Gönderen Konu: deneme yazıları paylaşma ortamı  (Okunma sayısı 36145 defa)

Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
« Yanıtla #90 : 27 Şubat 2007 - 14:41:16 »

Çevrimdışı rockchı kız

  • Deneyimli Üye
  • ***
  • İleti: 205
  • Cinsiyet: Bayan
  • SıNı®LÅ®dÅ ¥ÅşÅmÅ¥ı S€viY0RuM
ya akıcı olmamış....

Özlem Tekin

Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
« Yanıtla #90 : 27 Şubat 2007 - 14:41:16 »

Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
« Yanıtla #91 : 27 Şubat 2007 - 15:38:06 »

Çevrimdışı köledoyuran

  • Üye
  • **
  • İleti: 99
  • Cinsiyet: Bay
  • acımız oldu,çok oldu..
    • yazılarım
biliyorum onu :)
akıcı olsun diye yazmıyorum zaten..kusmaktan başka birşey değil..
müzik,tütün ve çay : tüm dertlerden uzağım...

www.kesmeseker.org/pano

Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
« Yanıtla #92 : 27 Şubat 2007 - 20:49:02 »

Çevrimdışı ozz_witch

  • Bizden Biri
  • *****
  • İleti: 1225
  • Cinsiyet: Bayan
  • tanıdık yanlızlık... evelallah tanıştık evvelden..

kelimelerden alacaklı bir sağır gibi
içimi döktüm bugün, yokluğunla konuştum
tutsak gibi, bir enkaz gibi, kendim gibi
içimden çıktım bugün, içimle konuştum

yüzünü ilk kez gören bir çoçuk gibi
gördüm kendimi gördüm
kırıldı ayna paramparça
paramparça ne varsa kadınım
yokluğunda kaç damla gözyaşı eder adın
ne olur, gel, gel, gel, gel
ben sensiz istanbula düşmanım.

kestiğim ümitlerden yelkenler yaptım ama
yokluğunda ne gidebildim ne de kaldım
gerçek miydi tutunmaya çalıştıklarım
hediye süsü verilmiş ayrılıklarım

kaybetmenin tiryakisi bir çocuk gibi
sustum, kendime kızdım
kırıldı ayna paramparça
paramparça ne varsa kadınım
yokluğunda kaç damla gözyaşı eder adın
ne olur, gel, gel, gel, gel
ben sensiz istanbula düşmanım.

emre aydın...
:dewil tek bir canın var cehennem dibinde  :dewil <br />                                         wampreeee:<br /><br />Sitenin Cadısı

Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
« Yanıtla #93 : 27 Şubat 2007 - 20:54:53 »

Çevrimdışı -tarzan-

  • Bizden Biri
  • *****
  • İleti: 1644
  • Cinsiyet: Bay
  • tekinist
bırak sağda solda yanan ateşleri
sen kendi ateşine bak
öyle bir alev tutuşturki
padişah ol ! hükmet herşeye
bu alevi tutuşturamıyorsan bile
bunu ateşe benzet yeter
nasıl olsa bunu kimse anlamaz değilmi ?
SANAT SANAT İÇİNDİR.

Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
« Yanıtla #94 : 08 Mart 2007 - 11:07:58 »

Çevrimdışı köledoyuran

  • Üye
  • **
  • İleti: 99
  • Cinsiyet: Bay
  • acımız oldu,çok oldu..
    • yazılarım
satriani'ye özenip ben de konuştum birileriyle :)

Kaptanla Söyleşi 0000

- Kaptan, iki çay bize.
* Biz (-sana göre siz) kimiz?

'Çay' deyince sevgiliyle karşılıklı oturup, renklerin
sıcağından konuşmak alıyor içimi. Hele iki tane söyleyince, üstüste
mi yanyana mı geleceği belli değil noktalar kadar. Üstüste gelirse
yanımda yok, yanyana gelirse yanımdadır sevgili. İnadına üstüste
geliyor.
Anısını yaşatmak için, yine aynı banklara oturuyorsun bir pazar günü.
Çaya şeker katmadan içiyorsun bu sefer. Renklerin cümbüşüne aldanmadan
duvarda ki renksizliği suçluyorsun.

