Anket

Aylin Aslım'ın En Beğendiğiniz Klibi Hangisi?

Senin Gibi
5 (15.2%)
Zor Günler
5 (15.2%)
4 Gün 4 Gece
2 (6.1%)
Ben Kalender Meşrebim
3 (9.1%)
Gülyabani
7 (21.2%)
Ahh
7 (21.2%)
Sen Mi?
2 (6.1%)
Hoşuna Gitmedi Mi? (Kızkaçıran)
1 (3%)
Aşk Geri Gelir
1 (3%)
İki Zavallı Kuş
0 (0%)
Diğer
0 (0%)

Toplam Oy Verenler: 31

Gönderen Konu: Aylin Aslım  (Okunma sayısı 101749 defa)

Ynt: Aylin Aslım ve Tayfası
« Yanıtla #255 : 11 Şubat 2007 - 00:39:31 »

Çevrimdışı ozz_witch

  • Bizden Biri
  • *****
  • İleti: 1225
  • Cinsiyet: Bayan
  • tanıdık yanlızlık... evelallah tanıştık evvelden..
Aylin Aslım ve tayfası 24 subat 2007 ctsi gecesi Balans'da.



Aylin Aslım'dan sonra Teoman sahne alacaktır.
:dewil tek bir canın var cehennem dibinde  :dewil <br />                                         wampreeee:<br /><br />Sitenin Cadısı

Özlem Tekin

Ynt: Aylin Aslım ve Tayfası
« Yanıtla #255 : 11 Şubat 2007 - 00:39:31 »

Ynt: Aylin Aslım ve Tayfası
« Yanıtla #256 : 22 Mart 2007 - 19:09:59 »

Çevrimdışı SeZzZ

  • Yönetici
  • ******
  • İleti: 1062
  • Cinsiyet: Bay
  • Delicious Demon!
www.myspace.com/aylinaslim

mfö'nün "gözyaşlarımızı bitti mi sandın" ı söylemiş.süper olmuş..:)


bu cover ne zaman yapilmis??
hangi proje icin??
albumlerinde degil bildigim kadariyla?
10...     9...     8...     7...     6...     5...     4...     3...     2...     1...     0...    BOO!! :çiçeeK:    :dans:    :yeehu     

Ynt: Aylin Aslım ve Tayfası
« Yanıtla #257 : 24 Mart 2007 - 13:27:19 »

Çevrimdışı C_myrna

  • Aktif Üye
  • ****
  • İleti: 250
  • Cinsiyet: Bay
bende ilk defa duydum bu coverı çok hoş yeni albüm nerelerde kaldı acaba...

Ynt: Aylin Aslım ve Tayfası
« Yanıtla #258 : 10 Nisan 2007 - 01:05:26 »

Çevrimdışı a-sina

  • Üye
  • **
  • İleti: 35
  • Cinsiyet: Bay
artık album zamanı gelmedımı hem ozlım hem aylının
yazmamışlar kaderimi kimseyle,
niceleri sarılmışlar sevgiyle,
uçan kuşlar dönmez geri güz diye,
yazmamışlar kaderimi.........

Ynt: Aylin Aslım ve Tayfası
« Yanıtla #259 : 10 Nisan 2007 - 09:56:26 »

Çevrimdışı DerinSu

  • Aktif Üye
  • ****
  • İleti: 479
  • Cinsiyet: Bayan
  • Onun için uyandım bugün...Belki bi gün O da sever
ooo haberler için tesekkürler arkadaslar :D
either exist as you are or be as you look

Ynt: Aylin Aslım ve Tayfası
« Yanıtla #260 : 13 Nisan 2007 - 15:19:30 »

Çevrimdışı caglar

  • Deneyimli Üye
  • ***
  • İleti: 113
  • Cinsiyet: Bay
bence iyi değiller  :nanik:

Ynt: Aylin Aslım ve Tayfası
« Yanıtla #261 : 13 Nisan 2007 - 16:21:22 »

Çevrimdışı gulyabaniyim_ben

  • Deneyimli Üye
  • ***
  • İleti: 244
  • Cinsiyet: Bayan
  • Manyaqqqq.......
gülyabaniyimmm bennnn
şarkılarından başka bişey bilmiyorum
kalpleri kırarak değil, kazanarak hükmetmek isterim...
                                                                         M.Kemal ATATÜRK

Ynt: Aylin Aslım ve Tayfası
« Yanıtla #262 : 09 Mayıs 2007 - 19:28:34 »

Çevrimdışı bouquet

  • Yepyeni Üye
  • *
  • İleti: 7
  • Cinsiyet: Bayan
çok beğendiğim dinLemekten hiç sıkıLmadığım bir grup!!çok seviyorum ayLini ve tayfasını
someone kiLLs the pain spinning in the siLence.....!

