverdir politikacının iyisi
Başbakan bağışlamış ikinci böbreği
Yalan değil bunu kendisi söyledi

Bir yalan söyledik inanmadınız
İnansanız bir daha söylerdik
Zarar yok bir daha söyleriz
Hep birlikte geçinir gideriz
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: satriani - 28 Aralık 2008 - 03:46:46
Hey!Yaklaşma,orda dur çünkü yaklaştıkça silikleşiyor silüetleriniz herşey ters zaten bu aralar,sahip oldukça yitiriyorum herşeyi.o yüzden lütfen yaklaşmayın. hiçbirşeyde olmasın elinizde,boşlukta yer kaplayan herşey daha bir arttırıyor boşluğumu.
çoğaldıkça azalıyor,belirginleştikçe yitiyorsunuz birer birer,, bense bu mekandan çıkmaya çalışıyorum olanca gücümle,tahmin edersinizki daha bir burda oluyorum çabaladıkça.dedim ya herşey ters bu aralar.çello çalıyor yaşlı adam piyano tuşlarıyla içimde hep aynı notada takılmış ezgiler döklüyor buruşuk ellerinden
dönüp bakıyor,simsiyah saçlarının arasında parlıyor gözleri.durun renklere boyamayın fırçalarınızı,farketmiyormusunuz siyaha dönüyor alınız,yeşiliniz,morunuz.
belkide bilerek yapıyorsunuz! öğrendikçe cahilleşiyorsunuz suyun kaldırma kuvvet diyorum boğuluyorsunuz birer birer,belkide iyi oluyor, bilmiyorum,kendim için bilmemeyi tercih ediyorum çünkü.buruş buruş elleri,kambur sırtı,zor gören gözleriyle doğuruyorsunuz çocuklarınızı. gittikçe gençleşiyorlar. hayatı alıyorsunuz ellerinden verdik zannederrek,nedense hep iyiyi düşüyorsunuz şeytansı arzularla. Hey!yaklaşma,orda dur!tanıdıkça yabancılaşıyorsunuz işte bu yüzden yabancı olun bu ara benim için ki yaptınız en büyük kötülük olarak haneme ekleyebileyim bu adi davranışınızı!gerçek bu ne yazıkki diyor filozoflar işte bu asıl var olan kabullen diyorlar.gözlerimi kapattığımda gördüğüm hep olmak istediğim yer aslında ama beynim o kadar çaresizki her yanılsamada daha çok acı çekiyor.işte bu yüzden gözlerim kocaman açık geziyorum etrafta gözlerim açık uyuyorum istediğim yerde acı çekme,gerçekle yüzleşme yanılsama denizinde kaldırma kuvvetini bilme pahasına bulunabilmek için..... ................... ................... ...............
gerçeğin seslerini duydukça çılgına dönen ruhum dizginleri elimde öylece duruyorum
bu gece uzun sürecek.gerçeğin girdabına sürüklendikçe daha çok acı çekecek
o yüzden daha fazla sürmemesi gerek...
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: DerinSu - 12 Mart 2009 - 22:54:17
tanınmak isterdim ama öyle zevk verdiniz ki tanımaya cabalayan önyargılı gerzzekler bundan sonra ucundan acık size...ancak hak kazanmanız gerekecek tanımak için ve öyle zor sınavdır ki bu sadece ben istersem olması size bu kız kendini begenmiş dedirtirken zaten elenmis olacagını bilemeyecek olanlar icin zorlastırılmıs oysa bazıları icin cok kolay oldu . ve ben o bazılarını unutamadım hala...sadece olması gereken buydu ve ne yazık ki bu dunya yuvarlak bı oyun masası ve isterim ki diger bir dunyada gorusmek uzere cavvvvvvvvvvv
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: satriani - 01 Ekim 2009 - 21:45:00
boş yere harcadıklarımdı kaybettiklerim,
kaybederken de farkındaydım…
üstüne uzun uzun düşündüklerim vardı,
senin kısa cümlelerinden,
ya da benim.
kaybetmekten başka bir şey gelmiyorsa o an elimden,
kabullenmeyi başarmak oluyordu asıl işim.
tamam. şimdi iyiyim.
bir saat, on beş dakikam var hayata dönmeye.
yalancı gülüşlerim olmayacak bu kez,
iyilik meleği falan da değilim artık!
kimseyi, hiçbir şeyi kazandırmadı bu.
senelerdir içine sıkıştırdığım bu ben
huzursuzlanıyor yine.
bedenim dar gelince, başka bir beden değil istediğim.
İstediğim şey bu değil.
hafiflemiş hissetmek bir parça belki…
bedensiz nefes alabilmek belki…
sadece hep böyle aşık kalmaktır ya da…
tamamen soyut olabileceğim bir boyutta ‘var’ olmak belki…
herkes kendine iyi baksın artık.
ben kendim için bir karar alırken,
herkesi düşünmekten sıkıldım.
bencil olmak istemediğimi kim söyledi ki hem?
hadi! şimdi yargılayın beni...
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: satriani - 16 Kasım 2009 - 21:36:07
uygar insan uygar insan!
ne de güzel yalanlar söylersin sen
iyilikler ve kötülüklerle sınırladığın saçma tasarılarına sığındığın temsillerden.
ne istersin söylesene gerçek derken?
ne hissedersin anlatsana aşk diye tuttururken?
yoksa bir masal mı tüm bu olup biten
ne istersen o olur der bilinmeyen,
nerde yaşadığını sandın konuşup kurgularken?
bulamazsın o yüzden,
geldiğini nereden.
bilemezsin de o yüzden,
nereye gidecen...
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: Hyper Sonic - 19 Mayıs 2010 - 04:38:09
İkimiz de "Belki"ydik. Ama ben Özlem'in "Belki"siydim, sen Demir'in "Belki"siydin. Ben "Söz senin, mertlik senin; yalan benim olsun..." derken sen nasıl yalanı dolanı yoldaş bellesen de ve ben bunlara rağmen, SANA RAĞMEN yine "Özlersin belki, dönersin..." diye devam eden cümleler kursam da hepsi boşaydı elbet. Boşaydı, çünkü sen "Bir başka yüzde, bir başka seste, bir başka tende" beni yaşayabileceğini düşünürdün. “Hayat devam ediyor!” dedikleri şey bu olsa gerek! “Başka X”, “Başka Y”, “Başka Z”… Hâlbuki aşk demek değil miydi “sadece sen”? Değil miydi ki aşk geceleri uyutmayıp yazılar yazdıran? Tüm yakıp yıkmalara rağmen yine cümleyi “Belki tutarım iki elimle sımsıkı!” diye bitirebilecek yüreklilikte olmak değil miydi AŞK? Kendini zehirlemek pahasına bağımlısı olduğunun hayatını iyileştirmek değil miydi bu meretin sözlük tanımı? “Hayır!” diyorsan okuma devamını. “Evet!” mi? O zaman neden izin vermedin ki aydınlatayım karanlıklarını, parlatayım mat olanlarını? Ben kendimde bunu yapabilecek gücü gördüm. Sense beni güçsüz görmeyi uygun gördün. Mutlu ol, şu sıralar en güçsüz ruh haliyle ahbaplık ediyorum. Bedenim ayakta, ruhum mağlup; kalbim atıyor, yüreğim bitap; beynim çalışıyor, aklım avare! Sahi, ne zaman zihnimdeki karanlık sayfa üzerine senin resimlerini çizmeyi bırakıp benim için bir şeyler karalamaya başlayacak bu beyin? Hani bir yol falan? O yollar bir yere çıkmasa da olur, yeter ki ayaklarıma “Devam et!” komutu gönderilsin artık. Sevmiyorum ben bu durallığı. Sense şimdi koşuyorsun, değil mi? Hayatını “yeni” olanlarla doldurmak üzere ve dörtnala… Çünkü sıkıntıya gelemezsin. Onca derdinin arasında bir de aşk sancılarıyla meşgul olamazsın. “Mutlu olmak” istersin sen. Ben de isterim, ben de isterdim. Yok, hayır, “Ben de mutlu olmayı isterdim!” demiyorum, “Ben de senin mutlu olmanı isterdim!” diyorum. Ben Özlem’in “Belki”sinden gidiyorum ya hani, o hesap. Neden yazıyorum ki bunları? Belki daha sen görmeden en dibe inecek bu yazılanlar… Hatta daha da kötüsü, göreceksin tüm bunları; ama ne yüreğin titreyecek, ki böylece beni o küçük ihtimaller tarlasından kurtarıp kalbin olmadığına tam anlamıyla inandıracaksın, ne de ruhun sallanacak kökünden. Bense babamın “Ulan oğlum, hiç bu saatte aklı başında bir insan ayakta durur mu? Yazık sana!” deyip beni azarladığıyla kalacağım. Sorun da bu ya baba! Aklım, başım hariç her yerde: sağda, solda, aşağıda, yukarıda, orada, burada, şurada! Ah bir ait olduğu yere gelse, gör bak nasıl o başvurmamı istediğin programlara başvurup en önden girip seni mutlu ediyorum! Ancak artık bencil olmam gerektiği öğretildi bana. Önce bir ben mutlu olayım, seni de düşünürüz sonra! Neyse işte, bundan sonrası zorlama olacak, çünkü bedenim iflasa, yüreğim küskünlüğe, ruhum da astral seyahate doğru yol almaya başladı. Evet, bitiriyorum. Hayır, uyumaya değil, Aklım Sinemaları’nın normal şartlarda hayal kurmaya pek müsait; ama son zamanlarda “bar insanları”nın düşürdüğü ya da belki de attığı iğneler dolayısıyla işkence yuvası haline gelmiş koltuklarında film izlemeye gidiyorum. Başrolde kim mi var? Kim bilir, “Belki” sen, “Belki” de ben…
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 23 Mayıs 2010 - 23:51:04
Bir Dilim Aşk (Uzaklara)

Işıklarını teker teker söndürüyorsun,civar köyleri görmezden gelerek
Koştuğunu söylüyorsun,altını çizerek
Oysa,sen emeklemeye korkuyorsun

Bulutlara uzanmak isteseydin,önünde secde ederlerdi,biliyorsun
Yeşil ışık yaktığında,çoktan yolun karşına geçmiştim
Sen farkedemedin
Yolundan geriye dönemem
Çünkü,bak 'kırmızı' yandı

Sen,umutları unufak ederken
Ben de kalbimi dilimliyorum
Bir dilimini geleceğe saklıyorum
Bir dilimini uzaklara
Son dilimini sana ikram ediyorum
Burda mı yersin,paket mi olsun?
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: PyRoX - 23 Mayıs 2010 - 23:53:06
tamam anladık ..konuscaZ :D
EY  AŞK SEN NASIL BİŞEYSİNN (bknz:mıucizeler komedisi)
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 24 Mayıs 2010 - 00:08:10
tamam anladık ..konuscaZ :D
EY  AŞK SEN NASIL BİŞEYSİNN (bknz:mıucizeler komedisi)
Aşk,adamı şair yapar derlerdi de inanmazdım..Umutla bakıyorum herşeye,heyecandan güneşin battığını,günün doğdugunu bile farkedemiyorum..

 hahaha  .klbk. Yandaki kırmızı kelebek gibiyim,aşk nerdeysen çık dışarı,yatıya geldim  :smooch:

teşekkür ediyim şimdiden ben sana,inancım var
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: PyRoX - 24 Mayıs 2010 - 00:10:06
ne güzel..benim ruhum artık RAID salgılıor sanırım..kelebek börtü böcek ne varsa hepsi pert..uyandıgımda yer gök siyah falan :D
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 24 Mayıs 2010 - 09:39:32
Uzak İhtimal (Uzaklara)

Korkuyorum bu siyahlardan
Cevapsız kalan dünkü sorulardan
Diş bileyen ejderhanın
Kızıl,sıcak rüyalarından

Neden geceleri uyuyamadığını zannediyorum
Yastığımı seninle paylaştığım halde
...
Şimdi,iki oldular
İki çift kızıl göz
Peşimi bırakmıyorlar
Senin suretine büründüler
Ne de hoş göründüler
Kocaman ellerini
Kalbime geçirdiler

Ter içinde uyandım
Bu şiiri sana yazdım
Acele et be şapşal
Kalbimi çalıyorlar sandım

Kalemimdir Çığlıklarım

İlla ki bir fincan kahve mi olmalı insan
Hatıraların da hatırı olmaz mıymış
Ya da zamanın nasıl aktığını farkedemediğimiz hoşbeşlerin

Düşüncelerimle beraber süzgecinden geçir hadi beni
Taşlar dökülsün eteklerimden
Vaftiz edilmiş bir bebek saflığında çıkayım karşına

Ordasın değil mi?
Uzaktayım değil mi sana?
Sesim uzaklara gitmez sanma
Kalemimdir çığlıklarım

Defoluyum,ama,masumum
Siyahım ne yazık,yok ki bal mumum
Uzaklardan bir ışık görme umudum
Var mı bilmek istiyorum
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 25 Mayıs 2010 - 04:23:41
Alıntı
Yürüyemediğim Yollar

...
Senin hiçbir şeye inancın yok mu?
Kendine inancın yok mu?Çünkü,benim kendime inancım var.Ama,bu konuşmayı daha uzatmamın,fikrini değiştireceğini sanmıyorum,sen sadece 'armut piş' modundasın,kalkıp aynaya bakar mısın sevgili.Mücadele etmeden,çaba vermeden bişeyleri elde edemeyiz.Ben,fazlasıyla çabaladım,ne kadar basarılı olduğum aşikar gerçi ama.
Gidiyorsan,senin için hazırladığım gözyaşı şişesini yanında götür lütfen,üzülemezsin biliyorum seni,insanlara rol yapmanı rica ediyorum ben de zaten senden.
Bugüne kadar yasadıgın ilişkilerinde önünü gördün değil mi,onun için şimdi farklı konumdasın.Bugüne kadar kendini tanımadan mı baskasını tanımaya calıştın?Üzgünüm ama,biz farklı değiliz,birimiz fark yaratmadığımız sürece.Birbirimize adapte olabilirdik,monte edebilirdik vücutlarımızı birbirlerine...
Önümüzü birlikte görceğimizi,birbirimizi kendimizden çok tanıyabileceğimizi sanmıştım ben oysa ki..Beynimdeki karıncalardan nasıl kurtulacağım,bilmiyorum.
Şu durumda,beni düşünüyormuş gibi yapma lütfen,-mışları,-muşları bırakalım,sanki ben sana acı cektiriyorum gibi hissetmeme izin verme.
...Şimdi,peki şu durumda aydınlıkta olduğumu mu düşünüyorsun,sevgi insanları yüceltir,dibe batırmaz.Diptekilerle paylaştıgında sevgini,o zaman,dibe cökmek işten değil işte,biliyorsun bunları değil mi?Anlamak istemiyorsun sadece,anlıyorum.
Bana kötülük yapabilirsin,şu anda izlediğin filmi değiştirebilirsin,kumanda senin elindeydi değil mi?Sevgilime körü körüne bağlanıyorum,kötü mü yapıyorum bilmiyorum,ama aşk herşeye değiyor,bu yüzden,senin de pişman olmanı istemem..İkna çabalarım,mücadelem de bi pozitif duruma sebep olmadı nihayetinde.
Bak,sevgili,herkesin deli olduğu bir parça var ya hani:"kadehinde zehir olsa,ben içerim bana getir".
Aşk,herseyi göze alabilmektir işte böyle,aşk bir tek yastıktır,aşk,aslında mutluluğun kapısını açan bir anahtardır ve anlıyorum ki ben o kapıdan seninle birlikte geçemeyeceğim.Kendime üzülmüyorum sadece,İkimize üzülüyorum,hayır,hayır,rol yapmıyorum,zaten iyi bir oyuncu da olmazdım.Ben,yaşanmamışlıklara üzülüyorum.Evet,aşka üzülüyorum,bir kez daha suratını çevirdiği için bana...
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 25 Mayıs 2010 - 08:38:23
Alıntı
Güneş Göründüğünde...