- Kaptan, çayları iyi sür, yağmur kokan toprak gibi sür.
* Bugün güzel kokuyorsun, hangi kokunu sürdün?

'Koku' deyince yine sevgiliye dair olan bir türlü gündelik
hayatta karşına çıkmayan nefis nefes geliyor aklıma. Araba
egzozlarından kopup gelen kokulara karışan ve durmadan birbirinin
ardına gizlenen sen, ben ve onlar geliyor, vazgeçiyorum düşünmekten.

- Kaptan, yolculuk güvenli sayende.
* Güven karşılıksız duyulan, kulaktan kulağa yayılan mı?

Güven sonda bellidir. Olayın başında güven ararsan hayallerin
kırılmaz mı? Hep soru mu sormalı güven kırıntılarını toplayıp,
anlamlandırmak için. Anlam hayatın çilesini uzatan değil mi?
Anlam kazandırmak için verilen bunca çaba boşuna mıdır?
Ve daha bir sürü soru işaretleriyle anlam kazanamayan düşünceler..
Bitsin şimdilik..


- Kaptan, gözüm kesmiyor tümsekleri aşmayı
* Güven karşılığını bulmadı mı, halâ?

Ben biraz yokum, bakkal amcaya borç yapıp (-takıp) geleceğim
müzik,tütün ve çay : tüm dertlerden uzağım...

www.kesmeseker.org/pano

Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
« Yanıtla #95 : 08 Mart 2007 - 11:26:52 »

Çevrimdışı köledoyuran

  • Üye
  • **
  • İleti: 99
  • Cinsiyet: Bay
  • acımız oldu,çok oldu..
    • yazılarım
kaptan iyidir, binlerce kez kağıda dökmeden konuşmak lazım onunla..
ah bir tanısanız..
neyse.. devam yola..


Kaptanla Söyleşi 0001

 - Kaptan, yine çay.
    * Saymayı unuttun, bu bana, bu da bana..

 Farkındalığımı yitireli çok mu oldu dersin. Gerçek bir anlam karmaşasına dalıp bir sonra ki zaman diliminden çalan ellerim, aynı ekmek sıcağını kucağına, parmak aralarına sıkıştıran ellerim, onlar mı çalan? Yine aynı 'ince belli' bardakları, ince belli sevgiliyi tutar gibi bir tutuş, bir tutuşma yok mu parmaklarımda? Nasır mı tutar böyle günlerin sabahında, neşeli kahvaltılarda ekmek üzerine sürülen sulu göz kapaklarım?

 Yine mi sorular delikanlı. Yanıtını bulamadın gitti. Yanıtsız kalmasından da hoşnut duruyorsun. Bu da seni gizemli hale getiriyor. Sana sorular sormaya engel olamıyorum.
 
 Evet, bende soru sormaktan korkarken ne güzel de çıkıverdin karşıma. Sor bana, yanıtı bir yanıtsızlık haline nasıl getiriyorum, gör. Gör ki, ne kadar kötü bir yolcu, ne kadar kötü bir müşteri olduğumu gör şu zamanın dilim dilim doğrandığı zamanda.

 Korktum bak şimdi. Seni içinde ki güven kırıntılarıyla suçlamak istiyorum. Kime dair oldukları belli olmayan. Seni sana sorup canını yakmak şimdi çabam. Söyle anlamsızlığın kapısına dayanmışken neden soru sormazsın? Anlamı denize sürerim ben, bulut renklerine benzetirim. Hadi benden renk dile, su dile!
 
 Anlamı göz kapaklarıma sürmek yok, bugün. Gözlerim acıyor. Açılmak bir diken üzerinde insanlarca fazla değer verilen, kırmızı renkli güle mahsus. Diken üzerinde yaşarken güle benzemekten korkarım. Yanıtsızlığıma bakma.

