Anket

En beğendiğiniz Sertab Erener albümü hangisi?

Sakin Ol! - 1992
2 (8.3%)
Lâ'l - 1994
2 (8.3%)
Sertab Gibi - 1997
9 (37.5%)
Sertab Erener - 1999
4 (16.7%)
Sertab - 2000
2 (8.3%)
Turuncu - 2001
1 (4.2%)
No Boundaries - 2004
0 (0%)
Aşk Ölmez - 2005
1 (4.2%)
The Best of Sertab Erener - En İyiler - 2007
1 (4.2%)
Sertab goes to the club - 2007
0 (0%)
Sertab Erener Otobiyografi: 15. Sanat Yılı Konseri - 2008
0 (0%)
Painted on Water - 2009
0 (0%)
Rengarenk 2010
2 (8.3%)

Toplam Oy Verenler: 24

Gönderen Konu: Sertab Erener  (Okunma sayısı 39682 defa)

Sertab Erener
« Yanıtla #60 : 16 Şubat 2005 - 14:59:54 »

Çevrimdışı sinem

  • Aktif Üye
  • ****
  • İleti: 387
  • Cinsiyet: Bayan
    • http://ozlemtekin.biz.
> ne iğrenç bi film di ya şans kapıyı kırınca....müziklerini tam hatırlamıyorum ama..
!!-- ÖZ'ÜNLE KAL--!!

alayına İSYAN ölümüne TEKİNİZM


Özlem Tekin

Sertab Erener
« Yanıtla #60 : 16 Şubat 2005 - 14:59:54 »

Sertab Erener
« Yanıtla #61 : 20 Şubat 2005 - 21:40:08 »

Çevrimdışı SeZzZ

  • Yönetici
  • ******
  • İleti: 1062
  • Cinsiyet: Bay
  • Delicious Demon!
yaa sertab fanlarının hazırladığı sitede FORUM'a girmiş... Off nerde özlem de gelse??
10...     9...     8...     7...     6...     5...     4...     3...     2...     1...     0...    BOO!! :çiçeeK:    :dans:    :yeehu     

Sertab Erener
« Yanıtla #62 : 24 Şubat 2005 - 09:45:31 »

Çevrimdışı hotkadir

  • Üye
  • **
  • İleti: 50
setab =başarı.... :D  :lol:
bende bide F16 WAR..

Sertab Erener
« Yanıtla #63 : 26 Şubat 2005 - 21:26:55 »

Çevrimdışı sinem

  • Aktif Üye
  • ****
  • İleti: 387
  • Cinsiyet: Bayan
    • http://ozlemtekin.biz.
> başarılı olduğu kesin.tr'i ii sindirmiş
!!-- ÖZ'ÜNLE KAL--!!

alayına İSYAN ölümüne TEKİNİZM


Sertab Erener
« Yanıtla #64 : 27 Şubat 2005 - 21:48:56 »

Çevrimdışı GOKCE

  • Aktif Üye
  • ****
  • İleti: 311
  • Cinsiyet: Bayan
Sertab foruma gırıyor ve bana cevap yazdı ozel mesajıma ve foruma gokcecım dedı cok tatlı=)

Sertab Erener
« Yanıtla #65 : 27 Şubat 2005 - 22:44:46 »

Çevrimdışı escape

  • Yepyeni Üye
  • *
  • İleti: 11
    • http://
ben  başlığa  dair  konuşmak  istiyorum.. seftep  erener bence  hem sesiyle  hemde özelyaamındaki profesyonelliğiyle  adını türk müzüine  damga olarak  vurmuşdur.. umarım  bazı  sanatçılarda  sertep ereneri örnek  alır :wink:
you never will be  alone

Sertab Erener
« Yanıtla #66 : 01 Mart 2005 - 11:00:37 »