Ynt: Aylin Aslım ve Tayfası
« Yanıtla #263 : 10 Mayıs 2007 - 17:22:48 »

Çevrimdışı kanatsız melek

  • Gold Üye
  • *****
  • İleti: 2900



Müzik dünyasında 11 yılı geride bırakan Aylin Aslım: Hayata kadın gözüyle bakıyorum ve kadın hikayeleri yazıyorum. Büyüdükçe etrafımdaki hikayeleri anlatmayı sever oldum.

Yaklaşık iki yıl önce çıkardığı 'Gulyabani' albümü ile adından söz ettiren rock müziğin sevilen sesi Aylin Aslım, "Hayatımdaki en önemli üç şey; müzik, kitap ve kedidir" dedi. 2000 yılında 'Gelgit' adlı çalışmasıyla müzik dünyasına adıl atan Aslım, hakkında merak edilenleri anlattı:

* Profesyonel anlamda ilk kez 1996'da şarkı söylemeye başladım ama ondan önce de müzik hep hayatımdaydı. Ortaokulda, lisede, üniversitede hep gruplarda şarkı söyledim. 1996'da 'Zeytin' grubundaki kızlarla şans eseri buluştuk. Onlarla 1.5 yıl alternatif rock yaptık.

ZAMANLA DİNLEDİLER
* 7 yıl önce ilk albümüm 'Gelgit' çıktı. İlk başta çok az insan ilgi gösterdi ve algıladı. Zaman içinde sevildi. Çünkü zaman içinde, yurtdışındaki birtakım akımlar Türkiye'ye geç de olsa geliyor ve insanları etkiliyor. Sonra da; 'A bu güzel bir albümmüş; biz değerini bilememişiz' deyip dinliyorlar.

* 'Gelgit'ten sonra bilinçli olarak ara verme ihtiyacı hissettim. Bir de bu müzik endüstrisi duygusal olarak bana göre değil. Travmatik deneyimler yaşayınca; yapmak istediğim işin gerçekten bu olduğundan emin olmak istedim. Kendimi tekrarlamaktan korktum.

ANLATMAK GEREKİYOR
* 'Gulyabani'yi yapana kadar; daha çok kendimle vakit geçirdim, pek evden çıkmadım. Albümden önceki eski hayatıma geri dönmeye çalıştım. Durmak istedim ve öylece durdum. Festivallere müzik direktörlüğü de yaptım.

* 'Gelgit' albümüm ile 'Gulyabani' arasında; 'Sütlü' diye bir projem oldu. 'Sütlü'de 'Gelgit'deki parçaların sert rock versiyonlarını 1.5 yıl boyunca Türkiye'deki çeşitli festivallerde çaldım.

Sahnede rock söylemeyi özlemiştim. Bundan sonra da rock'tan başka bir müzik yapmak için bir sebep göremiyorum.

* Kadın gözüyle gözlemliyorum hayatı. Her şeye kadın bakış açısıyla bakıyorum. Sonuçta ben de bir kadınım; tabii ki kadın hikayeleri yazacağım. Ben erkekleri, kadınları ve hayatı gözlemlemeyi seviyorum. Gözüme çarpan farklar, küçük detaylar üzerine yazmayı seviyorum.

* Müzik; kendinizi ifade edebileceğiniz bir alan ve kendinizi anlatmanız gerekiyor. Müzisyenlerin elinde böyle bir şans var ama çoğu değerlendirmiyor. Birçok kişi; beğenilmeme korkusuyla kendisini anlatmaktan çekiniyor. Şarkılarımı kendim için yapıyorum.

DOĞRULARI SAVUNMALI
* Şarkılarımı yazarken, çevremdeki insanlardan ya da kendi hayatımdan besleniyorum. Büyüdükçe etrafımdaki hikayeleri anlatmayı sever oldum. Genellikle insanların başına gelmiş dramatik olaylar ya da hayattaki küçük ayrıntılar üzerine yazmayı seviyorum.