 Yine bakkal amca sarkıttığım sepeti doldurdu, hepsini geri almadan yukarı çekmeliyim
.
müzik,tütün ve çay : tüm dertlerden uzağım...

www.kesmeseker.org/pano

Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
« Yanıtla #96 : 09 Mart 2007 - 11:49:37 »

Çevrimdışı köledoyuran

  • Üye
  • **
  • İleti: 99
  • Cinsiyet: Bay
  • acımız oldu,çok oldu..
    • yazılarım
Martı Düşü

Sokak lambalarına bakışım,
yolculuğum, bir anneyi öpüşüm kadar
nehirleri aşan düşlerim kadar
uzun uzun dinleniyorum orta yaş ovalarımda
ak üzerine mavi damla biriktirerek..
   Uzun sahil şeridinde martılar kadar sahip çıkmak istediğim bir düş var..
mavi beni örten ve alan olacaksa,bir akdeniz sabahı olmalı bu..
peki siz ak toprak kokan sohbet misiniz, kaptan amca?
   Martıların düşü, jonathan livingston olabilmek
bir gün çok yükseğe çıkmak,mavi buluta değdirmek kanatlarını
özgürlük kokan her zerresi..
   Sahilim uçsuz bucaksız olsun ki livingston'a düşü ak mavi edebileyim.
aka çalınan renklerinizin sohbetlerini sevdim..çok sevdim.. kaptan amca..
   İnsan arasında insan kalabilmek kadar zor şu sahilde martı olabilmek..
tesirleri ve özgürlükleri değişen ve durmadan acıya katalizör biriktirirken yelken..livingston bir roman kahramanı çoğu zaman,bazen şarkılarda karşıma eşit düşen..
   Hangi sahil izi kapatmaz ki..izleri derinlerde kalır sürekli.. denizden geliş ve bir avuç kum sunmaktır kapatan..sahilin sürekli kumunu değiştirmesi,hayata benzeyişi gibi..
   Düşe banmak parmağı zor geliyor,en güzel düş kimin? sorusuna yanıt arıyoruz çoğu zaman.. ama sahibiyet ölçüsüne gelince herkesin düşü kendine olur ya..benim de düşlerim öyle ak maviye her zaman..düşte yürürken nedense düşleri durdurupta,'bir fotograf? ' durmadan -hayır- diyor,gazetelerin magazin sayfalarına düşmekten korkusu..
   Ak yelkenler biriktirmemin sebepleridir çoğu zaman düş yolcuları..
Karşılıklı duruyorlar ve eşler benim için.. Hangisine kanmama izin verirse zaman ona doğru yönüm sürekli.. sonra bir alabora olurda farkındalık başlarsa düşedir yolculuk,en fazla dişe dokunan cinsinden..
   Ne haşin ve hoş bir adımdır oyunlar.
zor oynanır düşsel düşüşler sergilenir
ama yinede seyircinin önünde yürege koyulan elle selam durulurken,
perde bir oyuna daha kapanırken alkışlanır,ayakta alkışlanır düş..
düşler..
düşüşler bile olsa..
   düş: maviye uyanansa çoğu sabah
mavi: denizin sonsuzunda kaybolan martıları geri çağırırken
martı: durmadan ak yelkeni doluyorsa boynuma
boynum: kıldan ince mi olmalı hep,ruhum kadar
ruhum: vurulmaya hüküm giyen düşün koruyucusu
düşü: gerçek eden var mıdır, bir yerlerde?
gerçek: düşten uyandıran bir tiyatro perdesi
perde: durmadan yakın eden karayı sabahıma
durmadan: yollara düşüyorsam,denizin mavisine ulaşmaksa düşüm
ulaşmak: her zaman geç kalınan zaman,yıkık bir kent kadar mağlup
kent: durmada uzaktaki düşün adresi..
 
   düşlerini alkışlayan herkes bir düş parcası,ortak olan,
durmadan çoğalmayı sağlayan..


müzik,tütün ve çay : tüm dertlerden uzağım...

www.kesmeseker.org/pano

Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
« Yanıtla #97 : 09 Mart 2007 - 12:24:30 »

Çevrimdışı Memocan

  • Deneyimli Üye
  • ***
  • İleti: 239
  • Cinsiyet: Bay
  • Kır zincirleri utansın cümle alem
ya akıcı olmamış....
valla ben çok beğendim eline sağlık kardesim ..:D    bu dizeler bitrdi beni..