Yüzyüze konuşurken dinlemeye cesaretimin olmadığı sözler
Kaygısız ve korkusuzca dillenmiş kayıp türküler
Balmumundan bozma zamanlar ve sohbetler
Güneşi görünce teker teker eridiler

Duvarına yaslandığımda karşılaştığım hoş sözler
Aklına takılan sorular,parantez içinde pürüzler
Yabancı bir pencerede dil çıkaran gülüşler
Güneşi görünce teker teker eridiler

"Nehrimiz deniz olsun,büyüsün" diye kurulan hayaller
"Bize bişey olmaz" deyip,sırt çeviren beşèrler
"Karanlığımla boğamam seni" sözüyle başlamadan bitirenler
Güneşin doğuşuyla geceye gömüldüler

Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 11 Ocak 2011 - 19:43:04
 Kopup gelmişti uzaklardan.Tanınmayan,aranmayan ve bilinmeyen bir rüzgar.Ellerime vurup kaçan,aratan bir sis ve ardından gelen ses.Gözleriydi aslında baktığı anda şekkimi değiştiren,aklımı şaşırtan,duygularımı yeniden var eden.
 Koştum ardından siyah ve yalnız gecede,dar sokaklarda adını ağzıma dolamış,pis pis gülerken.Yalan söyledim ona.Kendimi yanlış hissettirdim ve yanlış anladı beni.Neden bağlayamaz ağzını neden?
 Sakızını şişirdi ve bana döndü.Alay etti ve koştu yeniden.Küçük bir çocuktan bahsetmiyorum.Yönümü değiştiren ve fikrimi avuçlarında sıkıca tutandı aslında o.İsmi veya şekli önemli değil.
 Unutmak için gülmedim somurttum,koşmadım geri döndüm,konuşmadım ağzımı açmaya gücüm yoktu zaten.Gözlerimi yumdum ve dedim ki "Artık yoksun".Güldü küçük çocuk,Alay etti yine.

Aldandım,
Her yer karanlıktı ondandır belki,
Anladım,
Olanları geç ve yanlış bir zamanda anlattı gözleri.

 



 
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 11 Ocak 2011 - 22:14:31
Karanlık çekti beni uzak ve susuz ve çirkin kokan pis yerlere ve sordu sorularını bilmediğim yerlerden.Cevap verecek akıl kafamda değildi.Şaşırdım,korktum ve terk etmek istedim hemen.Terk etmek en kısa yoldu.Pes etmek,ağlayıp sızlanmak.Arkana baktığında geri adım attıran ve soru sordurtan bir geçmişe sahip olmaktı korkarak yaşamak.Ne dediğini bilmeden konuşmak,kelimelere hakim olamamak ve şuursuzluktu biraz.Bağırıp,çağırıp,dalga geçmekti karanlıkta yaşamak.Acizlikti bu.Başka seçeneğin kalmadığı zaman başvuracağın pis bir oyun.Soru sorduğunda kızan ve bağıran pis bir oyun.Karşılıksız.Parmağı kanadığında yarasını sarmam için beni tercih eden bir insan kadar çıkarcı ve aciz.Karanlıkta yaşamak,karanlığa alışmak veya karanlığa boyun eğmek değildi benim içn karanlığa hapsolmak ve kurtulamamak.Çıkar yolunun olmamasıydı belkide.Yapacak,edilecek bir iş olmamasıydı.Bunu istesenden değiştiremediğin bir soru gibi düşünsende,düşünmek bazen fayda etmez.Etmiyor.Etmiy orum.Başaramadım yine.Kederimi düşük şeylerle dağıttım yine.Yine taviz verdim ve yine kaybettim.Yazmak unutturuyor bana.Ama bitince?Hatırlamamak elimde değil.Şimdi bile.
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 14 Ocak 2011 - 19:11:31
Mahalle

Sayılar vardı masanın üstünde,
Değişik anlamlara gelen sayılar.
Espiriler dönerdi masının etrafında,
Gelir,sessizce başımın üstüne oturur.
Rahatsız eder ve gitmez.

Susar hepimiz onu dinlerdik,
Bişey derdi ve gülerdik.
Durur ve nefes alırdı.
Dikkatle onu izlerdik.

Niyetini açıklamıştı birisine.
İstediği olmadı ve kızdı ona.
Dalga geçti ve sinirlendirdi onu.
Ne dediğini bilemedi ve kustu.
Kustu içindekilerini.
Nasıl olduğunu anlamıştı etraftakiler.
Nasıl biri olduğunu ve niyetini.

Bana merhaba dedi daha dün.
Aynılarını denedi üstümde.
Sabrettim ama gülmedim dediklerine.
Kustu yine ve kandı artık olanlar.
Kırmızı ve mavi renkler vardı.
Benim düşmanım onun dostu oldu.

Yalan dostlar buldum kendime.
Zaman geçti ve onlarda sıktı ruhumu.
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 22 Ocak 2011 - 12:34:08
En renkli anımda ki karanlığım...
En mutlu anımda ki hüznüm..
En sevdiğim anımda ki nefretim..
İlk cümlem.. Son nefesim .... nerelerde sin...??

M                                              E                                                       L
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 23 Ocak 2011 - 21:33:47
 Sonra çocuk kustu.İçinde ne var ne yoksa.Tükürdü ağzındaki mikrobu beyaz bir duvara.Duvar belli etmedi kiri,pası.Sakladı.Onunda belliydi kim olduğu,sırtını dayayan kişilerin parmak izinde.
 Sanırım yorgundu ve ağlamak onun yapacağı son umuttu.Nefes aldı ve bağırmaya çalıştı.Ama ağzını tutup sıkan eller şimdide boğazına dolanmıştı.
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 01 Şubat 2011 - 14:26:20
http://seytannikahi.blogspot.com/2011/02/february-wish-gibi-yeni-alternatifler.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: SeRoX.v2 - 01 Şubat 2011 - 14:56:16
Kurtuluşunu kalıpsız varoluşlarda bulmuştum. Sonra yanıp sönen aşklar gibi her şeyin bir anlık olduğunu anladım. Acımasızdı hayat. Sonra ben biraz daha nazik olmaya çalıştım.


Kader kurdu, kul oynadı...


Kusursuz bir savaş gibiydi. Yenilirken kazanmayı öğretti. Karşımdakinin kanı aktı, benimse bir damla gözyaşım. Ulu orta sevişmiş gibiydik sahte bedenlerle. Zevk almayı biliyorken kendimizi öldürmeyi seçtik.

Kader kurdu, kader oynadı...
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: SeRoX.v2 - 02 Şubat 2011 - 23:36:09
İnsan Olmak

Soğuktan üşümedim, titrek olan bedenim değildi,
Bizim tarlalarımızda hiç hayal yetişmedi,
Ektiğimizi biçmedik.
 
Bataklıktan çamurumla ama gülerek çıktım,
Sıvadım güneşi elimde kalanlarla,
Parladığını göremedik.
 
Bir kez gülümsedim, binlerce kez gülümsemek istedim,
Aynı kaldı duygular, istiflenmiş bir düşünceye sızmak istedim.
Korkusuz ve yalnız.
Noktalarla peşisıra olmayan cümlelere anlamlar kattım,
Ruhsuz hayatlar önüme devrilirken kendi dünyama kaçak kat çıktım,
Katıksız ve ıssız.
 
Bir yol seçmişim, yanlış mı doğru mu gözetmeden,
Patikalarla çıkmaza ilerlerken,
Ahlaksızlığını hissetmedik.
 
Sevişirken zevk yerine acı hissetmek gibiydi ölüm,
Katil olmak çok cezvedici,
İnsan olduğumuzu hiç bilemedik.
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: SeRoX.v2 - 29 Mart 2011 - 15:41:58
Bugün seni gördüm,
Uzuvların yine ölü,
Gözlerin maviliğini kaybetmiş.
Biliyorum ama red ediyorum,
Düşüncelerim bir biçimde korkak,
Sözler hep çıkmaz bir sokak,
Sokağın bitişinde yine seni gördüm,
Gördüklerim kör,
Duyduklarım sağır,
Düşlerim kabus,
Olsa...
Yine de seni gördüm, göremediğim günlerde!
 
Bugün seni gördüm,
Ruhundan irin,
Yalanından gerçeğin,
Dudaklarından sessizliğin akıyor,
Durduramıyorum, ne zamanı,
Ne de zamansız gidişlerini,
Erittim önce kavruk duygularımı,
Seviştim sonra zevk için,
Dudaklarım hissiz,
Vücudum ağır,
Karanlığım aydınlık,
Olsa...
Yine de seninle seviştim, göremediğim günlerde!
 
Bugün seni gördüm,
Tutunamadığım bir uçurumda,
En aşağıda,
Bense en yukarıda,
Biri el sallar,
Biri kurşun yer,
Biri ölür,
Biri öldürmüş olur.
Bugün diğer günlere nazaran,
Biraz daha mutluyum,
Bugün seni gördüm,
Ben bu güzelliği sevdim,
Ben böyle güzel severim.
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: hovarda - 29 Mart 2011 - 17:38:54
 Tanrı'ya cogunlukla sırdaş oldum.

  Anlattıklarına eş değer; anlatmadıklarımı,anlatamadıklarımı suistimal etti  ve  hayatıma mudahalelerde bulundu..Engellerim,önümdeki aşmam gerekenler zihinselligin ötesinde birbir karsıma cıktı şen kahkahalarla..

  Ben Tanrı'yı sırdaş bildim...

    Yaşam aktı, saatler arttı zaman duruldu ben bulandım..Kirli suyuma hayat attım ,Tanrı tadına baktı suyumu ısıttı..

Iste bundan ötürüdür ki sizlere hosgörü payım büyük,sizlere saygım sonsuz..Cunku sizde benimle beraber Tanrı'ya ortaksınız bizlere söylenmeyenleriyle; gunahı sevaba buladıklarımızla..

 Serhat A.
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 09 Mayıs 2011 - 22:54:03
NE GARİP ŞEY ŞU MUTLULUK!! Gitti mi Gider çağırsan gelmez!!! Gelse De kalmaz...Kalsa da yetmez''!!!!




MEL...............
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 09 Mayıs 2011 - 23:13:02
Karanlık her zaman olduğu gibi bitmedi,
Aydınlanmadı önü,ardı.
Ayrılık hep unutulur denirdi,
Ağır geldi bu sefer acısı.
İğneyi bana değil kendine batırdı,
Bağırdı çıkıncaya kadar avazı.
Sustu ve beni dinlemedi gözleri,
Yaptığı sadece beni ve yaptıklarımı suçlamaktı.
Sonra karanlık hala aynıydı.
Aydınlanmadı önü,arkası.
Aydınlanmadı ileriye bakan düşlerim,
Kapamdım içime kapattım kendimi herkese.
Bu sefer ben sustum.
Aynılarını söylemesin diye sustum.
Yine incitmesin diye sustum ve sustum.
Ve hala susuyorum.
Hala kapatıyorum kendimi.
Ve hala susuyorum.
Susuyorum...
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: FIRATESER - 09 Mayıs 2011 - 23:25:10
Karanlık her zaman olduğu gibi bitmedi,
Aydınlanmadı önü,ardı.
Ayrılık hep unutulur denirdi,
Ağır geldi bu sefer acısı.
İğneyi bana değil kendine batırdı,
Bağırdı çıkıncaya kadar avazı.
Sustu ve beni dinlemedi gözleri,
Yaptığı sadece beni ve yaptıklarımı suçlamaktı.
Sonra karanlık hala aynıydı.
Aydınlanmadı önü,arkası.
Aydınlanmadı ileriye bakan düşlerim,
Kapamdım içime kapattım kendimi herkese.
Bu sefer ben sustum.
Aynılarını söylemesin diye sustum.
Yine incitmesin diye sustum ve sustum.
Ve hala susuyorum.
Hala kapatıyorum kendimi.
Ve hala susuyorum.
Susuyorum...

başarılı. başka var mı?
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 09 Mayıs 2011 - 23:34:31
hahaha Doğru gaza getirmeyin yoksa saçmalıyorum :)
ara sıra bazı bazı böyle estikçe yazacağım püskevik severler.
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 10 Mayıs 2011 - 11:07:59
Kopup gelmişti uzaklardan.Tanınmayan,aranmayan ve bilinmeyen bir rüzgar.Ellerime vurup kaçan,aratan bir sis ve ardından gelen ses.Gözleriydi aslında baktığı anda şekkimi değiştiren,aklımı şaşırtan,duygularımı yeniden var eden.
 Koştum ardından siyah ve yalnız gecede,dar sokaklarda adını ağzıma dolamış,pis pis gülerken.Yalan söyledim ona.Kendimi yanlış hissettirdim ve yanlış anladı beni.Neden bağlayamaz ağzını neden?
 Sakızını şişirdi ve bana döndü.Alay etti ve koştu yeniden.Küçük bir çocuktan bahsetmiyorum.Yönümü değiştiren ve fikrimi avuçlarında sıkıca tutandı aslında o.İsmi veya şekli önemli değil.
 Unutmak için gülmedim somurttum,koşmadım geri döndüm,konuşmadım ağzımı açmaya gücüm yoktu zaten.Gözlerimi yumdum ve dedim ki "Artık yoksun".Güldü küçük çocuk,Alay etti yine.

Aldandım,
Her yer karanlıktı ondandır belki,
Anladım,
Olanları geç ve yanlış bir zamanda anlattı gözleri.

 



 

Yazdıklarım hoşuma gitmez normalde ama bunu şimdi okuyunca gerçekten sevdim :)

Kim büyük bir kazık atmışsa artık,güzel yazmışım zamanında :)
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 10 Mayıs 2011 - 17:35:53
Karanlık her zaman olduğu gibi bitmedi,
Aydınlanmadı önü,ardı.
Ayrılık hep unutulur denirdi,
Ağır geldi bu sefer acısı.
İğneyi bana değil kendine batırdı,
Bağırdı çıkıncaya kadar avazı.
Sustu ve beni dinlemedi gözleri,
Yaptığı sadece beni ve yaptıklarımı suçlamaktı.
Sonra karanlık hala aynıydı.
Aydınlanmadı önü,arkası.
Aydınlanmadı ileriye bakan düşlerim,
Kapamdım içime kapattım kendimi herkese.
Bu sefer ben sustum.
Aynılarını söylemesin diye sustum.
Yine incitmesin diye sustum ve sustum.
Ve hala susuyorum.
Hala kapatıyorum kendimi.
Ve hala susuyorum.
Susuyorum...
devamı...

Susuyorum,
Ama erdemlikten değil.
Susuyorum,
Korktuğumdan falan da değil.
Susuyorum çünkü,
Susunca sadece bakıyor gözlerin gözlerime.
Usulca üflüyor ismimi bedenime.
Alıyor bendeki beni benden,
Alıyor geçmişte bıraktığım anlıları,
Alıyor ve üflüyor ismimi bedenime yine.
Gülüyor dudakların susunca.
Susuyorum işte bundan.

Ve gözlerin benden uzaklaşıyor,
Alıyor tüm güzellikler üzerimden,
Usulca siniyor karamsarlık bedenime.
Uyuşuyorum,uyuşuyorum ve duyamıyorum başkasını,
Kötü oluyorum çünkü,senden başkasını göremiyorum çünkü.

