Kargo Hakkında...
gün gelir kapımdan bakıp içeri girersin
gün olur bu ıssız yeri terk eder gidersin..
her taraf sessiz olur karanlıkda kayboluruz. kaldırımlardaki su birikintilerine yağmur damlaları düşer dalgalar halinde yayılarak. aklımıza hiç bilmediğimiz bir şiirin sözleri gelir. ama bir anlık. o an insana bir ömür kadar uzun gelir. insanlığın en üyük eseri fısıldanmıştır kulağına. kargo bu fısıltıdır işte. aşkı bomboş bir park yapar ve beni o banklarda oturtur.
her dinlenildiğinde ayrı bir odanınn kapılarını açar beynimizin içindeki. bizi kendimizle hislerimizle kızgınlıklarımız acılarımız düşlerimiz yenilgilerimiz beklentilerimiz hiç elde edemediklerimizle tanıştırır. bizi anlatır kendimize. bazen asla konuşamayacağımız şeyleri bağırır kulaklarımıza. biz korkarken düşünmekten gitarlar çın çın, korayınsa tok sesiyle ağlar kulağımıza. bizi bize tanıştırır bazen de bunu yaparken muhakkak canımızı acıtır ve biz bunun pahasına dinleriz.
sen bir meleksin...
sen bir meleksin...
bir tablodur kargo. uhrevi bir tablo. bana her zaman michalengelo nun melekler tablosunu hatırlatır; günahsız uçarı, sevecen ama bir o kadar da ciddi. sanki şarkıları çeşitli hayatların son provalarıdır. davulun her bir vuruşu koray dan daha fazla şey anlatır bazen. kargo yalnız dinlenir bence. Tek başına. İnsanın sırlarına, çağırılmadığı halde katılır, ortak olur. Teklifsiz ve buyurgan olacak kadar pervasız ve küstahtır ama her zaman kendini sığdıracak bir kalıp bulur.
ifaden de kararsızsın...
ışıkların altında..
sorgular bizi, bizi biz yapan şeyleri. inandıklarımızı hayatımızı kendi cennetimizi ve cehennemimizi anlatır bize. kargo dinlemek bence cesaret ister. ben her farklı hissedişimde kargoyu nedense playerımda çalar bulurum: cevabını hiç bilmediğim bir sorudur bu. bu kadar derinlerine iniyor bu kadar rahatsızlık verip seni düşündürtüyorsa neden dinliyorsun diye soracaksınız! onun cevabı da yine onlarda gizli;
insanlar hep tersine!...
Weee!