Yaşamın en tatsız tarafı sona eriş şeklidir. Yaşamı tersten yaşamak daha güzel olurdu. Nasıl mı? Cami'de uyanıyorsunuz. Ve haklar helal edilmiş vaziyette tabuttan doğruluyorsunuz. Doğar doğmaz devlet size maaş bağlıyor, aylık veya üç ayda bir maaşınızı alıyorsunuz. Sağlığınız gittikçe düzeliyor, kaslar güçleniyor. Bir gün çalışmak istiyorsunuz. Ve genel müdürlük veya bunun gibi yüksek bir makamdan tecrübeli bir insan olarak işe başlıyorsunuz. Herkes karşınızda el pençe divan... Gittikçe zayıflıyor, forma giriyorsunuz. Diğer hormonal aktiviteler artıyor, fevkalade... Derken bir gün patron size 'Artık üniversiteye gitsen daha iyi olur' diyor, 'işi bırak, okumaya başla, harçlığın benden olsun..' Ekmek elden su gölden bir dönem başlıyor. Partiler ,diskotekler, kızların sayısı artıyor. Günün birinde sizi okuldan da alıyorlar. Evde otur, keyfine bak, oyuncaklarınla oyna diyorlar. Mamanız ağzınıza veriliyor, zaman zaman altınızı bile temizliyorlar. Hatta bu durum alışkanlık yaratıyor ve hiç tuvalet kullanmamaya başlıyorsunuz. Derken anneniz size süt verme kararı alıyor. Bir gün karanlık sıcak bir ortama giriyorsunuz. Bir kordondan besleniyor, sıcacık, yumuşacık bir ortamda yaşıyorsunuz. Küçülüyor, küçülüyor ufacık bir hücre halini alıyorsunuz. Ve günün birinde müthiş bir olayla hayatınız bitiyor...