Artık konuşuyorum.
Ve artık sen susyorsun.
Artık dinleyen sensin ve ben,
Pislikleri dillendiyor,canlandırıyorum.
Ben seni değil kendimi anlatıyorum.
Ve sen hala susuyorsun,
Konuşmak beni mutlu etmese bile.
Konuşuyorum,konuşuyorum ve,
Ateşteki kırmızı seni alıyor,
Gözyaşlarındı senden kalan bende ve bedenimde...
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 24 Mayıs 2011 - 23:44:17
...Uzaktaki acı ve keskin kahve kokusu burnuma değerken,güneşin kızıllığı akşamın güzelliğiyle gözlerimi silmiyordu.Hayır böyle bişey olmadı.Yine çok normal bir gece veya akşam diyeyim size.Aynı insanlar,aynı surat ifadeleri,aynı yapmacık tavırlar ve aynı saçmalıklar.Hala kendimizi kandırıyoruz.
 Sanki hakkında doğru şeyleri söyleyince kötü olacakmışız gibi hala saklıyoruz gerçekleri içimizde.Ve bir zaman sonra o gerçek,artık gerçek değilde sakladığımız şeye dönüşüyor ve bizler yine kandırıyoruz kendimizi.
 Kıskanıyoruz başkalarının mutluluklarını,oları görünce kızıllaşıyor içimizdeki öfke ama belli etmiyoruz tabii.Çok mutlu görünüyoruz.Beyaz değil kahverengi veya siyah yalanlar söylüyoruz gözlerinin içine baka baka.Diyemiyoruz gerçekleri.Dilimizin varmadığından da değil.Yüreğimizin yetmediğinden.
 Bazen de söylenemeyecek gerçekleri içimizde tutuyoruz.Çünkü onlar ayıpmış.Bunları söylersek kötü olurmuşuz.Bize böyle söylediler.
 Kim bilir belkide öyledir.Biz içimizdekileri kusarsak belki çirkin,kötü,egoist veya utanmaz olmuş oluruz.Gerçekleri söyleyen temiz bir yüz değilde karanlık ve pis bir maske takmış oluruz belki de.
 Ama onlar değil midir maske takıp,iyilik meleği rolünü oynayan ve kahvelerini içip,akşamın güzelliğini balkonlarında izlerken keyif yapanlar?
 Evet evet onlar.Ben gördüm bugün.
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: SeRoX.v2 - 11 Haziran 2011 - 22:46:03
Eski kelimelerle uğraşıyorum,
Nasıl olsa anlamları dışında kullanıyorum.
Bazen yara alırlar,
Bazen ölürler,
Bazen de bana küserlerdi.
Şimdi korkutucu bir şekilde,
Hiç de onaylanmaz biçimde,
Noktalarımdan kaçıyorlar.
Ne bir özne,
Ne bir yüklem,
Boş bir sayfada,
Yığınlarca dağılmış harfler,
Kavuşturamıyorum,
Kendimi affettiremiyorum.


Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: ARGo_ - 13 Haziran 2011 - 00:52:17
Bir milletin gelişmesi, güçlenmesi ancak cehaletten arınarak gerçekleşebilir.. Neye inandığını bilmeyen insanların oluşturduğu toplum her daim çökmeye mahkumdur.. Bu dünya da din, dil, ırk, cinsiyet ayrımı yapılmaksızın 2 çeşit insan vardır.. Birincisi zeki insandır ikincisi ise aptal insandır.. Ve bu aptal insanlar her ülkede mevcuttur.. Bu aptal insanların çoğunlu olan ülkelerde yozlaşmak kaçınılmazdır.. Bir kader döngüsünde yaşarlar.. Gerçek dünyada olan biteni aldırmazlar diğer dünyada mükafatla karşılanacaklarını zannederler.. Ve bunlar kendi çıkarlarını düşünen zeki insanlar tarafından sürülürler..  Doğru ve yanlışı ayıramayacak kadar salak olan bu insanlar çobanlarının her dediğine inanırlar....Ve bu çobanlarını yöneten Ağaların varlığını fark edemezler.. Bu insanlar, kafa tasları içinde barındırdıkları organı kullanamazlar.. Onlar için beyin apandist gibi ilkel bir organdır.. Gerektiğinde amelyatlada alınabilir.. Yerine daha değişik organlar konulabilir.. Değişen bir şey olmaz.. Öylede yaşarlar.. Gördükleri ilizyona aldanırlar.. Başlarındaki çobanın birgün onları keseceklerini düşünemezler.. Bu insaların yaşama amaçları meçhuldür.. Ne için yaşadıklarını bilemezler.. Bu insanlar cahilliğin eseridir.. Muazzam sanat eseridir.. Beyinsiz yaşayabilen insanlardır.. Artık nasıl yaşabiliyorsalar....... Saçma fikirler doğrultusunda hareket ederler bu insanlar.. Bu salak insanlar yaşam kavramını bilmezler.. Dünyada ne için var olduklarını hiç bilmezler.. Birilerinin onları kontrol etmesiyle dünyada yaşamlarını sürdürürler.. Bakış açıları kısıtlıdır... Belirli bir alan dışına bakamazlar beyinleri hasar görür.. Kısa devre olur yanar... Ölürler.... Bu salak insanların doğumundan ölümüne kadar yaşama evreleri sokakta gördüğümüz hayvanlardan farksızdır.. Doğarlar her canlı gibi beslenmeye ihtiyaçları vardır.. Birileri besler; büyütür.. Büyümeye yakın başka birileri gelir ufacık beyinlerine bişeyleri aşılar....Ve ona inanırlar çünkü o kadar acizler ki başka bir şeyi irdeleme kapasiteleri yoktur....Yalnızca bir ülkede yönetildiklerini zannederler.. Ama başka ülkelerde fırsat bilir bu kadar çok sayıda bulunan insandan faydalanmaya... Bu insanların hiç bir şey umurlarında değildir.. Bunlar klonlanmış deney hayvanlarıdır.. Üzerinde her çeşit deneyi uygulayacağınız canlılardır.. Bunlara düşünmek günahtır.. Bu salak insanlar Tanrının üzüleceğini zannederler.. Bu insalar ülkesi için çaba harcamayan parazitlerdir.. Bu insanlar kendinden haberi olmayan fuzuli yere oksijen tüketen canlılardır.. Çok enteresandır ki bu insanlar okuma yazma bile biliyorlar.. Ama yalnızca okuduğunu yazabiliyorlar kendi fikirlerini yürütemiyorlar.. Kendi düşüncelerini yansıtamıyorlar.. Bu aptal insanlar kendi aralarında çoğalıyorlar.. Birbirlerini sevmeden çoğalabiliyorlar başkalarının onlar üzerinde yazdığı senaryo üzerinde hayatlarını geçiriyorlar.. Bunlar için sevgi kelimesi, kaderi neyse o dur.. Bu salak insanlar aptallıkları yüzünden ölseler bile kaderlerine bağlıyan insanlardır.. Bir anayoldan karşıdan karşıya geçerken sağına soluna bakmadan en çok ezilen insanlardır... Ve ezildikten sonra kadere bağlayan insanlardır.. Tanrının eğelencesidir ancak bu insanlar.. Yoksa bu dünyada bu evrende çok sıkıcı olurdu............. ......          
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: SeRoX.v2 - 13 Haziran 2011 - 02:35:30
2011 genel seçimler itibariyle Türk milletinin maalesef demokrasi yolunda hiçbir yol katetmediği gerçeğini görmekteyiz fakat gelin görün ki beyinlere inen perde sayesinde ve RTE tarafından dikte ettirilen düşünce ile asıl demokrasi de budur.

Büyük lider, Gazi M.Kemal ATATÜRK'ün dediği gibi; "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." sözünden yola çıkarak bunu da doğrulayabiliriz. Fakat her zaman da olduğu gibi ve zamanında Atatürk'ün bile böyle tehlikeyi görmesinden ötürü sonsuz demokrasi uğruna milletin geleceği asla ateşe atılamazdı. Bu yüzdendir ki Terakkiperver Fırkası kapatılmıştır. Günümüzde de her ne kadar egemenlik milletindir mottosundan ayrılmadan, temeli asla bozmadan milletin geleceği için büyük tehlikeler görülerek çeşitli partiler zaman zaman kapatılmıştır.

2011 seçimleri ise büyük bir tehlikeyi yine gözler önüne sermiştir. 2007 seçimlerine göre oylarında artış sağlayan AKP'nin, din istismarlığı, çifte standart oyunları her zaman ki gibi yaramıştır. Bir sepet yumurta için birkaç yumurtayı kırmayı asla önemsemiş, ağızlara bir parmak bal çalıp, fazlasıyla geri almıştır. Cumhuriyet tarihinde ilk defa, iç piyasaya borçlanma yapılmıştır. Yani devlet artık kendi insanına bile borçludur. Bununla beraber iç borç yine Cumhuriyet tarihinde ilk defa bu kadar büyümüş, dış borç dengesi altüst olmuştur fakat RTE kişisi meydanlarda biz IMF borcunu bu kadar indirdik diye naralar atmaktadır fakat asla iç-dış borçlardan bahsetmemektedir. Bununla birlikte benzin fiyatları dünya tarihinde bile litrelik satış bazından en inanılmaz astronomik satışa ulaşmıştır. "Bazılarının" alım gücü giderek artarak, bazılarının ki şiddetli bir biçimde azalmış ve alım gücü sıfıra inmiştir. Şu doğrudur ki, eflasyon uzun bir aradan sonra ilk kez bu hükümetle tek hanelere inmiştir ama bununla elde etmiş olacağı mali zararı, her şeye vergi koyarak AKP hükümeti kendi döner sermayesini kara geçirmiştir. Yani tek haneli eflasyonlar sadece YALANDIR!

Ve en kötüsü, dünya tarihinde bile eşi benzeri görülmeyen bir olayla Türk milleti kendi cumhuriyet kurucusuna, ilk büyük liderine düşmanlık beslemeye başlamıştır. Sevmese bile olan saygı ve sadakatini kesinlikle bitirme noktasına gelmiştir. AKP hükümetinin ideolojilerinden biri gerçekleşmiştir. Artık Atatürk düşmanlığı korkusuzca, aleni bir şekilde yapılmaktadır. Türklüğe bu yolla hakaret ediliyor, din kisvesi altında Türk milleti araplaştırılmaya çalışıyordur. Fakat bunlar o kadar sistemli ve yavaş şekilde oluyor ki maalesef beynine perde inenler bunu algılayamıyorlar. Onlara göre böyle bir tehlike yok. Laiklik elden gidiyor, İran olacağız lafları sadece birer zırvadır. Oysaki yakın zamanda internet yasakları, kamusal alana simgeleştirilmiş giysilerin girmesi çok yakındır.

Son olarak, anayasa değiştirilecek. Tamamen AKP tekelinde ve ideolojilerine uygun bir şekilde tasarlanan yasa yüzünüze gülümseyip sırtınızdan bıçaklayacak bir görüntüye sahip olacaktır. Seçim sonuçlarını ve milletvekili sayısına göre AKP bu anayasayı tek başına geçirme gücünü kaybetmiştir fakat bir şey değişmemiştir. Neden?! İşte en büyük tehlike, RTE'nin tüm meydanlarda PKK destekçisi diye sözde kan kustuğu 35 bağımsız aday meclise girmiştir. Diğer deyişle, meclisimizde yine teröristler söz hakkına sahip olacaktır. Peki sizce, RTE, anayasa paketini geçirmek için en çok kime yaranacaktır, tam zıttı olan, solun ana kalesi ve baş muhalefet olan ve en önemlisi kabul etmeyeceğini bildiği için CHP'ye mi yoksa her fırsatta ırkçı diye çıkışlarda bulunduğu MHP'ye mi yoksa, çoğu düşünceleri ortak yola çıkan 35 bağımsız adayının kuracağı partiye mi gidecektir. Hepimiz sonucu biliyoruz elbette.

Hayırlısı. Ne kadar hayırlı olacaksa.
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: FIRATESER - 24 Haziran 2011 - 11:24:17
Ben bilmezdim önceden...
Hayatın bu kadar sert, bazen duvar gibi, bazen güzel olduğunu.
Ben görmezdim önceden...
Yaşanılan her şeyin, iyi ya da kötü bir anlamı olduğunu.
Ben bilmezdim önceden...
Her insanın içinde, inkar etse de hep yalnız olduğunu.
Ben görmezdim önceden...
Benim de o insanlar gibi, tıklım tıklım yalnız olduğumu.
Sen bilir miydin önceden?
Kök salmış ağaçların, gövdelerine rağmen, rüzgardan korktuğunu
Sen görür müydün önceden?
En yüksek dalgaların, en sert rüzgarların bir sonu olduğunu...


---------------------------------------------------------------


Uzaktan küçük görünen, yaklaştıkça büyüyen dalgalar arasına,
Önce bir adım attım, rüzgarı karşıma aldım, yüzdüm korkusuzca.
Her kulaçta derinleşen, teslim olmamı bekleyen bu karanlık sularda,
Hem hüzün hem mutluluk, biraz korku biraz umut vardı ruhumda...
Tek isteğim varmaktı, gidebildiğim her yere,
Yeni hayatlar bulmaya, kayıp dünyalar içinde.
Vazgeçip geçmişimden, yarını düşünmeye
Her şeyi başa sarıp, yeniden öğrenmeye...


---------------------------------------------------------------


Rüzgarla savrulan yapraklar içinde,
Yattık, güldük, durduk saatlerce.
Aniden bastıran yağmurla birlikte,
Sırılsıklam olduk, koşarken delice.

Hergün aynı yerde, seninle birlikte yaşadım en güzel günlerimi
Ah bir daha gelsen, bi şans daha versen, bırakamam artık ellerini
Ama şimdi yoksun, nerde uyuyorsun, bensiz bulutların içinde
Ah bi daha doğsak yeniden hayata, bekliyorum seni aynı yerde

Gökteki yıldızlar şahitti sevgime
Daha fazla parlardı her biri, beni öptüğünde
Sen gidince böyle, her şey değişti
Bana verdiğin neşe kederle sevişti

Yine bana gelsen,yine beni sevsen, yine kafa tutsak her şeye
Yine gülsek öyle, uzansak seninle, ulaşmaya çalışsak gökyüzüne
Ama şimdi yoksun, nerde uyuyorsun, bensiz bulutların içinde
Ah bi daha doğsak, yeniden hayata bekliyorum seni aynı yerde


Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: ARGo_ - 15 Şubat 2012 - 01:53:48
Bahara ramak kala bir gece vakti, hüzün doldu yüreğim;
Parçalandı adeta düşlerim, yokluğunu kaldıramaz oldu bedenim..
Senden uzakta olmak beni yıpratıyor.. Karanlığa savruluyorum adeta..
Oysaki ela gözlerindeki bakışların ısıtırdı içimi,
Tebessümün eritirdi kalbimi, kendimden geçerdim..
Kalbimden düşen her ritim, sana olan sevgimin sesiydi..
Sensizlik olsaydı şu evrende;
Gök yüzüne çizilmiş yıldızların arasında kaybolurdum..
Sensizlik olsaydı şu dünyada;
Yer yüzünde kalbimin esiri olur yanardım halen daha..
Geceleri ansızın kaybolur hayallerim, kabuslarıma karışır uykularım bölünür..
Külfetli bi hava vardı rüyalarımda..
Sensizlik; kalp cehenneminin emaresiydi sanki..
Ve parçalandı ay gökyüzünde.. Senin siluetin görüntü bulutlarda...
Buğulu bakan gözlerim açılıverdi birden..
Hayatım boyunca kimseye değer vermedim ben, sana değer verdiğim kadar..
Hiç kimseyi sevmedim ben, seni sevdiğim kadar..(anonim)
Sen benim kalbimin yegane sahibisin..
Bu kalp senden başkasına ait olmadı ve olmayacak..
İnan ki sana olan sevgimi ne ben anlatabilirim ne de bir başkası..
Aşk kelimelerin ötesinde bir duygu.. Anlatılması zor...
Sen benim bir parçam gibisin, koparıldın mı içim yanar.. Yok olurum..
İçimde bir 'S' var bu senin sevginin bir ifadesidir.. Ya da sana duyduğum sevgimin ifadesidir..
Belkide baş harfinin kalbime yazılmış şekli.........