Biten bir aşktan beklenen düş hoyratlığı da cabası
uzun uzadıya bakamadan gözlerine, iki kelam edemedik karşılıklı..
sustum, sokağa atılan çocuklardır gözlerim
denize atılan taştır söylediklerim
Hiç bi kere hayat bayram olmadı ya da
Her nefes alışımız bayramdı....

Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
« Yanıtla #98 : 09 Mart 2007 - 13:53:00 »

ARGo77

  • Ziyaretçi
karanlığın çöktüğü,ayazın vurduğu bir gece..tıkırtı geliyor lan,kalkta baksana kamil..ne tıkırtısı abi, göt kadar yerde..yatıyoz rahat bir uykunun barındırmış olduğu rüyaların esaretine gömülmüşüz şunun şurasında..zıçtın rüyamın en boktan yerine..faredir abi fare..oğlum,nasıl bir fare bu kalkata şunun bir ifadesini al..yine karıştırıyor mutfağı..yok abi,ne karıştırması..kalk bakla benim yarım şişe rakım olacaktı içmesin onu..kediye neoldu abi..hayvanı rahat bırak bir mart ayı var.. icratını görmeye gitti pezo..neyse bu arada kedi zilzurna miyavlar..neyse,kamil geldi bizim mart kedisi..yarın sabaha kalmaz fareyi meze niyetie götürür..yarın sabah saat 8 gibi..oğlum,sabah sabah nedir bu gürültü..belediye abi,kazı yapıyor..ne kazı kamil..yoldular hayvanı....fareye neoldu git bak şu mutfağa..kamil,gider mutfağa ve gözlerine inanamaz..hadise içler acısı bir görüntünün eşiğine gelmiş..kedi,masanın üzerinde sızmış..fare ise bulunduğu delikten bakarak pis pis sırıtıyor..kamil,geri döner..abi,senin kedi varya..he kamil..şereffiz çıktı abi...nasıl yani,sen benim kedime şereffiz mi diyorsun kamil..yok abi lafın gelişi..fareye neoldu peki kamil..kediyi kafalamış abi..senin yarım şişeyi sek bir vaziyette kediye içirmiş..hayvan sayıklıyordu masanın üzeride..ha bide bu notu buldum abi..çok enteresan,yazıları biraz küçük ama okunabiliyor...nott a ne yazıyor kamil..şimdiye kadar gördüğüm en salak kedi,iki elle bir şişeyi doğrultamıyor..siz iki salak beni halen yakalayamadınız..neyse,kamil bu fare ile sonra ilgileniriz..saat 11 suları...caddenin yoğunluğu insanı bezdiriyor..o sırada,kalabalık bir çocuk yığını..mavi kostümü vede kırmızı pelerini olan adamın yanıda toplanmışlar...abi, bak şeker dağıtıyor galiba oradaki adam..ne şekeri oğlum..çocuklar adamı tongaya almışlar kafa buluyorlar..lan,kamil gidiyoz adamın yanına..neyse,adamın yanına giderler..vede büyük bir hayranlık çerçevesi içinde dona kalırlar..abi,bu süpermen...nasıl yani kamil, uçabiliyor mu..valla orasını bilmiyorum abi uçuyormu,zıçıyormu..neyse kamil,hazır ayakta iken ifadesini alıp geyiğimizi geçeriz..oop birader ne ayak,gece rotardan çıktın galiba(enseye bir şaplak)..