* Bence düşündüğünün arkasında durmak, azınlık bile olsanız; olan bitene karşı çıkmak; doğruyu savunmak çok önemli değerler. Müzisyenlerin kendini dinletebilme gibi bir imkan var ve bunu fikirlerini anlatmak için de kullanmalılar. Türkiye'de kitleleri etkileyebilecek insanlar da çok büyük sorunlar da var. Çok büyük işler yapılabiliyor istenirse. (Marie Claire)
Tesadüflerle başlar her şey.

Ynt: Aylin Aslım ve Tayfası
« Yanıtla #264 : 10 Mayıs 2007 - 20:29:02 »

Çevrimdışı Franz

  • Aktif Üye
  • ****
  • İleti: 490
  • Cinsiyet: Bay
Marie calire gıbı bır dergı ıcın ust duzey bır roportaj olmus sankı  :şok:

Ynt: Aylin Aslım ve Tayfası
« Yanıtla #265 : 10 Mayıs 2007 - 21:16:51 »

Çevrimdışı zburnu31

  • Bizden Biri
  • *****
  • İleti: 1131
  • Cinsiyet: Bay
  • adamı deli etmeyin
bayağı faalmış fazla etkilenmeden gördüklerini dökmüş şarkılara iyi

Ynt: Aylin Aslım ve Tayfası
« Yanıtla #266 : 15 Temmuz 2007 - 18:41:11 »

Çevrimdışı a-sina

  • Üye
  • **
  • İleti: 35
  • Cinsiyet: Bay
arkadaslar uzun zamandır yok aylin nerelerde bilen varmı
yazmamışlar kaderimi kimseyle,
niceleri sarılmışlar sevgiyle,
uçan kuşlar dönmez geri güz diye,
yazmamışlar kaderimi.........

Ynt: Aylin Aslım ve Tayfası
« Yanıtla #267 : 15 Temmuz 2007 - 18:55:18 »

furkiii

  • Ziyaretçi
arkadaslar uzun zamandır yok aylin nerelerde bilen varmı

5 ağustos pazar günü zeytinli rock festte sahne alacak..en yakın haber bu benim bildiğim..aylin demişken ve merak ediliyoken bi de "aynazen" dergisindeki röportajını ekleyeyim dedim,buyrun..:





Bu şehir bir müzisyeni besler mi? Ya da ne açıdan besler?

Beslenme yolunuza biraz bağlı. Daha çok olumsuz duygular yazmaktan bahsediyorsak, evet, bu şehir olumsuz duygular yaratmakta çok başarılı. Çok yorucu, hayatın çok sert ve zor olduğu bir şehir İstanbul. Çoğu zaman gücünüzü emiyor, bezdiriyor insanı. Dolayısı ile bazen uzun süre bir şey yazamayacak kadar yorgun düşebilirsiniz. Küçük bir azınlık dışında herkesin hayatı çok zormuş gibi geliyor bana. Bazen dışardan bakmaya çalışıyorum insanların hayatlarına –başarabiliyor muyum bilmiyorum ama- “insanlar ne kadar zorlanıyor burda yaşamak için” dediğim çok oluyor.


Şarkılarınızda bir ozan tavrı var mıdır? Özellikle sözleri bu dünyaya ilişkin neler içerir?

Dış dünya da iç dünya da bu dünyaya aittir. Ama herkesin “bu dünya”dan anladığı çok farklıdır. Benim şarkılarımın hepsi hayata dair şarkılardır.


Sözlerde hep bir karamsarlık görüyoruz. Hiç mi güzel bir şey olmuyor bu şehirde?

Ben çok kapalı bir hayat yaşıyorum, evden ve Beyoğlu’ndan çıkmıyorum pek. Çıktığım zaman da sadece konser için çıkıyorum. Dolayısıyla şehrin güzelliklerini yaşayacak bir durumum olmuyor. Yapımla ilgilidir belki.


Sizin müziğiniz insanları nasıl değiştirebilir? Yaptığınız müziğin insanlarda nasıl bir etki yapmasını istersiniz?

Müzik her şeyi değiştirebilir. Büyük bir duygu devinimi yaratmasını isterim. Her şarkıda veya her albümde değil belki ama genel olarak, yaptığım müziğin insanları sarsmasını, oldukları yerden çıkıp kendilerine dışardan bakmalarını sağlamasını isterim. Kendi dünyalarına veya başkalarının dünyalarına başka bir gözle bakmalarını isterim. Ama bunu hafiften ve çaktırmadan değil de, daha bir tokat etkisiyle yapmayı tercih ederim.


Konserlerinizde bu etkiyi görüyor musunuz insanların gözlerinde?