 
 
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: FIRATESER - 15 Şubat 2012 - 10:32:23
İnsanlar hayal kurarlar. Ne kadar saçma olduğu ya da ulaşılması güç olması önemli değildir. Bu nedenle hayal denir düşündüklerine. Ev, para, aşk, şöhret, yeni bir araba, loto talihlisi olma ya da sadece sağlıkla ilgili hayaller... Hayali olmayan insan yoktur, olmamalıdır da. Çünkü bu hayaller size yaşam gücü verir.
Ben, yıllar önce TV de izlediğim bir kadın sayesinde hayal kurdum. Müzikle ilgilendim, gitar dersi aldım. Onun gibi müzik yapabilmek için. Odama resimlerini astım, her albümünü sabırsızlıkla bekledim. Gece yatağımda, beraber konserlere çıktığımızı hayal ettim. Aşık olduğum kişilerde onu aradım. Bir gün, bir konser öncesi 10 dk konuşma fırsatı yakaladım. Ulaşmak o kadar da zor değilmiş diye düşündüm. Daha da sevdim...
Ben onun hayatını izleyerek büyürken, onun başarısıyla sevinirken,onun şarkılarını söylerken, baktığım her yerde ondan bir iz görürken, onun haberi yoktu hiçbir şeyden. Benden, sevgimden bihaberdi. Belki de bu yüzden hepsi hayaldi...
Yıllar sonra, utana sıkıla gönderdiğim mesaja cevap yazdığında dünyanın en mutlu insanıydım artık. Dışarıdan bakıldığında hastalıklı bir durum gibi görünüyordu belki yaptıklarım. Ama inanın, hiç umurumda değildi kimin ne düşündüğü.
Yıllardır dinleyip söylediğim ''kalp kalbe karşı olsaydı hemen anlardı beni'' sayesinde anladı beni. İnanamadım. Dalga geçtiğini düşündüm önce. Sonrasını bilirsiniz. Çok güldük, eğlendik... Onu ondan dinledim sabahlara kadar. Çok şey paylaştık kısa sürede. Uyuyup kaldığım yerde, üstümü bile örttü. Onun için çok önemli olduğunu bildiğim konularda fikrimi sordu. Dürüstçe söyledim, çoğu hoşuna gitmese bile. Cihangirden, hava alanına giderken muhabbetin dibine vurduk. 5 dk boyunca hiç durmadan güldüğümüz de oldu, yorgunluktan omzumda uyukladığı da. İlk defa İstanbul'un trafiğini sevdirdi bu yolculuk. Bitmesin istiyordum ama hava alanındaydık artık. O giderken, arkasından baktım...
Belki konserde beraber şarkı söyleyemedik ama daha güzeli oldu. Onu tanıdım. Hakkında yıllarca yanlış bildiğim şeylerin doğrusunu ondan öğrendim. Şaşırdım hatta bazen üzüldüm...
Evet, hayal etmek güzeldir... Hayal ettiğiniz şey ne olursa olsun, ne kadar sürerse sürsün güzeldir...
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 15 Şubat 2012 - 20:29:09
Kahve kokarken ellerin,
Kucaklar dudaklarımı hayallerimde.
Sesin bir büyücü kadar solgun,
Kafam dağınık,aklım bulanık.
Gözlerimde sadece parlak bir kırmızı,
Oynuyor,dumanlar çıkarken ormanlardan,
Ve herşey yok olurken.

Tek derdim sendin.
Bir cam fanusta kapalı kaldık.
Ölüm her saniye biraz daha alçalıyor.
Duman soluyoruz.
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 15 Şubat 2012 - 20:36:16
Uçabilirdim,ama seninki gibi güzel kanatlarım yok.
Görebilirdim bir çok şeyi...
Senin gibi sınırlarım da yok değil.
Süzülebilseydim öğrenirdim rüzgârın bilgeliğini...
Köklerin toprağa tutunması için suya gerek duyduğunu...

Kanatlarına tutunayım,göster bana görülmeyeni
Ben boş bir sayfayım,öğret bana tüm harfleri
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 27 Mart 2012 - 13:10:15
Kuşları gördüm.Hepsini kafese tıkamışlar.Yemlerini eksik etmeden.Sularını bol vererek.
Aynayla kandırmışlar.Zor zar zapt etmişler.Konuşmayı öğrensinler diye işkence etmişler.Bu kuşlar özgür değil.Uçmayı özlemişler,konumayı unutmuşlar.Ötmezler.Şartlamışlar.Tüyleri dökülmüş.Şaşırmış,korkmuş,ürkmüş,susmuş...

Kuşları gördüm ve korktum.Birer canavara dönmüşler.Yarışıyorlar.Dövüşüyorlar.Hırslarına yenik düşmüşler,canlarına kıyıyorlar.

Kafeslerini açtım.Artık çok gemişti. Çıkmıyorlar.
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: ShiverVol2 - 29 Mart 2012 - 19:31:44
Ben deneme yazmadım ama estikçe eleştiri yazabilirim sanırım:

Emin Çölaşan son zamanlarda okuduğum yazarlardan..Kendi kafasından olmayanlara "düşükler,reziller,acizler" diye hitap ediyor. Bence çok yazısında mahalle ağzı hakim..Bide internetten hakkında bişeyler okudum çok yerde bilmediği konular hakkında konuşup rezil olmuş..Kendisine koruması için 2 polis vermişler..Sonra polisler "Cuma"ya gitmek istemişler..Adamlara ben size seccade alayım burda kılın demiş..Emin Çölaşan daha Cuma namazının iş yerlerinde evlerde kılanmayacağını bilmiyor..Bir gün Diyanetten birisiyle röportaj yaparken soruyor "sakal bırakmanın anlamı nedir" diye..Diyanet yetkislisi "sünnet" demiş..Çölaşan'da nasıl sünnet? Sünnet küçük çocuklara yapılan ameliyat değil mi demiş..Sonra bizzat kendim eski yazılarına göz gezdirirken ölen bir Gayrimüslim için rahmetli dediğini okudum.."Toprağı bol olsun" daha doğru değil mi? Daha doğru dürüst hiç bişey bilmiyor dini konularda sanırım bu yüzden kendisi dışında herkesi, yapılan herşeyi "şeriatçılık" sanıyor..Dahası kendisi haberleri 'derin devlet'ten alıp yazdığı söyleniyor.İnternette amca oğlunun Cindoruk olduğunu okudum..Bu da bu kanaati güçlendiriyor kanımca..
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: serpil - 16 Nisan 2012 - 00:32:17
Bazen hayal kurar uzun uzun kurduğum hayallerin içinde kaybolur ayrı bi dünyada buluverirdim kendimi.Kendimce mutlu olurdum gerçekleşmesi imkansız da olsa ben inanıyorsam eğer düşündüklerim istediklerim bi hayal olmaktan çıkar ve gerçeğe dönüşürler işte ,o zaman değmeyin keyfime mutluluktan havalarda uçar dururum..ama eğer ki hayalleriniz var ve de bunları birileri sırf kendi için fedarkarlık yapıp hayalinize karşı çıkıyorsa o kişilerin sözüne bakmayın hayat sizin hayatınız ona yalnızca siz karar verirsiniz hayalinizi çöpe atmak istermisiniz ? hayır dediğinizi duyar gibiyim:) buna sakın izin vermeyin.Kaybolan yıllar bir daha geri gelmez bi daha o hayalinizi gerçekleştirecek fırsat belki de önünüze çıkmayacak kim bilir ama kesinlikle söyliyeyim çıkmayacaktır.Hayalindeki sen neyse onu ol! hiç kimseye aldırış etme! çünkü o hayali sen kurdun gerçekleştirmeyi de sen bilirsin aldırış etme! Kısacası hayallerinizin peşinden her zaman sonuna kadar gidin mücadele edip kazanan siz olun unutmayın hayaller gerçekleştirmek için kurulur.
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: ShiverVol2 - 22 Nisan 2012 - 16:30:51
Türkiyede Özenti Bir Türk Koministi: Her seyden önce bir 'türk'değil Türkiyelidir.sonra hem kürtçüdür hem ermenicidir. Türkiyede 30 çingene bir araya gelip 'Tüm çingenlere özgürlük örgütü' kursa türk kominist çingenecide olur.Falan bölgemizde birileri kendilerini medlerin, akadların, babillerin, asurluların devami sayarak vatanin bir köşesini kemirmeye başlasa,bizim marksistler aynı zamanda akadcı,asurcu,babilci,medci olur ve onlarla türklüge sövme yarışına girer.. Ruscu ve çinci komunistlerimizin yanında bulgar komunistlerimizin türemesi hiçte garip gelmiyo bana.ayrıca bizim koministlerimiz halkların kardeşliği eşitlik diyerek SERV anlaşmasının bekçiliğini yaparlar..bunları yaparken türklüge ve islama sövmeye bayılırlar..merak ediyorum acaba yunan,bulgar,arap,çinli ve rus komunistlerden türklere sevdali tek kişi varmıdir.Acaba bi bulgar kominist TÜRKLERE ÖZGÜRLÜK diyomudur,bi yunan komunist YASAŞIN TÜRK AZINLIK diyomudur.yada bi rus komunist KIRIM KATLIAMINDAN bahsediyomudur..bugüne kadar ben duymadim.
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 23 Nisan 2012 - 13:22:28
23 Nisaaaan.
Mutlu olalmıyor çocuklar!
Başlıyor bir ay önce hazırlıklar,
Üç dakika için eriyorlar güneşin altında.

 Uzun zamandır(!) gitmediğim okuluma bir uğrayıp ufaklıkların gösterisini izliyeyim dedim. Kardeşimde katılmıştı çalışmalara çünkü. Gittim gitmesine ama bayramın kimler için olduğunu unutan koca koca adamlar,kadınlar kendi çocuklarını izleyebilmek için önlerindeki çocukları itip kakmaktan kendilerini alamıyorlardı.
 Üzerine birde "Memleketim" şarkısı çalınca bi acayip oldum. 23 Nisan'ı,böyle önemli bir günü çocuklara armağan eden Atatürk'ü saygıyla anıyor,çocukların bayramın farkına varıpta eğlenmelerini dileyip,bir de Ayten Alpman gibi önemli bir"sanatçı"nın acısını yaşayıp Allah rahmet eylesin diyorum.

Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 29 Nisan 2012 - 23:39:53
Ölmüş çekirgeyi karıncalar taşır. Siyah ve küçük. Özgürlük gibi az,özgürlük gibi. Yanan ışıklar hayatımızı kıstlar. Hareketlerimizi gösterir,gözlerimizi siyaha boyar,ellerini bağlar,dilinde tatlımsı bir tat birakır. Bir daha istersin,bir daha düşersin,sürükler peşinden hayatını sürükler gözyaşlarını,akıtırsın nehirlere ruhunu,nehir herşeyi taşır. Çok güçlü. Özgürlük gibi. Biraz yalnız biraz açık seçik biraz vurdum duymaz biraz mavi. Bulut gidi. Otuzlu yaşlarında anne olan kadın gibi. Küçük kızının elini tutan baba gibi. Dağ gibi. Özgürlük tarih edilemez.

Özgür olamamak ise hiç edilemez.
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: serpil - 25 Mayıs 2012 - 01:56:11
Zaman zaman zaman kaç kişi zamanı iyi kullanabiliyor sorarım size ? herkesin o kadar vakti var ki o vaktini iyi değerlendirmeye bir türlü alamıyor.Niye soruyorum  zamanım yoktu  diyorsunuz yapamdım bu işi mesela diyosunuz aslında bunlar hep bahane zamanımız çok olmasına rağmen hep bi bahane üretiyoruz.Aslında plan yapıp şunu şu saatte bunu bu saatte diye program yapsanız bahanelerin tümü ortadan kalkıcak dimi bir de şuna değinmek isterim boş yere zaman harcayanlar da var zamanını boş yere bilgisayar başında  saatlerce amaçsız bi şekilde delice bi şeye odaklanmış aynı şeylere defalarca bakıp çıkıyoruz.Bunlar boş zaman öldürmekten başka bişi diil onun yerine verimli şeyler yapsak çok daha iyi olacak kısacası anlatmak istediğim zaman çok değerli kullanmasını iyi bilmeliyiz.Bir daha o zamanı bulamayabiliriz !
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: FIRATESER - 03 Temmuz 2012 - 23:03:03
Önce bir damla yaş düştü gözünden, sonra kahkahasıyla doldurdu karanlık odasının sessizliğini... Yok bu gün denemiycem... Daa sonra belki...
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 09 Temmuz 2012 - 16:58:35
Artık hiç kimse sen değil, yüzünü anımsamak bile acı verir oldu..  ne yapıyorsun ne ediyorsun bi haber bile yok... MEL
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: -MYSTIC- - 11 Ağustos 2012 - 13:43:10
Süreyya Ayhan --3.55-- koşmuş zamanında şimdi Aslı Çakır 4.05 koşarak altın aldı.Aynı zamanda Süreyya Aslı Çakır'ın danışmanııdır.Süreyya'nın ne kadar iyi olduğunu bir kez daha gördük.Biz mi onu kaybettik yoksa kendisi mi salaktı bilemiyorum ama 11li yaşlarımda onun açık ara birinciliklerini net hatırlıyorum bugün dahi.Ama yanlış bir algı var..Süreyya o başarıları kazanırken dopingli değildi.Zaten o yarışlardan önce sonra 863497 kere testten geçti..Sonrasında 2004 olimpiyat hazırlıkları, antremanları sırasında dopingli çıktı.O dönem basın çok üzerine geldi.Kendinden yaşça büyük olan Süreyya'yı 11 yaşında keşfeden antrenörü Yücel Kop'un eşinden ayrılıp Süreyya ile beraber olması tabiki de basında geniş yer buldu.Ama unutmayın dün altın Alan Aslı Çakır da kendinden yaşça büyük antrenörü ile evli

(http://i47.tinypic.com/8ydwrs.jpg)
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 22 Eylül 2012 - 14:53:52
Neredesin MEL
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: ShiverVol2 - 08 Kasım 2012 - 18:58:48
öğğğ espiriye bak..bir dahakine daha oynak bişeyler yaz dostumsss
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: ARGo_ - 08 Kasım 2012 - 19:01:27
öğğğ espiriye bak..bir dahakine daha oynak bişeyler yaz dostumsss
en oynağından seni yazarım da forum kapanır bea..
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: ShiverVol2 - 08 Kasım 2012 - 19:22:05
neyse argoya çatmayalım sonra kız arkadası skandal çıkarıyo liseli aşıklar gibi :)
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 09 Kasım 2012 - 04:23:44
http://seytannikahi.blogspot.com/2012/11/derebalg-hikayeleri-i.html
http://seytannikahi.blogspot.com/2012/11/derebalg-kurallar.html
http://seytannikahi.blogspot.com/2012/11/derebalg-hikayeleri-ii-hala-ordasn.html
http://seytannikahi.blogspot.com/2012/11/derebalg-hikayeleri-iii.html
http://seytannikahi.blogspot.com/2012/11/derebalg-hikayeleri-iv.html
http://seytannikahi.blogspot.com/2012/11/derebalg-hikayeleri-v.html
http://seytannikahi.blogspot.com/2012/11/derebalg-hikayeleri-vi.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: SeRoX.v2 - 26 Aralık 2012 - 01:26:45
Kalabalıklarda yalnız bir aziz, dizleri üstünde tanrıya isyanda,
Penceremden gördüm olan biteni.
Tek başıma, son kez esen bir rüzgarla.

Tek bir beddua vardı dudaklarında, sonu olmayan bir anlaşma yaratanla,
Kapıları kapatmış gerçeğe ölüm melekleri,
Herkes şimdi var olmayan yarınlara köle.