sprman..: yok abi,yolumun üstü geçiyordum..
abi..: ne abisi lan,denyo..yaşın kaç başın kaç senin..uçarım,sana şurdan ağız burun yerini değiştirir..
sprman..: beyefendi düzgün konuşun lütfen,uçma icratı bana mahsus bişeydir..
abi..: konuşmazsam ne olacak lan..nedemek uçma eylemi sana mahsutur..attırma lan kafamın tasını..kodummu,kriptona kadar uçarsın..
sprman : ayıp ediyorsun ama..terbiyesiz şey seni..
abi..: ibnemisin sen,ne o kılık kıyafet dar bir vaziyette..maviler içinde çok loş olmuşun sen..pelerin niye,dötü mü sansür ediyon..hani ya bakan çok olur diye...
sprman..: lütfen,düzgün konuşmanızı talep ediyorum..sonra oluşabilecek hadiselerden nasibinizi alırsınız bak..
abi..: sen bizi,tehtit mi ediyon lan,gazino maskotu..hani nerde kara kutun..uçabiliyorsun ya o yüzden..yoksa biz takarız uygun bir tarafına,yasa böyle...senin birkerem havada uçma ruhsatın varmı..hödük..hangi akla hizmet..kime vaziyet..çalışıyorsun sen....
kamil..: abi,adam kızdı baksana gözleri kıp kırmızı bir ha sergiliyor...
abi..: bişiy olmaz,çok gördük bunun gibi denyoları..one lan gazete mi okyorsun bide sen,kültür mantarı..ver bakayım..ne yazıyor..kamil lan..manşete bak..koca harflerle yazıyo..MAGANDA UFO DÜŞÜRDÜ...
kamil..: ver bi bakayım,abi ozaman bu süpermen,o süpermen olmasın..
abi..: ne süpermeni..bildiğimiz keriz familyasından buda...
o sırada,süperman gazı arkadan alır ve sinirinin hakimiyetini kaybeder..vede ağır bir lehçede günüzü göreceksiniz der..uçarak,şimdi acının gerçek tadını..damarlarızda hisseceksiniz diye olaya başlar..
abi..: kamil,zıçtıkkkk.!!!
Kamil..: bende kriptonik diye bir element var abi korkma..
abi..: onu nerden buldun lan sen...
Kamil..: yok abi,sahte...işte ben küçükken bu adamın çizgi romanını filan çok okurdum..ozamanlard an kalma bir takıntı..kriptoniğin sahtesini yaptırmıştım..bizim hikmet amcaya..o tabi bu tür şeylerin erbabı..neyse,saklıyordum bugüne kadar..boynumda kolye şeklinde...
abi..: sahtesi mahtesi...verde bi şansımızı deneyek..
lan süpermen,bak elimde ne var..
sprman..: onu nerden buldunuz..abi,yapma köpeğin olayım tutma bana çok pis acıtıyor..
abi..: lan kamil yuttu lan bu keriz...
neyse olay,burada kapanır..sahte kriptoniği, bozuntuya vermeden cebine sokar..ve....
abi..: gel süperman biladerim..durum,şöyle böye demek haa....sen den bir ricam olacak..şu önden giden hatuna bi lazer tutsana neşemizi bulalım.........................................:))))))))))))))

Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
« Yanıtla #99 : 09 Mart 2007 - 15:11:21 »

Çevrimdışı deniz21

  • Daimi Üye
  • *****
  • İleti: 547
  • Cinsiyet: Bay
vaybe arkadaşlar amma yaratıcısınız  yani
yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşcesine

Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
« Yanıtla #100 : 09 Mart 2007 - 16:44:29 »

Çevrimdışı rockchı kız

  • Deneyimli Üye
  • ***
  • İleti: 205
  • Cinsiyet: Bayan
  • SıNı®LÅ®dÅ ¥ÅşÅmÅ¥ı S€viY0RuM
argoo ne entresan bi yazı bu  :şok:
birass sapıkça ve komik   :D
çok doğal olmuş
tebrikler  :alkıs:
karikatürle o yazıyı canlandırsan tam süper olur... :wink:
« Son Düzenleme: 09 Mart 2007 - 16:48:14 Gönderen: rockchı kız »

Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
« Yanıtla #101 : 14 Mart 2007 - 00:02:15 »

Çevrimdışı DerinSu

  • Aktif Üye
  • ****
  • İleti: 479
  • Cinsiyet: Bayan
  • Onun için uyandım bugün...Belki bi gün O da sever
yokluğunda sevdiğim herşeyi rafa kaldırıyorum
sanki mutluluk haram bana misali kendi kendimi karantinaya alıyorum
herkesten kaçıyorum salgın hastalık taşıyan biri gibi
senin ne yaptığını merak ediyorum ve senle konusmak istemiyorum neden mi?
ben böyle iken senin biraz olsun mutlu gelen o sesin bana dünyaları verir elbet ama
dediğim gibi ben o durumdayken birazda koyar diye düşünüyorum
sonra böyle haksız bi düsünce yüzünden sana zarar verdiğimi düsünüp
senden kendimi soğuturum belkide
sen simdi diyeceksin ki ne saçmalıyon sadete gel...
sensiz anlamsızım
senin her yerini seviyor,herşeyini özlüyorum her an
ama bi yandan büyü bitecek diye uzak kal istiyorum
nasıl bişeyim ben anlamadım :(
either exist as you are or be as you look

Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
« Yanıtla #102 : 14 Mart 2007 - 17:11:10 »

Çevrimdışı köledoyuran

  • Üye
  • **
  • İleti: 99
  • Cinsiyet: Bay
  • acımız oldu,çok oldu..
    • yazılarım
Aşkın Sıcak Olabileceği İhtimali

Susan bir umudu emzirdim, kan aktı
karşılıklı susarak doyduk, kirpik tanelerinden
çiy tanesi ile ıslanıp sonsuz bir uykuya dalıyoruz
esirgeyen bakışlarınla sesin bir çağlayan oluyor
ve her göz değmesiyle imlâm bozuluyor..

Kurşuna dizilen bahar gelmez artık buralara
ve çoğalıp durur sokaklarda fahişeler
yalın ayak toprağa dokunuşlarımız
baharı geciktirip dursun
ve geciktikçe baharımız unutmayalım
aşkın sıcak olabileceğini..

Bir çöl rüzgarına sığınıp avuçlarımıza
hep doğmakta olan sıcak güneş
sokaktaki fahişeleri de üşütsün
hayatı kollasınlar birazda kurşunaskerlerim
kitapların altı çizilen cümleleri kadar
diğer dizginleri kopan kelimelere haksızlık edelim..

Ve yine kelimeler rüzgarın ıslık gibi titrek olduğu bir vakit
gelip kulağıma sevgi sözcükleri fısıldasın
ardından bir kahkaha alsın beni
uçurumun eteklerinde bekçi olayım
atlayacak ilk aşığı yorgan-döşek bekleyen..

İlk dönemeçten üzgün kent gözüktü gözüme
yanımda geçmişten bir ses
iki nokta kadar yakın birbirine
dün ve bugün..

Ses diyor ki:
bir kez doğmak, bir daha doğmamak için
ancak ölümlülerin becerebildiği tekdüzelikle
ve yine aynı bilinçle güneşin doğması
bir daha batacağını bilerek, etime..

Etime aşkın sıcak olabileceği ihtimali kazınsın
güneşten süzülen buğday renkleriyle
ak alnından öpülsün çocukluğum
hala sıcak tutabildiği için
aşkı
ölen bir baba özlemi kadar..
müzik,tütün ve çay : tüm dertlerden uzağım...

www.kesmeseker.org/pano

Ynt: deneme yazıları paylaşma ortamı
« Yanıtla #103 : 24 Mart 2007 - 14:14:21 »

Çevrimdışı deep_de

  • Daimi Üye
  • *****
  • İleti: 551
  • Cinsiyet: Bay
  • akıll söyle ne yaptın senelerce
ya da başladı diye bir mısraya makul görüldüğü içindi sinir nöbetlerim,korkularım ya da ne biliyim şiddetim..
düşüklerim,devriklerim mevcut iken şuan ki tümcelerim de o: sırıtmaya hazlar katarak yerlerdeydi...nefre t doğurdum büyük sancılarla..bilmem kaç kg ağırlığında sezeryan..
şehrin ışıklarının el yordamıyla yuvamı kurmuşken el bebek gül bebek büyüttüm öfkemi..şehrin ışıklarıyla üstümü örterken içim her geçen gün daha da üşüyordu.
var'ı gördüm yokluklarımda yokluğumu hissettim gün aşırı avuçlarımda..."inanın a dostlar" demekti içimdeki haykırış.. ama;neyin var demelere maruz kalamazdım..[/
center]
sadece özz için.......