Şarkıları bilerek gelen ve o hikayelere ortak olmuş insanlarda evet, bilmeyenler ise sanki hayatlarında ilk defa gördükleri bir şeyi izlermiş gibi bakıyorlar. Ben konserlerimde çok fazla konuşmuyorum mesela, bu konuda çok eleştiri alıyorum ama seyirciyle iletişim kurmanın yolu her zaman çok fazla konuşmak değildir. Ben orada onları bir şeyin içine çekmeye çalışıyorum.


Şarkı yazarken önce sözü mü yazıyorsunuz müziği mi?

Çok değişiyor. Mesela Gülyabani’de, sabah gözlerimi açtım ve direkt o geldi, söz ve müziğiyle birlikte.


Sizi bilenler “çok mütevazi”, “çok şirin bir insan” gibi tanımlamalar yaparken, bilmeyen insanlardan sürekli size karşı bir antipati söz konusu. H2000’de de sürekli bir agresif tutum içinde olduğunuz ve herkese emirler verdiğiniz gibi şeyler söyleniyor.

Ben h2000’in müziğinden sorumluydum. Eğer senin yanında on kişilik bir ekip varsa, onlara emir vermen gerekir ki bir şey yapsınlar. Bu eleştiriyi yapan büyük ihtimalle on beş yaşında bir çocuktur ve görevi varken ortadan kaybolup iki gün sonra çadırdan çıkmışsa benden nefret etmiştir, çünkü ben ona ağır konuşmuşumdur. Ki, o zaman ben de yirmi dört yaşındaydım! Bunlar çok subjektif gözlemler. Bu kadar izole bir hayat yaşayan, ortalarda gözükmeyen bir kişi üzerine nasıl bu kadar fikir yürütüldüğünü de anlayamıyorum.


Siz kendi dinleyicilerinizi iyi tanıdığınızı düşünüyor musunuz?

Yeni yeni tanıyorum. Şimdi fan siteleri var, yaptıkları yorumları okuyorum. Ama yine de bunu çok sık yapmamaya çalışıyorum çünkü o ilişkiyi de doğru bulmuyorum aslında. Eskiden daha iyiydi, şimdi bu aradaki mesafe kısaldıkça birbirinden olan etkileşim, çok doğal gelmiyor bana. Bir yandan insanları tanıma açısından önemli bir fırsat, diğer yandan insanların orada görünmek istedikleri kişilikle gerçeği ne kadar aynı, emin değilim.

Buralara gelirken “star olmak” gibi bir düşünce geçti mi aklınızdan?

Hayır. Ben her zaman insanların hayatlarında önemsediği, unutulmayacak şarkılar yapayım istedim. Çıkış noktam hiçbir zaman ‘kendim’ olmadı. Bir Sezen Aksu, bir Ajda Pekkan olamam, o çok ciddi bir mesai gerektiriyor. O kadar çok insanı etrafına toplamak, onlarla iletişim kurabilmek, hayatını kaplar insanın. Ben yanımdaki iki üç kişiye anca vakit ayırabiliyorum. Yeni albüm çıktığı zamanlarda çok fazla röportaj, foto çekimi oluyor ve sürekli kendimi anlatmak zorunda kaldığım için bir süre sonra insanlıktan çıktığımı hissediyorum. Daha verimli işlerle uğraşacağım yerde kendi reklamımı yapıyor olmak, çok hastalıklı bi şey. Hayat o kadar kısa ve yapılacak o kadar çok şey var ki, işte böyle zamanlarda sürekli bunun tedirginliğini hissediyorum. Çünkü benim varmak istediğim nokta, kendimi anlatarak, herkesin beni star olarak gördüğü yer değil de, “kendini iyi bir insan olarak yetiştirmiş, bize anlatacak hikayeleri var” dedirten bir yer. Bunun için de yapılması gereken star’lığın gerekleri değil. Kaldı ki biz herkesi aynı bizim gibi, müziği hayatının merkezine koymuş, çok önemli bir yer vermiş zannediyoruz ama aslında çok farklı. Kimisi için fonda çalan bir şeydir, kimisi için de arabasında kızlara hava atma amaçlı kullanılan bir gereç. Sen merkezine koyuyorsan, karşılığında da o şekilde yaşayan bir dinleyici bulursun. Bu benim işimi zorlaştıran bir şey değil ama Türkiye’de müziği arkada çalan bir şey olarak görenlerin sayısı, dinlerken müziğe emek harcayanlardan maalesef çok daha fazla.