Aziz sonunda anladı, yanlış yaptı umutsuz varoluşlar adına,
Kim olsa yok edemezdi böyle bir kibiri,
Tanrı da suçlu, aziz de, insan da, insanlık da.
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: erol91453 - 26 Aralık 2012 - 03:44:31
Sureyya ayhan yazi dizisi gercekten cok guzel olmus
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 10 Ocak 2013 - 19:23:54
http://seytannikahi.blogspot.com/2013/01/derebalg-hikayeleri-ix.html
http://seytannikahi.blogspot.com/2013/01/derebalg-hikayeleri-x.html
http://seytannikahi.blogspot.com/2013/01/derebalg-hikayeleri-xi-dugun-ve-cenaze.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 22 Ocak 2013 - 00:39:13
sensiz ankarada olmanın ne anlamı var ...
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 22 Ocak 2013 - 15:41:39
Burak, yazıların hoşuma gidiyor.
Devam dostum.
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 22 Ocak 2013 - 15:42:20
Bunlarda benim ayrıca;

http://uyeler.antoloji.com/emre-dogan-3-1/
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 23 Ocak 2013 - 18:39:07
Bunlarda benim ayrıca;

http://uyeler.antoloji.com/emre-dogan-3-1/
Sağ ol,en yakın anda seninkileri de inceleyeceğim adam.
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 30 Ocak 2013 - 02:45:11
"Bana daha fazla materyal ver,seni daha güzel düşleyeyim."

http://seytannikahi.blogspot.com/2013/01/derebalg-hikayeleri-xii.html

"Bugünden sonra sana yazmayı seyrekleştirebilirim belki,ama bir gün bunları sana okumayı çok isterim."

http://seytannikahi.blogspot.com/2013/01/derebalg-hikayeleri-xiii-yolun-sonu.html

"hiç kimse "kalbin artık acımıyor" diyemez,kursağımda kalan ne ise,işte o acıtıyor."

http://seytannikahi.blogspot.com/2013/01/derebalg-hikayeleri-xiv-daha-da-uzaga.html

"Ne akvaryumlar çaldım bir derebalığı için,umut hiç yoktu yine de bir mandalina için"

http://seytannikahi.blogspot.com/2013/02/derebalg-ile-mandalina.html

"ruh halimin arka fonuna eşlik etmesi için Yıldız Tilbe'yi görevlendirdim.Aklıma intikam duygusu düşerse Demet Akalın dinlerim."

http://seytannikahi.blogspot.com/2013/02/derebalg-hikayeleri-xv.html

""...ttum gitti geberik,unuttum gitti,u-nut-tum git-ti."

AĞRISIZ SON

...şimdilik..."

http://seytannikahi.blogspot.com/2013/02/derebalg-hikayeleri-xvi-agrsz-son.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 15 Şubat 2013 - 23:26:55
http://bloogkritik.blogspot.com/2013/02/sumerler-1-su-insanoglunun.html

Sumerler Hakkında...

Ziyeret eder, okur bir de severseniz bende sevinirim.
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 15 Şubat 2013 - 23:43:35
http://bloogkritik.blogspot.com/2013/02/sumerler-1-su-insanoglunun.html

Sumerler Hakkında...

Ziyeret eder, okur bir de severseniz bende sevinirim.


Bu daa güzel.

http://bloogkritik.blogspot.com/2013/02/yattim-onunla-buyudum-onun-seffaf-ve.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 15 Şubat 2013 - 23:45:06

Bu daa güzel.

http://bloogkritik.blogspot.com/2013/02/yattim-onunla-buyudum-onun-seffaf-ve.html

Şiir seviyosun :)
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 15 Şubat 2013 - 23:52:36
Şiir seviyosun :)
Hayır çok değil,ama nedense yazıyorum.
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 16 Şubat 2013 - 00:05:14
O zaman yeni;

http://bloogkritik.blogspot.com/2013/02/uzayllar-m-var-biz-mi-yokuz.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 16 Şubat 2013 - 23:36:37
http://emredogan-digerleri.blogspot.com/2013/02/unuttuk.html

Yeni yazdığım "unuttuk" şiiri.,.,.,
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 20 Şubat 2013 - 03:10:06
"Bana daha fazla materyal ver,seni daha güzel düşleyeyim."

http://seytannikahi.blogspot.com/2013/01/derebalg-hikayeleri-xii.html

"Bugünden sonra sana yazmayı seyrekleştirebilirim belki,ama bir gün bunları sana okumayı çok isterim."

http://seytannikahi.blogspot.com/2013/01/derebalg-hikayeleri-xiii-yolun-sonu.html

"hiç kimse "kalbin artık acımıyor" diyemez,kursağımda kalan ne ise,işte o acıtıyor."

http://seytannikahi.blogspot.com/2013/01/derebalg-hikayeleri-xiv-daha-da-uzaga.html

"Ne akvaryumlar çaldım bir derebalığı için,umut hiç yoktu yine de bir mandalina için"

http://seytannikahi.blogspot.com/2013/02/derebalg-ile-mandalina.html

"ruh halimin arka fonuna eşlik etmesi için Yıldız Tilbe'yi görevlendirdim.Aklıma intikam duygusu düşerse Demet Akalın dinlerim."

http://seytannikahi.blogspot.com/2013/02/derebalg-hikayeleri-xv.html

""...ttum gitti geberik,unuttum gitti,u-nut-tum git-ti."

AĞRISIZ SON

...şimdilik..."

http://seytannikahi.blogspot.com/2013/02/derebalg-hikayeleri-xvi-agrsz-son.html

"Balıklar yalnızca avlamak ve seyretmek içindir,onlara aşık olamazsın."

http://seytannikahi.blogspot.com/2013/02/balklara-ask-olamazsn-onlar-sadece.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 20 Şubat 2013 - 22:01:38
Sumerler-2: KUTSAL FAHİŞE TANRIÇASI İNANNA

Sumerlerin üzerine en çok destan yazdıkları İNANNA hakkında bir yazı;

http://emredogan-digerleri.blogspot.com/2013/02/sumerler-2.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 22 Şubat 2013 - 21:42:27
Hıdırellez şenlikleri nedir?
Kökeni nereden geliyor?
Sumer Kaynakları bu konuda ne diyor?
Kutsal Fahişe İnanna'nın evliliği...

Tüm bu konuları anlatan bir yazı;

http://emredogan-digerleri.blogspot.com/2013/02/sumerle-3.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 28 Şubat 2013 - 05:52:02
Aşkı ____ İçin İstiyorum

"Uzay boşluğuna fırlatılan tek ulu şey,aşk.Bir sahibi,pazarlamacısı,bir kiralayıcısı yok.Aşk,boşlukta,hızlı olan alır."

http://seytannikahi.blogspot.com/2013/02/ask-icin-istiyorum.html

Aşkı, kim(ler) için istiyorum?
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 01 Mart 2013 - 16:59:53
Gılgameş'in mukku ve pukkusu neydi?
Sırlarla dolu bir yazı daha, Sumerler-4'ü okumak için;

http://emredogan-digerleri.blogspot.com/2013/02/sumerler-4.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 02 Mart 2013 - 00:50:55
"...hassas olduğu konulardan ödün vermemek,oyuncu olarak hakkını korumak,istismar edilmemek,harcanmamak için anlaşmalara bazı şartlar koyması gerektiğini düşünerek kendi kanunlarını yarattı."

Tüm Maddeleriyle Türkan Şoray Kanunları

http://seytannikahi.blogspot.com/2013/03/tum-maddeleriyle-turkan-soray-kanunlar.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 09 Mart 2013 - 16:16:57
Sumerler5- Gılgameş'in Ölümü;

http://emredogan-digerleri.blogspot.com/2013/03/sumerler5-glgames.html

Mezarı nerede?
Nasıl öldü?
Ölürken neler istedi?
Gılgameş'in ölümüyle biten bir seri.
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 09 Mart 2013 - 16:56:35
KARGALAR klibinden çekilen TAM 50 FOTOĞRAFI GÖRMEK İÇİN LİNKE TIKLAYIN;

http://emredogan-digerleri.blogspot.com/2013/03/ozlem-tekin-kargalar-klip-fotograflar.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 10 Mart 2013 - 17:46:08
Karagalara Bi'şey Olmaz

"...Onlar,satılık ruhlar adasında ikamet ederler,ama bir esaret kampından ziyade,hayatın her rengine bulanmış bir karga kolonisidir bu ada.Ve siz,kargalarla uğraşılmaması gerektiğini henüz bilmiyorsunuz."

http://seytannikahi.blogspot.com/2013/03/alt-gundur-yazmay-braktm.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 17 Mart 2013 - 13:02:41
http://emredogan-digerleri.blogspot.com/2013/03/renkler-sevisirken-benim-yuzum-ve.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 18 Mart 2013 - 23:25:11
TİMSAH; http://www.antoloji.com/timsah-3-siiri/

BİR AŞK ŞİİR; http://www.antoloji.com/bir-ask-siiri-6-siiri/

İNSANLAR BİRLEŞİN; http://www.antoloji.com/insanlar-birlesin-2-siiri/

ÖNÜNE BAK; http://www.antoloji.com/onune-bak-2-siiri/

İlgililerin okuyup eleştirmelerini reca ediyorum :)

http://emredogan-digerleri.blogspot.com/
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 24 Mart 2013 - 13:17:28
Peygamber Enok kimdir?
Düşmüş Melek nedir?
Tufan Neden koptu?
Nuh'un büyükbabası kimdir?
Cennet-cehennem nedir? Tüm bu sorulara cevap niteliğinde bir "giriş" yazısı.
İyi OKUMALAR...

http://emredogan-digerleri.blogspot.com/2013/03/enok-ve-kutsalkitab-peygamber.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 24 Mart 2013 - 13:23:48
Peygamber Enok kimdir?
Düşmüş Melek nedir?
Tufan Neden koptu?
Nuh'un büyükbabası kimdir?
Cennet-cehennem nedir? Tüm bu sorulara cevap niteliğinde bir "giriş" yazısı.
İyi OKUMALAR...

http://emredogan-digerleri.blogspot.com/2013/03/enok-ve-kutsalkitab-peygamber.html

güzelmiş..
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 24 Mart 2013 - 14:19:23
güzelmiş..

Beğenmene sevindim, bu sadece giriş :)
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 25 Mart 2013 - 09:10:15
Beklenmedik şekilde geldim ya hani....
Belki Sen varsındır diye...
belki sadece okuyorsun diye....

Yaşadığın yerlere geldim ya hani...
Gezdiğimiz yerlerde dolaştım sadece ...
Belki sadece..  sadece aynı şehirde nefes alalım diye...
Hani giderken demiştin ya... ayrı nefes almak haram diye...

Ne kadar da haklıymışsın.... !!! Haram oldu...
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 28 Mart 2013 - 14:59:11
Adem ve Havva neden dünyaya düştü?
Yasaklı meyve neydi?
Gözleri nasıl açıldı?
Bu olanla DÜŞMÜŞ MELEKLERİN bağlantısı ne?
Enok'un kitabı bu konu hakkında ne diyor?
İşte bu soruların yanıtlarını bulacağınız bir yazı;
"Adem Ve Havva'nın Gözü Açılıyor" yazısı için tıklayınız;


http://emredogan-digerleri.blogspot.com/2013/03/adem-ve-havvann-gozu-aclyor.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 29 Mart 2013 - 17:33:51
Adem ve Havva neden dünyaya düştü?
Yasaklı meyve neydi?
Gözleri nasıl açıldı?
Bu olanla DÜŞMÜŞ MELEKLERİN bağlantısı ne?
Enok'un kitabı bu konu hakkında ne diyor?
İşte bu soruların yanıtlarını bulacağınız bir yazı;
"Adem Ve Havva'nın Gözü Açılıyor" yazısı için tıklayınız;


http://emredogan-digerleri.blogspot.com/2013/03/adem-ve-havvann-gozu-aclyor.html

bu da güzelmiş... "Düşmüş Melekler " i bekliyorum
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 29 Mart 2013 - 17:41:16
bu da güzelmiş... "Düşmüş Melekler " i bekliyorum

Bir sonraki yazım Düşmüş Melekler olacak.
Teşekkürler :)
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 30 Mart 2013 - 12:57:01
"Yeğenim Nişanlanıyor : Kafa On Milyon"

Ben : içkiden aldığım feyzi son damlasına kadar kullanıp,kullandıklarımı uzun bir süre çıkardım.Gecenin en dağıtanı.

http://seytannikahi.blogspot.com/2013/03/yegenim-nisanlanyor-kafa-on-milyon.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: SeRoX.v2 - 30 Mart 2013 - 18:21:52
Kahramanlarım

Okumak için: TIK (http://seroxturk.tumblr.com/post/46627756322/kahramanlar-m)
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 03 Nisan 2013 - 01:07:26
"...Her gün,bilgisayar başında,bugün de nasıl olduğumu sorsun diye bekler oldum.Yeniden,derebalığım olsun istiyorum sorgusuzca."

Derebalığı Hikayeleri (Ben Demedim, O Dedi)

http://seytannikahi.blogspot.com/2013/04/derebalg-hikayeleri-ben-demedim-o-dedi.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 03 Nisan 2013 - 16:10:22
Düşmüş Melekler...

Düşmüş melek nedir?
Gözcüler kimlerdir?
Meleklerle insanlar birleşmiş ve yeni bir ırk mı türemiştir?
Bunlar insanlara neler öğretmiştir?
Tufan olayıyla Düşmüş Meleklerin ne ilgisi vardı?
Nuh peygamber ile ne ilgisi var?

İşte tüm bu soru ve daha fazlasının cevabını oluşturan ve Enok(idris) Peygamberin Kutsal Kitabı'nı kaynak alarak yazdığım DÜŞMÜŞ MELEKLER yazısını okumak için;

http://emredogan-digerleri.blogspot.com/2013/04/dusmus-melekler.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 03 Nisan 2013 - 16:33:18
Ayrıca Burak, derebalığı hikayeleri1'de kullandığın resmin Tanrıça İnanna'ya ait olduğunu son yazını okurken farkettim :)
güzel güzel
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 03 Nisan 2013 - 16:44:27
Düşmüş Melekler...

Düşmüş melek nedir?
Gözcüler kimlerdir?
Meleklerle insanlar birleşmiş ve yeni bir ırk mı türemiştir?
Bunlar insanlara neler öğretmiştir?
Tufan olayıyla Düşmüş Meleklerin ne ilgisi vardı?
Nuh peygamber ile ne ilgisi var?

İşte tüm bu soru ve daha fazlasının cevabını oluşturan ve Enok(idris) Peygamberin Kutsal Kitabı'nı kaynak alarak yazdığım DÜŞMÜŞ MELEKLER yazısını okumak için;

http://emredogan-digerleri.blogspot.com/2013/04/dusmus-melekler.html

ahanda beklediğim yazı.... hemen girelim..


Çok Beğendim Emre..
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 03 Nisan 2013 - 17:07:48
ahanda beklediğim yazı.... hemen girelim..


Çok Beğendim Emre..

Teşekkürler :)
Okuyo olman ne güzel :)
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 03 Nisan 2013 - 21:07:12
Beni Ölüme Yolluyorlar, Haberleri Yok

http://seytannikahi.blogspot.com/2013/04/beni-olume-yolluyorlar-haberleri-yok.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 04 Nisan 2013 - 15:10:50
Aşk Buysa Irzına Geçmek İstiyorum

http://seytannikahi.blogspot.com/2013/04/ask-buysa-irzna-gecmek-istiyorum.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: ShiverVol2 - 04 Nisan 2013 - 16:56:57
çok mal bir yazı olmus tebrikler...sapıklıklarını kendine sakla bence
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 05 Nisan 2013 - 13:34:08
güzelsin öyle güzel bir eylül akşamında beni bırakma ben bırakamazsın beni bırakma...

ama aman.

http://emredogan-digerleri.blogspot.com/2013/04/korkularda-benim.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 07 Nisan 2013 - 14:12:37
Nuh Peygamber kimdir?
Doğarken ne gibi ilginç olaylar olmuştur?
Enok ile bağlantısı nedir?
Tüm kutsal dinlerde geçen Nuh'un görevi nedir?
Tanrı'nın ona verdiği görevi nasıl gerçekleştirdi?
Düşmüş Meleklerle bağlantısı nedir?
Tufan nasıl gerçekleştirildi ve kimlere geldi?