Bir öykü denemesi
« Yanıtla #104 : 01 Nisan 2007 - 20:07:30 »

Çevrimdışı scc

  • Yepyeni Üye
  • *
  • İleti: 1
  • Cinsiyet: Bay
70'ler, ülkede herkesin ülke yönetimi üzerine birşeyler söylediği bir ortam. Büyük şehirlerde insanlar inandıkları davalar uğrunda birbirlerini öldürüyordu. Ülkenin bir de diğer yüzü vardı, kırsal kesim. Atatürk'ten kalma kalkınma hamlelerinin halen varlığını koruduğu enteresan bir dönemdi bu dönem, tabi bir de devleti insanların ayağına götüren idealist öğretmenleri, doktorları, ebeleri, hemşireleri yurdumun...

 * * *

Tipi daha fazla ilerlemelerine izin vermiyordu, "daha fazla gidemezıh tohtor begim, istiysen aşağıdaki köya gidah, benim kiwram Ehmet war orda biza kalacah yer werır" dedi Reşo bir yandan karla cebeleşen atının eğerini çekerken. Doktor da kırık bir şiveyle "haklısın, burada donaraz" dedi. Güneş batmak üzereyken 90 derece bir dönüşle, ileride beli belirsiz görülen köye doğru yola koyuldular. Aslen İran Azerisi olan doktor bir süredir üç yıldır bu ülkeyi pek sevmişti. 70'ten beri buradaydı. Bir yandan kendi memleketini düşündü, aslında orada kışlar Şubat ayında daha sert geçerdi. Türkiye'nin güneydoğusu kendi memleketine göre nispeten sıcaktı.

Köye vardıklarında Reşo'nun kirvesi Ahmet'in evine gittiler. Ahmet, doktoru ve Reşo'yu çok misafirperverce karşıladı. Sonra derin bir sohbete daldılar, derken daha on yaşlarında bir çocuk telaşla içeri girdi, "Ehmet emmi, Sekine yengeye de hele anam doğıriydi çoğ kötü herhal öliyi, tez gelesiniz" dedi. Ddktor da, "bereket buradayım, hemen geliyoruz" dedi.Derhal malzemelerini alıp yola koyuldu. Gittiğinde kadıncağızın eterafında iki koca karı oturmuş ona doğum yaptırmaya çalışıyorlardı. Doktor gördükleri karşısında çok sinirlendi ve kadınları derhal dışarıya çıkarmak sitedi. Kadının kocası ise "namahrem giramaz avradımın yanına, dışarı çıkasan" diye doktorun üzerine yürüdü. Köylüler adamı sakinleştirip dışarı
çıkarmaya çalışıyorlardı ama adam sakinleşmek bilmiyordu. En son, lafı sözü dinlenen yaşlı bir amca "oğlım o tohtur, ona namahrem sayılmaz" deyince adam biraz sakinleşti ve dışarı çıktılar. Daha sonra sessiz bir bekleyiş hakimdi. Reşo bir tütün sarıp adama uzattı. Adam "Cellikan tütünü, tütünün hasıdır valla" diye başladı. Bir tütün muhabetidir sürerken doktor kucağında bir bebekle odadan çıktı ve o kırık aksanıyla "Müzde bir oğlun oldu" dedi. Hem kadın hayati tehlikeyi atlatmıştı, hem de çocuk sağlıklı bir şekilde dünyaya gelmişti. Buna çok sevinen kadının kocası, doktora dedi ki "kusuruma bahmayasın, sana kötü söyledim, sen benim hem karımı hem oğlumu yaşattın. Müsade et oğlıma senin adını koyam" dedi. Doktor ne diyeceğini bilemedi, çok şaşırmıştı ve adam üstüste soruyordu "hele de ağam, paşam senin adın nedir?". Doktor da "Ajdar" diye karşılık verdi. Adam "Anik oğullarına bir fert daha katıldı, oğlum büyüyüp ileride böyük adam olacağ" dedi.

Daha sonra doktor ve Reşo Ahmet'in evine döndüler, sabah Mardin'e varmaları gerekiyordu...

« Son Düzenleme: 01 Nisan 2007 - 20:09:33 Gönderen: scc »