ARZU ÇAĞLAN tarafından Radikal 'de yayınlanan yazı:
Eski Forumdan...
Cızırtılı bir radyo çalan taksinin içinde kafanızı cama yaslamış, eve dönerken yüksek apartmanların pırıltısı gözleri yavaşça okşar. Işığı yanan dairelerin hikâyesini tek tek bilmek, içinde yaşayanlar kadar hayata dahil olmayı başarmak istersiniz, olmaz. Çok kolay değildir. Buna, geceleri kendini dünyanın en dokunaklı insanı sanma hali denir, neyse ki çilek reçeli ile geçer, sabah olunca. Ya da bir kaset mesela, Özlem Tekin'in son albümü "Laubali" takılır dinlenir. Hepsi bu...
Sıcak geçen günlerden memnun tek canlı türü salyangozun yüzlerce yumurtasını ıslak toprağa bırakma tadını yaşadığı bir gündü. Sümüklü böceklerin aksine, ben Red Kit'in zifte batırılmış, üstüne tüyler ekilmiş .....ları kadar mutsuzdum, ta ki konuğum gelene kadar. Özlem Tekin, kıskandıran enerjisi ve mavi boncukları ile geldi. Onun hakkında yazı yazmanın çok keyifli olduğunu itiraf etmeliyim. Tıpkı, Hollywood'un hâlâ Nazi Almanya'sı hakkında senaryolar çıkarabilmesi gibi, onun için de bir sürü şey söylemek mümkün.
Sarılıp, öpüştükten sonra dövmelerin artmış, ne kocaman diyorum, kendi koluna yeni görmüş gibi şaşkınlıkla bakıp, "Öcü, öcüm bu" diye tıslıyor. Bir evde kalmış teyzeye benzediğimi biliyorum ama saçları sahiden çok tuhaf. Bu rasta modeli yıkanmıyormuş ha, diye sorunca, o tevazu içinde cevaplıyor, "Yok yıkanmayan dredlock. İnsanın kendi saçı ile yapılıyor. Bu rasta. Sentetik çamaşır gibi yıkanıyor ipe sermek lazım, ama hiç kurumuyor." O zaman yıkama hiç diyorum, hıh diyor kikirdeyerek, "S....li bakkal gibi olurum."
Özlem'in frekansına girmek pek kolay değil. Her an, şapkanın içinden tavşanı pişirip çıkartacakmış gibi duruyor. Hayırlı uğurlu olsun, çılgın kasetiniz olmuş diyorum, her dediğime gülüyor benim bugün, "Çılgın değil, daha çok karışık kaset gibi. Hani eskiden yapardık en sevdiğimiz şarkıları bir kasete çekerdik, öyle oldu." İlk çıkış şarkısı "Laubali", ilk dinleyişte kişiyi derinden yaralayan, hatta ısıran ve kanatan bir eser. Söz ve müzikte Fergan Mirkelam imzası var. Özlem, "Fergan bize Rıza Erekli'nin stüdyosunda sürekli baskınlar yapıp, kamerasıyla bize zorla mizansenler yaptırıyordu, çok eğleniyorduk. Ona boş gelme beste getir kardeşim dedim, yapmış getirdi. Tabii çok sevindim" diye anlattı. Furby gibi yorumun var deyince, bir an donakaldı sonra hemen kendini toparlayarak, "Daha önce hiç furbiye benzeten olmamıştı teşekkürler" dedi. Biraz Blondie havası da var diyorum, bu hoş bir benzetme olsa gerek, "Doğru bu albümde seksenlerin disko tarzında iki şarkı var. Çünkü şu anda çok trendy yurtdışında. Bu afro discolar. Hadi patenleri giyelim, saçları kıvırcık yapalım" diyor karşımda dans ederek. Hem de tıpkı John Travolta gibi. Belki o yüzden Olivia Newton John, ona ithaf edelim bunu diye önerince, "Peki" diyor. Yani Olivia'yı bir yerde görürseniz söyleyin. "Sorma" adlı şarkı ona adanmıştır. Ne güzeldi şu seksenli yıllar. Duran Duran, perma ve vatkanın saltanatı, aerobik ve AIDS öncesi son faaliyetler. Üstelik o zaman daha Calvin Klein don reklamları da yoktu ortalıkta.