İşte tüm bu soruların yanıtı ve Nuh Peygamberle ilgili daha fazlası okumak için;

http://emredogan-digerleri.blogspot.com/2013/04/nuh-peygamberin-kutsal-dogumu_7.html

Hala Nuh diyip peygamber değil demezsiniz umarım :)
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 07 Nisan 2013 - 15:26:54
Nuh Peygamber kimdir?
Doğarken ne gibi ilginç olaylar olmuştur?
Enok ile bağlantısı nedir?
Tüm kutsal dinlerde geçen Nuh'un görevi nedir?
Tanrı'nın ona verdiği görevi nasıl gerçekleştirdi?
Düşmüş Meleklerle bağlantısı nedir?
Tufan nasıl gerçekleştirildi ve kimlere geldi?

İşte tüm bu soruların yanıtı ve Nuh Peygamberle ilgili daha fazlası okumak için;

http://emredogan-digerleri.blogspot.com/2013/04/nuh-peygamberin-kutsal-dogumu_7.html

Hala Nuh diyip peygamber değil demezsiniz umarım :)


ooow bitmesin... bir veda yazısı gibi olmuş... yarım kalan ayrıntılar olabilir ...
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 07 Nisan 2013 - 15:55:50
Enok hakkında olsa olsa 1 yazı daha yazabilirim ancak.
Bundan sonra Sumerler'in İslamiyet, Yahudilik ve Hristiyanlıkla bağlarını yazıcam, sırada onlar var :)
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 07 Nisan 2013 - 18:28:14
ıssız gecelerin koynuna yürüyen çıplak bir çift ayak gibi, üşüyor.
Çıplak çünkü bahar sadece kuru mevsim ağaçlarının çarpık dudaklarına açıyor beyaz çiçeklerini.
Oysa yalnız su hatlarını düşünüyor.
                       ..........
Rüyamda ben başkasıydım
Onun sokaklarından yürüyordum
Suyumun yolu yatağını değiştiriyordu
Gerçekten buna alışmak çok zor
Gerçekten böylesine dayanamazdım

http://emredogan-digerleri.blogspot.com/2013/04/siir.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: DiviNeSouL - 09 Nisan 2013 - 02:50:06
Enok hakkında olsa olsa 1 yazı daha yazabilirim ancak.
Bundan sonra Sumerler'in İslamiyet, Yahudilik ve Hristiyanlıkla bağlarını yazıcam, sırada onlar var :)


Oldukça ilgi duyduğum konularda araştırma yapıyor ve yazıyorsun. Yanılmıyorsam yeni yazını Muazzez İlmiye Çığ'ın "Kur'an, İncil ve Tevrat'ın Sümer'deki Kökeni" kitabını temel alarak yazacaksın. Nicedir okumak istediğim bir kitap. Ama işte "zaman" bahanesiyle erteleniyor bir şeyler hep.

Mitoloji derslerine de gidemiyorum epeydir. Hocamın da hayran olduğu bir isimdir Muazzez İlmiye Çığ. Neyse ben vakit bulana kadar kitabı okumaya, yazını çıkarırsın belki onu okuruz öncesinde :)
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: SeRoX.v2 - 09 Nisan 2013 - 03:35:23
İlmiye hoca zamanında bizim üniversiteye gelmişti. Yaşına göre inanılmaz aktif bir insan. Gençlerle genç olan biri. Fotoğraflar çektirdik, söyleşi sonrası oturduk sohbetler ettik. Şu yaşına rağmen kadın hala üniversite üniversite dolaşıyor. Şöyleşiler yapıyor.

O bahsi geçen kitabı da okumuştum. Annemden aldım hatta. İlginç gelmişti. Tüm semavi diye bildiğimiz dinlerin, efsaneleriyle birlikte, mesela, Adem-Havva, Nuh Tufanı, Miraç (Göğe Yükseliş), Ayın ikiye bölünmesi..vs. hepsi birebir açıklanmış ve Sümer, kendinden sonraki mezopotamya medeniyetlerine ait bir dolu mit.

Dahası da var, dünya üzerinde hiçbir din öğretisi falan yokken de, bu mitlerin ele alındığı Orta Asya Türk mitolojisi, Çin mitolojisi falan da içeriyor bu gibi şeyleri. Okumak isteyenler için, Oğuz Kağan destanında yeryüzündeki tek insan olarak tasvir edilen Oğuz'un hatununu bulması, kurtlarla beslenmesi...vs dolaylı olarak Adem-Havva mitinde de anlatılır.

Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 09 Nisan 2013 - 09:58:27
enok 'un kitabının e- kitap hali olan var mı acaba?
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 09 Nisan 2013 - 11:03:43
Evet, Emre'nin ve Sercan'ın dediği gibi İlmiye Çığ'ın kitabını kaynak alacağım. Sercan çok şanslısın, kendisiyle görüşmeyi o kadar çok istiyorumki.. Hasan, kitap daha yeni ve öyle çok satanlardan olmadığı için bulamayabilirsin. Sipariş verip al bence.
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 09 Nisan 2013 - 11:43:29
Hasan, kitap daha yeni ve öyle çok satanlardan olmadığı için bulamayabilirsin. Sipariş verip al bence.
sorun o ki normal olarak artık okuyamıyorum...
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 10 Nisan 2013 - 16:27:57
Ses dediğim mutluluktu boğazımdan geçen ılık bir su
Boğazlardan geçen bir gemi, yolları ayıran asfalt
Ve gece kalbimi terk eden bir esinti gibi
Mutluluk sesti
Ses mutluluktur.
...

http://emredogan-digerleri.blogspot.com/2013/04/gelsene-sende.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 10 Nisan 2013 - 17:39:32
Ses dediğim mutluluktu boğazımdan geçen ılık bir su
Boğazlardan geçen bir gemi, yolları ayıran asfalt
Ve gece kalbimi terk eden bir esinti gibi
Mutluluk sesti
Ses mutluluktur.
...

http://emredogan-digerleri.blogspot.com/2013/04/gelsene-sende.html

Ulaşılamayacak kadar imkansız dokunacak kadar yakın
Bu kahreder sesini, sesin kısılır ağlayamazsın bile
Bu kadar yakın bu kadar yakın, yakınken bu kadar..


burası hoşuma gitti çok...
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 10 Nisan 2013 - 21:34:17
Ulaşılamayacak kadar imkansız dokunacak kadar yakın
Bu kahreder sesini, sesin kısılır ağlayamazsın bile
Bu kadar yakın bu kadar yakın, yakınken bu kadar..


burası hoşuma gitti çok...


bende en çok;
Ses dediğim mutluluktu boğazımdan geçen ılık bir su
Boğazlardan geçen bir gemi, yolları ayıran asfalt
Ve gece kalbimi terk eden bir esinti gibi
Mutluluk sesti
Ses mutluluktur.

burasını sevmiştim. İşte şiirin öznelliği ve anlam gücü. :))
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 10 Nisan 2013 - 22:05:56
Neden bu kadar imkânsızı ister insan
Elinin altındakini ayaklar altına
Burnu havadakiler baş tacına
Neden bu kadar zoru ister insan?

Kararsız insan, mutsuzdan daha da mutsuz
Susuzdan daha susuz
Kimsesiz, sefil,
Kararsız insan önündekileri yiyemez kalır aç
Kararsız insan duramaz çarpar bir duvara
Kararsızlık bağlar içinde karalara
Karasızlık akar içinden dağlara bağlanır ovalara
Karasız karası yüzü çıkar suyun üstüne.

Neden imkansızı ister insan
Yapamayacağına bağlanır körü körüne
Solar çiçekler su verilse bile
Açmaz baharda sevgisiz yeşermediyse.

siteye özel, blogta ve antolojide paylaşmadım ona göree :))
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: leyla - 11 Nisan 2013 - 00:57:07
Neden bu kadar imkânsızı ister insan
Elinin altındakini ayaklar altına
Burnu havadakiler baş tacına
Neden bu kadar zoru ister insan?

Kararsız insan, mutsuzdan daha da mutsuz
Susuzdan daha susuz
Kimsesiz, sefil,
Kararsız insan önündekileri yiyemez kalır aç
Kararsız insan duramaz çarpar bir duvara
Kararsızlık bağlar içinde karalara
Karasızlık akar içinden dağlara bağlanır ovalara
Karasız karası yüzü çıkar suyun üstüne.

Neden imkansızı ister insan
Yapamayacağına bağlanır körü körüne
Solar çiçekler su verilse bile
Açmaz baharda sevgisiz yeşermediyse.

siteye özel, blogta ve antolojide paylaşmadım ona göree :))
yakında senin kitapları da konuşuruz umarım burda şahane şeyler yazıyorsun takipteyim :))
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 11 Nisan 2013 - 03:03:01
Parçaları Birleştir, Puzzle'ı Tamamla

"Askerlik için elverişlilik raporu, Eski bir arkadaşla randevu, Apar topar İstanbul'a yerleşiyorum, Egeli lodos, kıyılarımda...,Ve şifreler, anahtarlar, gizli geçitler" hepsi yeni yazımda.

http://seytannikahi.blogspot.com/2013/04/parcalar-birlestir-puzzle-tamamla.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: SeRoX.v2 - 11 Nisan 2013 - 03:03:45
Çehresiz İnsanlar

Bomboş bir oda, yalnız bir masa, çehresiz insanlar,
Sessiz bir konuşma.
Zihinlerde ölümler, dudaklarda çaresizlikler,
Birimiz gülümseyip, birimiz ağlıyoruz,
Rolünü biçerken anların,
Yıllara direniyoruz.

Karmaşık bir yalnızlık, çığlık çığlığa kalabalıklar,
Amaçsız bir direniş.
Zevkini almışken vücutların, acısı şarmış ruhların,
Arsızca sevişip, aldattıklarımızı seviyoruz,
Yad ederken dünün anılarını,
Yarınlara yalvarıyoruz.


Teoman Sercan AKTÜRK

Dahası için: http://seroxturk.tumblr.com/
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 12 Nisan 2013 - 22:30:10
Sanki dokuz yüzlerin başında Paris sokaklarında
Opera binasının önünde afişler üst üste binmiş gibi
Sesler geliyordu bir kadın şarkıcıdan                           
Bir kadın şarkıcının sesini duyarak ilerliyor gibi Paris sokaklarında
Saçları öyle dağılmıştı rüzgâra karşı…

http://emredogan-digerleri.blogspot.com/2013/04/operann-onunden-gecerken.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 17 Nisan 2013 - 17:32:50
İpleri eline almış bağlamış kördüğüm yapmış
Yetmemiş çekmiş koparmış yıpratmış.
Kukla mavisi gökyüzü
Kukla sarısı papatyalar
Ve kukla karası köleler.
Öfkemi daha fazla içimde tutamam
Elinde tuttuğun şeye inanamam
Bir dediğin birini tutsa unutamam
Açılın biraz kusmam lazım
Hırsımı haykırmam lazım.
...

http://www.antoloji.com/kukla-13-siiri/
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: SeRoX.v2 - 17 Nisan 2013 - 17:49:44
"Yaradılanın Yaradanı"

http://seroxturk.tumblr.com/post/48193284276/yarad-lan-n-yaradan
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 24 Nisan 2013 - 19:19:58
Ben Her Yalana Aşık Olmaya Meyilli Adam

"Sesler mi? Nişandayım, bu gece de sevişemem. (Bu gece seninle olmak için ailemle savaşamam.)"

http://seytannikahi.blogspot.com/2013/04/ben-her-yalana-ask-olmaya-meyilli-adam.html

Bakire Olmayan Umutlar

Hayaller beni gerçeğe sürükler mi?
Ümidin sırtına tırmanıp aşk bayrağını ilk ben almak istediğimden...

http://seytannikahi.blogspot.com/2013/05/bakire-olmayan-umutlar.html

Tufeyli

-Gidecek yerin var mı?
-Tıck
"Öyleyse gel benimle" diye diye başladı hikaye

http://seytannikahi.blogspot.com/2013/05/tufeyli.html

Ben Seni Hiç Aldatmayacaktım Aşkım

"...Seni kanımda boğabilirdim, fakat Birsen dinledim. İstasyonda ilgimi çeken bir konunun ucundan yakaladım, gel gelelim ilacın adını telaffuz edemiyorum. Annen, beni üzmen için doğurmuş seni. Azimli kadın, başarıyor. Cevabı ben de bilmiyorum, ama cevapsızlıktan yutkunduğunu duydum. Senin için böyle giyindim, iki kere traş oldum. Tren camında saçımı düzelttim ama, küpelerimi çıkarmıyorum."

http://seytannikahi.blogspot.com/2013/05/ben-seni-hic-aldatmayacaktm-askm.html

Bu Fotoğrafı Bana Neden Gösteriyorsun Gülşah?

"...Pişmanlığının gözleri var baksana. Tanrına serzenişte bulunacaksın "pişmanım, kör olsaydım ayakta kalabilirdim" diye. Tutunamayacaksın. Ben de bıyık bırakacağım ve altından sana gülmeyi sürdüreceğim. Ben bıyık altı, sen bir deniz altı. Deniz atı asla değil.

Benim adım Burak ve tanrınla konuşmaya gidiyorum. Bir pegasus değilim ama benim de kanatlarımın var olduğunu söylüyorlar."



http://seytannikahi.blogspot.com/2013/05/bu-fotograf-bana-neden-gosteriyorsun.html
Başlık: Transkripsiyon
Gönderen: seytannikahi - 22 Mayıs 2013 - 09:01:14
Transkripsiyon

"...Beyzi beyinlere inat kalalım üryan
Teberru beklemeksizin çıkaralım bir isyan"

http://seytannikahi.blogspot.com/2013/05/transkripsiyon.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 25 Mayıs 2013 - 15:09:36
Söyle, puslu gözlerinde hangi fırtınlar kopuyor?
Kollarını kaldırmaya mecalin yokmuş gibi,
İçinde “ben” olan rüyaların uyanmadı mı daha?
Söyle sevgili, seni kim üzdü?
....

Devamı için tıklayın;
http://www.antoloji.com/sevgiliye-mektup-102-siiri/
http://emredogan-digerleri.blogspot.com/2013/05/sevgiliye-mektup.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: leyla - 25 Mayıs 2013 - 18:06:14
Söyle, puslu gözlerinde hangi fırtınlar kopuyor?
Kollarını kaldırmaya mecalin yokmuş gibi,
İçinde “ben” olan rüyaların uyanmadı mı daha?
Söyle sevgili, seni kim üzdü?
....

Devamı için tıklayın;
http://www.antoloji.com/sevgiliye-mektup-102-siiri/
http://emredogan-digerleri.blogspot.com/2013/05/sevgiliye-mektup.html
güzel olmuş :D (durum vaziyet fena yalnız :D )
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 25 Mayıs 2013 - 19:02:39
Tenks leylaa
Başlık: Derebalığı Hikayeleri XVIII (İki Kulak Bir Kalbe Eşit Değildir)
Gönderen: seytannikahi - 27 Mayıs 2013 - 22:25:16
Derebalığı Hikayeleri XVIII (İki Kulak Bir Kalbe Eşit Değildir)

"...Ağzıma götürüyorum püskürttüğüm saklı geçmişi. Hiç geçmiyor kahrolasıca.

Ne dedin bana? Sen söyle, o bana anlatmıyor, çünkü sindiremiyor, benim boşluğum onunkinden daha evvel dolduruldu diye. Bana ne yaptın? Medyum Serpil, çoktan öldürüldü, yalan söyleme. Hanife de kendi bokunu çocuklarına yediriyormuş. Yediremiyorum kendime, onlardan medet ummuş olmanı. Senin efsunun bu. Sana şahmaran mı demeliyim, bir tek bunu söyle."



http://seytannikahi.blogspot.com/2013/05/derebalg-hikayeleri-xviii-iki-kulak-bir.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 30 Mayıs 2013 - 20:56:50
Gezi Parkı'nda Haksız Saldırı

Oradaydım ve yaşananlar çirkindi.

http://seytannikahi.blogspot.com/2013/05/gezi-parknda-haksz-saldr.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 20 Haziran 2013 - 01:14:59
Kemiklerini birbirine bağlayan eklemlerin işleyişi mükemmel
İçinden akan koyu kırmızısı enfes
Bunları ellemem lazım
Bunları tatmam lazım.
Tenini örten incecik günahlara girmek için,
Doyana kadar koklamak yokluğunu.
Sormak isterdim el âleme nedensizliğini,
Cevabını bile bile ölmek isterdim sesini işittim.