Çevrimdışı SeZzZ

  • Yönetici
  • ******
  • İleti: 1062
  • Cinsiyet: Bay
  • Delicious Demon!
Alıntı yapılan: GOKCE
Sertab foruma gırıyor ve bana cevap yazdı ozel mesajıma ve foruma gokcecım dedı cok tatlı=)


madonna dimi nicki?
10...     9...     8...     7...     6...     5...     4...     3...     2...     1...     0...    BOO!! :çiçeeK:    :dans:    :yeehu     

Sertab Erener
« Yanıtla #67 : 01 Mart 2005 - 12:15:28 »

Çevrimdışı GOKCE

  • Aktif Üye
  • ****
  • İleti: 311
  • Cinsiyet: Bayan
Evet madona=)

Sertab Erener
« Yanıtla #68 : 01 Mart 2005 - 19:43:16 »

Çevrimdışı GOKCE

  • Aktif Üye
  • ****
  • İleti: 311
  • Cinsiyet: Bayan
Sızce sertabın yenı albumu nasıl olcak

Sertab Erener
« Yanıtla #69 : 01 Mart 2005 - 19:50:31 »

Çevrimdışı wernoa

  • Yepyeni Üye
  • *
  • İleti: 0
  • psychopath
    • http://www.ozlemtekin.biz
sadece yurtdışında çıkıcak bi albümü vardı o çıktı mı çıkmadıysa o güzeldi tv.lerde duydugum kadarıyla..
bir kadeh şarap, bir nefes duman, bir sıcak gülüş bana yeter..

Sertab Erener
« Yanıtla #70 : 02 Mart 2005 - 12:10:12 »

Çevrimdışı theBad

  • Daimi Üye
  • *****
  • İleti: 631
  • Cinsiyet: Bay
sertab erener...

sertab ne demek???

Sertab Erener
« Yanıtla #71 : 08 Nisan 2005 - 18:25:01 »

Çevrimdışı GOKCE

  • Aktif Üye
  • ****
  • İleti: 311
  • Cinsiyet: Bayan
Sertabın çok yakında albümü çıkıyor bekliyorum sabırsızlıkla.
« Son Düzenleme: 13 Nisan 2007 - 16:22:39 Gönderen: furkiii »

Sertab Erener
« Yanıtla #72 : 09 Mayıs 2005 - 17:07:54 »

Çevrimdışı wernoa

  • Yepyeni Üye
  • *
  • İleti: 0
  • psychopath
    • http://www.ozlemtekin.biz
Orman Perisi Sertab



Bu sefer, zaman zaman çekilmez olan şu hayata sesiyle renk katmış, zamanında "gitti gidiyor yaralı yüreğim" diye ağlatmış, vakit geçmiş "uzanmışım kumsala" diyerek coşturmuş, Eurovision'da göğsümüzü kabartmış, sade hayatıyla, pozitif enerjisiyle sevgi saygımızı kazanmış minnacık bir kadına; Sertab'a düştü yolum. Yeni albümü çıkıyormuş...

Damla'nın röportaj maceraları devam ediyor. Heyecanla tutuyorum Bebek yolunu. Sabah sabah deniz havası alıyorum, iyi de geliyor. Yeni albümünü yapmış, yogaya tur bindirmiş, hayatın nehrinde akmayı kendine ilke edinmiş bir şekilde buluyorum Sertab'ı karşımda. Senelerdir arkadaşım olan sesini görüntüsüyle bütünleme şansına çok seviniyorum. Oturup çay içiyoruz ve sohbet ediyoruz. İçim neşeyle dolmuş olarak ayrılıyorum yanından. Aklıma ilk gelen imgeyi tutuyorum ve hislerimi tanımlıyorum; "Sertab bir orman perisine benziyor sanırım ya da Peter Pan'ın peri arkadaşı Tinkerbell'e." Bu işte perili, büyülü kokular alıyorum diyorum ve fazla uzatmadan sohbetimizin ayrıntılarına geçiyorum:

- Kimlerle çalıştınız "Aşk Ölmez"i hazırlarken?
Sadece Demir'le birlikte sözleri ve besteleri yaptık sayılır. Böyle tam bir ev yapımı albüm oldu (gülüyor).

