(http://www.gulum.net/siir/ataturk/images/ataturk1.jpg) | Sabahlar, her zaman güzel değildir, Her zaman ayrılık akşamla gelmez. Al atlar sırtında hoyrattır fecir, Hoyrattır, ne kalbler kırmıştır, bilmez. Sabahlar her zaman güzel değildir. Vakti, bir yerinden bölünce şafak İri ve rüyalı gözlerle müphem; Nur olmuş içimde sanırım ak pak Ayrı bir mânada korktuğum adem, Eski düşüncemde, rahat ve uzak. Fethe çıkmış gibi duyarım birden Eşsiz gururunu bir cihangirin. Ufuklar üstünde yüzen tekbirden Vatanca büyümüş asil ve derin Bir matem tütmekte şimdi fecirden Nefti yalnızlığı başlar zamanın Mağfiret ürperir, dağılır, uçar. Ölüm korkusuyle dolu bir anın Müphem uzletinde ebedî ruhlar; Nefti yalnızlığı başlar zamanın. Rüzgar esmez olmuş, sular durgundur, Bir garip hali var Dolmabahçe'nin; Hala içimizde yüzen gecenin Aydınlık bilmeyen devamı durur, Rüzgar esmez olmuş, sular durgundur. Ruh için, ölümsüz, derler cihanda, Her mevsim onunla güzel her seher Bütün esatiri parçalasan da Atatürk önünde mağlupsun kader! Ruh için, ölümsüz derler cihanda. Vehbi KIZILGÜL |
Öyle bir zaman olmuş ki Atatürkçülüğünüz sorgulanır olmuş. Atatürk'ü sevmek Atatürkçü olmak sadece birilerine özgü olmuş. Atatürk ilke ve inkılapları demek 'geçmişe dönmek' olmuş. Resimlerini duvara asmak, heykellerini dikmek, her sözü Atatürk'e bağlamak en büyük Atatürkçülük olmuş. Özlüyorum, yaşasaydı böyle olmazdı demek dillere pelesenk olmuş. Bu arada olan O'nun gösterdiği hedeflere olmuş. Hedef olmaktan öteye (malesef) gidememiş.
Tüm sorgulayanlara, kendi tekelinde sananlara, gerici diyenlere, Atatürk gösterişçilerine ve sadece sözde kalanlara inat sonuna kadar Atatürkçüyüm, Atatürk çocuğuyum.
Tam olarak böyle...