Peki müzik yapan ve bir hayat biçimi olarak müziğin içinde duran bir kadın olarak ne hissediyorsunuz?

Özellikle kadın olduğum için bir zorluğu olduğunu düşünmüyorum. Şu açıdan zor olabilir, çok gündelik yaşıyorsunuz, geleceğe dair garantili bir takım planlar yapamıyorsunuz ve büyük çoğunluğa hitap eden bir müzik yapmıyorsanız, hayatını düzene koymak gibi bir şey pek söz konusu değil.

« Son Düzenleme: 15 Temmuz 2007 - 18:58:08 Gönderen: furkiii »

Ynt: Aylin Aslım ve Tayfası
« Yanıtla #268 : 15 Temmuz 2007 - 18:57:17 »

furkiii

  • Ziyaretçi
Siz huzur bulmak için ne yapıyorsunuz, müzik yapmadığınız zamanlar dışında?

Yalnız kalıyorum. Yaşadığın evi çok kendine özel kılan şeyleriyle tekrardan bütünleşmek mesela. Evi bir canlı gibi hissetmek. Kendine çizdiğin alanla bir iletişime geçmek. Mekanla, etrafındaki her şeyle kendini bir bütün gibi hissetmek, bu bir meditasyon zaten. Sadece oturuyorsun ve huzurlusun. Toprağı nadasa bırakmak denir, dinlendirirler, hiçbir şey koymazlar hani.. Onun gibi. Sanırım beni en çok dinlendiren şey de bu. Hiç de öyle heyecanlı bir hayatım yok! Bir de eskiye oranla çok daha az müzik dinliyorum, bunu fark ettim. Bir müzikle yaşamışsın bir şeyleri, o artık bir döneminin sonundtrack’i olmuş, bazen ona dönmek istemiyorsun.


Reddettiğiniz bir müzik türü veya parça var mı?

Reddettiğim değil de, dinlemediğim müzikler var. Mesela o neşeli latin müzikleri. Beni Rio Karnavalı’na bıraksalar, ben deliririm herhalde. Çocukken bir ara çok ciddi İbrahim Tatlıses dinledim. Hem şarkılarını çok seviyordum hem de söyleyişini beğeniyordum. Hala da radyoda çaldığını duysam, eğer sevdiğim bir parçasıysa radyoyu kapatmam. Kendi parçalarımın da büyük bir çoğunluğa hitap etmemesinin böyle bir sebebi var. Çok ‘bizden’ izler taşımıyorum ben. Taşıması veya taşımaması için de özel bir çaba sarf etmiyorum. Bazı şarkılarımda kendiliğinden o tür yerel ezgiler çıkıyor melodi veya düzenleme olarak. Mesela “Dalgalar” türkü gibi bir parça. “4 Gün 4 Gece” de öyle. “Ahh”, “Gülyabani”.. yaklaşırsa daha türküye yaklaşır gibi oluyor sanki. Halk müziği o kadar rock ‘n’ roll bir müzik ki bence.. o yüzden bu kadar rahat bir araya gelebiliyor. Ama ben çocukluğumdan beri ne arabesk dinledim, ne de arabesk dinlenilen bir evde yaşadım. Türk sanat müziği dinlenirdi bizde. Çok yakın arkadaşlarım var mesela, Orhan Gencebay hayranı. Öyle bir damarları var ama o bende yok. Onlar hep birlikte kendilerinden geçip şarkılar söylerken ben sözlerini bile bilmiyordum. Ama bu benim daha kötü bir müzisyen olduğum anlamına gelmez. Bir müzisyeni fazla doğulu veya fazla batılı diye eleştirmek bence çok anlamsız.


Bir takım filmlere de müzik vermişsiniz. Bu insanların sizin müziğinizi seçmelerinin sebebi neydi sizce?

İki Genç Kız filmine ilk albümden “Keşke”yi verdim, Duvara Karşı’ya “Senin Gibi”, Döngel Kârhanesi “Ben Kalendermeşrebim” ve “Olduğun Gibi”. Teoman’ın filmine de (Balans ve Manevra) Bazı Yalanlar’ı söyledim. Bütün bu filmlerin ortak bir noktaları var. Şehir hayatını anlatan filmlerde bazı şarkılarım iyi bir fon müziği oluşturuyor demek ki. Ama sadece şehirli olmak da değil, bu filmlerin başka özellikleri de var. Daha çok karanlık iç dünyaları. Ortak nokta bu. Karanlık.