- Yeni albümde neler var?
Sözlerin çoğunu ben yazdım bu sefer. Bu albümde kendi performansımla ilgili birçok konuda Don Kişot gibi davranabildim. Sahne üstünde de yaşamda da kendime güvenimi ispatladım yıllar içersinde, o konuda şüphem yok. Sahneye çıkarken hiçbir zaman "Ay, şunu da söyleyemezsem" diye bir korku yaşamıyorum, çok doğal bir reflekse dönüştü artık şarkı söylemek, açıyorum ne varsa onlar çıkıyor. Dans ediyorum mesela, öyle gözümü kapayıp meditasyon yapar gibi. Söz yazmaktaki ilk denemem bu albüm. Şimdiye kadar hep çekincede kalmıştım. Bir de benim için çok önemli insanlar var, geçmişte birlikte çalıştığım, değer verdiğim ve bu yüzden kendi çıtanı onların olduğu yere koyuyorsun, oraya kadar çıkmak istiyorsun. Bu düşünce beni hep bir şekilde durdurmuş demek ki. Bu sefer hadi bakalım dedim ve yazdım. Ortaya çıkanı da beğendim açıkçası, zaten yeterli olmadığını düşünsem yine başkalarından yardım alırdım.

- Eski albümlerinizden "Lal" ve "Sertab Gibi" klasikler arasına girdiler şimdiden. O zamandan bu zamana hayatınızda ve müziğinizde neler değişti?
Profesyonel anlamda deneyim kazanıyorsun gittikçe, hayatta da duruşun değişiyor, değişime uğruyorsun. Ben değişimden yanayım. Sahip olduğum özellikler için "Bunlar sonsuza kadar benimdir" diyenlerden değilim. Uyuşmaz olanları, değişmesi gerekenleri, bence ya da başkalarınca hatalı olan ya da iyi kötü ne varsa hepsini gözden geçirip birazcık daha insan olmaya çalışıyorum. Yaş da alıyorsun bir yandan, kendi kuşağının laflarını, cinsiyetin belirginliğini taşıyorsun müziğe. Yazdıklarıma baktıkça bir kadının sözleri olduğunu görüyorum. Daha tam olmasa bile yavaş yavaş olgunlaşmak bu herhalde. Ben değişince ürettiklerim de benimle birlikte değişiyorlar tabii ki.

- Doğu felsefeleriyle, yogayla ilgili olduğunuzu biliyoruz. Devam mı, nasıl gidiyor?
Tur bindirdim yogaya. Bu işlere yogayla başlanıyor ama biraz daha derinleştirdim. Çok az insanın bildiği bir Çin çalışmasını yapıyorum artık, onun yanında da meditasyon yapıyorum.

- Ben değişimden yanayım dediniz ya demin, o da bu düşünce akımlarının bir etkisi olabilir mi? 'Nehirle birlikte akmak, durağan olmamak' Doğu felsefelerinin temelinde var olan bir düşünce değil mi?
Evet. Akmak. Geçmişi sırtlamadan, gelecek için endişelenmeden, keyfini çıkararak yaşamak.

- Sri Lanka'ya tsunamizedelere yardıma gitmişsiniz. Neler gördünüz oralarda? Bir de İzmit'te aynı felaketi yaşamamış olsak yine de duyarlı olur muyduk bu derece?
Olmayabilirdi. Çok yakınına düşen bir bombadan etkilenmek çok mümkün tabii ki. O kadar uzakta bir yere gitmek ihtiyacı hissetmeyebilirdim. İzmit Körfezi depreminde de gitmek istemiştim, arkadaşlarım zorla tuttular beni burada. Herkes "Aklında böyle şeyler kalmasın, çok fazla yıpratıcı görüntüler, izlerdiyerek korudu beni. Sonrasında o bölgeyi gördüm, çok etkilendim. Tsunami ise bunun 30 katı büyüklüğünde bir deprem. Çok daha fazla kayıp var. Öte yandan oradakilerin yaşamları bizimkilerden zaten daha kötü. Eğer dünyanın kaç bucak olduğunu görmek istiyorsa insanlar gitsinler bir görsünler derim. Ben birçok yeri gezdim dünyada ve her seferinde Türkiye'ye dönerken farkları görmemek mümkün değil. Fakat ilk kez Sri Lanka'dan Türkiye'ye döndüğümde, burası Amerika gibi gözüktü gözüme. Böyle bir fakirlik ve pislik başka yerde görmedim. Zannediyorum biraz da inanışlarla ve felsefeyle doğru orantılı.