Özlem bu röportajda metal dünyasını ayağa kaldıracak açıklamalar bile yaptı. Bakınız, "O seksenli yıllarda ben feci metalciydim. Kara giysiler, ölüm makyajları içindeydim. Deep Purple, Judas Priest takılıp, disco dinleyenlere yağkkh yapardık. Ama şimdi yeni soundlar içinde bu disco sample'ları kullanılınca bayılıyorum" acı bir itiraf değil mi? Sen artık yemek de yaparsın, önce disco sonra domestik hobiler deyince çok şaşırıyor, "Senin yemek demen ilginç, çünkü ben de kasetim için böyle bir örnek verecektim. Diskocu olduk diye her gün pizza yemiyorum, hâlâ Marilyn Manson'a hayranım" diyor dudaklarını büzerek, ben telaş içinde lafını kesip, "O adam etek giyiyor ama" diyorum, Özlem "Olsun o adam jartiyer de giyiyor" diyor. Bence Manson'un etekle dolaşmasının tek sebebi bir bacak arası isilik problemi yaşıyor olması, ama rock camiası bunu bilmiyor.
Özlem fonda kendi şarkıları çalarken zaman zaman kendini tutamayıp, sert manitu çığlıkları attı. Ben kaşlarımı çatarak, bırak şu rockçu ayaklarını sen artık diskocusun, yakında Latin rüzgârına da kapılırsın diyorum, mavi ojeli parmakları ile yüzünü örtüp, haykırarak, "Her şey olabilir ama söz sana, and bile içebilirim, Latin olmaz" diye sakinleştirdi beni. Size bir soru: Güzel beyaz bir beyin tekiyoros tekiyoros diye bir Latin ezgisine nasıl dayanır? Cevap: Dayanmaz. Peki tekiyorosçulara gıcık kaptığımızı, onları tenha bir sokakta kıstırıp döveceğimizi söylesek yanlış olur mu? Hayır, ne münasebet.
Garip ama gerçek: Doğuş ile Özlem düet yapmış. Özlem bunun hassas bir konu olduğunun bilincinde, bu kez gülmeden anlatıyor, "Doğuş çok iyi bir şarkıcı, inanılmaz bir performansı var, beni hayranlıklar içinde bıraktı. 'Yazmamışlar', damardan bir şarkı. O ruh hali içinde yazıldığı için etnik bir şeye ihtiyacı vardı, daha biz karar vermemişken Doğuş izne geldi, yerde ararken gökte bulduk, kırmadı bizi. Söz verdi klipte de hem ters takla atacak, hem gözyaşı dökecek" diyor. Aslında, Teoman'la da bir düet var, ama Teoman ve Özlem bu sırada bir olgu, tıpkı kadayıf ve kaymak gibi. Şaşırtmaz kimseleri. Özlem'in kendi bestesi "Yazmamışlar", müthiş bir şarkı. Doğuş düette çok farklı. Tanışmak çok kolay oldu, sevişmek niye böyle zor yazmamışlar kaderimi kimseyle sarılmışlar niceleri sevgiyle.
Çılgın kadın olmanın yükü öyle ağırdır ki, yataktan kalkmak bile istemez çılgın kadın. Hele bir de su yatağında uyanmışsa, o zaman sahiden zorlaşır. Üstelik, hareket ettikçe yorganın altından kulağa gelen şırıltı çok fena sıkıştırır idrar yollarını. Özlem, bu uçuk kaçık elbiseden sıkılmış ve yorulmuş gibi gözüktü bana. Yazmamışlar'ı aklımızda farklı düşünceler ama aynı kardeş hüzünle dinlerken, "Bizim yapımızdaki kadınlar için bu şarkı" dedi, karşılıklı sustuk. Kesinlikle çok başarılı, samimi ve modern bir albüm. Ayrıca, "Olamadı Aşk" şarkısında, "Benden öteye ne vardı söyle ...... ruhlu birkaç kadın" diyerek kadınların kendilerinden önce ve sonra gelen tüm kadınlara ...... gözüyle bakma tribini bu kadar cesur anlatması, Yağdır Mevlam Su nostaljisinde kalmış
hanımcık sanatçılara güzel bir örnek
Arzu@bestfm.com.tr