Sahneye çıkmadan yarım saat önceki ruh haliniz nasıl oluyor?

Siz kendi hikayelerinizi yazmışsınız ve oraya bunu paylaşmak için insanlar gelmiş. Bu hem egoyu okşayan bir şey, hem de bir onaylanma hissi yaratıyor insanda. O insanlar senin hangi şarkıyı söyleyeceklerini biliyorlar ve onun için geliyorlar oraya. Yazdığım şeyleri paylaşmış insanlar geliyorlar ve güçlü hissediyorsun kendini. İnsanlara onların ifade etmek istedikleri şeyleri yazmışsın, onların hislerine tercüman olmuşsun, bir nevi sözcüleri gibi oluyorsun ve bu her açıdan çok yüksek bir his.


Peki güzel geçen bir konserin sonrasında neler hissediyorsunuz?

O zaman hislerim daha da katlanmış bir hale geliyor. Yaptığım şeyi iyi yapıyorum demek ki ve yalnız değilim, bunlar en baskın duygular. Yalnız olmadığın hissi insanın en temel duygusu bence, bu aşkta da böyle. Beni anlayan bir insan diyorsun ve aslında sen orda kendini onaylıyorsun. Konserde de senin gibi insanlar olduğunu görüyorsun. Ama uzun bir süre iş yapmayınca, konser falan olmazsa, yalnız olmadığını unutuyorsun ve o zaman çok fena üstüme geliyor her şey. Bu işin zorluğu da bu, çok hoş duyguları, çok uçlarda yaşayabiliyorsunuz. Öyle bir konserden sonra eve gidiyorsunuz ve yalnızsınız. Ondan sonra iki ay hiç konser olmuyor. O insanlarla çok bir araya gelme fırsatı bulamıyorsunuz ve yaptığınız işin anlamını unutmaya başlıyorsunuz. Sigarayı bıraktığınızda hissettiğinizdeki yoksunluk hissi var ya, aynen onu hissediyorsunuz.


Edebiyattan etkilendiğiniz oluyor mu şarkı sözü yazarken?

Şiir olmuyor pek de, insan psikolojisi üzerine okuduğum kitaplardan çok malzeme çıkıyor. Bu beni harekete geçiriyor diyeyim, ama direk şunu okuyayım da şarkı sözü çıkarayım demiyorum. O gözle bakmıyorum kitap okurken. Mesela bir psikiyatristin yazdığı bir kitap, karşılaştığı ilginç vakaları yazıyor. Bu albümde “Böyledir Bu işler” diye bir şarkı var, bir kızla bir erkeğin hikayesi. Bunun gibi şeyler bazı şairlerin şiirlerinden daha uygun oluyor yazmaya. Başkalarının hikayelerini yazmayı denemek istedim bu albümde. İlk albümden bu yana kendini anlatmaya doyamayan o kadar çok insan tanıdım ki, artık kendini anlatma fikri bile beni çok sıkmaya başladı.


Müzik dışında kalan zamanlarda ne yapıyorsunuz?

Dünya işleriyle uğraşıyorum mecburen. Yemek yapmıyorum. Eskiden yapıyordum ama şimdi nasıl yapıldığını bile unuttum. O döneme ait birçok şeyi silmişim zaten kafamdan.


Bu bir değişim mi? Bu değişimden hoşnut musunuz?

Değilim. Değişimden hoşnutum da bu kısmından hoşnut değilim. Bir dönem daha küçük bir arkadaş çevresiyle mutlu olmayı tercih ediyorsun, sonra daha bir sosyalleşiyorsun. Bazı insanlar çok dönem dönem yaşarlar ve sonra o dönemdeki hallerinden çok sıkılırlar. Ben de böyle oldum, eskiden çok daha gülen eğlenen, başkalarıyla daha ilgili, neşeli bir insandım ve artık sıkıldım bu halimden. Bilmem, belki tekrar değişirim. Hayatın ne getireceği hiç belli olmaz.

Ynt: Aylin Aslım ve Tayfası
« Yanıtla #269 : 15 Temmuz 2007 - 19:53:25 »

Çevrimdışı Lost-AnqeL

  • Aktif Üye
  • ****
  • İleti: 287
  • Cinsiyet: Bay
Özlem'de Latin dinleyince fıtık oluo biliyorum..
Aylin severiz ya..
Arayı fazşa uzatmaması iyi olur..
Güldünya favorimdir..
Onun İçin ÜzüLdüm..
Belki Birgün O)Da Sever..