- 'Kötülük dışardan içeri girmez ancak insanın içinden dışarı çıkabilir' derlermiş...
Aynen öyle. Bazı şeyler vardır bir de, yoruma açık tabii: Tsunaminin etkilendiği kıyıyı 67 saat süren bir yolculukla boydan boya gezdik. Yol üstünde hiçbir şey bırakmamış, bitki örtüsünü, toprağı hepsini alıp götürmüş. Koca koca elektrik direklerini yerde top olmuş vaziyette gördüm ama Buda heykelleri, yüzlerinde o huzurlu gülümsemeyle oturmaya devam ediyorlardı.

- Bu çeşit toplumsal felaketler bizi kişisel felaketlere hazırlık olmaya da itiyor biraz. Sizin felaketlerle ilgili düşünceniz nedir?
11 yaşında bir gün ilk kez kolit ile karşılaştım. Çocuk yaşta çok da fazla önemsenmiyor ama sonraki 25 sene bununla uğraştım. Bu yüzden yaşamla ölüm arası gidip gelmeye alıştırdım kendimi. Çok zor zamanlar da geçirdim. Yaşamın bir pamuk ipliğine bağlı olduğunu biliyorum. Beni Doğu felsefelerine iten şey de bu herhalde, bu konularda çok fazla düşünmek durumunda kaldım. Hayatla, ölümle kendimle ilgili soruları sormaya çok küçük yaşta başladım. Hayat seni bir yerde sıkıştırınca bu tip şeyleri düşünmeye başlıyorsun. Beynime ölümden korkmamayı, yaşamın da keyfini çıkarmayı yerleştirdim.

- İstanbul Belediyesi'yle hayvan barınakları hakkında bir çalışma yapıyormuşsunuz? Sizi Panter Emel'le sokaklarda kolkola mı göreceğiz yoksa?
Ezelden beridir hayvanları çok severim. Bir kedim, bir de köpeğim var. Hatta yaşlanınca Brigitte Bardot gibi bir çiftlikte yaşamayı hayal ediyorum. Hayvan hakları konusunda çalışan arkadaşlarım var. Ben onların açması zor olan kapıları daha kolaylıkla açabileceğimi düşünerek destek olmaya çalışıyorum. Belediye başkanıyla da barınakların iyileştirilmesi konusunda konuştuk. İstanbul'da örnek bir barınak yapmaya başladılar bile.

- Son zamanlarda gündemimizde bir karikatür mevzu var biliyorsunuz. Sizi bir hayvan olarak resmetseler dava açar mısınız?
Galiba hiçbirine bozulmazdım ben. Bütün hayvanlar gözüme çok güzel gözüküyorlar çünkü. Zaten bütün insanlar bir hayvana benzer gibi geliyor bana. Bu yüzden hoşuma bile gider.

- Siz hangi hayvana benziyor olabilirsiniz?
Sanırım köpeğim Can'a benziyorum gittikçe. (Can golden retriever cinsi bir köpekcik.) Hayvanlar ve sahipleri bir zaman sonra birbirine benzerler, tıpkı karı kocaların birbirlerine benzemesi gibi.