İki kaşının arasından çatallaşan mavi damarların gittiği yere
Gitmek ne hoş,
Ellerinin değdiği narin noktaları
Tatmak ne hoş,
Olurdu.

Senin ateşin ısıttı ve birazda yaktı bedenimi
Aramızdaki cam bölgeyi eritemedi ne olursa olsun sıcaklığı.
Parlak bir zemin gibi kaydı terin kulağından başlayarak
Oraya gitmek ne hoş,
Onu tatmak ne hoş,
Olurdu.

Mekanik bir saat gibi işliyor hareketlerin kusursuz
Teklemek yokmuş her sonrakinin devamını beklerken
Hiç sıkılmaz izlerken gözlerime bir şölen
Kaslarındaki gerginlikte müzik var gibi
Onları duymak ne hoş,
Onları bestelemek ne hoş,
Onlara dokunmak ne hoş,
Onları öpmek ve dudaklarımı üzerinde gezdirip sıcaklara inmek ne kadar da hoş,
Olurdu bir bilsen.
Bunları yapamamak be büyük işkence bir bilsen,

Ellerim oralara yasakmış gibi kirli
İki dudağının arasında kabulüm ve istediğim
Yeni çıkan kökleri bile ezberledim gibi,
İzin versen?
Ne güzel olurdu bir bilsen.

Katı saçlarına daldırsam ellerimi
Oradan kaygan alnına insem
Kaşlarına biraz az vakit ayırsam küser mi?
Gözlerine telaşla giderken, parlasalar
Burnunda aksam aşağıya dudaklarına doğru
Ve kalsam orda en fazla,
İşte böyle mükemmeldi işleyişi mekanik bir makine gibi.
Teklemez, durmaz beni götürsün oraya.

Omuzlarında tepinsem onlar için bir sorun olmaz
Güçlü kolların beni de kaldırır ve istediğimi alır.
Koltuk altın.
Dirseklerin,
Büyük ellerin.

Göğsünde gezsin dilim.
Yavaşça inerken tatsın her teninde zerresini
Doymaz yine bu sadece bir anlık
Bunu tekrar etmek lazım,

Ve oraları anlatamayacağım
Sevişsem seninle saatlerce
Yataktan çıkmadan dolaşsak evrenin ücralarını
Anlatsan bana orada her şeyi
Durdurup öpsem yeniden dudaklarını
Yeniden başlasak
Ve sevişsek, sevişsek,
Hissetsem senin maddi varlığını
Şimdilik bu bile yeter bana.

İmkânsızlık bunları yazdırttı işte,
Aşk böyle yaptı beni
Bana böyle bir işkenceyi yaşattın
Yaşatmasan ne hoş olurdu.
 
Emre Doğan
...

Bu sana son mektubummuş gibi hislidir.
Merhaba beni sana getiren uzun gri yollar
Ve merhaba hüznümü dağıtan dalgalı saçlarındaki papatya…

O sıcacık günlerin getirip kucağımıza bıraktığı öksüz anılara kim bakacak?
Hangi köşe kabul edecek onları ve sarılacak biz gibi.
Yorganda üşüyen ben gibi…
Hiç üşümeyen sen gibi…

Sen sanki isteyerek mi gidiyorsun,
Yoksa içinden senide kemiren kurtlar yüzeye çıktı mı?
Neden geç kaldılar.
Neden.
Gitmeseydin bende gitmezdim.

Mavi duvarlar.
Kokunun sindiği loş sokaklar.
Ve beni mutlu ettiğin her an için
Gitmek üzüyor her atomu.

Bu yollar neden bu kadar hisli?
Bana bir şey mi anlatmak istiyor dilsiz kaldırımların pası.
Beni nereye götürüyorsun yollar.
Beni neyden kopardığının farkında mısın?
Bunu nasıl yaparsın bana gaddar bir hain bir kötü bir fırsatçı ve zalim misin?
Yorgunluktan hepsi.
Seni düşünmenin ve sensizliği düşünmenin yorgunluğu bu yorgunluk…
 
Emre Doğan
...

Birer birer hepsinin yüzünü hatırlıyorum.
Yaprakları ağızlarının kenarından sarkarken henüz bahar gelmemişti.
Bu yolların kökünün nereye vardığını hissettim.
Bu doğru değildi.
Bu ayrılığın doğru olması imkansızdı.

Soldunuz teker teker yaprakların ve sen.
Düştünüz çıtırdayarak kurumuş sonbaharın çizgisine.
Bu çizgi ki sınırdır acı ile hüznün,
Aynalar ile gerçeklerin,
Sen ve ben arasında…
Vazgeç sonbahardan, geç bu tarafa.
Bu taraftır seni bekleyen ve özleyen sonsuzca.
Onlar gerçekleri değil yüzeydekilerin temsiliydi.
Bense içlere akan bir nehrin en mavisiyim.

Sen orda kalmaya kararlıydın.
Güneşi ellerimle yüzünden sildim ve sarıldık karanlıklar karası bir gecede.
Bunun böyle olması gerektiğini söyledin ama kara toprak bile kaydı aramızdan.

Vedalaşırken bir daha hiç görmeyecek gibi sarsaydık birbirimizi.
Buna senden daha fazla ihtiyacım vardı.
Ellerim başkasını tutuyor bunu kimse bilmesin.
Kimse ellerimin gerçek sahibini bilmesin.
Gözlerim seni aradı giderken bulutlara
Uzaklaşmaya senden bu kadar yabancıyken can çekişir damarımdaki kan.
Ölüm vedamızda sarılsaydık keşke ölesiye.
Ve ben işte tam bu yüzden eksik kaldım.
Senden.
Toprak kokundan.
Ve her gülüşünde içime akan güneşinden…
Eksik kaldım.
 
Emre Doğan
...

Sen hayata doymuşsun.
Neden bu kadar yorgunsun sevgili?
Bazen bir aç gibi hedefine ulaşırken,
Hırstan parlamalı gözlerin.

Sen hüznün batağına gömülmüşsün.
Neden bu kadar durgunsun sevgili?
Bazen bir anne gibi zorlukla boğuşurken,
Sevgiden usanmamalı kalbin.

Söyle, puslu gözlerinde hangi fırtınlar kopuyor?
Kollarını kaldırmaya mecalin yokmuş gibi,
İçinde “ben” olan rüyaların uyanmadı mı daha?
Söyle sevgili, seni kim üzdü?


Sen sanki küsmüşsün gibi,
Neden bu kadar kırgınsın sevgili?
Bazen bir çocuk gibi olmayacağını bile bile,
Ağlamalısın hayallerin için.
Ağlamalısın sevgili,
Söyle seni kim üzdü?

Bilmeliyim hepsini
Senin haritanı çizmeliyim ben.
Tozlu yollardan geçerken bakarız belki,
Söyle yoksa sen kayıp mı oldun sevgili?
 
Emre Doğan
....

Şşşşt bunlar çok gizli.
Bak; http://www.antoloji.com/emre-dogan-1/
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 20 Haziran 2013 - 01:16:41
Kemiklerini birbirine bağlayan eklemlerin işleyişi mükemmel
İçinden akan koyu kırmızısı enfes
Bunları ellemem lazım
Bunları tatmam lazım.
Tenini örten incecik günahlara girmek için,
Doyana kadar koklamak yokluğunu.
Sormak isterdim el âleme nedensizliğini,
Cevabını bile bile ölmek isterdim sesini işittim.

İki kaşının arasından çatallaşan mavi damarların gittiği yere
Gitmek ne hoş,
Ellerinin değdiği narin noktaları
Tatmak ne hoş,
Olurdu.

Senin ateşin ısıttı ve birazda yaktı bedenimi
Aramızdaki cam bölgeyi eritemedi ne olursa olsun sıcaklığı.
Parlak bir zemin gibi kaydı terin kulağından başlayarak
Oraya gitmek ne hoş,
Onu tatmak ne hoş,
Olurdu.

Mekanik bir saat gibi işliyor hareketlerin kusursuz
Teklemek yokmuş her sonrakinin devamını beklerken
Hiç sıkılmaz izlerken gözlerime bir şölen
Kaslarındaki gerginlikte müzik var gibi
Onları duymak ne hoş,
Onları bestelemek ne hoş,
Onlara dokunmak ne hoş,
Onları öpmek ve dudaklarımı üzerinde gezdirip sıcaklara inmek ne kadar da hoş,
Olurdu bir bilsen.
Bunları yapamamak be büyük işkence bir bilsen,

Ellerim oralara yasakmış gibi kirli
İki dudağının arasında kabulüm ve istediğim
Yeni çıkan kökleri bile ezberledim gibi,
İzin versen?
Ne güzel olurdu bir bilsen.

Katı saçlarına daldırsam ellerimi
Oradan kaygan alnına insem
Kaşlarına biraz az vakit ayırsam küser mi?
Gözlerine telaşla giderken, parlasalar
Burnunda aksam aşağıya dudaklarına doğru
Ve kalsam orda en fazla,
İşte böyle mükemmeldi işleyişi mekanik bir makine gibi.
Teklemez, durmaz beni götürsün oraya.

Omuzlarında tepinsem onlar için bir sorun olmaz
Güçlü kolların beni de kaldırır ve istediğimi alır.
Koltuk altın.
Dirseklerin,
Büyük ellerin.

Göğsünde gezsin dilim.
Yavaşça inerken tatsın her teninde zerresini
Doymaz yine bu sadece bir anlık
Bunu tekrar etmek lazım,

Ve oraları anlatamayacağım
Sevişsem seninle saatlerce
Yataktan çıkmadan dolaşsak evrenin ücralarını
Anlatsan bana orada her şeyi
Durdurup öpsem yeniden dudaklarını
Yeniden başlasak
Ve sevişsek, sevişsek,
Hissetsem senin maddi varlığını
Şimdilik bu bile yeter bana.

İmkânsızlık bunları yazdırttı işte,
Aşk böyle yaptı beni
Bana böyle bir işkenceyi yaşattın
Yaşatmasan ne hoş olurdu.
 
Emre Doğan
...

Bu sana son mektubummuş gibi hislidir.
Merhaba beni sana getiren uzun gri yollar
Ve merhaba hüznümü dağıtan dalgalı saçlarındaki papatya…

O sıcacık günlerin getirip kucağımıza bıraktığı öksüz anılara kim bakacak?
Hangi köşe kabul edecek onları ve sarılacak biz gibi.
Yorganda üşüyen ben gibi…
Hiç üşümeyen sen gibi…

Sen sanki isteyerek mi gidiyorsun,
Yoksa içinden senide kemiren kurtlar yüzeye çıktı mı?
Neden geç kaldılar.
Neden.
Gitmeseydin bende gitmezdim.

Mavi duvarlar.
Kokunun sindiği loş sokaklar.
Ve beni mutlu ettiğin her an için
Gitmek üzüyor her atomu.

Bu yollar neden bu kadar hisli?
Bana bir şey mi anlatmak istiyor dilsiz kaldırımların pası.
Beni nereye götürüyorsun yollar.
Beni neyden kopardığının farkında mısın?
Bunu nasıl yaparsın bana gaddar bir hain bir kötü bir fırsatçı ve zalim misin?
Yorgunluktan hepsi.
Seni düşünmenin ve sensizliği düşünmenin yorgunluğu bu yorgunluk…
 
Emre Doğan
...

Birer birer hepsinin yüzünü hatırlıyorum.
Yaprakları ağızlarının kenarından sarkarken henüz bahar gelmemişti.
Bu yolların kökünün nereye vardığını hissettim.
Bu doğru değildi.
Bu ayrılığın doğru olması imkansızdı.

Soldunuz teker teker yaprakların ve sen.
Düştünüz çıtırdayarak kurumuş sonbaharın çizgisine.
Bu çizgi ki sınırdır acı ile hüznün,
Aynalar ile gerçeklerin,
Sen ve ben arasında…
Vazgeç sonbahardan, geç bu tarafa.
Bu taraftır seni bekleyen ve özleyen sonsuzca.
Onlar gerçekleri değil yüzeydekilerin temsiliydi.
Bense içlere akan bir nehrin en mavisiyim.

Sen orda kalmaya kararlıydın.
Güneşi ellerimle yüzünden sildim ve sarıldık karanlıklar karası bir gecede.
Bunun böyle olması gerektiğini söyledin ama kara toprak bile kaydı aramızdan.

Vedalaşırken bir daha hiç görmeyecek gibi sarsaydık birbirimizi.
Buna senden daha fazla ihtiyacım vardı.
Ellerim başkasını tutuyor bunu kimse bilmesin.
Kimse ellerimin gerçek sahibini bilmesin.
Gözlerim seni aradı giderken bulutlara
Uzaklaşmaya senden bu kadar yabancıyken can çekişir damarımdaki kan.
Ölüm vedamızda sarılsaydık keşke ölesiye.
Ve ben işte tam bu yüzden eksik kaldım.
Senden.
Toprak kokundan.
Ve her gülüşünde içime akan güneşinden…
Eksik kaldım.
 
Emre Doğan
...

Sen hayata doymuşsun.
Neden bu kadar yorgunsun sevgili?
Bazen bir aç gibi hedefine ulaşırken,
Hırstan parlamalı gözlerin.

Sen hüznün batağına gömülmüşsün.
Neden bu kadar durgunsun sevgili?
Bazen bir anne gibi zorlukla boğuşurken,
Sevgiden usanmamalı kalbin.

Söyle, puslu gözlerinde hangi fırtınlar kopuyor?
Kollarını kaldırmaya mecalin yokmuş gibi,
İçinde “ben” olan rüyaların uyanmadı mı daha?
Söyle sevgili, seni kim üzdü?


Sen sanki küsmüşsün gibi,
Neden bu kadar kırgınsın sevgili?
Bazen bir çocuk gibi olmayacağını bile bile,
Ağlamalısın hayallerin için.
Ağlamalısın sevgili,
Söyle seni kim üzdü?

Bilmeliyim hepsini
Senin haritanı çizmeliyim ben.
Tozlu yollardan geçerken bakarız belki,
Söyle yoksa sen kayıp mı oldun sevgili?
 
Emre Doğan
....

Şşşşt bunlar çok gizli.
Bak; http://www.antoloji.com/emre-dogan-1/
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 23 Haziran 2013 - 00:04:38
Onlar ise hiç bir şey olmamış gibi
Rahat koltuklarında kahvelerini yudumladılar.
Dışarıdan bir erkek gelince başlarını bağladılar.

Sanki ölenler İspanya’da ki mahalle köpekleriydi,
Veya uzaklardaki bir adanın denizanalarıydı.

Gittiler ve uzak bir yere yerleştiler.
Yayvan yapraklı ve güneşin tepeden, ağaçların izin verdiği kadar girebileceği,
Yeşiller cenneti bir yere ev kurdular.
Geniş yaprakları vardı ağaçların en az bir insan boyu kadar.
İşte buralarda kök salmaya karar verdiler ama ait değillerdi bir kere.
Alışamazlardı.

Onlar ise hiç rahatlarını bozmadan bağdaş kurdular.
Gelen çayları bitince kaşıkla üstünü örtüp istemediklerini belirttiler.
Sandalyelerinin arkalarına ceketlerini astılar.

Sanki ıslanan onların evlatları değildi de Hindistan’daki kutsal ineklerdi.
Veya bir binanın üstüne demirden kafeste yaşayan kediydi.

Gittiler ve bol insanlı bir mahalleye yerleştiler.
Kadınlar daha çok baharat kullanarak yemek pişirdi,
Erkekler kahvehanelerde sigara yerine puro tüttürdü
Ve çocuklar artık dışarıya çıkarken ayaklarına bir şey giymediler.
İşte burada nefes almaya karar verdiler ama alışmaları imkansız.
Gülü çölde yetiştiremezsin.

Emre Doğan 2013 Haziran
...

Biraz gündemden biraz da kendi yaşanmışlıklarımdan izler olan bir şiir.
Ben okurken sevdiğim nadir şiirlerimden, sizde beğenirsiniz umarım.
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 25 Haziran 2013 - 22:30:46
----____----

Onlar benim kollarımı çaldılar.
Esen rüzgâra karşı mavi kuşlara kafa tutmak gibi,
Burnu akan bir çocuk düşerken,
Damdan aşağı atladılar ve ölmeye yüz tuttular.

Toprağın en serin kısımlarında cıvıldayan solucanlar,
Bir müziğin ritmine sığmaması gibi taştı ruhu yeryüzüne.
Küçük köylerin masum köylüleri ellerinde biçerdöver
Hem döver hem biçer.

Yükleri bilerek omzuna almış genç bir adam
Bir adam bir çoban bir nota
Birdir bir.

Nasıl olduğunu tam anlayamadık
Yollardan köprülerden geçiyorduk bir bir
Yağmur başladı ve durduk ıslandık önce
Nasıl geçtiği anlamadık
Yollardan ve köprülerden geçiyorduk bir bir
Dönüşü yokmuş halbuki tek sıra ilerliyorduk
Bitmiş zamanımız nasıl geçtiğini anlamadık
Zaman bizi kandırmış ve yolumuzu şaşırtmış
Bitmiş zamanımız ve kollarımız erimiş yağan yağmurda
Sopalarla gelseler de artık kafalarımızın üstünden turuncudan bir tüy
Sanki hiçbir şey olmayacak kadar sakin ilerlemişiz ellerimizi sallayarak
Karşıda bizi bekleyen sopalıları görmeden.
Nasıl olduğunu anlayamadık
Bu yüzden size de anlatamayız
Zamanın büyülü kolları bizi almış içine ve köprünün başı ve sonunu hatırlıyoruz sadece
Arada olan orta kısımı rüzgar yalayıp yutmuş sindirmiş.
Bir nota bir adam
Birdir bir

Hepimiz bir tarlanın başındaydık
Sanki hepsini biz ekmişiz gibi rüyalı rüyalı bakardık
Bunlar bizimmiş gibi sevinirdik
Zaman geçti ve hepsi birer birer azaldı.
Başkalarına pay edildi yarımdan yarımdan ve tükenmeye az kala
Uyandırmaya çalıştık kendimizi
Uyanmayanları tarladan attık
Tahıllardan uzağa
Bulutlara yakın
Çünkü onlar uçuyorlardı kuşlarla beraber
Kuşlara yakın.

Bir köylü geldi
Aslında köylü görünümünde başka bir mahlukat
Bize tarif etti karşıya nasıl geçeceğimizi
Bizler ise bu tarlayı nasıl talan ederiz diye düşünürken
Asıl amacın karşısı olduğunu unutmuş gibi yeniden başka bir rüyadan uyandık
Sonra bize rehber oldu o yaratık
Yolda dinlendik kahverengi solucanlar arkadaşımız
Bazılarımızı aldattı gölgesi ağacın
Bazılarımızı bağladı kollarını üzüm bağları.
Karşıya geçtiğimizde arkadaki tarla ateş aldı.
Bu rüyadanda uyandık.

İşte başlangıcı böyleydi burasını herkes hatırlar
Sokakta bisikletle geçen dondurmacıya sor
Uçan kuşa sürünen timsaha ve yürüyen insana
Hepsi bilir.
Zaman başlangıcı kafamıza böyle kazımıştı
Kafamızın en kıvrımlı yerine büyük inşaatlar kurmuştu
Başlangıcını bilmeyen ya taştır ya sopa.

Sonra köprüden geçerken nasıl bittiğini anlayamadık
Bir avuç insan alışmış birbirine sanki kardeş gibi bağlı
İki ağaç gibi suya muhtaç birer sevgi.
Bizler birbirimize böyle bağlıyken et tırnaktan kopar mı?
Koptu.

Ağlamadık hiç birimiz
Bu bitiş başka bir başlangıcın temsili olabilir.
Çamurdan heykeller yaptık koyduk gök tanrılara sunduk.
Çardaklarda oturduk yağmurdan korunduk.
Birimiz giderken diğerine el salladık öptük kokladık.
Bende seni en son öptüğümde saat kaçtı bilmem kaçı geçerken
İşte o anı unutamam
Zaman başlangıcı ve bitişi kazır insanın kafasına.
Ne kadar taştan olsa da.
Nasıl olduğunu anlayamadık
Bir daha ne olur bir daha ver bize onları
Bir daha koklayalım ve öpelim onları
Putları yıkalım sana tapalım.
Nasıl geçti zaman birer birer önümüzden bir trenin vagonları gibi
Veya bir arabanın tekerinde gibi.
Zaman nasıl geçtiğini anlatmaz insana.
Sadece acısını bırakır tatsın diye.
Nasıl ayrılır et tırnaktan.
Ayrıldı.
Koptu.
Ağlamadık mı?
Ağladık.
Ne oldu?
Ayrılık yağışmışsa bedenine çıkması zor mu zor.
Zor.
Alışıyoruz.
Gün sayıyoruz.
Güneş doğarken mutsuz, batarken mutsuz, her an aklımda sen.
Koptuk ama birleşeceğiz.
Böyle mutlu olur insan.
Zaman…


Emre Doğan 25 haziran ikibinonüç
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 07 Eylül 2013 - 03:39:19
Derebalığı Hikayeleri XIX (Deniz Kestanesi Çiğ Yenir)

"Kırılmış kalbi onarmaya kalkışma, camı kırık saatlerin kaderini yaşamaktan çoktan vazgeçtim ben. Bir pusula var kalbe yön veren, şu an nefesi kulaklarımda. O kalbi kazanman için bir ipucu verebilirim,belki de ipi kökten sana veririm. Beni kodla. Beni kontrol et, dedektörüm benim. "


http://seytannikahi.blogspot.com/2013/09/deniz-kestanesi-cig-yenir.html

Sanrılarla Yaşamak

"Hiç kimseden doğmamış olduğunu söylüyorlar, ama doğmamış bebeklerin de öldüğünü unutuyorlar."

http://seytannikahi.blogspot.com/2013/09/sanrlarla-yasamak.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 18 Eylül 2013 - 21:45:24
Yarın Annem Geliyor, İyisi mi Beyoğlu'nda Cozutayım

"Elini hiç çekmesene, içim üşüyor ısıtsana. Neyse ki, çok da kısa bir süre değil. Yanak yanağa da değil, dudak yanağa. Çok güzel bakıyorsun, hadi sana gidelim."

http://seytannikahi.blogspot.com/2013/09/yarn-annem-geliyor-iyisi-mi-beyoglunda.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 14 Ekim 2013 - 20:47:15
O..Piti..Piti..

"Benim gözlerimde uyku, yanındaki adamın belinde senin ellerin var. Benim üzerimde diskjokeyin bakışları, senin dudaklarında başkasının dişleri olmasaydı, geceyi birlikte geçirdikten sonra, evet, kahvaltı teklifini havada bırakmazdım. Buraya, onun için gelmişken, seninle birlikte gidemem buradan."

http://seytannikahi.blogspot.com/2013/10/opitipiti.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: emredogan - 03 Kasım 2013 - 16:29:50
Dağdır dağ,
Gözlerin içine içime doldurandır dağ.
Unutuyorum uzun yollara uzanan her şeyinle seni,
Unuttum sayıyorum.

Gel bir bak, filizlenen aşka,
Kökünü yokla orada mısın hala?
Dağdır dağ gözlerin,
Dağlar içimi.
Dağlar kaldırır beni yorar yine,
Sözlerin vardır,
Yorar beni,
İncitir sesimin tınısını ve konuşurken,
Fısıldarım adını.
Susmaya çalışmak beni işim olur,
Alışırız yalnızlığa,
Alışırım sizsizliğe,
Yok olmaya başlarsa bedenim soyutlanır gecenin kuytu karanlığına,
Unuturum seni,
Seni unutmak ne vardır ki dağlar yüreğimi,
Dağdır dağ,
Seni bana getiren yoldur içinden geçen,
Kıvrılır ve büzülerek eğimini verir suya,
Akıtırsın hep hüznünü içime,

Sigara kokan kokun boynuma siner,
Saçlarım dudaklarına değer,
İşimi zorlaştırırsın farkında mısın?
Sıcaklığı hissetmek istemiyor bedenim,
Alışırım yalnızlığa,
Alışırım buna.
Bir buhar olur uçuşur kafamda nefesin,
Döndürür başımı kaldırıma oturan ayyaş,
Tutma elimden istemem,
Sus beni yalnız bırak,
Alışıyorum sensizliğe,
Dağdır dağ,
Kuşu kurt yapan ve kaptırır,
Sulu toprağı kurutur,
Sensizlik daldırır beni serinliğe,
Uykularımı kaçırır,
Bir sözüm diğerini hep terk eder,
Her sorun uzaklaştırır beni,
Beni beni  beni kırdırır beni,
Kokunu hisseder ellerim,
Alışırım yalnızlığa,
Dağdır dağ beni böyle yapan,
Tüm heybeti ve susuzluğu ile,
Sarhoş olmuşum seninle,
Kandırırım ve adımlarımı atarım boşluğa,
Beni tut diye,
Benden haberdar mısın diye?
Senleyken mutsuzum,
Sensizken mutsuzum,
Alışırım yalnızlığa,
Beni zorlaştırma,
Rahat bırak dinlensin gözlerim,
Girsin arasına sözlerinin
Ve itiraf etsin her şeyi ile olanları,
Olmayanları
Olmayacakları.

Olmayacaklarımdır olmayacaklarım,
Dağdır dağ gibi
Yükselir ve başı göğe erer sırlarım,
Sana kolay değil,
Bana zor.
Zordur zor.
Sensiz nefes almak bile,
Seni bitiriyorum diyorum,
Çoğalıyorsun,
Laflarım bile ikiler artık,
Hangisi sen hangisi o,
Bırak beni sessizlik,
Notalar uçuşsun kafamda.

Dağdır dağ gözlerin,
Dağlar içimi.
Dağlar kaldırır beni yorar yine,
Sözlerin vardır,
Yorar beni,
İncitir sesimin tınısını ve konuşurken,
Fısıldarım adını.
Susmaya çalışmak beni işim olur,
Alışırız yalnızlığa.

İter ellerin narince
Sesin neden bu kadar ince,
Dağdır dağ,
Alışırım yalnızlığa.

Döndürür başımı ve düzeni,
Bir adam ölür,
Akar nehir sana varmadan,
Bendekini sana ulaştıramadan,
Hep içimde sürdürür şarkısını,
Bir adam ölür,
Ne aşk acısı
Ne yoksulluk,
Bir adam ölür sensizlikten,
Dağdır dağ,
Dağlanır başım ve dumanlanır düşüncelerim,
Döndürür başımı,
Döndürür düzeni,
Düzendir düzen,
Bizi ağırlaştıran ve yükü omzumda,
Bir adam ölür,
Ölüm budur,
Böyle basit ve yoksul,
Yıpranacaktır kefeni aşkın,
Dağdır dağ,
Binadır bina aramıza giren,
Seni benden alandır o,
Nehri kıyılarda yeşerten,
Alışamayacağım yalnızlığa.
Ne kurşun ne mızrak,
Yalnızlıktır yalnızlık,
Öldürür adamı.

Emre Doğan
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: leyla - 23 Ocak 2014 - 00:33:14
ne de birbirimize........ .. ?? ne demek istiyosun evladım :D
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 12 Ağustos 2014 - 18:45:35
Bu Sabah Kendimi Çok Gri Hissettim

"...Narsist değilim ki ben lan. Bir kere öpmüştüm aynada kendimi, dudaklarımın ne kadar soğuk ve terkedilmiş olduğunu ilk o zaman anladım. Sonra, seni izledim uyurken, saatlerce değil ama..."

http://seytannikahi.blogspot.com.tr/2014/08/bu-sabah-kendimi-cok-gri-hissettim.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 13 Ağustos 2014 - 14:37:20
Derebalığı Hikayeleri XXI (Ramak Kaldı Bir Kurda Yem Olmama)

"...Keşke sevgimi görebilseydin ama, gözlerin âmâ.
Güzel bir son söz duymayı da kabullenirdim lakin, dilin lâl.
Bir kere  daha gel de gör beni dedim fakat, duyguların sakat. "

http://seytannikahi.blogspot.com.tr/2014/08/derebalg-hikayeleri-xxi-ramak-kald-bir.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: by_haxan - 14 Ağustos 2014 - 09:03:44
Derebalığı Hikayeleri XXI (Ramak Kaldı Bir Kurda Yem Olmama)

"...Keşke sevgimi görebilseydin ama, gözlerin âmâ.
Güzel bir son söz duymayı da kabullenirdim lakin, dilin lâl.
Bir kere  daha gel de gör beni dedim fakat, duyguların sakat. "

http://seytannikahi.blogspot.com.tr/2014/08/derebalg-hikayeleri-xxi-ramak-kald-bir.html

bu çok  güzel olmuş...
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 15 Ağustos 2014 - 00:27:23
bu çok  güzel olmuş...
Teşekkürler.

Aramayacaksın, Biliyorum

"Seninle sevgili olmayı deniyorum fakat daha çok çocuksun."

Bana öyle deme işte. Bunu diyen ikinci kişi olma.

http://seytannikahi.blogspot.com.tr/2014/08/aramayacaksn-biliyorum.html
Başlık: (KONU YOK) ( )
Gönderen: seytannikahi - 22 Aralık 2014 - 09:25:53
Bok Yemek, Pek de Fransız Olmadığınız Bir Hadise

"...Her gördüğü ışığın peşine düşmemeyi öğretmediler bana, şimdi düştüğüm yerden kalkmayı da öğretmiyorlar. Beni bok ye, milyonlarca sinek yanılıyor olamaz diye kandırdılar bir gece vakti. Artık, gün her karardığında iştahla şehrin kanalizasyon tünellerini arşınlıyorum. Bundan daha güzel n'em var, kimse öğretmediği için onu da bilmiyorum. ..."


http://seytannikahi.blogspot.com.tr/2014/12/bok-yemek-pek-de-fransz-olmadgnz-bir.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 10 Mart 2015 - 18:03:13
Jazz Müzikte Sevişmek Gibisi Yok

"...Son üç gündür hiç dağılmadığım kadar dağıldım. Jamaika'dan aldığım şekerler, benim kim olduğumu gösterirken, kafamın içinde başka insanlar, belki de cinler var. Damla'nın işten çıkarılmasından mütevellit doğan sürmenajdan kurtulmak için, beynimi uyuşturuyorum. Bir ileriye adım bile atıyorum..."

http://seytannikahi.blogspot.com.tr/2015/03/jazz-muzikte-sevismek-gibisi-yok.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 26 Mart 2015 - 01:35:02
Evde Kimse Yok

" İnsan, en büyük pişmanlıklarını gururlarıyla doğru orantılı yaşar. Ne olurdu öpseydin ayak bileklerimi. Ama, gerçeği yüzüme vurmak, hiçbir kaygın olmadığını ifşa ediyor kanlı tırnaklarıma."

http://seytannikahi.blogspot.com.tr/2015/03/evde-kimse-yok.html
Başlık: Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
Gönderen: seytannikahi - 16 Nisan 2015 - 12:25:07
Tüm Kalbimi Kumara Yatırdım, Kaybetsem de Sen, Kazansam da Sen


"...ben seni çok özlüyorum, arkadaş olmayı da beceremedim, hadi bir daha deneyelim. Kumar mısın sen, herhangi kötü bir alışkanlık mı. Batağından kurtulamıyorum, zararının farkındayım oysa. "

http://seytannikahi.blogspot.com.tr/2015/04/tum-kalbimi-kumara-yatrdm-kaybetsem-de.html