- Demir Demirkan'la 7 senedir berabersiniz. İlişkinize devleti, imzayı karıştırmamış olmaktan memnun musunuz?
Ben 21 yaşında ilk evliliğimi yaptım, sonra 2. olarak Levent ile evlendim, 6 yıl da onunla sürdü, sonra Demir ile tanıştım. Tanışalı beri birlikteyiz. Bizim de tabii ki bir sürü gelgitlerimiz oluyor herkes gibi ama sonuçta ortak bir dil yaratabildik hayatta. İkimiz de büyüdük, olgunlaştık. Birçok konuda büyüyor insan, ama iş kadın erkek ilişkilerine gelince kendini eğitmek iyice zor bir şey. Biz birbirimizi birey olarak kabul edebildik, herkes kendi yaşantısını, kendi haklarını, alanlarını koruyup ama aynı zamanda birlikte yaşayabilme sınavını geçtik. Benim ilişkim için devlet tastiğine ihtiyacım yok artık diyebiliyorum. O hevesleri gençken yaşadım, şimdi gerek duymuyorum.

- İkili ilişkilerde zor olan acaba karşındakini değiştirmeye çalışmaktan vazgeçmek midir?
En büyük hata bu bence. Çünkü aslında sana deli dolu gelen, senden farklı hatta sana tamamen zıt özelliklere aşık oluyorsun. Sonra ise onlardan kurtulmaya çalışıyorsun. Bu kurtuluş ilişkiyi de bitiren şey.

- Partnerini kendine benzetiyorsun ve sonra sıkılıyorsun ondan....
Hem sıkılıyorsun hem de karşında düz duran biri varsa bu çabayı reddediyor otomatik olarak. Kendi birey olma haklarını, alanlarını kabul edip onlar içinde ortak bulduğun değerlerle, mutluluklarla yetinip onunla devam etmek gerekiyor tabii ki. Fakat uygulamada çok zor bir şey bu konuştuğumuz. İlk önce teoriyi anlıyorsun sonra bilgi alıyorsun ama uygulama uzun bir süre alıyor. meli'ler, malı'lar süreci de zor ama kendiliğinden akmaya başladığı andan itibaren kolaylaşıyor.

- Çok karakteristik ve değişmezmiş gibi görünen bir tipiniz var bence ama yine de bir sürü değişiklik yaptınız görüntünüzde. Saçlar sarı oldu, gösterişli kıyafetler falan... Nasıl bir süreçti bu, nasıl ikna oldunuz?
Genel olarak bu konularda ben kendi bildiğimi okurum havasındayım ama bazen duvara çarpıyorsun, bazen iyi oluyor, ekip çalışması içindeyken onların dediklerini yapmak gerekiyor. Mesela Eurovision için sarı saç yapmak istememiştim, kendimi sarı saçla düşünemediğim için ama arkadaşıma teslim oldum. Herhalde bir bildiği var diye güvendim. Kıyafetiyle, saçıyla bir tasarım yaptı kafasında, ben de tamam dedim. Bana sorarsan hayatımda sarışın olmayı asla aklıma getirmedim. O bir gecelik bir şovdur diye yaptım. Değişiklikler konusunda çok uçlar olmadığı sürece kişiliğini nasıl değiştiriyorsan görüntüyü de öyle değiştirebilirsin. Kemiğine müdahale etmiyorsan sorun değil.



Damla Çeliktaban
bir kadeh şarap, bir nefes duman, bir sıcak gülüş bana yeter..

Sertab Erener
« Yanıtla #73 : 10 Mayıs 2005 - 19:47:06 »

Çevrimdışı GOKCE

  • Aktif Üye
  • ****
  • İleti: 311
  • Cinsiyet: Bayan
Roportajı nerden buldun?

Yenı sarkıları cok guzel
« Son Düzenleme: 13 Nisan 2007 - 16:23:24 Gönderen: furkiii »

Sertab Erener
« Yanıtla #74 : 10 Mayıs 2005 - 20:19:28 »

Çevrimdışı wernoa

  • Yepyeni Üye
  • *
  • İleti: 0
  • psychopath
    • http://www.ozlemtekin.biz
> cosmopolitan :lol:
bir kadeh şarap, bir nefes duman, bir sıcak gülüş bana yeter..